Sahife 8 KKŞAM 18 Kâmunuevvel 1934 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI ERTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 403 Türkiye Mısıra asker göndermeğe davet ediliyor hükümeti hiç bir yeni le > bulunma: dığını beyan ettikçe İngiliz amiralı İske 'nderi- ye — arının yeni toplarla iye edilmekte oldu- techiz gunu idiz li . Nihayet EK 15 temmuzda hidive 24 bir ültim nt om ei İs- kaldırmak üzere ertesi sabah gü kendisine teslim olunmadığı takdirde İsken- demiyeyi katiyen -eöphi tütasağini bildirdi; Derviş'paşaya da hidivin hayatından kendisinin yes ul tu- tulacağını ve bunun ii Kisa edilirse mukabeleye karar sami hükümeti kendisinin e müdafaa halinde bulundu- ile büslerinden nı beyan ile te; diğer devletlere: maltmat' verdi? İngiliz elçisi ie ise suretini meyi de tebliğ etti, şabanınm yirmi beşinde sa- il Said paşa mabeyne davet olundu. (2) en rena Osman bey m eme Dk bilinir hariciye nazır Said paşa ile müzakere ike iradesini tebliğ etti. Sai başvekil Abdürrahman paşanın da müz akerede hazır bulunması sterdi. Osman bey gel (Gece De başvekil ge- lemez. Size tebliğ olunan memu- riyet hilâfet nammadıri İnkiyat lâzımdır.) Zemininde bir irade daha ge- i. İngiliz elçisi bu ricayı kabul etti. Telgrafı yazdı. Said ad erer nazıri Kürd rımız vasitasile serian çektiri- 7 Tembihinde b lunmuştu. Fakat İngiliz amiral e ağ donanma ile İskende! da münasebeti kesmiş elçinin tel- grafı amirala isal olunamadı. Mısır hüki i İskenderiye is- tihkâmlarının teslimine tabit ya- naşamıyordu. o Halbi İngiliz amiralı da bundan başka söz din- lemiyordu. Vis amiral r 24 saat ge- çince İskenderi si topa tuttu. İsöhkâmların e ceki to, yz rile mu- kabil ateşini 9 saat içinde sustu: du. Tezilie zırhlıları topla ini ta tabrip eylediler. (11 muz ği m gene Derviş paşa da dahil yerle halde yi nazır- ları İngiliz donanması ertesi güni de ateş açtığı takdirde istihkâm- Tara beyaz bayrak çekilmesini ka- rarlaştırdılar. — Ertesi sia donanmadan bir, iki top daha atıldı. etikkâmlar be- yaz vo çel srej Bu sıra râbi paşa hidivin e ile raya kalkıştı ise undan vaz geçti; İs- kendeiyenin askerden tahliyesi- ku lay İni Sami bey Napolyo- şehre giren bedeviler başlıca ma- İnler en ateşe e iler aya koyuldular; asker wr İşlere ve Sokaklarda ll ok ingilizler bunu men iiçin bir şe: nn İki Fransiz papazı pü ler üç gün şehre ralandı. hâkim. oldular. Nihayet bir merika gemisinin üvarisi mesuliyeti üstüne alarak karaya bir bölük asker çıkardı. Bunun üzerine Meet de asker göndererek yağmagerleri ve kun- çıları meneyled RE Kendini müdefaadan âciz bir Bu seferin (1) tekmil masarifi, pa fa başvekâlete tayin etti. Babıâli ee mera — kenderiyeye asker çıka: protesto ve bu kuvvetin geri Prime masını talep eyledi. İngiliz elçisi bunun asayişi te- min maksadile aylığın padi- şah tarafından hs ve ia nüfuzunu muhafaza teşebbüs vaki simadğ cihetle bi. divin müd için bu a “e vücuduna va lü zum bı ru, Ârabi paşanın yeniden tehdit ike takındığı şayi meb | ni amirala karaya bir miktar da- ha asker çıkarması emri verildi- ğini bildirdi! İskenderiyenin topa tutulma” sile garip bir vaziyet hâsıl olmuş- : Hakiki bir'i ve tehlikeye müstenit olmadığı diğer devletle- rin, hususile Fransanın iştirak et- memesile meydanda olan bu hare- ket devleti aliye ile İngiltere ara- sında harb halini ihdas etmemiş- ti Babıâli bir protesto ile üm şehri topa tutan vişaziral Seym yamur ve meselenin eme ane tes bu icraatına lord oldu! İğ var) Ee Feyziye Yeni Işik sesinin ellinci yılını kutluladığini yazmış” ik, Bu münasebetle Bika merasime e ii B: nin yanında foto me çekilen bu e den biri mektebin lerle taleh defi bir kısmını, diğeri temsil veren talebeyi gi tasarayda yeni aid iki NE vr atelyesi ve YARIN Yazan: M. Uygaç — Çok. Size pek iyi gidiyor. Sizi biraz yaşlı gösteriyor. Are ıle mektepten çıktığınız za bi bir küçük kız değilsiniz. ir iyor e Bir kere Reşidle, Ferda size mektebe gelmiştik. Küçük bl ne yapıyorlar, aca- ? rada sırada gidip onları zi- yaret ediyorum. Kora içinde ben de şarkı söylüyorum. — Filhakika, yöre Se bir siniz var ki... bah giyinir. ken, şarkı sein duydum. Nihal alay — Daha Bari de duymuştu yuz — Uyurken değil, horlarken... Fal ©hemmiyeti yok. Her halde, ben sizin sesinizi işittim. Zannederim, bahçede idiniz. — Bahçede idim, salonda idim; mutfakta idim, koridorda idim... Her idim, fta idi çede diyorum. Çünkü bu daha şairane. Öyle değil i iniz yukarıya gayet ber- rak, bir bahar gibi, güneşin ii rı üstüne çıkı; Nasıl, gayet hissiyatperestane bir oldu, d #il mi? ? — Pek — Neden bilmem, sizin artık bir küçük hanım sgm vd şündüm, mağa karar verdim. gere ve e gibi, size kur yapıyo- ri mütereddit, — — Alay için, Reiki — Öyle ya için yapılır. Nihal hiddetle haykırdı: a. alay nim canımı sıkarak eğlenmek is- tersiniz. — Size'ne yapıyorum ki? Vi . Öyle ya! Ya ben si- zin aleni ciddi — O! Olmaz işte ie Bü, Sizden af me ederim. Bir daha hiç bir za- yapmıyacağımı da vade- » Oldu mu — Bilmem... Hattâ, doğ oğrusunu ararsanız, hiç olmadı! diyebili- rim, — > en mami söylemem. ap siz zalim bir lem. özlerinizden belli zaten, — Vay vay vay! Söyleyiniz ba- kayım: Kaç yağ Nihal? İçini çekerek cevab verdi: — On dokuz ek yaşında- yım, Faruk beyefeni ! öyle bir iran vi İdi sanki çok yaşlı imişsiniz gibi. — Benim için ya! - Sonra yi biliyo: «ben» e ne kadar Faruk, biraz şaşırmış, sordu k — Neden böyle söylüyorsün, Nihal? — A, pek fazla meraklısıniz, Edebi roman Teirika: © gi bey. Bazı .. irite ki izah etmesi zordur. an hiç bahsedilmemek iy ar. ik de kuz buçuk yaşında bir kızın göz“ iyi görürler insan dün- yada susmasını ii bilir. Fi kızda birdenbire vukua be bu değişiklik karşı- sında hayretle karışık bir korku duydu. Neşe ve cilve ile dolu o ha- vai kızın içinden şimdi böyle akık iğ manalı lâflar söylemesini bi- si kadın poydana ei Sak Nibalin yüzünden bir kab düşmüş gibiydi, Gözlerinin ii ağzının acı özleriniz bana o kadar acayip geliyor ki.. — Acayip mi? Belki, Anlıyor- kü; canım om ben iğnelemesini bilirim, İse e iğne liği iste- sebebini de... - Lâ- di Ecmtiz durdu. Sonra, güle- mız. Çün de insanı k için de işte Kp gi e ee ii Ayağa kalktı, hafif bir kelebek gibi, al ve havada berrak kahkahasını bırakarak, uzaklaştı. u Faruk odasında, uyanık idi. Ba- şını pencereye dayamış, karanlık- ol a als eya z ordu. Yatağı parlıyordu, türlü sörlü şişelerle dolu büyük dolab parlıyordu. Dışarıda, ağaçların üzerinde, uzakta, dalgalanan, kırılıp parça- lanan bir sis vardı. nin tılsım- ları içinde her an rengi değişen bir yelkenliye benziyordu, Bu sis t şimdi büyük uçu- rumlar üzerinde muallâkta duran ruhunun bir timsali idiler. abakaları onun Sarhoşluk verici bahçede: b ve yükseliyordu. Sanki uyuyan bal har namütenahi bir bu- lar içinde bir takım hayaletler çırpınıyordu. aruk, gene aşkı ve cürmü dü- şünüyordu. İnsanların ebedi mev- zuları: Cürüm ve aşk... Sonra, birdenbire, EE ar kasında, o pekâlâ tanıyacağı ha- m > iin gibi oldu. Dah: v iken onun kak © Epa Uzaktan da olsa onun kokusu belek çar- pardı, Başını çevirdi. PA kapıyı yavaş yavaş açarken onu gördü, Genc kadın, kapıyı ei sğehilecek: kadar b ta nefes almamık is- tiyor gibi büzülmüş, omuzlarını kaldırmıştı... Odaya böyle girdi. (Arkası var)