x Tetrika No. 129 N Kitapcilık hayatında TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER . FAHREDDİN Mogol sarayından bir ceylânın kaybolması bile - e. inanışına öre - uğursuzluk sayılırdı. Güda ) nın kaçırıldığını Handan saklamışlardı imi yıldızı tekrar parlıyacak mı? Irmak boyunda dolaşan nöbet- giler o e şehire dönünce Daro: e hasıra sarılmiş name edik, Dediler. General Kaçar, pren- ses Ankinin kaçırılacağını duymuş- tu. Güya Karakurumda göze görün: meyen bir sihirbaz, bu güzel kadı- nı Semerkanda kaçırmak için do- laşıyordu. o Ankinin bulunduğu daireyi sıkı bir göz hapsine almış- lardı, Kaçar bu haberi sre gözcü- ye birlikte saraya koştu.. hanın huzuruna çıkarak: — Prenses Ankin kaçırılmış ol miasın, Ulu Hakan? telâşla ema gözcüle- asır hikâyesini an- kin, daba yanında ii ve o gün hanla birlik te yemek yemişlerdi. Oktay: — Belki de şehirde bir zengi- nin kızını kaçırmışlardır. Tellâllar bağırsın. Diy verdi, Kaçar saray- dan e erimi tellâl iin «Kimin kızı kaçırılmışsa, Da- rogaya gelsin, haber versin.» gün, akşama kadar, bu lâf ağızdan ağıza Karakurumda her- kese yayıldı. Fakat hiç se Ka- çara gidip de: «Benim kızımı ka- çırdılar!» diyen olmadı. açar o geci beri getiren kya ayaklarına ellişer sopa vurdur: — me ortalığı telâşa ver- diniz. Bir daha nöbet beklerken, gözünüz açık ali Dedi ve gözcüleri tekrar ırmak boyuna gönderdi. Kendi de saray- dan evine döndü. s# Ankin, yirmi dört saat içinde, bir defa olsun, ağ (Cüda)yı görmeden Maça Uşaklar — salli vurduk, Açmadı.. Diyorlardı. Ankin şüpheye düş- 'üda)nın kapısını kırdılar. ©! Bu sözleri prenses Ea oku- dular. Saray muhafızı Tuga bu haberi alınca e. Tuganın habe- i olmadan, saraydan bir kuş bile kaçamazdı. 'Tuga sarayın her zain araş- tırdı: — Belki bir deliğ? g'rip saklan- mıştır. aa (Cüda)nın izi bulunmu- yordu. ” Halbuki (Cüda)nın odasına bu yazıyı bırakan Turakinadan baş ka bir kimse değildi, Onu a ta ve şehirde aramasınlar.. kaçtı bilsinler diye böyle bir düzen kur- mağa mecbur olmuştu Cüda)nın kaçışını hana söy- le yel çekiniyorlardı. renses Ankin iğ bana sormadan bir yere gidemezdi. Diyor ve Cüdanın kayboluşuna an sak- ri Hanın rm böyle bir kı- n kaybolması yüzünden sorguya sekilleri başında Tuga bulu- nuyordu, 'Tuganın sera a Cüda en bni Sarı vi ike çık e Bir Buhara şairinin dediği gibi, k Oktayın Karakurum sarayı son günlerde bir «esrar beldesi» ol- e (Kızıl dağ) sayfiyesin- raku- ik rayın içinde kaybolmuştu. ve n ie uzatmak kadar büyük ve affo- lunmaz bir suçtu. Oktay ceylânlarının kayboluşun-| dan çok müteessirdi: — Başımıza bir felâket gele- cek, Babam da bir gün kendi cey- lânını kaybetmişti. ola sonra hastalandı ve çok yaşamadı, öl U. Diye kederleniyordu. Sarayın erene handan başka ü bu kayn (Cüda) o, kolay- a Sai kaldıracağını san- — ii geberttim. Sıra Anki- ne geldi. Diye söylenerek, kimse — > e istemiyor ve bu malara uzaktan seyirci Eler) Tı ii o güne kadar dinledi- gi yanıltmaç (1) larda, bu dere- ce heyecanlı bir vaka işitmemiş- "öüdimi nasıl kaçtığını, yahud rar parlatmak ve eskisi gibi, Mo- gol tahtının yanında oturmak is- tiyordu. Acaba Turakinanın yıldızı tek- rar parlıyabilecek miydi? ln var) O Efsane, b a yi .aneasasaan .. Satılamıyacak esya, ki- ralanamıyacak ev, apartı- man yoktur! Ancal - lunu bilmeli: AKŞAM GAZETESİNİN anlak İLÂNLARI ve iyi satmak, Çabi iyii için ven emin, en ucuz ve en kolay v: tadır. ir hadise yeni Yer yüzü gök yüzü KŞAM'ın faydalı neşriyatı» güzel eserlerini büyük takdirler- yüzü, Gök yüzü» isimli çok r: simli ve pek açık bir “dille yanik mış bir eserdir. Bu kitap, bizi etrafımızda her gün görüp te varlıklarının sırrını bir türlü anlıyamadığımız ler ve uzak ve yakın harikalar saga dolaştırıyor; tabiatin fa- âlem- ğı sırları çözmeğe (uğraşıyor Böylece «Yer yüzü, ök » karşısında hepimizin her gün ken - di kendimize iye bir sürü sorgulara cevab veriyor. 280 kadar resim ve metin harici renkli lâvhalar ve tablolarla süs- lenen ve çok itina ile basılm en olan bu kitap hakkında yl el ollmz alı daha ziyade ma- lümat vereceğiz. Yalnız enai şunu söyliye- m: Bu kitap büyük kardeşi «Hay- vanlar âlemi» gibi, gerek yazılışı, gerek resimlerinin seçilişi ve ba- sılışı bakımından pek ziyade be- genilecek bir eser olacaktır. Faik Sabri Duranın bu yeni eserinin de m rafında ayni mer Esil ile karşılanaca- ğından emin Radyo 21 Eylül cumartesi bul, 18,30 Dans ei ie hai izün, türkçe e tango orkestra- e r, Rady. ii > Sen bede borsalar, 22,10 Tü ese lari, Plâk ni Budapeşte, 18,20 Çizan müziği, Sözler. 20. 03 Ge, 21,10 Piyes, 23, 35 konsei a 13, 10 Radyo orkestrası, 13, 45 Borsa ve spor - Konserin süreği, Süel konser; 19,15 Konserin süreği,' 20, 20 Plâk, 21 Radyo cazı, 22,45 Röle konser, 23. mani a duyumlar, 23,25 Hafif müzik, Varşova, 18,15 Yeni e Sözler, 19 Çocuk em 19,15 Plâk, 21 Or kestra konseri, 0 Şen yayım, 23 kestra, 5 Viyana, 19,30 Gübilele öle; Uluz- X kurumu toplantısı, 20,10 Reportaj, 1,15 Karnı yayım, 23,10 Şarkpiya: no, 2405 Dan a din, no-keman konseri, 20, Ak lake CN 0 Kücü ük radyo” or. hali 23,30 Soli 22 Eylül Palaz tabu 12.30 Hafif mu seki ve dans 0 Radyı eyi zi 35 Son bl zone 22 Oj - Fraysütz. Abone Ücr ücretleri e Ecnebi 400 kuruş 2700 kuruş ii 150 > SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK e Posta ha dahil olmayan ecnebi memleketler: zam 3600, Vi a e aylığı 150 » » tebdili. WELL pul gö, için yirmi beş öndermek lâzımdır. aran ge 23 — Hızır günü 139 e İki ve e Yatsı E ire 136 131 Va 406 546 27 si Yanı 19,43 İdarehane: Babsâli civan Acımı > ) Her akşam | bir hikâye |) re Genç profesör Ferid Ahm: d yazlarını daima Büyükadada bir otelde geçirirdi. Oteldeki odasının kitapları, Gelki arasında Genç ve yakışıklı bir Gi olma- sına rağ kadın ve aşk mace- ralarında üstad 17 yaşındaki bir mektepliden çok daha acemi idi.. Ferid Ahmed birçok ital; okumak mec > buriyetinde olduğu için fransızca, almanca, rusça bi- liyordu. Kendisine ingilizce de lâ- zımdı, Ne yapıp yapıp İngiliz di lini de mümkün olduğu kad. ratle öğrenmeğe mi verdi. Ar- di balkonunda gündüz çalı- şıyordu. Bir gün otelin büyük ta- raçasında yemek yiyordu. Adada bir merasim filân olacaktı ki, çok en kalabalık bir g gece efendi sizin bitişik, oda komşunuz- dur.. bugün kendisine bir yer bu- Jamal bu masada yemek yiye- « Şayed müsaade ederse- niZ.. Ferid Ahmed: — Buyursun! lar, .. diye yerinden kalktı. Genç ka ini iskemlesini garsondan evvel çekti. Esmer ka- dın teşekkür ederek oturdu. Kı- rık dökük konuşarak, kaçamak ba- air biribirlerini tetkik ederek emeklerini yediler. Kahvelerini len otelden, adadan, plâjdan, denizden bahsettiler, Genç profe- sör esmer kadınla konuşurken için- de hiç tanımadığı hislerin uyandı- ğını duydu. Dünyada bunun ka- dar nefis bir kadın olacağını ta- savvur bile etmezdi. anyana iki odada oturuyorlar- dı. Ferid Ahmed hayatında ilk de- fa kitaplardan başka şeylerle de meşgul ol Esmer kadın en dikkate eserinden daha oyalıyıcı, daha sü- rükleyici idi... Genç âlim kendisi- ni yokladı. Acaba aşk dedikleri bu mu idi?.. İçinde mahiyetini an- per bir sürü his vardı. ünlerce m kadının peşinde Pm Fakat ahcuptu i, o kadar becetiksizdi ki, hiç birşey yapamıyor, genç kadına der- e? ii mayo u. öğleden sonra balkon- da ingilacye çalışıyordu. Onun muayyen bir çalışma usulü vardı. Ezberliyeceği cümleyi beş kere on kere mütemadiyen söyler, yüksek e seli ederdi., çalışmağa başladı. Ezber- m cümleleri tekrar edip du- ruyordu... Birdenbire gözleri bitişik oda- nın balkonuna rasladı, Esmer kom- Güzel komşu gülümsiyerek i- geri girdi. o akşam Ferid Samat her za- ni ama pısından içeriye içn küçük bir pusulacık buldu.. pusulada garip bi va, ir imza vardı: «Esmer komşu- nuz».. Heyecanla ckumağa baş- adıs » Esmer Edin | bana karşı hiç lâkayıd saril halinizden anlıyo- ul bir tek nokta var.. hislerinizi ni- çin ingilizce anlatıyorsunuz ?..» Ferid Ahı bunu oku a şaşırdı. Lâkin işi hemen anladı.. o günü balkonda «seni seviyorum» olar: ak bir kaç OTM cümlesini ingilizce kere tekrarlamıştı. umma- dığı saadet ende etekleri zil “> ii dı: iyiliece pe de güzeli Gl ele Daha şimdiden ne büyük si gördüm.. Güzide ile -esmer kadın- arala- rıgittikçe iyileşiyordu.. fakat Fe- rid Ahmed bu iyordu. r aralık Güzidenin telâşlı se- sini işitti. Genç kadın: eki. peki canım.. anladım... . Üstü üste > kere tekrar etmenizin bebi'n İ Genç ie böyle söyliyerek iki İRE a yağda demir parmak- liğa y. i büsbütün tat Bee kulin yavaşlattı: amam dört kere benim iz lie bakarak ingilizce «bu k Mı, ılık ılık, baygın baygin id Ahmed şaşırmıştı, Kekeles | — Dört kere değil.. dört bin ke- re ayni şeyi söylesem, ayni şeyi rica etse: me e azdır... , odanızda çay içmem bu kadar ilim mi? — Benim için bir döneri be. | Mi Derin derin bakıştı.. r.. — Gelecek misiniz.. — Peki gelirim. amma saat | tam 12 de. 3 Ferid li odasına çekildiği zaman sevincinden zıp zıp siçri- yor, kendi kendine: j — Abh.. diyordu, ingilizce. ah ingilizce.. sen beni mesud ettin.. Ve nihayet sete Aradan yıllar geçti.. şimdi Ferid Ahmed. karısı Güzide ile her kavga edi- şinde gayet garip bir küfür salıve- riyor: vi ngilizce ah... Sana Me diyeyim hilmi ki.. bütün > ii, 5 ler senin yüzünden beni gelmedi mi?.. Acentesi Bahçekapı TAŞHAN No. 29 EHVEN ŞERAITLE | EMLAK iDARESİ | KİRALIK a ALIM ve SATIMI TELEFON 20807