21 Kânunuevvel 1934 en e di Sahife 9 | Tefrika No. 74 BAR Yazan: ROS İskender Fahreddin Barbaros (Mesina) boğazında (Andrıya) yı a enginlere doğru yumruklarını sıkarak: “Nerde: gi delikdesin?,, diye bağırmağa balilanğdız ili Akdenizde... Türk donanması Çanakka! Akdenize çıkmıştı. Andriya Doryanın donanmasile Korfo limanına geleceği daha ön- ceden haber alınmıştı. Akdoğan ve Aydın reisler on iki parça gemi ile Korfoyu uzakta! gözlediler ve bir ha 3 zin suttan sonra, | bir ge- mi bulunmadığını mak geri döndüler.. Barbaros Akdenizde (Andriya Dorya) yı arıyordu. Bütün Avrupanın güvendiği bu meşhur korsan, Barbaro: rosun Ak- rbaros bütün Yunan kıyıla- rını, adaları dolaştı.. En izbe li- manları araştırdı. Andriyanın izini bulmak kabil değildi. Bu sırada (Mesina) boğazından gelen bir tüccar gemisinde: masının eksiklerini tamamlamağa çalıştığını öğrenmişti. Türl Sadin “bu haber üze- kaybetmeden (Mesi- loğru dümen kirdı. Ba Ae gibi bütün Türk de- nizcileri de (Andriya) nın diri olarak alm arzu ediyor- rine er na) ya lardı. Barbaros Cezairden İstanbula ra uğramış ve ünkü gibi da lunmuyordu.. Barbarosun geldiğini haber alınca uzak kasa- balara iltica eder. mda b du. eni kaçacak bir hal- de değ # Türk donanması bir kaç günlük > ra lesina) ya varmıştı, Buralardaki ia lıkçılar Türklere Andriyayı görmedikleri- ni üyorla: e “ds boğazını a Andriya meydanda yoktu. «Andriya İtalya sahillerini ta- kib eleği Yunan sularına gide- cektir.» Barbaros (Mesina) — Andriyanın dâ İtalya açıldığı anlaşılmıştı. Barbaro: ros: — Buraya kadar ği son- ra, eli ii br mi Diy. boğazmdaki Gezi) e anin karar ermişti. li ten şehrin giriş asındaki kaleyi yerliler in ye Jardı. Bu sahillerde Türk bayrağı dalgalanmağa başlayıncı kaleden içeriye doğ ri, Türk var ilkönce kaleye bir a da şehre girmişlerdi. Kale ça zahire yüklü du- ran sekiz parça tüccar gemisi de zaptedilmişti, , (Regio) dan alınan esirlerin se- olduğu gö- aç gün sorra gene o N ü. m kıyılarda bulunan ve Türk donen: | dün ei mlağkekele . $i Gi ması geçerken gemilere top atan ala ucili 0 hisarına şiddetli bir ücum yapıla bir gün içinde Barbaros, kalenin günün birin- le işe yaramaması için yakılması- ni e Türk denizcileri ka- leyi ateşlediler ve yıkılmıyan yük- sek duvarlarını topla denize de- virdiler, Barbarosun gözü bir şey gör- üç enler Neredesin.. Han- gi “deliktesin Diyerek yumruklarını sıkıyor, aydınlk çikma enginlere doğru bağırıp duru! (Sen Lucida) m dö- nerken, sekiz bine yakın esir al- ışlardı. İspanyollar ve İtalyanlar Türke lerden aldıkları esirleri kestikleri halde, Barbaros, Avrupalılara her deniz harbinde insaniyet ve Pa id ler Türk memleketlerine getirilir, orada inşaat Hay e Esirlerin vatan hasreti çekmekti başka bir şeşileri ü lenen esir- Türk g ler ilmekle gönderileceklerdi. Donanma (Mesina) dan Mal taya doğru açılmıştı. LE Maltalılara bir dersi Malta adası korsan yatağıydı. erim bu adayı slam, vurmak niyetinde idi, Cez (Elbe) ye DR bir Türk gemisi- ni yakalıyan Maltalılar içindeki Türkleri birer birer geminin dire- ğine astıktan sonra, gemiyi Malta- ya getirmişler ve halka: «— İşte, Türklerin sonu!» Diye göstermişlerdi. Barbaros, aradan dört yıl geç- tiği halde bu faciayı unutmuyor- du. Maltalılara ders vermek için bundan daha iyi bir fırsat buluna- mazdı. ie e Akdoğan reisler yir- ei ibaret sig fırka ile iki Tir adayı sal Limanda iyi bir Mim Si eseri . rak tüccar Mi başka bir kuvvet ders, gemil dolaşmağa çık- tıkları bir zamana tesadüf etmişti. Barbaros isteseydi, m fırsattan ça ederek Maltayı kolayca düşman dün! taraftan şehri top ateşine dük tular. Maltalılar neye uğradıklarını ma dı. ün birinde sının a Maltaya ll yapacağı aki min lirdi! Bi anuni Gid n s0- racak an Mahall al dığını söyliyecekti. Malta ilmin den mukabil top ateşi başlayınca e api menzili gerisine çe resmi” Viz ve kale burçlarını yıktık- tan, erzak ambarlarını ateşledik- ten sonra Maltadan ayrıldı. Sai var) > nız bir adet Yal HASAN TIRAŞ BIÇAĞILE Bir sene tiraş olursunuz. Markaya dikkat Rimdiye beş ie yer bütün tıraş bıçakları YE mel ve en lduğu tahakkuk il See beye tıraş bıçaklarım şaşırtmıştır. e tıraş bıçağının 1 - yi ralı gayet keskin ve hâssas ara vardır ki her bir tarafile lâakal on defa tiraş olmak kabildir. sapla 6 kuruşluk bir adet Hasan 40 defa ve islak tıraş bıçağı il rdak ile bilendikte yüz defa tıraş -apılmak mümkündür ki yanın hiçbir bıçağında bu iyet yoktur, asan bıçağı istediğiniz halde başka marka verirlerse aldanmayınız. Tak- litlerinden niz. Fiyatı 1 adedi 5 kuruştur. 10 adedi 45 e Hasan Ecza deposu, İsi Beyoğlu. Radyo 21 kânunuevvel Cum İstanbul : 12,30 plâk, Ke musi- ki, -& çay saati;* Otel SET, 24 ” haberler, Varyora, 7 pi — 18, 15 Maks Regeri konseri, 18,50 e 20 NE ei sözler, konserin devamı, 20,45 'sözler, 21.15 senfonik konser, 23,30 şiirler, 23,45 reklâmlı konser, 24 haberler. ud 550,5 m.) — 18 hafi musiki, : 19; 55 eğ 20, 30 bir opera temsili, 23,30 çiğan musikisi, 24 plâk konseri. Viyi 507 m.) — 18 çocuk şaa- 6, 18,25 piyano ko ye 182 33 a tan beden spor hab 19,05 sö m. 19; ça e 19,30 gal ine griyat, haberler, 20,30 hafta Ee 21 Predipe dis ai yi Bi Zi ,10 neşeli musiki, ie Peşteden. mabaikisi 22 Kânunuevvel Cumartesi İstanbul : 17,30 üniversiteden EŞ inkılâp, dersleri, Sayın Receb C. H. F, Gene yazganı, 18 fransızca, 18,30 jim astik, Bayan Azade, 18,50 plâk dani imei mi 30 dün; nya haberleri, 19,40 plâk, ka 1 maarif v: mi namına konferan 8, 2 Nejad, 20,50 spor konuşman fik, 21,15 Anadolu 21,30 radyo orkestrası tango orkestrası, Istanbul ra ai osundan o lnleşie lerin dilekleri uyucularımızdan aldığımız eye ez İanbu I iy şu noktaları gözi alma: edili- yazı 1 — Radyo Km ie veri- len haberler, konfer; cele söylenmekte, sesler i A radyolarında in kelimeleri birer birer emesi, dinleyicilerin daha Eayikle emin edecektir. Z — Ratyoda piâklerde çalınacak parçanın neden ibaret olduğu söylen- miyor. Halbuki ver erler çplik gi P #ince çalınan e han; çi a nin malı e ve lm da ber verirle: © şirl bunu bab eme pik akkale kendisine ica bir Her akşam bir hikâya Avukat Halid Nuri, saat beşe doğrü, daktilosuna: — Hava çok güz biraz eid gi idiy iyoru: Ka daktilo, meli pille” lale genc a ta baktı Halid Nuri devam siena : — Yarın yazıhaneye gelmiyece- ğim, Telefon eden olursa be sabahı burada bulunacağımı söyleyiniz. Halid Nuri bu talimatı verdik- ten sonra, sokağa çıktı, kalabalı- — karş Karısı Jale hasta anne- ini Ankaraya ar götürmek için bir hafta İstanbuldan ayrık mıştı. Halid Nuri bu kısa hürriyet vw istifade etmeyi zihnine koymi saman ufak bir biyanette bile bulunmadan bir arada yaşa- ii ilk a olarak birbi inden ayrılıyorlardı. Şimdi bir- denir içinde bir hiyanet arzusu ayatına bir de- İlk hür ü Beyoğlu cad- desinde Se Birçok gari çiftler gördü, Fakat ona hiç aldıran ok madı. Yemeği bir lokantada yedi, evine döndü. İkinci, üçüncü gü nü de böyle geçti. Dördüncü günü de hayatında hiç bir yenilik olma- dı. Artık yazıhaneye gitti. Bir daktilo her şeyi bilir. Onun lerdeki can sıkıntısının sebeble- rini hissediyor ve için için gülü- e Neticenin nereye varaca- ğını akki urette tahmin etti. ai işin bunu be rahat bökli- “Halid Nuri de bu neticeyi şim- diye kadar yi kaç defa aklına ge- tirmişti. Fakat kendi memur! urlaril e aşk ialneseksti tesis etmek mi sib olmıyacağını bildiğinden iğ bir teşebbüste bulunmamıştı. Gi; dörttü. Halid Nuri dakti- li bir mektub yazdırıyordu. nc kızın arkasında durmuştu. m4 ve oksijenli saçlarından çıkan ince bir koku pek hoşuna gidi- rd Birdenbire, eğildi, bittiği noktadan: genc sini ö Feriha sıçradı, kalkti, la zi, ayni zamandı ayıplayıcı bir bakışla avukata ba- kıyordu. O, genc kızın başını tut- tu, bu defa dudaklarından öptü. Hücum o kadar şiddetli ve şaşır- tıcı idi ik ikisi de güldüler, pe Nuri: yazdırırken daktilo- ların emeinden öpmek âdetimdir zannetmeyiniz. Bugünkü vaka mamen üni bir şeydir. Saçları- nızın kokusu a iğsi 3 dimden geçtim. saçlarının zın Feriha. Feriha kahkaha atti: — Saçlarım oksijenlidir, e — Ne ehemmiyeti var? Hay, zaten hep zahiri bir cilâdan a Asırlarca süren ya gelir misin? Tatlı bir zaman geçiririz. Feriha o akşam kendisini KE cıda bekliyecek âşıkını düşünd Kolundaki saate bal İL Slralyik dü ve kararını verdi. Akşam postasile da git- tiler. e çıkmak içi bir otomobile bindiler, Fe: e yet zarifti. Son derece sevimli gö- Magi az ii rünüyordu, Halid Nuri bunu şim- LE SA Va gile i Yedi gün hürriyet ! diye kadar e yas gn büyük bir ziyan telâkki etti. Feri- hanın küçük elini e sline çıkardı. Büyük bi lenmiş bü eli ağzına a denbire en bir ses: imalki şu ye Jale — Feriha, memnun musun? — Pek — Hiç bir ii hiç bir pişi ürü” duymuyor musun? Pişman olacağımı tahmin et e ilini gelir miydim? u pek mantıki bir cevaptı. Ha- id Nuri içinden düşündü: İşte ımlar, hep böyledirler. Ne bağ leri vardır, ne hayaları. Sevemi ler, bir erkeğe sadık bii Acaba Jale ve Vi v7 se ete mem, Fakat şimdi yalnız. İns: ları ve ay Te aba? Yalovada pek tatlı bir zamani geçirdiler. e Mari id e uri uzaktaki hari Sofi masa ötede ellilik bir slei le bir kadınla âşıkane konuşuyorlardı. Halid Nuri: e saçlarından utanmıyan bir adam diye onu ayıpladı. vir idi ki hangi kadına u kabahatli bularak kizı- Tdi sordu: — Beni seviyor musun? — Çok. — Ne kadar. — Mysia ziyade! lid Nuri bunu her kadının di işitmişti. — Ne vakte kadar seveceksin? Feriha cevab vermeden o hay- kırdı: Dikkat, ilelebet! (o diyecek olursan'sana ii İn üşkeederini Halid. e alan irenini kar. şılamak içi aydarpaşaya gitti. Gözleri ln ziyade tren- den inen genc yolcularda idi. Jale fena halde kuşkulandı: — Ne bakıyorsun, Halid? — Hiç, eba bir hoş geldin bile der Jale bunların hangisi ile kendisini aldatmıştı? id Nurinin içindeki bu-en- tie karısının boynuna sarıldı. Şapır şapır öptü: — Bir daha hiç bir zaman, de- di, yalnız bir yere gitmiyecek$in, Anlıyor musun? korktuğu şeyin yanlış okka ğunu görerek rahat bir nefes aldı. Yurdda Her Türk, yerli malı kull: mak savaşında gönüllü bir amele Ge Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti i