Milli takım anketimizin devamı Beğenilen oyuncular Yugoslav milli takımının gel mesi beklendiği zaman o fırsat- erir ii ederek açtığımız mil. li aki an- a Yugoslav takımının gel- mmiyeceği öğrenildiği halde hâlâ devam ediyor. le milli ta- kımımızı a ve bü- tün kulü Kislerind en uzak ikemrik teşkil edilecek bir kad- ronun çalışmasını seyretmeğe ne kadar susamış bulunduğumu gelen cevablardan iyi isbat eden bir şey olabilir mi?. Gönderilen kadrolarda geçen zannettiğimiz muhaci- ve şimdi yöli başka henüz ee indit Yükle miştir. Cevab er arasm- da Mira üterliidird bulun- dikköâte alırsak, milli Ge hususunda larımızın kulübcülük hislerinden ne kadar uzak kaldıkları anlaşı- Tır, Tekrar edelim; anketimize ve- rilen cevablardan halkın milli takım oyuncularımızı ve kıymet- lerini pek iyi tattığı belli oluyor. Hiç hesaba kitaba uymıyacak gi- bi cevablar gelmediğini gördük futbol fazlalığınd» seviniyor ve sistikbalden ümidle- niyoruz, Gelen cevablardan bir kısmını da bugün neğrediyoruz: ..” ımız şu şekilde en kuv- vetli olabilir: Avni - Yaşar, Lütfi - ibrahim, Rasih, Cevad - Niyazi, Salâhad- din, Vahab, Şeref, Fikret, Y.I.M, talebesinden L. 1. Ecnebilere karşı seçilecek ta- kım şöyle olmalıdır: Bedii - Yaşar, Lütfi - Cevad, Salâhaddi: Mei sz Hakkı Rasih, Şeref, F ei lisesi: İzzet Türk milli takımı atletik ve €nerjik olan oyunculardan şu şe- kilde yapılmalıdır: Avni - e kira Feyzi, Lüt- Maki Hakkı, Ra- takım yaparak iyi ne- Behice en . "arafta ola- cak takım şudur: Avni - Faruk, Lütfi - Cevad, Ni- had, İhsan - Niyazi, Rasih, Va- hab, Şeref, Fikret. sih, Esad, Niyazi, Hakkı, Muzaf- medi lr Fikret, itinden Necmi Gültekin ağ e böyle olmalı Avni - Yaşar, Lütfi - Cevad, Ri- za, Esad - Celâl Şefik, Salâhad- din, Rasih, Şeref, Fikret. Kabataş lisesi: , Ersoy Şimdiki vaziyete nazaran ta- kımımız şu şekilde yapılabilir: Avni - Faruk, Lütfi - Feyzi, Lüt- fi, Cevad - Muhteşem, Salâhad- din, Rasih, Şeref, Fikret. Kurtuluş: ye Milli takımımız şu şekilde pılmalıdır: Avni - Yaşar, Lütfi - Feyzi, Lüt- fi, Cevad - Fikret, Şeref, Rasih, Hakkı, Muhteşem. Üsküdar: Hayrullah az böyle ri kana- em - Yaşar, Lütfi - Beşir, da İkram Niyazi, uhte- şem, Rasi va F ? Hüseyin Şükrü Takımımız seki takımlara karşı şöyle çıkmalıdır: Avni - Yaşar, Lütfi - Cevad, Nihad, Esad - Niyazı, Muzaffer, Rasih, Şeref, Fikret. sköldar: İsmail Çubukçu Takım şu şekilde tanzim edil melidir: Avni - Yaşar, ya Feyzi, Lüt- fi, Esad - Muh , Salâhad- din, Rasih, Şeref, Fiktet “ Çamlıca: Halid Ear şu şekilde ol- masını irisi Nm Avni - Lüt » Feyzi, Nihad, Esad - ina. ii Ra- sih, Münevver, Niyazi, Erenköy: O, Sokalla Gazetenizde açtığınız o ankete şöyle birtakım gönderiyorum: Hü eddin - Lütfü, Yaşar - öl Ali Riza, İbrahim - Niya- zi, Muhteşem, Rasih, Şeref, Fik- ret, Suadiye: Avni Çıkarılacak milli takımın şu şe- kilde olmasını muvafık buluyo- rum... j Avni - Lütfü, Yaşar - Esad, İh- san, Cevad - Rebii, Fikret, Rasih, Hakkı, Niyazi. Harbiye: Edib Çelik akımımızın şu şekilde olma- sı münasibtir Avni - atki, Yaşar - Esad, Nihad, Cevad - Fikret, Şeref, Ve- hab, Rasih, Bi işarıtı İbrahim Cemil Anketinize Li olarak zi mımızın şu şeklini gönderiyorum Avni - Yaşar, Lütfü - Hakkı, Nihad, Said - la Alâeddin, Rasih, irisi 2 5 Nisan 1935 * Kuvvetli bir Viyana takımı geliyor Gelecek cuma günü ilk maçını şehrimizde oynıyacak Avusturya akımı hakkında edindiğimiz ma- Tümatı ii — iyana profesyonel bi- rinciliğinin dördüncüsüdür, Ekse- riyeti genç oyunculardan ii kebtir, Viyana ml gösterecek şekilde güzel o; 12-14- sü nisan oi üç maç yapmak üzere İstanbula geleceklerdir. Libertas klübüne karşı. Fener- Takımın kuvveti balkında ba- zı misaller; Viyana likinin başında gelen Admira, Rapit, Vienna gibi şöh- retleri beynelmilel olmuş takım- sene de 3-3 berabere kalmıştır. Bu senenin me Rapit ile 0-0, 3-3 netice almıştı Avrüpanın dört Mili yap- tığı müteaddid turneler daima mu- ri bitmiştir, anda 5 maç beş galibiyet. Ela 3 maç üç galibiyet. Bu maçlardan biri Almanya şampiyonu ile olmuş ve Libertas 0-1 kazanmıştır. Ayni takımın yaptığı diğer mü- sabakalar: Fransada 11 maç 10 galibiyet la animarkada 5 maç 5 galibiyet. si 4 maç 4 galibiyet. Norveçte 6 maç 6 galibiyet. İsveçte 7 maç 6 galibiyet 1 mağ- Yübiyet. takımının İsveçteki tek mağlübiyeti klüb takımına karşı değildir. İsveç milli takımile oy. | nadığı maçtadır. Netice ve dir. Akşam — Şu malümata bakı- lınca üç klübümüzün ask sasi ğı takımın kuvveti panyalaol, çıkar, Bu kadar kadro önünde i olan milli takım namzedlerini de denemek çok iyi olurdu. Açtığı. miz anketten de belli olan, halkın milli talcım hakkındaki büyük alâ- kasını Libertas takımile bir dört düncü maç yapmak suretile-fede- rasyonun tatmin edeceğini uma- me Geek rız, , Gelecek Libertas takımının son resimlerinden i biri alışmışlar İBAHAR Yazan: Muazzez Tahsin Bu tatil in yorye yer zelliklerinden biri de halasını lu Feridle ni geçen uzun tembellik günlerile Boğazı ve sularındaki sanı dal ge zintileri idi. ÇİÇEĞİ) Sıra No:34 Suad ilk günleri buna isyan etmek, gürültü çıkarmak istemiş, tehdid etmiş, fakat işin daha Fransiz, onun im görünce An yavrum... Haydud dediğim hoşuna gitme- | iy yn bir isim buluruz, Se- Hemen ayni yaşta olan iki ak- büsbütün gülmü raba çocuğu, kerre seda — Üzülme, dadılarının gözlerinin himayesin- Büyüdükçe kendi e erin Bağ: ım, kulaç kulaç öl e in- san ee gibi miş dağ — bir ü vakit Suadın gözlerinde bir filim gibi yerleşip kalıyorlar ve her gördüğü ve gezdiği yer, bu- ralarda İstanbulun güzelliğini yormuş ta bulamıyorumuş gibi Suna bir kırgınlık yaratıyor- du. Babası Tahranda elçi ve anne- sile birlikte Suad Pariste iken bü- yük pmuştu, Bitme tükenme bilmiyen ezici ayrılık ve döğüşme seneleri Su- ad için çok feci ve kâbuslu gün- lerle doludur. Bir taraftan ana vatan felâket geçirirken bunu di ara- si taraf- tan babasından ayrılık ve bunun üstünde, zavallı annesinin bu fe- lâket ve ayrılıkla bozulan sinirle- rini yatıştırmak. Suad bu acı senelerde annesi- ne cidden yar oldu, O vakite ka- dar geceli we gittiği mek- —— vakit oi in bir zorlukla ei sa mümkün olduğu inilai fazla dayandırmak, hem de zavallı an- m e bütüne acılarile yal- ız biri mak için a gün- Birler slime; bir taraftan da, çocukluğundan beri ge için, kibar bir zevk için uğraştığı bir üzel sanati kazanç vasıtası ya- parak küçük heykellerini, resimle- Tini leş günlerin ortasında gllüikmikesin, mumay ver- miş ve güzel sanatlar mektebine, heykeltraşlık öğrenmek için kay- dedilmişti. Mektebe ilk girdiği günlerde, geveze bir Fransız arkadaşın ona bakarak: — «Azizim, sen kimsin? Nere- den geliyorsun? diye sormağa lü- zum yok. Esmer yüzün, iri gözle- rin, geniş omuzların ve herkese meydan okuyan gli a sen mutlaka kıyafetini değiştirip ara- mıza sokulan bir Meksikalı hay- dudsun. Bahsederim ki ismin de «Don Joze» dir. demesi sınıftaki başka talebelerin o kadar hoşuna itmişti ki onun Suad ismile mek- tebe kayıtlı olduğunu ve bir kaç gün evvel kendisini herkese öyle tanıtmış olduğunu bildikleri hak de kahkahalarla gülerek bu ge- veze arkadaşı tasdik etmişlerdi, samimi d lar bile ona ii Joze» demeğe val mevsimi ici s- ler gibi mi elbiseler e muhteşem başına bir de taç ta- karsın! Suad işin döküldüğü bu saz neşeli tarza ne yapsa meni miyacağını anlayınca taliine kine, rek susmuş ve kendi hakiki ismin- den başka bir isimle, kâh büyük prens, n Joze bazan d. Sadece Joze diye çağırılmasına günler aylar geçtikçe çaresiz alış- mıştı, Fakat o böyle büyük bir istidad ve kabiliyet, sonsuz bir aşk ve gayretle çalışırken, büyük felâketile sarsıldı. Uzun ay- rılık ve acı senelerine dayanamı- yan zavallı anneciği, kısa bir has- ta alkamadan öldü, Bu ölüm Suadın zaten yalnızlı- ğa ve sükünete gömülmüş ruhun- da en onmayacak bir yara açtı. Yabancı bir emi yabancı in asındı edi suna dalmak istemiyormuş g İstanbulu sayıklıyarak ölen e anasını toprağa gömerken, ölü- mün bile bazan daha tatlı olabile- ceğini ve annesini Büyükderedeki anneannesinin yanına bırakma- nın büyük bir teselli yaratabile- ceğini göz yaşları arasında düşü- nerek daha büyük bir yeisle ağla- miş ve çırpınmışlı, bütün bu kanlı harb, bu felâket ve acılar annesini çarp- mak için hazırlanmış imiş gibi, ömrünün en kadıncağızın ölümünden bir kaç ay sonra mütareke ilân edilmişti. Baba ile oğulun Sirkeci istas- yonunda buluşmaları cidden çok kırpalayıcı bir sahne oldu, Çocuk denilecek bir yaşta bırakılan bir cğul yerine genc bir. delikanlı ve yaşına rağmen bükülmeyen bir yaş yerine, beyaz saçların çer- çevelediği nur yüzlü bir ihtiyar kucaklaşip -ağlaştılar. Uzun ayrı- diye vaftiz ede-- riz, Ona da in ya! Karna- | lık senelerini ve aralarından ebe- | diyen ayrılan sevgili bir yüzü has- ret ve hicranla konuştular Ancak, İstanbulun bu yeni yüzü | gelmedi. Bu yüzünü değiş- .. Manasız bir Frenk nikabı ş iki milletin as- kei bir “Babil kulesine dön- sevimli n çi için babasının ihtiyar gözlerinin hodbin bakışlarına, «Benimle kal gitme!» meki gibi dudak bükmelerini den geçerek Anadoluya, bae savaşına, bütün genc kuvvet ve kudretile koştu; aylarla bir aslan Yara ve tozlar içinde fakat kalbi saadet ve heyecanla çarparak... öle düğü