süs —— —— Tefrika No. 66 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZiN OĞLU ————— İSKENDER FAHREDDİN Koradaki cin adasında tılısımlı bir taş vardı.. Bu taşda şunlar yazılıydı: “Cinlerin güzel mabudesi, gökte, içine ae sevgisi Kigenenie bir kahra (Sarıkuş) altın e İ girince hastalandı. Sa, ha şen, ya gelince ne- şeni kaybettin!. “Neden beni coş- turan türküler ? Ni- Şin, re > şen ve güler yüz- lü deği istedi, (Sarıkuş)un rengi neden solu- Yor, içi 'neden sıkılıyordu?. Bunu kendisinden başka bilen yoktu, O, bir sabah, hanın maiyetinde bulunan genç zabitlerden birini sarayın bahçesinde dolaşırken gör- müştü, an yanındaki cariyeler- den birine: — Bu saki adını biliyor mu- sun?, Diye sordu. Cariye: — Ula Diye cevap verdi. (Sarıkuş) o gündenberi (Ulak)ı seviyordu. Oktay hem çok merhametli, hem'de çok sert bir hükümdardı. Çinli kız, hükümdara yaranmak için sok sıkıntı mke 5 saraya “geldiği gündenberi sının, ba- basının yüzünü de mu akay hanın yatak odasında yatıyo: öğ dalkavuk (Çıpa)dan ve cariyelerden başka kimse görüşe- mezdi. Çıpa yaşlı bir adamdı. genç kı- zın derdini anlamakta gecikme- uş.. sen, birini seviyor- i, söyle bana.. sevdi- Bir gün Serik) SE bulundu.. ve hanın dalk na — Ulak, bim gözüne girebil- di mi? Di li Kurnaz De derhal şüpheye düşmüştü — Ulak zaten hanın Sikalile Dedi. Konuşmağa başladılar: — Sırmalı kemer kuşanması ne- den gecikti? — Avda Kali üstün gele- medi de ni akışıklı bir erkek.. şimdiye e neden evlenme- miş?. — Vaktile and ii ka TE mes oluncaya kadar ma ka almıyacağım!) il f sirali — Ulak çok tuhaf bir erkektir. Uzun yıllardanberi yüreğini kilid. lemiş. Onun gönlünü hiç bir ka- dın çalamıyor. Fakat... — Nedemek istiyorsun, Çıpa?. Demek istiyorum ki, siz, tam onun dengisiniz! Sarıkuş içini çekerek gülümse- iz dın — Aman, sus, Çıpa! Duvarların kulağı vardır. Han duyarsa, ağzı- 1 yırtar, bekliy — Yalnız ağzımı yırtsa, birşey değil, Başımı da koparır. Sonra birden genç kızın gözle- rinin içine baka — Haydi, benden çekinme, Sarıkuş önüne bakarak başını salladı: — Evet... Bahçede gördüğüm gündenberi... B i ı bana ne verirsin?. — Sahi mi söylüyorsun, Çıpa?, Bunu yapabilir misin sen?... Dalkavuk omuzlarını * kaldıra- rak cevap verdi: — Benim elimden ği bir ölüze can ya Han dedir. O) daha Oktayın yüzünü göremez- — Onun gazabına oğramakta korkarım, mi Ben isterim Gia. o, dim ya.. yalnız, bana şimdiden haber ver bakayım: Seni onunla birleştirirsem, bana ne verecek- sin?. — Ne istersin?, — Handan beoina ede dar aldı. ğın bütün elmas ve — Çoh kağ Gen Beni çırılçıplak mı bırakmak istiyor- m?. Hayır.. Ulak seni bir günde donatır! Çıplak kalmazsın!, Sarıkuş genç m bezene için hanın dalkavu ver- di: Han beni kendi elile. (Ulak)a a , bütün mücevherlerimi sa- na bağlayacağım. Oktay o iLE fazla şarap ve afyon içmişti.. gözleri dumanlıy- dı.. yanında ayaklarını oğuşturan cariyelerden ve başı ucunda masal söyleyen dalkavuğundan başka imse yoktu. Çıpa, (Sarıkuş)un incilerine ve elmaslarına kavuşmak için, hanı enez soğutmanın yolunu bulmuştu. Muştu. Çıpa Er. — Asyayı baştan başa işgal ede- ceksin, ni bakan! Her yerde adın anılacak!... Fakat, Kora hüküm- darının sığındığı (Çang-Ho) ada- sını kolay kolay elde edemiyecek- sin! Bu adanın surları dibinde tıl- sımlı bir taş var.. ve bu taşın üze- rinde şu sözler yazılıdır: «Bu ada- yı cinler ve periler kurdu. Bura- da saltanat > adamın yüre- ğine kadın sevgisi girmemiş ol- malı, Günümü lim kaptıra; erler kaleyi zaptedemezler. Cinlerin güzel mabudesi, sükte, içine kadın sevgisi düşmemiş bir man bekliyor.» Bu kahra- man, siz olabilirsiniz, SE aleni Koraya gidince bu güzel z evlenmek sizin Sükan Arkası var) Hava tehlikesi Üye yazılanların isimleri Ankara 18 (A. si bilen yele, -) — Hava tehlikesi- oğlu 20, 6339 Kr < 6340 Faldir De 0, 6341 Mevlüd Ali 25, 6342 la <0, 343. Mehmed Sa- k 20, 6344 Muharrem Ardal 20, 0, 6345 Şen Bekâr 20 i, 634 347 ve ei Hasan. 40, 6375 ömür 0, ehi Gi ii el 6376 Temel Meha- mi Tatar 2) 6415 Allen ve Ha- san ir 50, 6416 Ahmed Paluduz 20, 6417 Mehi 418 İzmir tütsusü ile Me DE Ya bir de- falı! Şi 100, GAZA Hasai Radyo 2 res Cumartesi btanbul, 1 30 Yüzme dersleri, Ba- şa ran ders, 19,10 De il (lk); 19,35 e Meis 19. DE vee (Şan), 20 Mi zik e go orkestralar m li al orsalar, 21 (San), 22 Pik neşri, Bükreş, | Plak ve üzme İN Pink, 19,15 Plak, 21,05 Dans müziği, 22, 'nser (Röle suretile), 23,15 5 Yar Emi ileri duyumlar, 23,35 Kon; 21 Temmuz Paza stanbul, 12.30 Pik Depeiyatı 1830 Dini msi talak), 19 0 Ce "Hikâyeler, Mesud Cemil, 20 dyo sa- ka yo e ngo ırcı, tü irc sözlü Sai A eri ittihadına dahil olmayan nebi ie w iz 3600, alti ye 200, yhi ğ 1000 k Hi ani eti a im kuruşluk pul göndermek lâzımdır, ebilir 19 — ee günü iz 342 ie Va. 235 445 a 16,18 a 11,32 & Babiâli civarı dele Bok. 13 No. Her akşam bir hikâye &, | Bir gece ziyareti Bayan Nadide şık pijamasını e çe aralıkladı. Dışarıya baktı, İçin: — a si Dedi. Dışarıda ayın ışığı altın- da bir erkek gölgesi telâşlı adım- larla dolaşıyordu. Bayan Nadide biraz fazla ol” gunlaşmış bir kadındı. Uzun bir cıdaki tenha köşkünün etrafında fır dönüyordu... akşam sular kararırken ge- lir, köşkün önünde bir aşağı bir yukarı dolaşırdı. Çok güzel ço- cuktu. Nadide bir sabah onu plâj- da görmüş, delikanlının vücudünü eski Yunan heykellerine benzet- mişti. Delikanlı'da ona özlü özlü bak- mıştı. Gözlerinde hiç yabancı ol- mıyan bir ifade vardı. dr ise > nra: Nadide genç ada- köşkünün etrafında pek çok defa görmüştü. Gencin ismi Şakirdi.. Nadide bir gün delikanlıyı arkadaşları çağı- es bu ismi tesadüfen öğren- * Nadilepe bu yeni macera unüt- tuğu bütün heyecanları yeniden ve bütün şiddetile veriyordu, Demek yordu. we sonra yi Şakiri düşünü- yor Köşkün camlarına, balkonlarına ne heyecanla, ne istekle bakıyor- du. Nadideye sokakta ras geldiği ar yaş tarda olmasaydı... Onunla pekâlâ hayatlarını k Nadidenin bol parası bu saade- te bir kat daha ışık, bir kat daha sıcaklık verirdi... Nadide bu me- sele üzerinde ne hülyalar kurmu- ordu., sisi aralar dü bak tık — Biraz belki am ken- dimi göstereyim.. Dedi.. bir sigara yaktı. Balko- na çıkmadan evvel sanki karan- lıkta görünecekmiş, sanki uzak- tan kokusu duyulacakmış gibi ay- nada dudaklarının boyasını taze- dı. Yavaşça güzel bir tango mırıl- danmağa başladı. Şakirin büyük bir heyecan için- de olduğu belli idi. Yerinde dura- mıyor, bir aşağı bir yukarı dolaşı- yordu. Nadide: — Ne kadar heyecan içinde... Ona bu heyecanı vermek az şey mi?, diyordu.. Hakikaten Şakir slakiklenmiş gibi idi. Bir dakika yerinde di ramıyordu. Nadide, sigarası bitinceye ka- i. kapısını kapadı. Genç adama faz- cesaret vermek doğru değildi. İçinden: — Kimbilir sonra ne cüretler yapmağa kalkar!.. diyordu. Hoş böyle müthiş cüretlere kalkışma sını tamamile de istemiyor değil. di ya.. Meselâ balkona tırmanarak içe- riye girse,.. Onu bu Biribirlerine uzun uzun, derin Nadi onun bütün saatlerini, bütün da- kikâlarını oyalayacak kadar mü- himdi. Yatağına girdi. Uzun bir müddet uyuyamadı. & ig 6 © f e bü ke limeler Sanil "Neler, nelet söylüyordu. daklarını büzüyor, zaman zaman: — İstemem. yalan... olmaz... e gibi kelimesi sayıklıyo: b dışarıdaki bir çıtır. $ı ile uyandı. Dışarıda adamakıllı bir gürültü vardı, Gördüğü tat! rüyanın hâlâ tesiri altında idi. ipekli yatağından fırladı, oda dan çıktı... Salonun büyük cat pisi merdiven başı müyordu.' Sahanlıkta küçük bire e lektrik ya Nadide Buza da Şakirin heyecanlı ve ali adımlarla ilerlediğini gördü. Na didenin kalbi duracak gibi idi... Bu aralık birdenbire hizmetçi Ga Despina arkadan öründü;: yet samimi bir tarzda Selde kl ? A Bahçe kapısını kğ ar. ih hiç bir korku kalma. Sonra tatlı bir Rum Mi ire Sakir.. nerede kaldır. vire?.. Diye sordu.. a.. sorma.. senin moruk bu gece geç u.. hep elinde siga ra balkonda ds ses . işkik endi mi nedir?.. Bana dik dik ba: kıyordu., bekledim hi © uyusun.. onun için geciktim Nadide yerinde iğ kal mıştı. İşin berbad tarafı Despi- na onu eli ayağı, 5 senelik ada mı idi., onu kovamazdı da.. Onlar kendi odalarına girdikter ş ların mideleri, bağırsakları ii zayıflıyor mu nedir?.. ın ve vi gizinişleriniiii sakil buluyor: — Biz. Nadide gözleri kapalı uyurken > de iE de kadınlar Ni güzel, ak m A