Tefrika No. 99 BAR Yazan: ROS İskender Fahreddin Akdoğan asılırken gözlerini kapadı: “Kardeşim ve babam Andirya ) nın hançerile şehid oldular. Ne yazık ki, ben de ondan öc alamadan ölüyorum!,, Akdoğan asılırken.. Barbaros vaziyeti anlayınc doğana döndü — Bire haylaz, dedi, tam sefere gideceğimiz sırada bu cinayeti neden işledin? Adam öldürmenin kanla Hlmnacüğiii bilmiyor muy- dun? me im idam fer- e titredi. Mi Dinla eee Niyazi efendinin yüzüne bakarak: — Bu senin oyunun amma. ei hayli mahir rai Başından ayağının tırna- ğına iy sıcak ter döl Sonra Barbarosa dönerek — Cezayirde düşman kılıcı ak tında ölmeyen Doğan, İstanbula can vermeğe gelmiş. Arkasından bece vuru istenilen bir adam, kendisini müdafaa ederse, bunun cezası idam olacağını kim bilirdi? Diye söylendi. Niyazi efendi dubanın arkasi da duran kayığa e saril Ve elile işaret ederel Saraydan gelen cellâd Halil ile yamağı birden dubanın üstüne çıktılar. Kara Halil, Kanuni Süleymanın sancak direğine yağlı urganları astılar. Akdoğan İstanbulda nasıl adam asıldığını bilmiyordu. Kendisi için yapılan ölüm hazırlığı, onu ie yatta ilk e titreten hadiseler- den biri e sie Niyazi efendi Barba- un kulağına bir şeyler fısılda- m Basbaros Hayreddin sende- ler gibi doğanın ya- nına sokuldu: — Asılarak ölmen mukadder- miş, Doğan! Sakın müteessir ok ma! Yer yüzünde yüzün gülmedi. Belki öbür dünyada rahat eder- sin, oğul! m Akdoğanın alnından 7 ni uzatarak belindeki pala- sını aldı.. Akdoğan ağlıyordu, Niyazi efendi. pos bıyıklarını bükerek gülümsedi: — Senin gibi yiğitler ölümden korkar mı? Arslanlara ağlamak yaraşmaz..! — Tanrım, sen bana sabır ve tahammül ver..! Diyerek Niyazi efendiye döndü: — EE oku şu elindeki fer- BH mE ara Halil vazifesini yapmak için seir rmanın okunmasını > yordu. Ferman okunmadn, ölüm mahkümunun boynuna ip geçiril mezdi, Niyazi efendi padişahın ferma- nm ğa başladı. baros... Engin denizlerd düşmanla yıllarca çarpıştığı halde sarsılmayan bu adam, şimdi san- cak direğinden sallanan yağlı ur- gan karşısında, bir avuç sabun kö- ara gibi eriyip bitmişti. ara Halil, kalın bacakları üs- iri vücudunu küçük dağ ağırhğıyle birden Akdoğa- nın üzerine bıraktı. Zav. allı genç, cellâdın iki müdhiş yumruğ, sında, mengeneye Ken kaş baş gibi, icin kalmı Akdoğanın sesi pi mm Cellâd yamakları derhal göze çarpan vari çeviklik içinde işe baş- Jadılar.. Direkte sallanan yağlı urganın ilmekli ucunu aramak nın boynuna geçirdiler. Akdoğ. kurban koyunu gibi, Kara Halin kolları arasında yatıyordu. Kara Halil: — Ferman: okununcaya kadar sana el uzatamazdım. Fakat şimdi benimsin, arslanım Haydi; gözle- rini aç.. Dünyaya son defa olarak bir daha bak. | Diye mırıldandı. Doğan, tersane müftüsü Osman hocanın: — Bir dileğin var mı? Diye başlayan duasını sessizlik içinde dinlerken, series haya- Ki gözünün önüne gelmişti Hayatında bir ilerle eğ kollarını sevgilisinin bo; ün sözlerini dinliyecek halde dal Akdoğan birden gözlerini ka- padr.. Ve dudaklarının arasından şu asri ie oşkun dalgaları ii yerel dım.. Bir kişinin peşinden koş- : Andirya Dorya. se onun kızıl hançerile - yi m Babam onun yolunda şehid oldu. Andirya.. Ne yazık ki, ben de, sen- | el Vapurdaki yolcu n yataklı şık kamara- sında. yatıyordu. Talihine başka yolcu çıkmamıştı. Onun için pur iskeleye uğrayınca telâşa düş- tü. Buradan birinci yolcu- su binmesi ihtimali vardı. Halbu- ki o ayni kamarada iki kişi yat mak istemiyordu. e iğ va- purun merdive; e uzun boylu, dolgun. ni ye bir genç kadın bindi. ki salonuna girdi- özler genç ki . O ne billür gülüş, o ne yürüyüştü. nç kadın #a- lonun köşesindeki masaya eni sanki yaptığı tesirden hiç haberi yokmi gibi sigarasını nca w Arasıra yanına gelen bi- rinci süvari ile tatlı tatlı konuşu- yor, kıvrak kıvrak kahkahacıklar tıyordu. Genç kadının kahkahası hti- ta -arla rakı içen zengin yağ tüccarı fısıldıyordu: — Birader... Şu gözlerin güzel e ME . Şu kirpikleri TİR UZUN bak.. Şu rengin letafetine Le sigarayı kucağına ak miş eki tutan küçücük dudakla- rın kızıllığına bak hele... Bir yol if edeceğini bilsem almallak kamaramı banknotlarla döşerim.. Şekib içinden hak verdi... Bu kadına her şey değerdi. Hakika- ten genç kadının uzün kıvrık kir- Pikleri, küçük kızıl dudakları, bil- lür teni ilk bakışta göze çarpıyor. b biraz hava almak için güv ii ıktı. Kalın o seyahat paltosunun yakasını kaldırmış, si- garası gözde dolaşıyordu. Bir aralık bir ıslık sesi işitti. genç kadın yanında idi. o da bik tosunun geniş yakasını kaldırmış, küçük beresi mo üstüne yan iğmiş ıslık çalarak Mehtab vardı. idi, Ayın ışığı suların üstünde ko- si gibi idi. biraz sonra kamarasina indi. şi imdi kamaradaki ikinci ya- tak gözüne bir hoş görünüyordu. Bu: ne gi Or- du. Ne kimsesiz görünüyordu. nç kadının kirpikleri, kızıl dudakları, az re gi hatırına geldikçe şik ka- hu; Bir aralık kamara- sınin kapısı vuruldu, Başkamarot ellerini uğuştura uğuştura sıkıla büzüle içeri girdi: — Affedersiniz... dedi.. Yeni ie yalnız iş kamara mi — Evet efendi Heyecan yani irili idi, lâkin belli etmek m — P. dedi, m lar immle yatağına gir- di, Müthiş bir ik işinde bekliyordu, kuvvet bir anda di mış, her birini birer yıl haline ge tirmişti, Bir türlü g bilmiyordu. Kar önünde . ayak pa- içinde kulak elat Fakat ayak sesleri gelib geçiyor, gelib geçiyordu. et kamaranın kapısı iki ihayı kere Yaltin vuruldu. Şekib he- yecanlı sesini tatlılaştırmağa ça- lışarak: — Buyurunuz... diye seslendi.. 7 dara tatli bir rüya gibi içeriye süzüldü. Uzun kirpiklerini tatlı tatlı süzer. pi — Bons . dedi. Sizi ra- e edeceğim — Estağfurullah... O nasıl söz efendim?.. riye ilk adımını attı, Tered- düd içinde idi.. Yatacağı yatağın kenarına ilişti. pe n Iraz UZ: okumak isterdim... a . İhtimal elektriği söndür- ei istersiniz. — Yek yok siir « Katiyin rahatsız olmam inüzün di- lediği 1 Ai e Palto ıkardı. İ: inleri- ini çıkmmdi. $ Şık iallarpitlerini yan- yanw yatağının kenarına bıraktı. Elbisesile beraber uzandı. Romanr- ni açtı. iin yaktı. Şekib. ei gelin hayretle raladı; ri, ol BE — Galiba ayni romanı okuyo- —öirle mi — Evet... e güzel bir roman.. vesile Li nl Aralarındaki ahbablık an büyüyordu. Genç kadı tıp- o erkek gibi - delikanlıya iki aştı. Altın tabakasını açtı. — Bir sigara buyurmaz misi- n1z?, — Teşekkür ederim... ze takdim ede; — Siz ni buyurun efen- Ben si- Sonra Şekibe anlatmağa başla- dı.. Dulmuş.. m çok az ya- z N gili d alamadan ölüyoru: şamış.. Akdoğan, divan iLe söz- len öç ke Feri vu sizin ald oi e şeyde heyecan lerinden müteessir v İN Hr e yu OŞ.. eyi yatırmak . Daha neler de neler ami e 1 e — Bir saltanat kayığ mecburiyeti var... Şayed müsaa- Kin senin gibi mendebur bir e illa vay padişah mı geliyor?! ederseniz O. anlattıkça Şekib heyecandan yar olmasına hayret ediyorum, Belki.. Böyle b — iii e mı?, kalbi duracak zannediyordu. Dedi, Sonra birdenbire Barbaro- ay üskdığrnr < > i ve amman: | Nihayet: sun dizlerine çöktü: ” Ni fendi bir sözleri söyle, — Andiryadan senin öçünü ben | © — Müsaade ederseniz ben elek- —Dü iralları bile be- are ” | alacağım, Doğan! i ; ği ken, Kara Halile de lâf sptişz D ka hü tiği sö soyunacağım... de- nim pal limden alamamış- alp dakniiyoi Meri İvi çekiyordu. x Elektriğe uzandı. Söndürdü. ardı. Harbsiz, döğüşsüz, bir yiği- Haydi i ball Ki ele » İpe sarılmıştı. sonra delikanlı tatlı bir ipek $in kılıcını belinden almak ne de- | — Haydi, me Sİ ml e ensesine bir im işitti. Yere düşen ipekli ir? Bunu ancak sen bilirsin, ” iz LE Li We | yumruk ind ir kumaşın sesi... Sonra karyola vekile Beni affet. Böyle boş İş bizden ç a SER ŞB, Evi > pi a devirme, Ölür-| gıcırdadı... Yatmıştı... Bir şıkırtı ven div ileeydim, iki kö- Sekiz kürekli sandal tersaneye can acısı duyarsın! ili Salih laa pek Sakip o köpeklerin ik sahibini doğru geli m dnbaz Bu sırada İ paşanın kayığı — Perdeleri çekti... dedi. öldürürdüm. ya yaklaşan kayığa dikkatle baktı: | dubanın merdivenine yanaşmıştı. | © Genç kadının hiç uykusu yoktu onanma serdarı Lütfi pa- | Donanma serdarı, kayıktan, kap- | galiba... Mütei iyen sağdan s0- Kara tan paşaya seslendi: la, soldan sağa dönüyor, gürültü — ss bazladım. Boşuna Niyazi - de: iy — Akdoğanın ipini çektirme.. yapıyordu. vakit geçirmiyeli <> ta kendisi. -J0, masumdur. Şekib sabaha kadar gözünü Diyen bir pale En paşa- Diye eklenir! Ve iri gövdesile iskeleye artıla- kırpmadı... nin yüzüne bakıyordu. Barbaros, Aldoğan « son dile- | rak merdivenden yukarıya çıktı. Se Barbaros$ J ğine olduğunu a (Arkası var) Sabahleyin biraz dalmıştı. Ha- Blsik, nkü bağ ik ii üni Gini GM HASAN TIRAŞ BIÇAKLARI İmtihana hazırdır Bir aded Hasan tıraş bıçağı yüz defa tıraş eder. Etmediği takdirde 100 lira veririm. Hasan Ecza Deposu İva Hasan Ahmed Başı ! ILK MEKTEP KITAPLARINI AKŞAM Kitaphanesinde Bulabilirsiniz 121, Ankara caddesi" eMERERMEREMĞİİSNEASEİMMMMM ari fif bir gürültü ile uyandı. Genç kadın kalkmış, yüzünü Yes muştı. Fakat Şekib ilk bakışta onu ta- sea Akşamk5 güzel kadın nerede idi?, Yüzünü yıkadığı su sihirli bir su imiş gibi onu bir an içinde değiştirivermişti. Nerede idi o pembe beyaz billür ten?. Ne- rede idi o göz alıcı renk... Hani yağ tüccarının uğruna banknotlar Mei kı kia İmer ağ Bi b Se olda? ie ll du? Uzun kıvırcık kirpiklere de ne oldu Şimdi karşısında çapaklı göz- ler, hiç kaşsız bir yüz, farkedilmi- tu- erecede kısa, rengi b haf kirpikler, bayatlamış iki parça irini veren mosmor dudak- lar... Pürtüklü berbad bir cild... Saç baş cadı ina Mağilmiş... Şekib irkildi Fakat ei belli medi Ge ka- niden dın büyük bir fi tle ye! oyandı. Dünkü kadın oldu. Şe İ kib gir ag Di kadın: yah ei bir «bonjur» gakti : Akşam genç kadın tatlı bir gü- Tüşle: — Gece gene sizi rahatsız ede- ceğim.. dedi. Şekib: ğ — Sizi rahatsız etmiyeyim eieği dim?. Bir arkadaşın kamarasında ğım.. Arkadaşının lam sirdi İ Yatarken konuştular. Sekib: — Azizim... diy ie Kati en hoşunuza giden bir ladini sabahlık halini görmeğe kalkma. yını ir yıldız | *