7 Mayıs 1935 AKŞAM Çiçekçiler hallerinden memnun.. Eskisine nazaran İstanbulda çiçek satışı çok fazlalaşmış.. “Bir yasemin der geçersin.. Amma bu parasızlık günlerinde yasemini şöyle bir önüne koydun mut?..,, ve eri : . O senin de iliği a âşıklar da ei biz hapi Yuttuk gitti... Bereket versin âşık- lara... Allah onları bizim başi: mızdan eksik etmesin... di Aşık olursa hiç durma takıl peşine... iş Ks Hiç değil 8 bir demet satar: — Hepsi de . bri mı?. Bi Ne gezer?. Hepsi almaz.. ço Su pişkin oldu. «İstemez!», «is hirler de. Geçen gün bana birisi Me dese beğenirsin: Biz kendimiz çiçeğiz, çiçeği MS Yapalım ?..Şaştım kaldım ba: sa Amma âşıklardan hoşnuduz- Di Mn ettim, Çiçekçi dünyayı Uzun uzun tetkik etmiş bir ro- mi yahut bir ruh doktoru ka- ar â : yi cinslerini, nevileri- ni biliyo; i el si daha yeni konuş- ukları yeni tanıştıkları yüzle- rinden bellidir.. çıt kırıldım olur- Bunlar ya Giste- eziy en Yayut ta pazarlık- la ahır d gün başıma bir şey gel mine ir kad ir er- — Çekil be > diye ba- Ürdi., meğer karı koca i imişler... <esinden oluk oluk geçen irene ie ie hangilerinin evli, hangiler e d. Pageğie giçekçilerinden üçü nin nişan olduğunu öaimdeki çiçekçi mü- kemmel surette biliyordu. #— rd de ya delikanlı. ya yaşını başi- nı almiş olanlar.. orta yaşlılar da- ha azalır.. — En fazla çiçek ne zaman sa- tılır? — Gül mevsimi çok satarız. Gül mevsiminde yalnız koklamak için çiçek almazlar.. benim öyle müşterilerim vardır ki kilo kilo gül yaprağı ÖN Es Reçel yap- ski irin gül mevsiminde ne Be yer di şurubu için çiçek satın alır| — öl kaç demet satarsiniz? — Belli olmaz.. cumaları ben 300 demet sattığımı bilirim. Allah bin bin bereket versin geçinip gi- diyoruz İşte, Hem şimdi çiçek çok ucuzladı. Bol bol çıkıyor. ve Eri bir nazariye bulmuş- .. Çiçekçi de bir aralık: ç âzım şey- dir b bay.. diye başladı, Bir yase- min der geçersin amma., kazın ayağı öyle değildir. Bu sıkıntılı, parasızlık günlerinde bir barda- için dei sıkıntın li diye bir gezmeğe, bir ti- yatroya gitsen avuç dolusu para vermen lâzımdır. Yüz parayı ve- v > Siner aldın mı işin ta- gibi eskiden ; mi Li daha iyi idi, güllesi mdi mi? Her esnaf işlerin bozulduğu dan bahsettiği halde Si cekşiler böyle söylemiyor: — Şimdi daha iyi., dedi. Bugünlerde ilk defa işlerin da- ha iyi gittiğini söyliyen bir şatı- | ! j | ciya raslıyorum, Sordum: — Sebel —N en? dersen eskiden her- kesin bahçesi ini) ve. evler bahçeli evl: şimdi öyle mi ya li çıktı, herkes arm Da dı.. “bahçeli olanlar devede Ge lak gibi kaldı.. Farzet ki sen apartımanın be- gi katında oturuyorsun.. bah- ii de yok bir yeşillik, iki üç çi- örmek istemez misin? El Hai istersin., daha gencsin ya- hu. Ne yapacaksın?. Çiçek alırsın olur, biter, bunun için bizim şim- diki işler eskisinden daha iyidir. Çiçekçilerin derdlerini sordum: — Bir derdimiz var ki çok mü- him... Dediler, çiçek en çok nere- de satın alınır bilir misiniz? Çal. gılı birahanelerde, sevgililerin git- |: tikleri bahçeli gazinolarda, içki. li yerlerde... Böyle yerler: de çi- demet çiçek bıraktın mı mı?.. Doğru söyle bay.. sen olsan almaz mısın?, Elbette alır.. hele sevgilisi şöy- le çiçeğe yan gözle bakarsa, hele kere: «Ne güzel...» dedi bitti. ai gr re ları içeri ei da bizi al- Sıvas eş m yi Berlin. halı mea di an iner lecek halılar arasında üzere Sıvas Sanatlar evinin bir halı ile iştirak eni o Türko- fisin müracaatı anatlar evinde Berline e var üze re bir seccade dokunacaktır, Ankara mektubları Tren kalkmak üzere, kulağa gelen seslerden... İstanbul treninin hareket zamanı Ankara istasyonunun hali ra İstasyo arı uğurlamağa giden yüzlerce insanla dolar, stanbul ii kalkacağı için resmi için dostluk tı, bazıları için de sirf bir akşa; gezintisinden ibarettir. Buraya hariciye teşrifatçıları resmi elbiseleri ve büyük çiçek büketlerile siyasi misafirleri selâ- metlemek, yüksek memurlar ve- killeri uğurlamak için gelirler. Çe cuklar babalarının, kadınlar calarının arkasından mendil iel lar, anneler evlâdlarından ayrı- çal yahut: daha öteye giden nişanlı- larından ayrılmağa bir türlü razı olamazlar. irecek yolcusu ol- mıyanlarda buacıklı ayrılış sah- nesini uzaktan seyretmekle ikti- fa ederler, Saat altı buçuk... Trenin kalk- masına 35 dakika var. İstasyon binasının tam karşısına raslıyan yataklı vagonlarda kimseler yok. “ahçı başı yn v takkesi» ni düzelterek es, Birinci bi ce önün- den geçiyorum. Mevcud müşteri gazetelerini okuyan iki yolcudan ibaret. İkinci mevki vagonlarda sekiz on me pencerenin önünde yer bl çüncü in vagonların önün- de büyük bir kalabalık, vagon- ların içinde boş yer yok. Sanki tre: sein hiç olmazsa oturarak uyumak için trenin kalkmasına daha bir saat varken gelip yer- lerini tutuyorlar. Sona kalan do- na kalıyor. gurlıyacak bir yoldum olma- mi doğru yürü yavaş geçiyor. Ayrılık zamanı yaklaşıyor. Öteki mevkilerin önü gitgide dolmağa başladı. Trenin kalkmasına on beş da- kika var. İstasyon kalabalıklaştı. Birinci mevkiler de doldu. Yolcu- lar dirseklerini pencereye daya- mışlar o dışarıdakilerle konuşu yorlar, Yatak vagonlarda gene kimse —-asduğu için telâşa lüzum yoktur, sekiz” dakikamız rin yolcularını getirdiler. tren dolmuştur. Birinci çan si k zamanının gelip çattığını haber verdi. İst. yonda birikenler arasında trenin içine altamamak için kendilerini zaptetmiye çalışanlar var. Tren kalkmak üzeredir. Ben gene üçüncü yy doğru yürü- yo Kulağıma kadar gelen m. ayrılık le hangi vagonla- rın önünden geçtiğimi anlıyabilir. iniz: — Bon vuayaj! — Avf vider sehen! — Gudbay! — Adiyö! — Allaha ısmarladık! — Bizi ! — Eyvallah! — Allaha emanet olun! — Hasan dayıya selâm! — Uğurlar olsun! alaca karanlığı lâ havada sallanıyor. — $.H. Lisa ve ortamekteb müdürle- rinin bir Mpa gördükleri nok- teblerin müşkülât talar varsa tesbit edilecek ve im- tihan hazırlıkları etrafında görü- Filgek ei nacaktır. mümeyyizler intihab olu- Kelepir arıyorsanız min küçük ilânlarına daime göz eerdirmiz.