17 Eylül 1934 AKŞAM m — e e e” u iğ irin Yarış! TURK AKINCIL ARI barla b Tu eki Akş Yazan: “Dün gece sabaha kadar Padişahın yanında idim. Kendisinden hakikati öğrendim. Hükümet Venedik ır vermiştiri,, Bu satırlar, mektupta yazılıyordu sahillerini işgale kara Papaya gönderilen bir “Türkler gi olunuz! ,, Hükümetin harp hakkında ver- 'diği kararlar gizli tutuluyordu. Hazır Vezirinzam, elçilerin bu bas zırlıktan kuşkulandıklarım göre- rek, onlara kubbe altında verdiği bir ziyafette: «— Hedefi Demiş ve Avrupalil düşmemelerini bildirmişti. Halbuki, su uyur, düşman uyu- maz sözünü bu sırada hatırlamak lâzımdı. Bir taraftan İstanbuldaki elçiler hükümet rüesasının etrafın- da dolaşarak bu hususta ağızla yından bir lâf kapmağa çalışırlar ken, diğer taraftan da hatır ve hayale gelmiyen birinin Venedik- lilere ihbaratta bulunması, bekle- nen büyük Türk zaferini tehlike- ye düşürecek kadar mühim bir hadise idi. Sihirbaz Yani yaşından ve sa- | ın utanmadan, yıllarca ürkün nimetile beslediği | halde, Türke ihanet ediyordu! Bu ihanetten Muradın oturan prenses (Klio) dan başka kimsenin haberi yoktu. (Kli) o günlerde sik sik sihir. bazın evine gediyordu. Bir gün (Yani) nin odasında üstadı (1) beklerken, masasının üstünde bir kaç defa yazıp bozulmuş bir kâ- | Bit parçası görmüştü. Klio kâğıda söyle bir göz attı. Bu, Yani tara. fından Papaya yazılmış bir mek- tup müsveddesiydi. İ Mektupta şu satırlar yazılıydı: «.. Dün gece sabaha kadar sa- yayda, padişahın yanında idim. istikbalden, hâlden bak. | settim, Şehir içinde herkes Türk | donanmasının Mısıra hareket ede. | ceği kanaatındadır. Halbuki bu hazırlığın hedefi, doğrudan doğ- | ruya Venediktir. Padişah bu sefer Bütün Venedik sahillerini işgal et- | mek azmile yola çıkacaktır. Türk donanmasına dair gizli tutulan bu haberi benden başka bilen yoktar. Hükümet bütün hazırlığını bitir- miştir. Türk gemileri üç kısma ay» zılmıştır. Bu kısımlara Kemal, Ma- yat, Hamza beyler kumanda ede- | ceklerdir. Padişah ta kara ordula- rile Preveze sahillerini üssülhare- he ittihaz ederek bütün Akdenize hâkim olmak niyetindedir. Eğer bu muzafferiyeti de Türkler temin ederlerse, artık Avrapa devletle rinin asırlarca baş kaldırmasına imkân kalmıyacaktır. Bunu, keris- tiyanlık gayretile Venediklilere Bir hizmet olmak üzere bildiriyo: Tam. Türkler çok yakında Venedik | sularına hareket edecekler. Hazır | olunuz!» | Yani Dimitrakopulos iz Mısırdır!» evinde K muş ve bu müsveddeyi cebine koy- sihirbazla konuştuktan sonra eve dönmi Klio, Muradı iyice kendisine bağlamak için ona ve memleketi- ne bir fedakârlık göstermeyi dü- günüyordu. Bu fedakârlik, (Ya- ni) nin mektubunu Murat vasıta” tü, sile hükümete vermekle gösterile- bilirdi. İSKENDER FAHREDDİN | kurcalamak Tetrika No, 174 Kiio bunu yapmak için günler- ce düşündü. Sihirbaz (Yani) den de az yar. 'dım görmemişti. Kli, sihirbazın verdiği büyü” lerle Muradı kendine bağladığın- dan emindi. Murat reis (Jüzetta) nin P bırakmamış değildi. Bir taraftan onu ararken, diğer taraftan da ak- şamları yorgun argın evine gel yor, Klionun dizine yatarak & larca şarap içiyor, ve Klionun di- zinde uyuyordu. Klio, Murada teselli ve sükün veren samimi, müşfik ve fedakâr bir arkadaştı. Murat Klioyu gör- imediği zaman daima asık suratlı, hiddetli ve asabi görünürdü. Klioya bu muvaffakıyeti sihir- baz (Yani) den başka kim temin edebilirdi? Gerçi sihirbaz Yani bütün bun- ları parasız yapmamıştı. Fakat, ne de olsa, bu, K büyük bir muzafferiyetti... (Yani) yi kolay kolay ele veremezdi. Klio bu mektubu hükümete ver- diği gün (Yani) min boynundan vurulacağını biliyordu. Hülümetin esrarını — düşmana ihbar etmenin cezası idamdı. Klio, (Yeni) nin bu yaştan son- ra ölümüne sebep olmak istemi yordu. Murat reis o gece eve geldiği zaman her vakitki gibi çok yor- gundu. Yemek yemeğe bile vakit bulmadan sevgilisinin dizine yat- mişti. Yavaş yavaş konuşuyorlar: diz — Güzetta) dan hâli bir haber | yok mu? — İzini buldum amımı ime gelmiyo: kaç gün daha bel Fazla Bir — Sinyor Skontonun evinde ol- | duğunu söylüyordun.. Orada değil mi imiş? | — Orada idi, Fal ka yere kaçırdı | — Istanbul içinde mi7 | | | | şimdi baş- — Evet.. Şehir dışına çıkması- na imkân yoktur. — Yakında yola çıkacak misi- ben buradaki işlerimi bitirmeden bir yere gitmiyeceğim. | — Donanma Mısır sularına decek, değil mi? Murat mütereddit göründü: — Orasını ben de bilmiyorum. Şimdilik bir şey söyliyemem, — Padişahın fikri Venedik sa- hillerini işgal etmekmiş., Doğru — Böyle bir fikir ve tasavvur yoktur, Sana bunu kim söyledi? — Kendi kendime tahmin et #im. Bu hazırlık, Mısır suları için olmasa gerek. — Dilinin altındaki baklayi çi- kar bakalım, Klio! benze, Bu, tahmine iyor. Sana kim ifşa etti bu pe Klin, Muradın can alacak da- | marını bulmuştu, — (Arkası var) | (Ekrem, Ruşen, Cevdet, kemani Cev İdet, Şeref, İsrahim beyler ve Vecihe ve Belma hanımlar), 21,20 ajana ve bor- si haberleri, 21,30 Bedriye Rasim hac mumin iştirakile caz ve tango orkestrası Varşova (1345 m.) — 20 sekeri neşriyat, 20,23 müsahabe, 21 hafif or kestra musikisi, 21,25 hberler, 22 ak. şam konseri, 23 konseri | reklâmler, 23,15 dans asik, 24,05 dana mu kis, Bükreş (364.5 m) — 13-15 gün düz neşriyatı, 18 zadyo orkestran, 19 haberler, 19,20 radyo orkestrası, 20.15 plâk, 20,45 Mene, Barberis . Placin. canı tarafından taganmi, 22,15 keman konseri, 22,45 haberler, 23,15 kahveha- ne kanteri, Budapeşte (550,5 mı) — 19,10 caz bant, 2,10 meyeli sözler, 21,45 opera orkestrası, 23 haberler, 23,20 çığan ta: kum, 24.20 Bachman salon orkestrası. Viyana (507 m.) — 20,25 bando, müzika, 21,15 sonradan © bildirilecek, 21.50 Emmerih Kalmanın eserlerinden konser, 22,50 Lösün şarkılarından, 23.33 | dans musikisi, 1,15 plâk. 18 Eylül salı İstanbul : 18,30. Plik mesriy Mesut Cemi bey tarahından çocu masal, 1930 Türk musiki mepriyatı (Stüdyo saz heyeti ve Yaşar bey Emel ve Mehlika hanımlar). 21.20 Ajan» ve bora haberleri, 21,30 Stüdyo orkes Varşova (1345 m) — 20 kahve hane konseri, 20.20 Aktünlie, 20,50 dans musikisi, 20,45 muhtelif sözler, 21 Leherın <Tebessümler memleketiş isinli operet temsili, 23,15 konserli rek- 3,30 plük.. piyano, keman, vi yolonsel konseri, (Soline artistler kile), 23,45 ecnebi liranile ke 24,05 dans musikisi Bükreş (394 m) — 13-15 gündür epriyatı, 18 karşık konser, 19,20 or- kestra, 20,15 plâk, ZI senfonik ofkes ira konseri, 22.15 senfonik konserin de- 23 haberler Tâmlar, RM e SENELİK 1400 kuruş 2700 kurup GAYLIK 750 » 1450 > SAYLIK 400 » 800 >» TAYLIK 180 >» — Posta İlühadına dahil olm 3600, allı aylığı 1900, nç aylığı 1000 kuruştür. Ares teblli için yirmi beş kuruşluk pul göndermek Tâsamır. Gemaziyelahır: 7 — Ruzhızır. 185 5 ak Günay Oya idi Akşamı Yun E SAN 126 S1 Sİ LAZ Ve ADL SAR A9 230 AŞAN 1 İlarehane. Babali e Acımusluk Sk 13 Ne. Meccani dersler Cumhuriyet gençler mabfilinde her sene olduğu gibi bu senede dil ve bayat bilgisine ait meccani dersler açılmıştır. Dersler her gün beşten sonra mabfiin Be- yoğlunda Tokatlıyan arkasındaki Cumbruiyet Halk Fırkası Beyoğlu kaza merkezi binasındaki dair sinde verilir. Kayıt her gün 14 den 19 a kadar mahfil iç müdürlüğünde yapılmaktadır. Üç adet vesika fotoğrafı ve hüviyet kalarile o müracaat olunur. Dersler türkçe, almanca, fransızca, ingilizce, italyanca, rusca ve mu- hasebe kısımlarına ayrılmıştır. 1 Teşrinievvele kadar kayıt devam edecek ve 1 Teşrinievvelden iti- baren derslere başlanacaktır. Teyar meva geli Ta ekimncel ve isinde bir Yolcluğa kine skyonlaro (a yalyomi 1STANBULDAN LONDRAYA ŞİLEPLE BIR YOLCULUK Fal: Sabri bap birle Fe deni iinde, Yunan adalarında, Akdknizde Portekizün, Felemerk ve İngiltere huunsa, vere ve İtalyada gü bir dayahat yapalım. olmaz mı? 270 sahife - 293 resim, 1 harita - 75 kuruş Yeni çıktı Tevsi merkezi: YAL 2 AKŞAM KTAPHANESİ i hatta çalışan iki otobüs iler. Ömürleri, günleri bi- ribirlerile yariş etmekle geçerdi. Hilmi daha uzaktan Nurinin otobi görür görmez derhal faaliyete geçer, direk: sıkı yapışır, gözleri rakibinin ara- basında alabildiğine sürati artt rırdı. Nuri, Hilminin otobüsünü yar nında görünce birdenbire aslan kesilirdi. O zaman iki otobüs ara- sında dehşetli bir yarış başlardı. İçeride, yolcuların — Yahu kelle mi Bir ağaca çarpıp bi yar ya göndereceksin!.. gibi sözlerine ikisi de katiyen aldırış etmezdi. Yarışta bazan Hilmi, bazan Nu- ri birinci gelirdi. O zaman yarışı kazanan; muzaffer bir kumandan halile gülümser, gülerek arka; bakar, rakibine nisbet verirdi Onların hayatlarındaki bütün e birlerini geçmekti. Amma her hususta... Meselâ bir gün Hil — Ben 10 bardak şira içerim.. dese Nuri derhal atılırdı: n seni geçerim. 11 bardak im. — Ben 12 içerim. —Ben 13. Ve iddialarını isbat etmek için derhal yarışa başlarlardı. Bir gün mühim bir haber işiti di: Hilmi yakında evleniyormu; Halbuki Nurinin evlenmeğe hiç niyeti yoktu. Fakat bunu duyar duymaz beyninden vurulmuşa döndü: — Yazık.. dedi, o benden evvel evlenecek!. Evlenmek hususunda. beni geçecek ha!, İşte buna imkân yoktu. Hemen paçaları sıvadı. Hilminin düğünü- ne üç hafta vardı. Ondan daha ev- vel davranmak lâzumdi.. Derhal bir akraba kızile nişanlandı. He- men muameleye başladı, kâğıtlari- mi asdırttı. 15 gün sonra her şey tamamdı. Bir perşembe güvey gir- di. Halbuki Hilmi ancak bir hafta sonra evlenecekti. Artık köyde herkes: — Aşkolsun.. diyordu. bunda da Hilmiyi geride bırakt Hilmi meyus, yarışı kaybetmiş bri atlet gibi kederli dolaşıyordu. Arkadaşı evlendiği gece: — Nuri, dedi sen benden ev. vel evlendin amma bunun acısını çıkaracağım. Senden evvel baba olacağım. Dokuz ay sonra gö- ir kaç gün sonra ev. rakip zrasında ya- lendi, Şimdi Tışların en mühimi başlamıştı. Kim önce baba olacak... Gündüz akşama kadar biz ile yarış ettikten sonra iki 40- evlerine dönünce karılarına ii heyecanla soruyorlardı: — Hanım.. Bir alâmet var mı?.. Aldıkları cevap berbattı: — Daha belli değ İki damat beyin de içi içine sığ miyordu. Acaba bu yarışı kim ka- zanacak?.. Kim daha evvel: — Baba! diye çağırılacak?. Kasabada bu en mühim mesele idi, Herkes özle bekliyordu. Sa- bahın ilk ışıkları belirir belirmez komşular Hilmi ile Nurinin evine koşuyorlar ve soruyorlardı: — Ne var, ne yek... Bir alâmet e okumuş bir gençti, Kitapları karıştırıyor, çabuk ço- cuk olması için doktorların yaz- dıkları yazıları kelime kaçırmak sizin okuyordu. Fakat nafile hiç bir şey fayda etmiyordu. Tavukla- Yi kırmızı biber ve saire gibi bir takım şeylerle çabuk yumurtlat- manın yollarını bulmuştu. Fakat işte bir türlü baba olamıyordu. Nihayet iki şoför de bir gün ha- yırlı haberlerini aldılar. Bekleni- len, günlerdenberi beklenilen ha- ber... İkisi de bir kaç ay sonra baba olacaklardı. ikisi de mem- nundular. Eve geldikleri zaman seni karicir ara çıkar- ma... Şu Hilminin karısını yarı yol da bırak. Frenleri aç. Bir an ev- vel anne olmağa bak. — Haydi benim kahraman ka- Ticiğim.. Sen tam benim karım- sın.. Yarışta şu Nuriyi geride bi Takalı Diyorlardı. Aylar, günler hesap- Tanıyor, ebelerin, doktorların, lâv- taların Fikirleri soruluyordu. Hattâ iki evde de hazırlıklar başlamış, lohusa yatakları serik. miş, kundaklar, bezler, muşamba- lar, beşikler tamamlanmıştı. Nihayet Hilminin hanımında ağrılar başladı. Nuri bunu haber alır almaz dehşetli telâşa düştü. O da Hilminin hanımı gibi adeta Sancı çekiyor, eve gelince: — Hanım!. Hanım!. Hilminin. karısı sancılar arasında kıvran- yor. Halbuki sen rahat rahat otu- Tuyorsün... Bu ne tembellik yahu!.. diye çıkışıyordu. Karısı: — Aman efendi.. Üstüme var- ma. Zaten iki canlı bir kadınım... Bak birşeyler olursa karışmam!, diyordu. gün sabaha karşı mahalle Hilminin evinden sesler geliyor- du. Mahalleli — Yaşasın... Hilmi yarışı ka zandı!.. derken Nurinin evinde bir viyaklama başladı. Müthiş bir haber semtte çalka- landı: Nurinin ikiz çocuğu olmuş- tu. O günü Hilmi matem tuttu, O da karısını — Bittim. Rezil oldum.. Artık sokağa çıkamam. Herkesin yüzü- ne nasıl bakarım?. diyordu... Aradan epey geçti, Bir gün ge- ne yolda biribirlerine rasgeldiler ve baş döndü arış başladı. Hilmi çocuk meselesinde uğradı ğı mağlübiyeti çıkarmak için bü- tün kuvvetile çalışıyordu. Rakibi- ni her halde, her halle, her halde geçmesi lâzımdı.. Nuri de her hu- susta arkadaşını geride bırakma- ğa ahtetmişti..— Birdenbire Nurinin arabası yol kenarındaki büyük ağaçlardan bi- rine çarptı, devrildi Kaza pek müthiş olmuştu. Nu- riyi parçalanmış bir halde otobü- sün altından çıkardılar. Hilmi, Nu rinin yanında duran doktora he- yecanla sorduz — öldü mü. — öldü.. : Hilmi dövünmeğe başladı: — Yazık. İşte bu işte beni geç- ti.. Yazık... Benden evvel bu işi yaptı!, (Bir Yıldız) AKBA müesseseleri Ankaranın modern türkçe İransızca ve ecnebi lisanlarda kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder. Merkezi: Muarif vekâleti karşısın da telefon 387 Şübesk, Semanpazarında e emma mmm...