dayi 1 5 Nisan 1935 AKŞAM Sahife 9 Tefrika No. 171 ani Me Vİ Ge 5 Nisan Cum m | Taşdan aslanlar BA R B A R O S$ Dı ul, 12,30 Plâk neşriyatı, 18 a bir hikâye si ans musikisi plâk, 19,20 Çocuk saati, e ilen ER esi. 9,50 eyi 20 0- İtalyada uzun EREN sir gibi bir ve takındı, Yanına iten ir Gen > 15 | tim,en ufak yak! Güzel bayan, hey- “ sil 15 , Ka ymak bohçasından sızan kanı görünce hepimiz Son havai 2 So ayan Bi .Rad. | riyarak eski eserlerini ir sele kellere levha gibi uzaktan kene balk titremeğe başladık. Bohçayı açınca, saçları boynuna Liz mila ie a ir rk Mevierdeki sara rehber ki- | maz, demek istedim, fakat tanıma» dolanmış kesik bir kadın başı gördü seri, 18,40 Ml . 19,30 30 Reklâmlar, tabları tafsilât verirken, kapıda, | dığım bir kadına nasıl lâkırdı en ve Plâk, 20, li ii 35 Şar- | yandaki sütunların önünde ora- | söylerdim? Altındalın sabri tük ipekli ve ön çıkan z epi elim iL ;15 Senlonk | dan mermer aslanların halk ara- Elimdeki rehberi okumağa dal — 'Baba, kimden bahsedi F- “Bükreş, wi da bi i şayi olduğu- | mış gibi göründüm, E it 7 a kesik kadın başı..! Bülereş, 364 m z — 15, Gündüz | sin ia bir menkıbeleri şayi olduğu: ş gibi göründüm, ka.ının git Sö İbrahim paşa saraya varınca plâk yıyımı, 18 orkestrası, nu kayediyorlardı. Güya bir harb- | mesini bekledim. Bir kaç d. kika e bağırınca, İbrahim paaş, kik Le okan 19,30 Pilk; 20, 26 de düşmanlar bu aslanları alı; geçti, aslanların üzerine birka dilinin altındaki bakl m ime dai çi iemeyie Kayak konsa EA z . e ir i baklayı çıkar- | ine geçerek İzzet gördü: enfonik kon. ötürmüşlermiş, fakat onlar ken- | kırlangıç kondu ve uctu, göz ucile eki — Hayrola, ii Elma yy iz, 302 vi vw yim diliklerinden dönüp yerlerine gek | seyyah kadına bakıyordum, hi dl z aa Niyazi Sm duyduklarım doğru mu? 22 Open Sarki isi, 23 Dişin e bire akla ina e miğeee le gi e na avrum! İzzet bey padişahtan bir saat ar Orkestra konseri, 24,20 Dans Ben n verdiği mı gildi! ” i cak?... plâkları. l ek İD kk 2 > Yavaş yava ızmağa başlı- : içinde iki defa papara yemişti ç , | ile aslan i sey $ yavaş » baş Altındal eski kocasının adını ıkıntısından ne yapacağını Bayi aaa amirim ederken, sarayın önünde bir oto- | yordum, ne münasebetsiz kadın duyunca rengi sapsarı oldu.. ruklarını sıkarak bal ve ağlamağa başladı brahim paşa sm okşıyarak teselliye çalışırken, konağın alt katından Elmas ağanın ince, yük- sek sesi işitiliyordu; — Bırakın beni yahu... efendimizin yanina gireceğim. Saraydan nala Mühim ha- etirdim. Yum- > vwurmağa sözleri işitince yerinden ml Kapıya koş- tüz — Elmas... Ne var? Beni mi sryoraun?. Harem ağası «sl merdiven- leri ln İbrahim iz kızının oda ka- Pısında yakaladı — Aman ey Hemen saraya koşunuz!... Padişah küp- lere binmiş... Ortalığı kasıp ka- ape Peki... Ne var? Ne olmuş? Allar A Kinik ağa tıkanacak gibi solu- al — Ne olacak, dedi, ye ei bohçanın içine bir ba: (Bunu çiflikten haze 5 deyip gitmişler, Padişah bu bohçayı açınca Alla- hu m! hm. Dizlerim titriyor, Heme: a gidiniz, papicığımt ri eğilir rahim paşa ld ai dan sofaya çıktı Gi imiş bu bohça- işimi ın mı?, anlıyamadığım ki? baka vE tiz de anlıya- Aman Oda- — Kimin daki e af şey! Sultan Süley- ba?.. Elmas ağa merdivenin veli çökmüştü. irahiki paşa kavuğunu, cüb- besini giydi, V lendi: yeniçeri e eşim; Onu göre- e odasındadır dediler.” Gg im, Emirleri- endisine min Bu ha- beri de oradan aldım. — Beni saraya çağıran kimdir? — Kuşcu baş içinden bir kaç defa Selâmün kavlen... okuduktan sonra sara- Yın yolunu tuttu İbrahim paşa şb e çıldırıyordu gönzerilen kesik baş, a kinin e Bunu kim bilirdi içinde em ibrahim paşayı gö- ünce: Siz velinimetim için, efendi- miz behi iki defa haşladı. Korku- dan dudaklarım. çatladı. Haber ir re zura çıkınız. Efendimiz tarafın- dan ölecek.. eli bir sedirin kenarı- e anlat bakalım, nedir bu hâdisenin iç yüzü de me- rakımdan çatir — Vallahi bir şey bilmiyorum, velinimetim! Bir saat önce ka ya iki çiflik hademesi gelmiş. Bir bırakıp gitmiş. Çiflikten her zaman zatı şahai mahsus ken, likten gelen bohçayı gö: — Hele açın da şu e. bir yi ri Demiş. m ya, padişah kay mak meraklısı: — o ii sen ELE idin?. fendimizin aşağıya indiği- ni haber alınca, kulunuz d. eye çıkmıştım. o Hademelerden biri bohçayı eline ye Padişah hayretle yüzüme bakıyordu. Ben ir şeyin iri değildim. Suk tan Süleyman birdenbire kaşları- ni va De — Gör: un be herif? Kaymak haaa: kan sızdır- ğını görmüyor musun?. Dikkatle bohçaya tım... Aman efendim... Ne görsem beğenirsiniz? Bohçanın ipek püs- küllerinin ucundan beyaz belirmeğe başlamıştı. Boh- çayı tutan hademenin dizleri tit- riyordu. — Bohçayı çabucak açamadı- nız mı?, — Buna kim cesaret edebilir- di? Herkes padişah ne söyliye- cek diye beklerim — olsam çarçabuk açıve- rirdim... — Ben de böyle düşündüm... Hiddeti topuğuna çıkan padişahı büsbütün çileden çıkarmamak için kr elinden bohçayı ere koydum ve uçlarını — Aman yarabbi! Sonrasını sormayın bohçanın içinden ne çıksa beğenirsiniz? Genc bir ka- dın mu gibi sararmı Kuşcı iş ii Şi İbr. eb paşanın benzi balmu- rmıştı, uu başı sözüne devam et — Efendimiz, kesik başı gö- rünce hayretle yere eğildi... Ki- min başı olduğunu anlamak iste- di. Fakat kan kadının yüzüne bu- lanmıştı.. Sapsarı bir suratın üs- haa? Al m yayım, 21 Zağrebden nakil, 23,20 sü lapeşte, 550 m. 18,35 Opera or- kestrası, 20,20 Plâk, 21, di Küçi tro, 23 Pi; Tail yle Prag, 4 onu era semai ia 23, 5 Plâk, 13, 30 Rusça duyum- Bani” Napoli, Bari, 18 Viyolonsel konseri; - duyumlar - plâl 21,45 Kas deng eme Li İş ele 1, 20,10 İı Avusturya musikisinden mürekkeb 6 Nisan Cumartesi İstanbul, 17,30 erimi dersi: Üni- versiteden nakil. Manisa saylavı Hik. met, 18,30 ml, e Azade Tarcan, 18,50 Muhtelif Plâklar, 19,30 r, 21,30 Bayan Bedriye Ti e sözlü radyo caz ve tango ka Varşova, 1345 9 Çocuk prog- ramı, 19,40 Ea ne m 35 Man- dolin orkestrası, alite, 21 Lemi 9 ş Seba di Milâno operasından nnod'un «FAUST> öpen ükreş, 364 m. En > Gündüz plik e musikisi), 5 Radyo çazı, 22,15 Ye Apa korner (Belgraddan), 23,30 Hafif müsiki, Leipzig, 382 m. 19,15 va ve şarkı- lar - Sözler E 5 şe ra plâ Bi 25 0 Şen progra ve alar len Vgm i, 24 Dans musikisi ineş Öğle İki e yi LAM 5,40 9, Neri Va, BS8 537 1217 15,54 18373014 İ darehane: Babsâli civarı Acımusluk Sok. tünde kan pıhtıları birikmişti. Tanıyamadı... Ben de tanıyama- dım. Uzun kumral saçları boynu- na dolanmıştı, Padişah: — Bunu e şimdi yaka- layıp getiresini Diye kalardı:. çıkarıldı. — Kimseyi ele geçiremediler mi?, — Hayır. Etrafa kollar ... Henüz gelen giden ok. — Eyvah, İn son paparayı ben mi Siyez fini İbrahim paşa Şii yavaş doğ- ruldu. itidalini im harem dairesine geçti sarayın kası var) VALİ Gey isi iü mobil durdu. İçinden yaşlıca bir va ile genç bir kadın indi. Sara» sahibleri olduğu hallerinden e Ben genc kadını gör ünce aslanları filân unuttum pek sıcak bir İtalyan gü- zeli idi. Gözlerimiz. biribirine tesa- düf etti iler ona: — Pek güzelsiniz, diyorlardı. Fakat bunu size nerede söyliyebi- lirim? enc kadının gözleri de bana pe söylüyordu: zaklardan gelen seyyah, bire genc kadının gözleri benim yüzümden aslanlara doğru gitti. Manalı manalı onlara baktı. nim dudaklarımda hafif bir te- bessüm peyda oldu. Bir an içinde anlaşmış olduk! İki saat sonra, tekrar saraya gittim, Soldaki aslanda beni bir ekliyordu. ir Ar 18 ğıt buldum. içinde 'de bir ie tar! Küğıdda, İtalyanca şu keli- bu kadarını e kadar İtalyan- ca öğrenmiş! Ben buraya ancak bir nihayet di gün kalmak için gelmiş oldu- Zum iki i hafta uzadı, Her gün, grub zamanına loğru, eski sarayın önüne gidiyor, sağdaki Dm mezi i meraklı meraklı onra ağzın- dan ağam bir ii mektub ve anahtar ile oradan ayrılıyordum. Köşkte saat akika gibi çar- çabuk mey Biran oluyordu ki genç kadın — Vakit Si diyordu. Kocam telefon etmi- yorsun? — Telefoncu kız dinler. Bi küçük bir şehir, O kadar çok yil a yaparlar ki, ve eği — Öyle re e her gün e ei seyyah gelip — Asla la hangi perasln aklına gelir? pa Ertesi günü akşama doğru, ber zamanki gibi, ağır ağır sarayın gi Elimi sağdaki kök- remiş aslanın ağzına daldırma- dan evvel, etrafa göz gezdirdim. Birden bire elimi çektim, Çünkü yanımda narin bir kadın çehresi gördüm. O ii görülmekten kork- muş gibi bir kaç adım mermei geri çekil lana hayran kalmış B şt t " Gl benim işime böyle sekte vurmanın ai olduğunu takdir ede- r mu? Maamafih, güzel bir İngiliz kadi olduğu i için çok da olacak ki hemen 2 yüzündeki pudrayı başladı. Hattâ ral ba boyasını yeniledi. Artık iş gülünc oluyordu, Ne olursa le genç kadın biraz başını çevirince, hemen elimi as- lanın ağzıma sokarım diye kararı- mı verdim. Fakat ben bu işi yapmadan ev- vel genc kadın beni başka tarafa bakıyor zannedei rek elini aslanın ağzıma . dimi tutamıyarak hemen ben de asi ğru ilerli n 1 ler gibi tatlı ve sıcak bir sesle ce- vab verdi: — Şübhesiz! — Ne güzel bir şehir degil - $ burası? Fakat şu aslanlardan şey anlamadım. Neden bu kadar iy ae var bir türlü aklım er- medi. öyle, yarım saatten beri seyrediyorum, birşey anlıya- miyorum! Kadına konuştukça pek ısını- yordum. . Dosluğu biraz asla i > LE 'n Türküm, dedim. Mima- rım, ğe İtalyayı geziyorum. en de öyle, fakat bu akşam saat onda buradan gidiyorum. — Saat onda mı? Olmadı bu... bakıyordu. Halbuki ben her peri 3 şamki gibi parkın: üçüncü kapısı- nı düşündüğüm için bilâ ihtiyar ağzımdan bu sö deer Sonra kendimi topladım: — Ben de saat onda, gidecek- tim de. pi Vi neşeli bir tavır ile: — Alâ, dedi, beraber yaparız. ... iç bitmiyor. Biz pe yelek ettik. Kendi hesabımca pek mesud dakikalar yaşadım. Onun da çok bedbaht olmadığını — lerim, Asıl işin tuhafı İs- bulda İtalyan markizinden al e mektub idi. Meğer Marki bu genç kadına bir randevu için aslanın ağzına bir kâğıd koymuş. Kadın. gelmeyince kâğıdı gidip aramak. istemiş, Karı k an: ların başında biribirlerine ras gelmişler. Foya meydana çıkmış. Markiz mektubu maline ile yaz- miş ş olduğu ii e iin bianet uş. Fakat kora i İ a miş ei: