Tefrika No. 73 Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — İÇYÜZÜ Tefrika No. 522 Ahmed Eyüp paşa rca ver- diği 5000 altını almak istemedi. Mısır fevkalâde ei Gazi Muhtar paşa paranın alın- maması Hidive hakaret mânasını tazammun edeceği için kabulün- de ısrar etti. i (Böyle bir parayı almamak fena ve zararlı bir misal teşkil © . etmez miydi?) b Ahmed Eyüp paşa da parayı al dı. İstanbula avdetinde padişaha tekdim etti, Abdülhamid: — Kendisine verilmiş bir ledi. yedir. Kabul etsin! İradesile parayı gene Ahmed Eyüp paşaya gönderdi. Z Bu gürültülü ve jurnallı ferman meselesi böyle halledildikten son- ra Abbas Hilmi paşa müşir ve yaveri ekrem G. Muh- tar paşa ile birlikte İstanbula ge- lerek metbuuna tazimatını arzey- © ledi. © © Abbas Hilmi paşa bundan son- © Fa rae karşı tuttuğu si- yasette kâh süt ve şeker 'gibi imtizaç süztermin kâh araları şe- kerrenk —— ra ondan uzaklaştığı, daha sonra © gene uysal davranarak padişahın teveccühünü celbe çalıştığı görül müştür. Siyaset ivicaçları! An- cak ikide, birde İstanbulu ziya- rete gelen validei Hidivi - valide paşa - Abdülhamidin Hidiv ile — arası açık olduğu günlerde bile padişaha hulüs ve samimiyetle ta- zimat arzeylemekte kusur etmez- “di: Abdülhamid de buna'lâyıki- le mukabelede bulunurdu. 3 Mis analına ra- bıtası Abdülhamidin Mısır hane- i “danına kilik! zaruri kılar- dı. Siyaset oyunları! Abbas Hilmi paşa ile velide © Paşanın Yıldızda itibar görmele- 'ri, İstanbulda bulundukça yalıla- © rında, köşklerinde serbesç ha- — yat sürmeleri Osmanlı hanedanı âzasında bile kıskançlık hisleri - yemin Hidiv Çul ani e bir ku- — Jeli köşk yaptırm: Şehremini ği o içinin bir tepesi kulenin Yayemiliğetini laa ni: p Zamına göre nuniyet beyan etti. Ancak Hidi- vin kulesini yıktırıp gönlünü kır- mak hesabı uymadığı için se- sini ve Bu da sallanatın ince hesaj AL dühamliin hekimliği Abdülhamid sıhhatine pek iti- na ederdi; imliğe merakı zi- yade idi. Büyük doktorlarla mü- m Pe ştükçe konuşmaktan zevk a a tal vi bi ile Nafiz, İsmet paşalarla vu yol- da müsahabelerinde tababetin te- Mavroyeyi paşa me bir rahatsızlık birler, se eski kocakarı ilâçiarından ken- di bildiklerini haremde yaptırma- ğı tercih eylerdi. işi ağrıyıp çıkarmak İizım ind yabancı bir elin ağzını arıştırmasına da razı olmazdı. Fy müftehiran, — Benim ağzıma ediş bir dişçi eli değmemiştir! “Derdi. metine, acısına da- yanarak dişini kerpedenle kendi- si çıkarırdı, boğaz arasındaki me- ne kadar azdır! Ya dişçi kullanacağı kerpetenin ucuna ze- safe bittabi güç olduğu için kem lecek eşyanın temiz olm veya temizlettirilmesine sarayca itina olunurdu. Yemek meselesine de pek chem- miyet verir ler kilerei başi ve ikinci kilerci marifetile hazırlanan ye- mek listesinde yazılı nefis yemek- ler arasından hafif olay bir rahatsızlığa uğramadan vakit geçirdiği olur Şahsına böyle itinalı davranan selâm. am» hastalar üstünde arı iyi- “Antipirin alınmayıp sulfat dö kinin “ alınması iradei hikmetadei hilâfetpe- nahi iktizasından olduğundan..,, leştirir, hemen O ayağa kalkardı! Hal ve e dilim gazetelerle de ilân olunur: Bu mik, mânevi te- davi usulü idi! Bazan bu selâma bir de altın- ilâve ü idi! İş bazan bunlarla kalmazdı, Abdülhamid küçük hastalık- larda ilk tedavi olmak üzere” müshil kullanılmanın çok faydalı olduğuna kanidi. Haremi hümayunda bu yolda rahatsızlıklara düçar olanların ilk , oda dolaşıp böyle «na- mizaç» iradi. Abdülhamid bu a e nız haremine inhisa di; harice de tatbik Sd Bir defa “sadrazam Cevad paşa rahatsızlanmış, hatır sormak için mabeyinden birisi konağına gön- derilmişti. Bu memurun avdetinde Ab- du — Ne ilâç alıyor? Diye sorar. Memur da: — Antipirin alıyor, iz verir 'adişah sadrazaminın öle k antipirini t dö kinin Mabeyin baş kitabet dairesin- den Cev: paşaya yazılan bir tezkerede : (Antipirin alınmayıp sulfat dö kinin alınması iradei hikmetadei hilâfetpenahi) iktizasından oldu- ğu resmen tebliğ olunur! (Arkasi var) AKBA müesseseleri kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder. Merkezi: Maarif vökâleti karısın. “nun sarayca yapılacak bir dük a büsle yıktırılması için maruzatta bulunmuştu. Ancak Abdülhamid © buna ilişmeği muvafık bulma- p ii Itan Muradın oğlu A e, çam yanında göz- yrederken Hi- Si n köşkündeki kule dikkatini ” elbett Ağzından çıkan her sö- 'zün aynen pa dişaha edene ğine emin olan şel i — Böyle kuleler ei saray» ii mahsustur? Dedi. lee Salâhaddin De dikkatine karşı da telefon 8377 Şubesi; Samanpazarın: RR sanmam Bah kesir İdman şik Birinet ta in Balıkesir (Akşam) — — zar şında Idman Yurdu Idm günü yapılan n Gücünü 2 ip birincilk ma- - 1 yenerek küme birincisi Samir, Beş gün seve) abii eğ bisiklet sahandi da İdman ıştır. Yurdu kazanmı: ALLAHA ISMARLADIK! ESAD MAHMUD KARAKURD Yazan: Kız, küçük, esmer başını zabi- tin köğsüne daha çok yaklaştırı- nce, kolları ile onu sar- S8 ine ealişiy ör. — İzzet, e öyle tatlı bir hâkimiyet kurdun ki sen!... Sev- diğinin iye algi altında yaşamak ne ni ze! — ei Miyim Hülimiyet alna girer mi hiç, Beti? Kız gözlerini lira. 5 — İzzet, benimle alay etme — Ben senin sözlerini tekrarlı- m. ! pir genç kadın için kuyorum in korkuyoraun, ben sa- na ne yapıyoru — Ne ni len? Bir şey yapmıyorsun amma, gene korku- işte!... — Payu İzzet! Çocukça bir iie e bu söyledikle- Büt Kn ifadesi! İ ni Düşün bir kere, size sıl çırpınıyordu gelmek için!; İzzet şimdi anlıyorum ki dik mesud olmak için kendinden da- ihtiyacı » Bu kuvvet esd Mile her gi mevcud o Zabit gülüyor: . a bilirsin yi şarkta er- Kekler a kıskançtır... Kıskanç- edakârlık vvetli bir insana : ister Olsun!... Daha iyi!... Kıs- kançlık için sevilmek lâzım! Se- vildikten sonra!,.. Zabit, İngiliz kızının güldüğü zaman ortası hafif çukurlaşan kü- çenesini tutuyor... Yukarı doğru kaldırıyor.. gülüyor Beti ne bü kd şiş!... Bir ay evvel bütün dü- şüncelerin şimdi tamaruile başkala: şiyor... Benim ER İeniyordun. halbuki lığımla eğ- ye Seni kendimden bile Bakeağiğin şimdi!... Kızın birdenbire gözleri doluver- di, gayri ihtiyari iki damla yaş ya- naklarından aşağı doğru kaydı. Titreyen heyecanlı bir sesle; — İzzet, bir gün seni elimden ükülüverdi. Başla- Hem hıçkırıyor, hem söylemeğe çalışıyor: Yerimi bir gün başka kadına terk etmek ee hasıl olursa!. Zabit gülerek “ yanakların- öpü Islak, esmer çu- an öpüyo! kur pk g — Ooo, Beti!, yeis ço- cuk oldun e e mâ- asız şeyler üyo al Gözlerine yazık a mi? Bak na- sıl için için ağlıyor... Eh!... Ha- Wökaten çocukmuşsun sen!... sil bakayım yanaklarında parlıyan yaşları!... Ben o güzel üözlerinii göz yaşlarından bile kıskanırım! — İzzet!. kak öğkmeenleii > — Be ati, darılacağım artık!... üşünüşüm bir olacak İzzet!... Ben sensiz z Hi yarin yine nasıl taham mül edec — Beti Zabit LR eyer tutup ser iyor... aydi yürü, gidiyol çamların altında dolaş . Sen anlaşıldı, bu akşam. Ml gere in! — Peki, nasıl istersen öyle wa am kapıyı aça” cakları mi içeri nefer gırdi. emzi bey geldi ilahe hemen sizi görmek istiyor!... — i bey mi geldi. Ne va" 4 kit? ğ — Şim. — ge sesi falan duymadık ya, hiç? 7 — Atla geldi efendim... 4 — Atla mı geldi? i — Evet!,,. i — Tuhaf şey!... Galiba mü him bir mesele var!... Aşağıya al geliyorum... 4 — Hayır yukarı çıkmak int yor. j — Matmazeli de İ aröcelini 5 — Matmazeli de mi görecek” ceği dığını hissetti. Karışık b'r le: —P un ded Nefer eyi Bai kıza dördüz — Beti, yüzbaşı Remzi bey gek miş!... Biraz bizimle konuşmak istiyormuş!.. — Peki, beki ıkayım, seni aş gıda Lei gelirsin!... İster sen yüz! LİR da davet et berabeli dolaşı — iy, gitme burada kel .. Benimle ne görü" eki... k — Bilmiyorum ki!... İkisi de birdenbire lar... Gözleri gayri ihtiyari bi” ribiride takılı kaldı. söyledi, ne öbürü!... susuyor” ru yürüdü, daha selâm bile'vef” meden becerebildiği kadar bir Fransızca ile kızi ebrik Sicim matmazel? pe . İstanbula gidiyorsi" id Kia rk döndü, Gene Fi sızca: — Garp orduları kumandan lığı emrine verildiniz. Siz de rın sabah erkenden Eskiye hareket edeceksiniz!... Arkas: var). SA