ad AKŞAM e MRS oç Sahife .1 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 427 Saray, üç senede üç milyon kese - akçe borç e ıza paşa Kıbrıslınmı çarına gönderilecek nişan ve he- başladılar i ise de Babıslize bun- Üç dört ay maaşlar Para devirden kaldı. İstanbulu umumi bir müzayaka sardı, Tüc- diyeleri temaşa etti car ve sarraflardan her gi İptida bee Kıbrıslı giye edenler - bir çok mağaz: gümrüğe dair bir bahis kapandı; irad sa — Merhume valide sultan ia «hibleri ora kira alamaz dan dahi irtikâb etmiş! oldular. Zaruretle satılığa çıkarı- Demesi hünkârda (bir infial | lan mü pek dun fiatler uyandırdı. Fuad paşa huzura gi- | veriliyordu. Muvazzaf me: vines Selime İecidi benmi. dilmen d ine geldik gördü. ü âd “sıkıntıdan hasta- İki paşa gittikten sonra hün- ! landı. Saraydan hiristi- kâr hareme g: 3 yan esnafın arzuhalleri — Bu herif benim ölmüş vali. | kabul ığından bunlar da emden ne istiyor. Onu irtikâb | saray tarafına gidip padişaha arzu- ile ittiham ediyor! hal takdim etmek istediler. iye ti keyifsiz olduğundan sarayın borç- Ertesi günü Kıbrıslıdan mühür | ları için teşkil i alındı; meclisi tanzimat reisi mütercim Rüştü paşa sadrıâzam oldu. (Cevdet paşanın Kıbrıslı Meh- ile arası iyi olmıyacak- deli) terkibine müsavi düştüğünü gösteriyor!) Mütercim Rüştü paşa kaimenin düşmesine, yüzlük altının itibarı 5 AE artıp işleri uz et- üzere kai kakdirmek i için karşılık İnd İstedi. İstanbul akarlarından iane almağa karar verdi. Cevdet pa- şa riyasetinde bir komisyon teşkil etti Komisyon bir kaç ay bu işle ağam Cevdet paşa mütercime: aime topladık Babıâli ei alenen yi © Abtarında eri Rüştü paşa o bizim se değildir. Maliye nezareti- “nin işidir. Bizim işimiz kaimeleri lamaktır. ç Cevdet eni — Kaimeler gel aliye nezaretine gön- Kaimeler İstanbula mahsus gi- bi idi; taşrada tedavül etmezdi. Toplananlardan mütebakisi ilâ bin keselik derecesine den yüz bin keseliğini saraya ver- diği işitildi! Mütercim Rüştü pa- riyaset eden cihan seraskeri Rı- za bunları: — İşlerinize bakılıyor Diye defetti. he bir kaç yüz kişi bir vapur kiralayıp Bo- gaziçinde Fransız. alin Rus- ya sefaretlerine gittiler. Arzuhal takdim ile bağ çağlar Abdülmecid zam bu sızı! tılara nihayet ei gemi ziz devrinde ve Fuad paşa sada- retinde hazinenin pia ame EN son dereceyi buldu, Kaime ile yüzlük altın bir gün şa kadar çıktı. Sonra üç yüzden dört yüze fırladı, nihayet büsbütün geçmez ldu. Halkın elinde hep kaime vardı. arası Diye nida ettiler. Herkes me- rak ede camie landılar. (Kâğıdın böyle itibarını kirma-” olan müfsidler tedib oluna» cak. Yüzlük altın 160 kuruştan ziyadeye alıp verenler hapsedile- cek. Dükküânlar açılacak; herkes Lr meşgul olacak.) O gün Havyar hanı kapandı. «hava» alıp satan muüfsidlerden | bazıları ha; Miriden 160 ET Tearuşbuke kaimeye bir altı mübadeleye başlandı. Amma binlerce adama altın yetiştirmek mümkün olamı- Kalabalığı yarıp geçerek bir altın alanlar çok defa elbisesi yırtılarak zararlı çıkıyorlardı! Bü- yük alış, veriş durdu ise de esnaf arasında bu fiat ile kaime geç meğe başladı. Abdülâzizin mukarrebleri hep sebeble kendisi ahvalin hakikatı- na vukuf hasıl edemiyordu. Fuad paşanın birinci hizmeti devletin maliyece vaziyetini, ge- girmekte olduğu muhtırayı ona güzelce anlatmak oldu. Damad Mehmed Ali paşa, Ab- dülâzizi evhama düşürmüştü. ya kendisi onu muhafaza ediyor- muş gibi sözlerle kendi ikbalini idameye çalışıyordu. Âli paşa ise Abdülâzizin zih- nini harici korku altında tutmak istiyordu. Pesiip paşa açıktan açığa işi mey- dana koyuyor, ahvalin hakikatini sül eyliyordu. İttihaz SAR idere ve tasarruf mesleki yar nazarında makbul ola itibar pi dukça avdet etti. Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuru: Adres tebdili için yirmi beş kuruştuk pul göndermek lâzımdır. Gazetemizde neşredilecek ilânlar için müracaat yeri; kollektif şirketi Kahraman zade han. Tel. 20094-20095 Ankara caddesi, ye iyi bir dadı AKŞAM'a bir KÜÇÜE iLÂN vermekle bunu hemen temin edebilirsiniz. yeni çıkma, cahil adamlardı. Bu | Mef 2 va d DÜN ve Yazan: M. Uygaç Aptal çocuk kemanı bıraktı, cebinden çıkardı. İçi iğri büğrü yazılarla. > idi. Oda- nın ta ortası ir hatib tavrı alarak ne vezni ne e kafiye olmıyan — şu satırları başladı: Beyaz, sarı, bei; e ye ma' Bunlari ölüler yatsın üye TE) Yeni büyük sp am İsem Çünkü İm — Pek am öleli Ahen gi gayet yerinde... Kefiyeler de mükemmel — ölme barla dicle ptal başka bir şiir da- ha olumağa hazırlanırken o ya- — Ahmed Said! diye söylendi. Bu açlıktan sürünen bir adam- dı. Mehmed — ona ben, Bag on kere yemek parasi mez Ufak tefek, van, sari m i. Arkasından li “bir ceketle gezerdi, O ka- dar eren ki ipek gibi pırıldı- y adamın dünyada gör- mediği, duymadığı, bilmediği şey RE Fakat hiç bir şey yaptığı da y Bao güneş gi bir is bir evin id üst katında bir prn içinde yaşar- dı. Merakı kelebek kolleksiyonu ayakkabı yapmaktı. un cilâsı kutularile dolu idi, Ay ba- & beyhude bir şey dediği v Ahmed Saidin ha- fif bir tarafı vardı. Bu da zabıta romanlarma çok düşkün neticesi idi. O, güzel irtikâb w veda ederek İs- tanbul yolunu tuttu. Eve döndüğü zaman, gömlek- lerini ütülemekle meş olan Katerina elinden ütüyü bıraktı. Efendisini keyifli keyifli karşı- buldum diye bir öve Symi Ertesi sa- Bak, köşktekilere yay geldiniz, li iyi haberler getirdiniz m ana bir i is İ Mehizet Mei Tefrika: 47 ARVEN Edebt roman kemlenin üzerine atarak, ters bir suratla; — Berbad! dedi. Ayaklarının altına sokularak Bacadi vi Zerrin ile pamuğa birer tekm vurdu. Katerina teskine çalışıyordu! — Neye kızdın canımın içi? e ami miras yedin edin o > sana bir şey ya- lim 3 —— ade onlar! daha iş bit- medi. — Sahi mi? ez canım! vaktim yok. Sokağa Re enza, öp beni bir kere! Mehmed Naci elinin tersile Ka- koştu. lerini ona hikâye etti. Saidi görmek isted iğimi de anlattı. ide gitmeyi münasib >. in iş için yapr- lacak masra! yarıya verme- yi de Pamela Salih soru- ai — Ağzından hiç bir lâkırdı ka- çırmadın ya? — Ben mi? Ne adam olduğu- mu bilmiyorsun galiba! Ahmed Saidin evine geldiler. Beş katı tırmandılar. Kapıyı çal- dılar. Ahmed Saidin zayıf sesi içeriden soruyordu: İN ım o: Parmaklarile kapıyı vu: — Dostlar! diye cevab ele Said ayaklarında iki Masanın, minderin, yatağın, İs- kemlelerin üzerin. hattâ yer- lerde kelebek kâğıtları yayılı idi. Duvarlar kelebek ils dolu ini toz basmış bir yığın kitab duruyordu. Ahmed S ra size minderde yer üni gem odayı biraz topla- dı. Sonra — gösterdi: Ayak- rmda sr be yok Toz ol — Naci derhal, mesele- i muvafık görerek Ah- el Saide sordu: on gün bir sayfiyeye ir dek istirahat etmek ii sin? Masrafın bir kısmını vali alacaksın, bir kısmını da dönüşte. — Benim sayfiyeye gitmem si- zin için lâzım ise hiç düşünmeden iderim. Neresi bir tahkikata a Eğer müsbet bir netice Bü- tün İstanbul, sade abe iye bütün mem! çalkanac: Mehmed Naci, sonra, isini ve yef tasrih etmeksizin, meseleyi uzun uzun anlattı, d vakayı dinlerken dalgın bir tavır almıştı, Mehmei Naci sözü bitirdiği halde o ağz” bı açmıyordu. Onun bu sükülü karşısında Naci ile Salih 207