Tefrika No. 54 İSKENDER Yarışta Mersa kaybederse, beş yüz at; Oktay kaybe- derse, elli küp şarap verecekti. O zaman, elli küp şarabın değeri, beş yüz attan fazlaydı. y, kaşlarını kaldırarak mi- e yüzüne bi — lmaışa, © — Araları açıktır. açi den hoşlanmazlar. © Diyecevaj - ran Çutsaya sesle: ndiş — Ankini cariyelerimin arasın- - dan al, buraya, karılarımın yanı > el ir, g İhtiyar vezir mk cariyele- - rin yanına gitti.. Ankini kolundan tuttu: — — Han seni çağırıyor... Haydi, Ve birlikte koşarak lin yani- “ na geldiler. b Mersa, bil çekik gözlü, ince bek çi Kin dilberini yakından görün- başladı.. adın yüzünden iki kabile arasındaki barışıklığı boz- mak istemiyordu. , — Biz dostlarımıza karşı barış- “çil insanlarız, Mersa! Fakat, ok, © yaydan çıkarsa, kavga etmesini de riz. ay bu sözleri büyük bir s0- ç fir kabi le , reisine başka bir sariyey göstere- rek: © — Sizin Mi — kadın bakacaktı!, © Dedi. Mersa vücudünde hafif bir ür- © Diye yarimi. Çutsay bu söz- ç leri işitmemiş gibi davrandı.. > ıran kapçağın elindeki aldı.. ve yudum yudum iç- , meğe başladı. : farkında e diği m getirsi: inler ii Mersa kendi kabilesi & nda eşsiz at koşturanlardan- İ k Arap atını getirdiler, Mersa ata bindi. ti — Benimle kim yarışacak?.. TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiİZiN OĞLU katle baktı; — Acırım sana, oğul! Daha çok pi Atla ateş Horimilan at iy gelme! isi kyk bir 3 üze rinde emi ünlü bir Moğol ge- neralinin oğluydu.. henüz on do- yaşını bile doldurmamıştı.. “ula ok geniş omuzlu, uzun ve iri yapılı bir gençti. — Ben on iki imi beri at koşturuyorum. ydana çı- kınca, bütün “binieilerin sd ya görmüyor m Mersa dudağını bükerek Gini dizginlerini çekti: — Pekâlâ.. öyle olsun. Haydi meydana çıkalım. Ak koyun, kara koyun geçid başında belli olur. i.. Aksu da ayağının ucunu atının karnına dokundurdu.. Meydana çıktılar. İsli bir tavan gibi kararan gök ve sevinç belirmiş! Seyircilerden ii yanın Si şında bu delikanlı bas kazanmış- tı, Moğollar büyük bir umut içinde sabırsızlanıyorlardı. ersa ve Aksu bir hizaya gel- mişlerdi. Yarış işaretini daima han verir- di. Oktay yanıbaşında yanan büyük meşaleye bir ucu bağlı bir çubuk uzatarak tutuşturdu ve meydana doğru üç defa salladı. Biniciler atlarını hızla sürdü- er. Mersan altında kırmızı bir at u Tm da her zamanki beyaz ati- na binmişti. ydana sm > Mersa ile bahse tut Mersanın kendi beklen arasın da sayınız atlar yere eza Üstün körü müdafaa! Evrakı okumadan mahkemeye giren bir avukatın başına gelenler Avrupada ve başka memleket- lerde müdafaa edecekleri mesele- erin dosyalarını tetkike lüzum Germe huzuru- in körü müdafaa- larda bulunan alada eksik de- ğildir. Aşağıda anldtacağımız ya- ka da bunun bir örneğidir, ye sarayi- en, bir kadının bereyi hüngür İn müş ve yağlı bir e ere nu ni yanına (yakla tatlı bir sesle niçin erme sor- muştur, - Kadıncağız, oğlunun bir at o mak töhmetile yakalanarak mi kemeye verildiğini, bu Sobeğten dolayı ağladığını avukata anlat- mıştır, Genç avukat, ihtiyar kadına bu miş ve de vekâlet ücretini de peşin aldıktan sonra soluğu mahkemede almıştı. Avukat, mahkemeye girdiği za- man, muhakeme de başlamıştı. Dava evrakını ik etmeksizin ve meselenin esasını anlamaksızın üstün körü bir müdafaaname ha- zırlıyan genç avukat, müekkilinin bir hayvan hırsızı değil, hayvan- ları sever bir adam olduğunu id- ş ve demiştir ki: — Müzi kkilim, atı sokakta başi bas ve Mali örünçe Ora vE ei daki ahıra götürmüş, ei tan, susuzluktan ölmek üzere bu- lunan bu zavallı hayvana saman, arpa yedirmiş ve su da ali Bu itibarla müekkilimin yalnı: bersaetini değil, fakat imi ver- diği yemin bedeli olan otuz ku- ö m da bize verilmesini isterim. yeti a tın mü damın sülkünetle dinlemiş, fa- müdafaa bitince mahkemi mi söz alarak demiştir ki: Aziz üstad, çalınan hayvan canlı bir at değil, tahtadan yapıl mış bir attır.. Reis bunu İiyiükinis dinleyici. ler gülmekten katılmışlardır. yüz at vereceğim. e b yanik sefi birinci ge- ün ben de sana elli küp şarap vereceğim, Dedi, Oktay kaybederse, bu oyun- dan çok ziyanlı çıkacaktı. Çünkü elli küp şarabın değeri beşyüz at- tan çok fazla idi. Çutsay, Oktay hanın savurganli- ğından bezmişti, Aksu, kazana- mazsa, elli küp şarabı Mersaya için hazineden az mi pa“ . Zat içilen şaraplar bile bin zorlukla elde «- kitap, gazete, mecmua, fotoğraf a ve modellerini temin Mar ezl Maarif vekâleti karşısın: da in 8877 ii: Samanpazarında En güzel hediye SİNEMA YILDIZLARI Parlak kâada basılmış, Albüm gibi nefis, zarif” cildli bir kitab X meşhur 300 yıldızın güzel yar hayatları ve hususi adresleri * 296 sahife « Fiyeti: 1 Ilra AKŞAM NEŞRİYATI Her akşam bir bikâye Pansiyoncu KM parasız, dü: .. artık bir sa- Evimde kiracı olarak yalnız siz varsınız. Zaten bu benim işim değil, Siz de üç aydan beri kira vermiyorsunuz. Bugüne kadar sesimi çıkarmadım. lâkin bugün mecburumi.. çünkü bu akşam Berlinden kızım gelecek... Bavullarınızı alınız.. Adnan bavulları aldı. Suadiye- de bir Alman ailesinin yanında ki- racı idi. Ne rakattı, Kendisinden başka mn e ema ve kimse çok zel. Fakat işte şeytan onun bu raha- - Güya madam kızı burada Öle bir ekimini eve girip çıkmasını istemezmiş... Delikanlı içinden: — Laf.. diyordu.. kirayi munta- zam alsaydı beni dünyada birak mazdı Birdenbire düşündü.. eyvah İs- tanbula bu bavullarla beraber mi inecekti?. Ne münasebet? Bavul- ları tanıdığı eczacıya bıraktı. Lâ- am olunca vaziyet ona pi fıraklı geldi, Ayakları kendisini eye sürüklüyordu. Bavulu, rı p orada idi. ena bir ha“ p babanın elini.. şimdi ne halt edecekti?.. Birdenbire aklına şey- tanca bir fikir geldi. Dolabın anah- İçinden: — Girer yatarım. Oda ineği > Madamın yattığı daire nerede?. Benim odam nerede?.. Bizim ta- rafa kimsecikler uğramaz.. sabeh- leyin gün doğmadan çıkar gide- rim, başımın çaresine bakarım. imi li arka tarafından do- aştı, Bahçeye girdi. Bahçe kapı- sını açtı, bir hayal sessizliğile i- U, i.. «Ne olur ne ol- maz» diye elektriği yakmadı. Fa- kat ay ışığı dışarıdan vurduğu içi in hayal meyal farkedi- de v7 mobilye değişmiş, kendi- sinin o eski karyolası atılmıştı. Yerine şık bir karyola Konuldu tu. Mobilyeler de pek şıktı. Oda silinmiş temizlenmişti, Genç ressam: — Mutlaka, dedi, odayi başka birisine kiralayacaklar... Ne ise biz bu gece yatalım da... Soyundu. Karyolaya girdi. Vay, vay, vay... Örtüler ipekti yahu. Biraz sonra düşündü. Telâşla o eği bile unut- aj dalmak istiyordu. Yavaş yavaş kendinden geçmişti. Kapının ya- nında almanca: ydi eler şeke- — Haydi güzel gec rim.. Allah rahatlık versin., — Size de e im.. — Odanı gündüz. n gördün.. bir par Bera rim yok değil Gibi Ml iz Eyvahlar tu, Şimdi ba- odası My Tevekelli eo bu ipekli ö; Şimdi Mi ne büyük bir. re aktı, | zalet kopacı Pansiyon j Gece yarıları hem de aç karnis, na sokağa atılacaktı. Ressam yatının en sıkıntılı dakikalarini, yaşıyordu. Yorganın içine bü: üzüle, müştü, Kapı açıldı, Ve kapandi. Bir el duvarlarda geziniyor, elek. trik bet asi arıyordu. n içinden: — Ah. dedi, karanlıkta yatanı na ne kadar iyi olacak! Evet genç kız el ni bulamıyordu. Nihayet birdenbis re oda aydınlanınca küçük bir çığ lık kopardı. Genç kız kayretteni hayrete düşüyordu. Birdenbire yas takta yatan adama , baktı, Garip bir Alman şivesile: — Adnan!... diye bağırdı. Adnan da onu tanımıştı: — Suzan!, Genç kız yatağın kenarına © turdu.. yaya nlız Aş amın Berlinden bel iie keme kızı sensin ha... en burada ne ari» a Aman. mi?. Annenin yanında kil an Genç kiz dliklaniniş gibi gük meğe başladı: — Ay anne: miyor Si ai kal sen mi sin?. — Benim Adnancığım.. amma ne İki iyi oldu... Berlinden İstan- bula gelirken Hey seni düşüyor- dum. İstanbula gider gitmez bula- yım.. diyordum. Hattâ şimdi oda» dan içeri erip bile aklımda sendin... Yarın onu her yerde arar rım... diyordum. Birbirlerini Berlinde tanırlar» bu aşk da yarıda kalmıştı. — Hatırlıyor musun Adnan. bir gece sen beni pansiyonuna da» vet etmiştin.. — Evet. geldin.. huysuz bir pansiyoncu madam vardı, ikimizi de koğmuştu. Bu gece de koğul- mayalım da. —A.o mas söz? Senin karnın aç mı Âdna — Zil 5 or, — Dur mutfağa girişi as man bu tesadüf ne iyi oldu.. seni gökte ararken yerde aldi Ad- nan... Hakikaten yıllardanberi bir ça- tı altında yalnız kalmak için can ape Sasa e çe onla- e Eye nra a li içeriye girdi, Alman ailesi ger mi... İli şişe de İn bulmuştu, Ertesi gün pansiyoncu madam kızının İli Adnanın çıktı örünce dona kaldı: - — Benim kıymetli kızımın oda- sında yiyen . diye bağıra- oldu.. — Mi yn valide... dedi. Li Kızınızın yanına gi gidin İe nişan & B yüzükleri hakkında konuşun.. (Bir yıldız) 1908 de | Ecnebi Sermayedarlığına Karşı ilk Kalkınmalar Türkiyede işci Ve bir bakış, 908 grevleri nasıl nasıl bastırıldı, mmm ve sendika hareketleri, Yazi Hüseyin Avni im 20 kuruştur Satıldığı yer: AKŞAM NEŞRİYATI ; a