efrika No. 18 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER : FAHREDDİN Putşa, imparatorun gözdesine göz dikmişti. Putşayı öldürdükleri zaman, imparator: “İşte, şimdi kolsuz kalmış bir insana döndüml,, diye bağırmıştı Kin imparatoru (Koe- Tefo) da na yapıyor? İlmin Moğollar eline düştü- nü duyan Kin imparatoru, Ko- seyin başına. topladığı asker- lerle düşmana karşı durmağa ka- Tar vermişti. İmparator (Nin-Kiyassu) Mo- ğol hanının gönderdiği elçiyi ka- bul ederek, Nankinde Oktayın ne- özünü çıkartmış, bur- nunun ucunu kestirmiş ve: — Haydi git, Oktaya benden selâm söyle.. Elime geçerse, ken- le de böyle öç alacağım!. emişi man elçi (Koetefo)dan dön- düğü zaman, Oktay Nankinde im- Paratorun sarayına yerleşmişti. Oktay gönderdiği elçiyi bu hal- de görünce, okla yaralanmış gi- bi, yüreğinde derin bir sızı duy- du.. Sebutayı çağırdı: — İmparatoru diri olarak ya- kalamak için, (Koetefo)ya bir ordu göndermek istiyorum, Sen ne dersin?, bütay: — İmparatorun sığındığı kasa- ba çok dağlık ve kayalıktır. İlk Dedi, O gün (Nin-Kiyassu)nun Prime bir akıncı kolu gönderdi- er, ##s Kin imparatorunun yanında üç,dört yüz kişilik bir kuvvet vardı. Etraftan kaçıp gelen bu Zınık askerler (Koetefo)da top- lanmıştı, Şehir > yiyecek kalmamış- tu. Halk ve asker, ordunun ağırlı- ğini çeken atları kesip yiyorlardı. dağınık kuvvetler bir araya toplandığı zaman, imparatorun Yanında iki tanınmış kumandan Yardı; aly Putşa-Kunüu İmparator, ai kuv-: Yeti ikiye ayırarak bu kı ee Malyong ağır başlı ve im bir adamdı. Putşa da inadına hır- Şın, geçimsiz, kıskanç b ir kuman- dan o olduğu için, Malyongun ara- Sıra imparator tarafından ys arkadaşın ge- çok sıkılıyordu. İkisi de Oktayın sırtını yere ge- tireceklerini, Nankini tekrar ele Seçirecek ddia ederler.. Fa- kat, şehir enis zg ayrılıp bir Yere gi — erdi. ss bir sabah, arka Ni ç Train birlikte çay İçtiğini haber alınca atına bindi. “im Mparatorun oturduğu evin yolu Üzerinde il Malyongun dön- Mesini bekledi Putşa; — Bu herifi geberteceğim.. İm- Paratoru kendi avucumun içine a- aram, Nm, a düşüncesi, a- gar başlılığı kendisini tehlikeye Ve general Malyong hızla geçer- ken, yanıbaşından savurduğu bir kılıçla zavallının başını yere dü- şüri rdü, Putşa, bu fenalığı yapması yet- miyormuş gibi, yere düşen kesik başı alarak imparatora siya — İşte güvendiğiniz adam!. dedi; Gelirken karşıma çıktı.. Dö- erman O yenildi.. Başı yere dap arator o günden sonra ge- “ a korkmağa başla- mıştı Çok sevdiği generalın başı- nı koparan bir ada ünün bi- rinde den da bir fenalık yapabilir: Malyongun ölümü, imparato- run Mei zabitleri fena hal de sinirlendirmişti. Herkes Putşa- > e bileyordu. İmparatorun em- e müsaadesi olmadan, bir gene- İ ufak rütbeli bir zabiti bile öl- yay Putşa, herkesin sev- diği bir generalı nasıl öldürebi- liyordu? — Faki bu cinayeti cezasız mı kalacak? Diye bağırışmağa başlamışlar. 1, Putşa, arkadaşını öldürdükten sonra, eskisinden fazla şimarmış- tı, O, şimdi imparatorun gözdesi (An-Kin)e de göz koymuştu. İm- paratorun oturduğu köşke sık sık gidiyor ve her gidişinde güzel (An-Kin)i görmeden rahat ede- miyordu. İmparator, general Putşanın bl “Kin)de gözü olduğunu sez- lüle mke huy- suzluklarına tahammül edememe- ğe başlamıştı: — Nankinde bıraktığım karıla- rım ve anam Moğolların eline düştü. Yanımda biricik sevgilim kaldı. Onu kimseye kaptırm yen yanındaki kışkart ie günlerdenberi generalın peşini kovalayan zabitler, bir yi şam, Putşayı imparatoru: girerken yakaladılar. Zabitlerden biri generalın üzerine yürüdü; — Malyongu neden öldürmüş- tün?. Diye sordu, Ea birdenbire şaşaladı. tırmam, zabitleri iz beni sorguya çekemez- siniz!, Hağdi | işinize gidiniz! Kü- Zabitler ondan önce davrandı- 2s Üzerine atılarak taşla başını ılar,. Sonra karnını hançerle gre yere devirdiler, Putşa biraz sonra cansız ola- rak, köşkün kapaısı önünde u- zanmıştı. (Nn-Kiyassu) O generalın ölü- dü ve gözleri sula — Senin ölümünü görmek iste- mezdim, Putşa! Sen temiz yürek- li bir adam olsaydın, zabitlerimin omuzlarında gezecektin.. Ben se- ni, Malyongu ürdüğün gün kaybetmiştim. Onu toprak altına göçürdükten sonra, sen bu top- ME Mol a dü aş DD ee Radyo 2 Haziran Pazar İstanbul, 18 Dans musikisi (plâk), 18,30 Timi bari Azade Tarcan, 18,50 Muhtelif plâklar, Ee ler, 19,40 aklen Golde ida- resinde koro heyeti, 20 Zir. yaat e taki n piyano ile), 2İ, n haberler ve borsalar, 21,30 Radyo ilem 22 Radyo vE ve tango or- kestrası ve Çadırcı (Şan eyi 12 vi ise konseri, 12,30 £ alö orkestrası, (13,35 Plâk, 14, 40 yuz 17 Mi progra“ mı, 19,15 Ask, e 2080 Plâk, 21 Leharın EE ve » operetin- den Emel — zen “22. 10 Operet çaları, 23,15 Prag, ie Hafif musiki, 21,05 Popüler ini 21,20 Şarkı h film En 5 Dvorakın «Rusal- opera: öleli 23,15 Duyum- > Mi El p Pk, 23,45 Kahve konseri Pe m. 20 Bando muzikası, 21 Karışık al yayım, 22 1902 se- nesinde küçük bir kışlada, 23,30 Dans muziği. ni ML 20,40 Spor, 20,55 Hava «Tiyatroya dağa gark” yayım. 2 Durumlar, 23.30 At sp: 5 Dan: 20,30 Hn nakil, 21 Ee müzik, 23,30 D. muziğ 3 ie Pazartesi İstan! Fransızca ders, Senfonik eler Ki SN berler, 19,40 Kitar (solo) 2 ye Egö caz, 3ö4 m. 13-15 Gündüz Pe Rad: ı ağiidiğlm Eyl, Konser, 20,20. Plâk, 21 Sözler, 21, 3 Sarvas küaitei (Oda musikisi), 21,50 Çif piyana konseri, 22.20 R Robert Lil. ton tarafından şarkılar, 23 Konser, 23, 45. Feknsikeki sia Prag, 470 m. 20 Duyumlar - plâk - sözler - plâk. 20,45 Musikili radyo po- 21.40 Plâk, 21, “ İngiltereye dair söz ve musiki, 22,40 Radyo kuar- EN 23,30 Plâk. Münih, 405 20,05 Aksam mu- ye 21,05 Plak bari, e £Yase- oyun, 23,20 ns ese Hamburg, 332 Givi e) e. 10 «Gül iin ha 2 Ulus- lari zik şenlikleri, 23, 25 Mi 2 ei ş Breslau, 316 m. 20 Şen ko ME 10 Küçük halk muziği, 22 Marşlar, 25, 30 Gece konseri, —— — Tahiti adası (Baş tarafı 9uncu sahifede) m adanın sokaklarında serbes H kopye eder gibi Avrupa ve Amerikalılar şurasını burasını kesmişler, etek- lerini ene ortasını da or- tadan öylece yerli- lerin eli kıyafetleri, bunlar ya- nında pek kapalı sayılacak bir şekil almış... İşte bunun üzerine Fransa hü- kümeti bu yasağı kaldırmağa lü- zum görmüş ve Tahiti kadınla- rına: bildiğiniz gibi gi- ininiz,.. Ben karışmıyacağım..» Dd yat verdi ne ve külünün batıya doğru savrul- masını mms sevgilisinin o- dasına gitti.. O gece sabaha dar KR yi ağladı. Putşa huysuz, kıskanç, sinirli bir adamdı. Fakat, bütün bunla- rın üstünde bir değeri vardı: Va- -dplamağe and içmişti, Putşa ölümden yılmazdı. ona sağ kolu gözile Her akşam bir hikâye Trenden üstümüz başımız toz içinde; uykusuz bir halde indik. İhtiyat zabiti idik ve manevralar devam ettiği müddetçe bu küçük şehirde kalacaktık. Burada iki piyade taburu vardı, Bizden ev- vel gelmiş olan zabitler küçük is- tasyonun lokantasında oturmuş- lar, bira içip duruyorlardı. Tren- lerin gelip gitmesini saya oturdi çük Jaroyma bira yenilik ve ha- aşlar kendileri- Peşteden verdiğimiz havadis- lere alâkadar oluyorlardı, Fakat doğrusu bu EM islerin hiç de bir kıymeti yol m em vererek yeri- tmek zamanı geldi, Yürür- ban küçük kasabaya hâkim olan derdi çekmekten, başka bir çare yoktu. Geldiğimizin ertesi günü tal yoktu. Öteye beriye ziyaretler, kumandanları görmeler vardı. Li Ertesi sabah, güzelce uyumu ve dinlenmiş bir halde, kışlanın yolunu tuttum. Parlak bir tem- muz günü idi. Sokakta elime bir ilân tutuşturdular. O akşam eski ir operet ynayacakmış Peştede le eski bir operet yeni bir dram- dan ziyade hoşa gider. : Nerede kaldı ki, böyle bir yerde!... Ne ise o gece vakit ik irezel” bir vesile çıkmış demek oluyordu. Bu ei ile kılıcımı vii Ti: ırımların üzerinde onun elime duydukça bütün bitüm keyfim artıyordu. Daracık bir s0- kağa saptığım zaman, birdenbire, yüreğim hopladı. Önümde bü yordu. Arkasında çilek pembesi düzeltmek için iğildi. Bu iş epice sürdü. Yanından geçerken kum- ral saçlarını, güzel yüzünü gör- bil oldu. Derhal haykır- m: — Marişka! Burada mısınız?. güldü: ; siz misini? Arkamda bir kılıç şıkırtısı duymuştum... kim olduğunu anla- mak için mahsus durdunz galiba? Elini sıktım, hattâ öptüm bile. tesadüf!, Boynuma atıldı, daracık sokak- ta biribirimize sok: şapır uzun uzun öpüştük, dimizden geçmiş bir halde iken a kaldırınca bizim miralayı görmiye- yim mi?. Ödüm koptu. Kenarda dimdik durdum. Gayet resmi ve munta- z ralay küçük kırbacını kaldırarak selâmımı iade etti, geç- ti. in Başımı kaşıdım — iş berbad! dedim. , Marişka gülüyordu: İhallam mizi elena Manevralarda (Bir Macar hikâyesi) u akşam tiyatroya niz, ümid ederim. Primad. olacağı: EK, Peştede hiç muvaffakı) di olmadan ona kur yaptı nun için, miralayın EN mam icap ediyo: rdu, U, üre mağa başladı. erin bite ras geldim. Konuşuyo gün pek aksiliği Kapıları çarpıyor. darcık bir ceza ile işin için rılabilseem kendimi bahti dedecektim Mirala ai yanına gird zabitle iş konuşuyordu. Za tıktan sonra, yerinden Karşımda dimdik durdu tere sordu: — Sizin vazifeniz bura — Hayır, efendim. — Dün mü geldiniz! — vee efendim. velliniz, bu sa kakta biri kadın ile öpüşi lunu buldunuz!. Cevap vermedim. Hidde kırdı: — Doğru mu, bei mi — Doğru. Fi 'akatı yok! irk olduğunu bilmiyor musuni Biliyorum efendim. — Bunun askerlik ta halif bir hareket olduğu — Biliyorum efendim) — Yani?. — Ceza — Bir lina enli kalacaksınız. Bu hapsin hizmeti bitirdikten sonr: edileceğini söylemeğe ha: Ir, Bu kadar ucuz sevinerek miralayın yanın O mahud dar sokakta vallı yavrum! Hem zümden... Ben yapma demeğe v madı gene boynuma sarıl şapır şupur öpüştük, bu sırada miralay at üsti sokağı doldurmaz mı?. hiş bir korku geçirdiğini hacet yoktur zannede Marişka da kıpkırmız Yalvarırca bir bakışla miralaya kaldırdı, Sessiz İhtiyar asker güldü. mu olmadan hayvanı mi dı: gı — Matmazel, dedi, x verdiğim cezayı geri aldı namamakta haklıdır!, £ Mançesterde idam c