ge AKŞAM” Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 505 Kazadan sonra cesed aranıyor, kurtulanlara yardım ediliyor. Bundan sonra kazazedelere el- bise tedariki düşünüldü. Japonların verdikleri yazlık kı- sa ve küçük esvaplar bu seçme uzun boylu adamların üstünde an- cak vücudların bele kadar kısmi- nı örtmeğe yetişiyordu. Türk ge- miciler bu kıyafetle köy sokak- iarında dolaşırken köylülerin yüz- Vesile si ou karışan tebessüm- ler görülüyi Müdür Makam mutaşarrıfına telgrafla kazadan hebar verdi. Mesafenin uzaklığı ve ada ile mutasarrıflık merkezi arasında pri sas epoleiisin tamamen düz olmamasi en mu | telgrafı ancak ayın de aldı. Mümkün olduğu hadar süratle * yetişen mutasarrıfın kâ- tibi ve muavini kazazedelere yardım teşviklerinde bulunmakla halkı boğulanlı Bu a arasında Seyis bilenler varsa da kazazedelerin Japonlarla konuşmaları, alm u, rile b mutasarrıf nezdine gönderdi; yaralıların torla- ra ihtiyacı olduğunu da ir- da ce- sedlerin aranılması için haberler uçuruldu. z Kaza mahallindeki kayalar sa- hilden 150-200 yarda kadar ya- ım iselerde sahil dik yarlar ve keskin kayalandan müteşekkil, de- nizin yü de mühlik ile kaplı bulunduğu için fırtına biraz sükünet bulmuşken bile bu araştırma en ei gemicileri yıldıracak bir Buna rağmen adla taharri- yatta bulunmaktan hiç çekinme- diler. oCesedler lundukça ip- lerle sahile çekiliyor; sırtlara yük- lenilerek keçi yollarından tepe- lere çıkarılıyordu. 3. e. YE e Tefrika No. 43 yi ALLAHA ISMARLADIK! Yazan ESAD MAHMUD KARAKURD Kamaranin kapisina doğru yü- rüdü. Hıçkırık seslerini duymu- dı, elleri m Sigarayı zor- la i, dumanlari içi- bardak sicak çay!... i.. hafif bir sa- ılık Kurtulanlar kobe hastanesinde tağını kurtulanlardan biri gör- üğünü İstanbula avdetinde söy- lemiştir. Bu darbenin ölümünü intaç et- tiği anlaşılan paşanın cesedini bulmak için sakafanderlerile dal gıçlar kullanıldı; fakat üniformasının setresi bulundu. Ohshima yardım komi- tesi namına şu ilânı vw Fahametlü şanın cesedini bulana mükâfat pü rak birto > 20 litre - alemi lecektir. 35 yaşlarında; boyu6 6 idam şişmanca; bıyıklı; sağ elinin a mağında bir yüzük.) Felâketin büyüklüğü karşısın- da Japon memuru Osman hi “Kendi arzularile çiğ işi bıra- kan Japon köylüleri yemiyor, iç- miyor, uyumuyor, araştırmalarda devam ediyorlardı. mi gösterdikleri Ertuğrul firka- ee ancak 69 kişi ş olmasına ve 13 kişi de ko çürümüş ve korkunç şekil almış tam cesedlerini veya paçalanmış âzasını gemisine aid tebizat ve eşyanın da denizden çıkarıl. masına hakiki gayretler sarfolu- rasgelirse (o sürüyüp ((oattıkları bugünlerde bu küçük ve fa- kir Japon adası ehalisinin ettik- leri fedakârlıklar ve denizle mü- seterdikleri lerin yi neşerettiği ri cadelede cesaret 400 kadar köylü günl d. | Türklerin hi ğı hut parçalanmış âzanın | niyet eserleridir. taaffüne aldırmıya- Hiyogoda bulunan Alman harp graştılar. gemisi Bini mutasarrıflıktan Süvari kaymakam Ali beyle baş- | gönder bir memuru hamilen Osman paşanın denizde yüzerken asın: yirminci günü Ohshima li- idi. , Burada bulunan mutasarrıf ile Japonların mevcudunu 650 ola- | müzakere neticesinde Türk za- bitlerile is altmış be- şini Kobeye nakletti. Ohshima adasında biribirini müteakip de- nizden aşi kema. olan cesedleri da ağır ağır ilerliyer... Gidi- yor... Gidiyoruz... sas pr e içinde... Telefon- ar iş luruyor... Polis, bek- çi, hafiye pan obalm dö- külmüş!. ir heyecan, bir gü- rültüdür dim İngiliz motör- botları ağlarını kurup üzerinde dolaşan aptal (örümcekler gibi, Boğazın iki tarafında şaş kın dönüp duruyorlar... «Babıâli» esrarengiz bir suret- te ortadan kaybolan ve saçlı, elâ gözlü bir kızı arıyor! Polis müdürünün ilsfdam ça- manlısı ile, fark emyiz etmek, techiz, | İıyo: üdür kı sea pere işlerile uğraşmak lâştan Hee ellerile makineyi üzere em i yalnız i imam alıyor: hafız Ali efend — Alo, ye” bir nefer kaldı, — Ben dahiliye nazırı!... Kobeye nakledilenler iptida — Buyurunuz efendimiz? orada hastaneye kalbedilen bir mabede yerleştirildiler, bahriye nezareti 0 haber alınca Yaey: misini Obahimaya gönderdi. Bu i ayın yirmi birinci günü Ohshimaya geldi, Bu geminin zebitleri ve rettebatı karaya çıktıkları akşam şiddetli bir fırtına kopmuştu. Ja- pon köylüleri fenerlerle bu gemi- cilere delâlet ve muavenette bu- Tundular. Okhshimada cesedlerin defni için lâzım gelen tertibat alın- mıştı. Fenerin doğu em ve 200 metre cenubunda 100 metre mu- rabbamda bir mi Cesedler an » kalka tabutlara konularak dikkat itina ile bu m iki kadem derinliğinde kazılan arlara fnediliyor, üzerleri toprakla kapanıp ediliyordu. (1) Evvelce başka bir noktaya gö- mülmüş olan esed de b raya nakledilmişti. Bu işle yüz Ja- pon amelesi uğraşıyordu. Bu kabristan denizden kolay- hkla farkedilecek bir mevkide- ir. Ş namına ayri- ca bir kabir yapılarak sol tarafına geminin süvarisi kaymakam Ali ve doktoru miralay ü beyler defnedilmiş, zabitlerin kabirleri üzerine ta lâvhalar dikilmiş, bu lâvhalara isimlerile rütb xeri ya- zılmıştır. Yeayama ik Ogemisinin muvasalatı üzerine yapılan ce; ze âyininde geminin li za- bitleri, mürettebatı ihtiramen saf bağlayıp durdular, Japon gemisi ” işler için burada kalmış olan efendi ile nefer Hayriyi - eylül 1890 da Kobeye götür. (0) Japon mutasarrıfın 23 eylül 1890 #arihli ranarn — Ne oldu, mu?.. — Müatteesiüt efendimiz, he- nüz bir neticeye desteres ola- madık!... bir iz buldunuz — Felâket, ne yapacağız!... üdrikim, buyurunuz, elimizden geleni ya- pıyoruz!. lim konuşabiliyor mu? — Hayır, telefon ettiler. He- Al e hayli derinmi türlü een gelemiyor kadın!.. Bütün ümidimiz onda... Bir Mn kuvvetli e ii ek de etmek imkânı hasıl olacak. Maamafih kayıkta üç ii E duklarını öğrendik... Şimdiki hal- de, bahriye zabitinin kızı kaçır. dığı m muhakkak... Fakat nereye mi niçin götürdü bunu tes- e Zabit hakkın- gösteriyor... O halde bu vakayı neden yapıyor, işin, bir aşk me selesi ile al İmasına ih- timal vermekten başl çare kak mıyor efendim!.. — Keşki öyle ai. mm dü > — elbise verildi. Ey- lâlün ördünde Bi da bem ra iltihak et undan sonra çıkan mii ba bu meydanlığa gömülmüş- Bunlar o derecede çürüyüp e bir halde bulunuyordu ki karaya alınmaları pek güç olu- yordu. Felâketin vukuu haberi Tokyo şehrinde umumi bir mate gibi karşılandı. Pek ziyade mütees- olan imparator Motsohito saray teşrifat müdürünü ve saray 2. “ doktorunu Kobeve göndermekle — Böyle*ümid ediyoruz efem imiz Ez — O halde niçin zabit, kız kar“ deşinin ği bu darbeyi in- diriyor. — Belki kadın bu işe mâni ok mağa çalıştı da, ondan!... — Evet, kabil!... Şimdi son veziyet nedir?. — Bir yandan taharriyat yapi” yor, bir yandan da kadının ko ge” er intizar edi — tanede kimi aalarmeliruii yorumuz? ci şube müdürü orada? Şimdi Cim bendeniz de gidiyo rum. — Kim bakiyor kadına!... ö He si“ Fransız polisleri hastanın başın- da dönüp duruyorlar... — Derhal şimdi siz de gidin, neticeyi bana telefonla bildi- rTin!,.. Ben geç vakite kadar bu" . İcap ederse gece de kalırım... — Başüstüne efendimiz! Telefon boğuk, karışık bir. gü rültü ile kapanıyor. pre Ayni gün... Kotra Karadeni- zin küçücük dalgaları ei ilerliyor... Saat üç... İzzet başi tuğun kenarına Yakar | izlerine bir battani lu sahillerinden mütemadiyen çi- çek ve çimen kokuları taşıyor... iy yandı, güverte- ye çıkmak istiyor.. ne yapalım yüzbaşıyı kaldıralım mı? — Sus!... Daha yavaş o Ulan!... Şimdi uyanacak!... Ak lah müstahakını versin.. uyuyans kadar ne çekti o biliyor 1 Beklesin biraz daha içeride ge bermedi ya... — la be!... — İsterse kıvransın kahbe!.. Yikkğeşii Se az duke yabanın kaltağ Gâvurca ler söyledi e adamcağız renkti rile mütemadiyen işaret edip du" rüyor yukarı bri diye!... — Ne vakit kalktı . — Beş, on eki W — Biraz daha a a mıy” dı sanki!... — Zaten uyuma değildi ki o!..- (Devamı var) emeli.) kalmıyarak Japon kırmızı ha$ cemiyetin e tedavisin? baklalar da ei 5 nesi kazazedelere hastane ittiha? olundu. Kırmızı haç cemiyeti” den gönderilen doktorlar ve ce" rahlar tarafından burada el di gelenlere ameliyat yapılıyor tedaviye pek büyük dikkatle sarfolunuyordu. (Devamı var)