gene ız is Kurtla sümüklü Bir ilkbahar akşamı, Kurt kar. deş kestirmeden caddeye iniyordu. Sümüklüböcek”gördü, seslendi: — Nereye böyle kurt kardeş? ara gidiyorum, ya sen? — Ben de şara gidiyorum. Kurt güldü — Sümüklü kardeş. Sen şara ER arayle kuzuların oboy- nuzları biter. İe mi sanıyorsun... senden evvel varırım. Kurt sümüklüböceğe baktı, bak- tıda: — Haydi bahse girelim, dedi, Ben — Girelim. Bir öğle ziyafeti- ne. Sana da beş adım avans ve- riyorum. Kurt gülerek beş adım attı. Fa- kat sümüklüböcek kurtun kuy- ruğu ucuna yapıştı. Kurt sordu: — H mısın — ie — Mar: rim oşmağa başladı. nı bilmiyordu. Yollar , dağ- lar geçti, şarın kapısına geldi. Fakat kapı kapalıydı. bu İçeriden bekçi seslendi: — Girilmez, sabahi Sümüklüböcek yere indi, Ka- — altından süzülüp geçti, du- ara tırmandı ve oradan haykır. .: — Nerede kaldın kurt kardeş... Bir saattir seni yemeğe bekliyo- rum! yl ve dilsizler Bu sene İngilterede yapılacak olan edi ve dilsizler olimpiya- dı»na 17 millet iştirak ede- cektir. Tenis, yüzme, futbol ve bisik. let müsbakaları yapılacak ve ar. sıulusal sağır ve dilsizler sanat- kârlar sahnede görülecektir. Deniz dibinde Bugün insanların uğraştıkları ra i We ei e Ard a Dalgıçlık esaslı |. — ir fen ur. En derin denizlerde reyi akıntılara, en şiddetli e like di ayan aletler icad ediliyor. Resimde gördüğünüz d aleti dün- niz zinde tenli şeyler tutulup çıka- 15 Haziran 1935 işte böyle filizler, tomurcuklar verir ve acayib çiçeklere benzer. | Talililer 1 | re KART lee İ Talililer | 1 mayıs bilmece bankası kumbara gını kazanmıştır. 9 mayıs 1936 ta- ih) miz olun kol sa: ıştır, e BELİRE kuşun uçmağa hazırlanmasıyım 9 harfimw Yavru 9, 5, 6 ım «damarda akan» 1, 8, 3, 5' im «alış verişte geçen» 9, 2, 3'üm Mz boş arsa» 7, 5, # üm canın yoncasın 6, 8, £ üm «at raid Lei dir. ra çözenlerden şii 5 LİRA, erin ZARIF BİR KALEM, üçüncüye: 00 oku; Bilm PERDENİN ARKASINDA İZERİ; ayrıca yanım: za başka başk a armağanlar verilecektir. milyai İ asrın başlangıcında bir milyardı. Kaç kişiyiz? Yer yüzünde günde 50,000 kişi Kare Senede 18 milyon eder. 1930 da yer yüzünde 2 kişi varmış. On sekizinci ge senesinde yer yüzünde 4 , 2,150 de 6 milyar kişi bu- döle. Bugünkü şartlarla yer yüzünde 6 milyardan fazla insan barınamaz. Isimler Batı gazeteleri yaziyor, Haiti adası posta direktörlüğüne bay David Kaphokol ii nemajhanok getirilmiş. Bu ismi okumak Mena ağzı dört ka- rip açık kalmıştır. Ve gene bilir misiniz ki Galleste «Çiçekli fındıklara yakın, çukur edt - Vierje kilisesi kö- yü» denecek olan köyün ismi şu- dur: ei ebay dehwiydehardndropoll | İllandi- Giliaedesine ogoch. Buna karşılık olan Hollandada de biril vardır adı «U» dur. Tekir telefonda kidenmiş bu. Bugün: Bayılırım ke- ileti lağala konuşmalarına demek lâzım!... ir istatistik İmanya 1914-18 harbinde 13,400,000 kişiyi silâh altına aldı, bunlardan 2,036,897 si öldü. 59 kiloluk çocuk İngilterede üç yaşında 59 kilo gelen bir çocuk varmış, Bir ay- lıkken 4 kilo, üç aylıkken 8 kilo, muş. Çoc solaktır. Buni başka hiç bir gayri tabiiliği yok- tur. Bab. güleştiği zaman ile güç başa çıkılıyormuş. Kilosuna ö 98 santimdir. Çocuğu sahnede teşhir için yapılan müra- caatları ailesi reddetmiştir. Yıldırım ve ağaçlar Yıldırım çok kere ağaçlara dü- şer, Fırtınalı havalarda ağaç alt- 'arında oOdurmamak O lâzimdir. Londra Botanik enstitüsü profe- sörlerinden biri bu işi bem ve üç sene sonra şu sonuca mış: Yıldırım en çok çınar taçlar rına düşüyor. Ondan sonra sıra- sile çamlar, söğütler, serviler ge- liyor. Bu prof esör kestane ve Akgöl ene yıldırım düştüğünü görme- miştir, Fırtınalı havalarda kesta- ne ağacına veya akgölgene siğin- mak iyi olacak demektir. Kalakala yahut : Uçan kuş!. gördüğünüz acayib şey kalakaladır. ie Jeribod d. hızla nehirlerde dolaşıyor. Amerikan icadıdır. Bir adı da uçan kuştur. eyip geçmeyiniz; iki bin yolcu ve 1710 tane de otomobil alıyor içine Bu ilk nehir en Eşsiz tabanca iyi Bir gün İstanbul sokaklarında dolaşırken, yolu antikacılara düş- tü. Camekânlara bakındı. Sala- monun dükkânında bir tabanca gördü. Eski zaman tabancalarına me- raklıydı, Camekânda gördüğü ta- bancayı pek beğendi. Hemen girdi. — Şu tabanca gibi başka tabân- celarınız da var mı? Salamon abii uğuşturdu: Vardır, geliniz . Mağazanın .nihayetii tiler, tindek git- Salamon, Bir yığın küflü, bir Ea sin sen. Küflü demi- re yüz e derili mi? — Çok daha fazla di bu ta- bu tabancanın eşi yok- Kristof Kolömbun tabancasi ban tur. bu. — Alay mi ediyorsun be Kris- tof Kolomp zamanında tabanca yoktu. — Tamam, iyi söyledin. İşte ii için bu tabanca eşsizdir Ilâç Adam eczanede şişeyi evirip çevirdi; — Bu bir tek şişe ile iyi olur muyum » dersiniz?. Eczacı tereddüdsüz cevap ver- di: uhakkak. . — Nereden biliyorsunuz?, — Çünkü bir kere alan, bir da- ha gelip almıyor. Paristeki Sorbon üniversitesini te bay Sorbon «Sorbon kolleji» ismile -açtı. Bilya şampiyonu tadır. iri ii şar Kia