Gi 2 Kânunuevvel 1934 AKŞAM Sahife 9 Tefrika No. 35 - Radyo e Cihaz ai B O S bir hikâya |) 2 Birinci Kânun Pazar A 64,5 m.) — 12,30 öğle Yazını İken Kuk ddin Eylül gelmiş, eğ baş- | hayet dayanamadı, pe çocuk gibi hami İİ ii 5 az N lamıştı, Fakat İnci hâlâ Bursadan | hıçkırmağa ba ii seslendi: | berler, 14.40 plak, 17,15 R e Doğanın içine ateş düşmüştü. Onun uzun kirpikleri, | dönmüyordu. Rauf o ii ia > a. sikini; 19 habsşler, 19. 1 ke 720.20 - . e plak, İş ta bat ri, bire Kadin ski yatakta doğru- e gibi yüreğime sap landıl,, diyordu.. o gün Göğe buluşacaklardı. Doğan reisi — Ne sikiş be..? - des 7 Yanam ü Göksuda me mi girdiler, döndüm, g: eldim. Şahin ağzını açmıştı: Barbaros duyması, li ensende boza pi raya giren kadın, kim bilir kimin kızı, yahut İm Doğan omuzunu silkerek: — Kimin olursa ea - diye söylendi - namuslu Ri kadın olsa, benimle görüşmek istemezdi. Şahin, m biraz da- ha ER ve tecrübeli bir er- kekt — Ap dedi, burası İstanbul- dur. Cezair değil. Böyle büyük anlik biribirinden e nan insanlar, evvelâ biribirleri: lümserler.. İltifat sülmeler lığından sonra, gönüllerin birleş- mesine çalışılır. Araya çöp çata lar, oci apanlar girer. lu ince işleri senin kalın kafana sokmak, çöld. eye hendek al daha e ür. — i amma, şimdi bu kadın i ünü Göksuya çağır- » Ya- nakları ateş parçası gibi kızar- mi — Oğul |, gidersin amma, dedi, kinde ben de senin gibi beceriksiz bir adamdım. Fakat, aylar ve yıl- davranırsan, tez tanbul kadınları insandan çabul . yüz çevirirler. Bak, işitmedin mi? Veziriâzam İbrahim paşa bile bi- t edeme: tu- li; böyle Tekil 5 güven ol- maz. İbrahim paşa gibi bir vezir, özdesine güvenemez: sen bu yolda elbette yaya kalırsın, to- sunum! #e# Cuma sabahı.. Ilık bir hava.. tam güneşi ortalığı ay- 'dınlatmı Doğal lie çeki, düzen Cibaliye indi. Bir balıkçı meyhanesinin bah- çesinde oturan Şahin reis, Doğa- nm deniz ke kayık bekle- 'diğini görünce dayanamadı: Bi aslan! Daha verdikten sonra, yel evde buluşmuşlar, ai sokağa ayrı ayrı çıkmış- m reis tekrar seslendi: ebe Em açılıncıya kadar bir Mağ kadeh içelim. Doğan etrafa bakındı.. Ve mey- danda hiç bir kayık göremeyince meyhaneden içeriye girdi. — Sabahleyin aç karnına bu zıkkım rai mi be..? Ben bir kahi- ve içeceğ Şahin reis yüksek sesle güldü: udala.. ei işkembeci d nında ye içilir mi? Bir kaç di çakıştır ei ez gelmi iyor, Doğ örmüyor derim sözümü açar açmaz rakıya sarılı- Dğn gülümsedi: — Sen de benim gibi, bir O yı — Su küpü gibi boş değilim ya.. Elbette benim de bir oynaşım var. — Belli — Nereden anladın? — Gözlerin söylüyor! — Sen benim içimi gözlerim- den okuyabiliyorsun mel; 2 — Beni sahiden aptal mı sanı- anı send: Mei bala desene.! — Ne ? sen beni uyuyor mu sanıyorsun? yeka iken ayakta uyur- Doğan kaşlarını çattı! — Alayı bırak, Şahin reis! Ben o gündenberi geceleri uyku uyu- iel z Onu çok sevdiğin halinden belli, Xi — Sonu ne olacak bu sevgi- nin..? — Sonu ne mi olacak?! Dur bakalım... Daha kadınla yüz yü- ze gelmedin.. Aranızda acı, tatlı e bir söz geçmedi.. Ne o seni tı, Ne sen onu denedin! Hele Ni yüz yüze gelin; koklaşım.. Sai laşın... Sonunu sonra düşünü Eş elindeki kadehi boyalı — İçimde bir ateş var, reis! içi Barbarosa benden bah- setme! ona karşı gelemem.. zem hi, bi yolumdan çevir- mek ii in! yoldan çevirmek isterse, dörmiyocek. in? — Yüreğ saplan: oklaı 1 dinle larililseriimi i um- Yengi oklardan bahsedi- yorsun? şi sein il E < ii ö Fi 3 Mi ŞİM ae Ml Doğan! Öyle bir kadın bizim a cumuzun içine girer mi.. ? — Ya..?1 — Ben kendime güvenirim am- edi h. ii € para yetiştirmesini yazıyor- u. Rauf mektubu teessürler için- de okudu. Nihayet ki i. İnciye müstacel bir telgraf yol lıyarak İstanbula dönmesini rica etti. irdiği zaman, uy atn ye gidecekti? Eline bir kitap ala- rak ok k istedi. Okuduğ anlamıyordu. On senedir İnci ile geçirdiğ yatın. bü- Rauf ve düşünüyo: caba şimdi ne yapacak? Bu Em nasıl dayanacak? Ya- v otuz yedi. Hâlâ güzel. Yaşını m göstermiyor. Fakat zaman- hd o kadar acayip ki... Rauf İnciden imame için tekrar zihnini yormağı şladı, bir çare aradı, Fakat bir ee ve baş imi yer kalmamış- — Zevahiri k rtaracak surette ak, epeyce e bir iş bul uğraşıp durmuştu. Bü- Azıcık idareli davransaydı... On sene içinde kırk bin in yedik!... İnsan böyle çılgınlıklar yaparsa ün birinde elbette cezasını çe- nasıl olsa yaşamanın yolunu bu- urdu... İnci Bursadan alelâcele döndü. Raufun boynuna atılarak: elecek kadar yaşi ağ ne kadar muhteşem öyle ti Yüvasi lâtif serinliği var ki... Sonra, soruyordu: — Ne oldu? Neden beni böyle birdenbire çağırdın? Bir şey mi var? Rauf, bunun beraber geçire- en .ma.. ona zi nbu! ka- | Rahatsız etmem dınları insanı çarçabuk kendi | koklamakla iktifa ediyordu, Ni- avuçlarının içine alırlar... Sen'de Tek ürmlller eli de İlik cl ii içine düşmüğ sayılabilirsin! nuz kısalır Doğan üstüste bir kaç kadeh Doğan ile kenarına inerken boşalttıktan sonra ayağa tı: ir e u: — Kayıklar kizaktan iniyor.. şu dakikada bir kuş olup Bunlardan birini çağırıp Göksuya | uçabi Pie gitmeliyim. o nn arkasından — Erken değil mi? bağırd — Güneş tepemize çıktı. Ka- EE Alm erken e Doğan! yıkla. Göksuya ancak iki saatte | Seni burada beklii vide lebiliriz, Gelini SE) # larak oturdu. — Ne var? Korkuttun vw — Affet, İN Seninle bir şe; konuşacağım — Bu er Glen mi ayol? et, — Yoda ale mısın? — İçimdekileri sana söyleme- den rahat edemiyeceğim, — Beni korkutuy: Ve bi 5 2.6 B LİE B EE 5 , — Bilsen, e itiraf etmek ne kadar zo: bahat mı? Aman ne yap- ön? Çal söyle. Merak etme. Bir şey değil, Mahvoldum, İnci. Seni eb m sebebi, seni son defa olarak görmek içindir. — Gil musun? Nereye? — Uzaklara... — Ya ben? Rauf acı bir süküt içinde cevap Sonra, hıçkırıklarını tutmağa uğraşarak: — Ayrılmamız lâzım, dedi, eden? nlamıyor musun, İnci? On adı, ek için çalışmağa mecburum. Kazanaca- ğım para al a lıktan ök iremezdi. a par e- miş, ona bol bol para ri o bunun sonu gelmez zannına ka- pılmıştı. mek, meseleyi Pe halledeceğini dedi. Benim hissiyatıma, bu kadar bime kıymet vermede; kıp gideceksin? Aptal, demek ben bu kadar senedir türlü türlü fır- satlara tekme vurarak senin ya- nında idi paran için kaldım zan- — Yanlış anlama, ley Ben sana karşı daima bir v4 met se Gi Yal nız, hiç hes sız para harcetmeğe alışı iin iyi zaya ein biliyorum kirane bir haya! a ğini “iş bir zaman aklıma getir. emiştim — Bö; ile d inmeğe neden ken- dinde hak buluyorum? — Bir kadını fedakârlığa sev- kedebilecek kadar güzel bir erkek değilim ki.. 1 şte” yüz kere aptal! İnci tekrar yatağa uzandı, — Haydi uyu; Kimi şimdi, de- di adan bir yere bile kımıl dıyacak ii Sonra ağzı tüyü yastığa gö- mülmüş, ei a başladı: — Bibirimizden ayrılmıyaca- gız... Şükret ki hasis bir kadın de- ğilim... Paralarının riktirdim, liğimin pahasını Sai çe dı, Benden bıkıp e bir ık getireceğin iki yağli üm... Si senden ayrılmasını hiç istemem... Bu pa- ra ikimize de yetişir... Fakat ida 21 musi- orkes Varşova (1345 m.) 17 piyanı yardımile şarkılar, şarkılı dans par- e > a musikisi, 19,30 plâk, 45 çiğan eker 2 30 Mandi penbe 77 19 şi piyano 19,30 Tele muzika, 20,30 r haberleri, 21,40 operadan sah- saheserle- e konser, 23,10 habelrer, 23,30 dün 3 Bala iy Pazartesi Bükreş (364,5 m.) — 13 haberler, plâk, 13,45 ii plâk, 14,15 haberler, 5 14,40 plâk, 18,10 kuartet konseri, | haberler, 19,15 radyo orkestrası, 20,20 2! keman kons .45 şarkılı iyano konseri, 22 and, 23,25 vebane 2 kare (1345 m.) — e le 19,15 hafif iii musikisi, piy ile şarkılar, 20,25, le 21 karışık aletlerle konser, 21,45 haberler, onil konseri, reklâ; , 23,25 dans dersi, rm Ankarada Himaysi Etfal balosu aşkanı Kâzım Özalpın yüksek İimeyeleri altında, Türkiye Hi- mayei İm İ cemiyeti menfaatina 6-12. 934 embe günü akşamı Ankarada e Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. pe remizi ei Wp kei irat İnci, sen bu kadar ted- birli Moi ha! Sana nasıl ü edeyim.. lerim, vazi- h bir kadını icap beslemeğe mecbur etmi; — Sen zaten benim için hakiki bir zevce idin, İnci.. — Donsuz, gömlek bir kadıni ile evlenmiş olduğu! öyliyemi- yeceksin, işte sana ezdi geli , İnci yorgunluğa mağlüp olarak uykuya daldı. Rauf onun sakin sakin nefes alışını bir mille din-* ledi, sonra eğilerek alnından öptü. Hikâyeci