17 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

17 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Darısı başımıza Yunanlılar da tek seçiciyi kabul ettiler «Darisi bizim de başimiza» de- mekten başka elden ne gelir!.... Son gelen Yunan gazetelerinde gene yüreğimi yakan bir haber vardı; Yunanlılar fetbollerini de atletizmleri gibi ileriletmek üzere lâhiyeti vasia ile bir tek seçici intihap etmirler ve fevkalâde bir programla çalışmağa , başlamiş- azdır. Yunan çalışma programi, bu sü- rda senelerdenberi müdafa prensiplere , tamı tamına denk düşüyor. Bakın, ne yapacaklarmi Evvelâ tek seçici bir kaç sene- lik bir çalışma programı tanzim edecek. O programda harici te- masların adedi ve tarihlerine gö- re umumi idmanların şematik de- receleri gösterilecek. Milli guru ra dokunabilecek gibi olan emese- I& Balkan birincilikleri» müsaba- kalardan evvel dahili maçların ta- til edilerek bütün milli takım nam- zetlerinin toplu bir şekilde tek se- gici emrinde çalışmaları temin edilmiş. : Tek seçiciye milli takımi dene- mek üzere istediği kadar ecnebi teması yapmak salâhiyetile bera ber iki de antrenör tutmak hakki verilmiş. Antrenörlerden biri fut- bel, atletizm antrenörü ola- cakmış Bunları idaresine alan tek seçi- ci Yunan federasyonuna her te mastan evvel ve sonra esbabi mu- cibeli bir rapor verecek ve milli takımın her hususundan o mesul olacakmış... Yunanistanda bu teşkilât kuru- ur kurulmaz tek seçici, şöyle bir programla bu senenin faaliyetini halka bildirmişti, I — Kânunucvvelde Atinada Balkan futbol şampiyonası yapi” acaktır. MN — Şampiyonadan bir buçule ay evvel maçlar tatil edilecek ve Yunan milli takımı atletizm an- #renörü M. Şinişekin nezareti ve futbol antrenörünün mürakabesi altında cemi ve ferdi idmanlara başhyacaktır. Ii — Balkan şampiyonasına hazırlanan milli takım Avusturya ve İtalyadan getirtilecek birinci si- Bif üç ecnebi takımına karşı tec- Fübe edilecektir. © — İşte alti senedir yazip çizdiğim şeyler... «Darısı bizim de başımı- Zap sözünü tekrarlıyarak şu bahsi de bu kadarcıkla bi Avrupa atletizm şampiyonası bitti İtalyada Torino şehrindeki mu azzam Mussolini stadında geçen hafta başlıyan Avrupa atletizm birincilikleri neticelenmiştir. Bu irincilikler muvaffakıyet itibari- Je olimpiyatlar derecesinde olmuş- tur. Avrupa atletlerinin şehrin ya- kınlığı dolayısile . pek kolaylıkla işlirak ettikleri bu müsabakalar. da milletler aşağıdaki dereceleri almışlardır: Umumi tasnif 1 — Almanya © ÇAL) 123 puani 2 — Fenlandiya (Fen.) 95 » 3 — Macaristan (Mac.) 67 4 — italya (ital) 61 5 — İaveç (is) 59 — Felemenk (Fel) 47 | Bü da heveslendiler lüğünü ” Boğa döğüşlerine hew Iki Ispanyal kızı. (Sağda, Kadın sporcular erkeklerle her | şubede rekabet için ellerinden ge- | leni arkalarına koymuyorlar. At- | Jetizmin her numarasına, yüzme- | lerin envama, güreşe, biniciliğe teşebbüs eden kadınlar bu sefer de boğa dövüşçülüğüne heveslen- mişler... İspanyada fevkalâde rağbette olan boğa dövüşlerinin ne kadar tehlikeli olduğu malümdur. Azgın ve kızgın boğalarla ölesiye dövüşe çıkan «toreador» dediki güler hal zaman gibi sevilir, İspanyanın sporcu kadınların. dan üçü erkeklerle bu sahada da rekabete girmek istiyerek boğa dövüşçülüğüne başlamışlardı. ile aki, çok kızmamış boğalara karşı yapan bu üç kadın boğa güreş mütehassıs ları tarafından iş başında tetkik edilmiştir. Münekieitlerin söyledik lerine bakılırsa; kadınların boğa güreşinde de hayli işler görebile- ceklerini kabul etmek lâzımdır. Cihan boks şampiyonluğunun kemerini beline sardıktan sonra milyonlara O kavuşan Amerikan musevisi Max Bearın kadınlar nez- dindeki itibarını, erkekler arasın- daki şöhretini kıskanmıyan kak madı. Şimdi Avrupada ve Ame- rika: laxı dövmek istiyen rakip- lerin hummalı bir faaliyeti nazari dikkati celbediyor. Hiç bir zaman bir dünya şampiyonu şu Amerikan musevisi kadar kıskanılmamıştır. alâkadan istifade etmek istiyen Organizatörler de rakiplerin ve halkın merakını ve kıskanelığıni, boyuna körüklüyorlar, Geçende Hamburgda tertip edi. len bir boks müsabakasının gali olan eski dünya şampiyonu Alman Max Şimeling buzünkü cihan şam- piyonu Max Bearle dövüşmek hak- kını kazanmış — addolunuyordu. Halbuki Amerikadan gelen tel Alman boksörünün graflarda olan bir iki boksörü daha kazan- mağa mecbur olduğu kaydedi imektedi | da böyle değiller midir Kadınlar boğa döğüşçü- kıvıramıyacaklar Karmen, solda, Anjel Bilhassa boğalarin boynuzlamak üzere hücumlarına karşı kadınla- rın buldukları kaçamak çareleri- nin pek kıvrak olduğu görülmüş- tür. Boğaları şaşırtmak üzere kul- lanılan ipekli örtülerden çok ma- hirane istifade etmekte imişler. Mütehassıslar kadınları yalmız bir tarafta zayıf görmüşlerdir, o da son ölüm darbesini vuracak ağır kalıcı erkekler kadar kolaylıkla kullanamamalarıdır. İşten anlıyanlar diyorlar ki; bi- Jinemez nedendir, cinsi Jâtife men- sup olan bu üç güzel mahlük boy. muzlu hayvanı istedikleri, gibiak- datıyorlar da son darbeyi vurmak lâzım geldiği zamanlar elleri, kol. ları ütriyor. Bü titreyişte kolların kuvvetsizliğinden ziyade kadın kalbinin nehai işlerdeki kararsız. lığını farketmek kabildir. Esasen kadınlar hayatın her safhasında AKŞAM — İopanyadaki Boğa “dövüş mütehassıslarının şu sözle” rine bizden başka bir kelime ilâ- ve etmek kabil değildir. Almandan sonra bir de ingiliz boksörü rakip çıktı Ez Tetrika No. 12 İLK KADIN Babam, işi haber almadan ev. vel bana genç bir arkadaş mua- melesi ederdi, Maamafih benimle birlikte bulunmaktan pek hoşlam- mazdı. Çünkü yanımda ihtiyarlı- yordu. Babam evvelce benimle şakalaşmaktan pek | hoşlandığı halde, birdenbire bir ters surat takındı. Bana gayet soğuk mua- mele etmeğe başladı. Bu, alelâde bir baba dargınlığı hududunu ge- siyordu, Sadece oğlunun tehlike- Ii bir aşk macerasına kendisini kaptırdığını gören bir baba bu kadar müteessir olamazdı. Herkesin beslediği kanaate iş- rak etmemiş olsaydım, yani Ley- ân evvelce babamın metresi olduğuna, yahut hâlâ babama metreslik ettiğine inanmamış bu- Tunsaydım babamın vaziyeti bu hususta bende hiç şüphe bırak- mıyacaktı. Leylâya hakikati bir.türlü itiraf eklirmeğe muvaffak © olamamış tım, Kendizine isnat olunan baş- ka âşıklarından gayet açık açık bahsederdi. Bunların içinde hiç tanımadığım kimseler bile dı, Babam ile münasebetine inti- kal edince, oLeylânın ağzından sarih ve kati bir söz almak im- kâm olmazdı. Katiyen izahat ver- miyordu, Ben bu lâkırdıyı açar açmaz .Leylâ sinirlenir, üz tam bir kadın olurdu. Israr eder. sem çıkıp giderim diye tehdide kalkardı. — Sana hayir dedim... Bin. kere söyledim ki aslı yok diye. Artık neye ısrar ediyorsun, Bebi Babanın O metresi olmuş olsay- dım, senin metresin olur mu) dum? Burası aşikâr del Onun için, Bebi, beni bir parça- cık seviyorsan, başka şeylerden konuşalım, neden istersen. Fakat bu bahsi bırak... Haydi git öy- | leyse, bugün... Rahat bırak be- | ni, sen çok Fena bir adamısın, İşte, bu işin hakikat mağa karar vererek ne zaman kati bir ısrara kalkışmışsam, Ley. lânın ağzından başka bir cevap almak kabil olmadı. Bir kadının hiç bir zaman itiraf etmiyeceği Bir sırrı vardır. Bunu en sevdi ği âşıkından bile gizler. Ne kar- deşine söyler, ne annesine, Vic- dan azabı duyulan yahut sevi- len © kadar şeyler vardır ki bir kadına işkence yapsalar bile bun- ları katiyen anlatmaz, Fakat, başkalarından bahset. tiği zaman gayet serbes ve açık davrandığı halde, beni en çok alkadar eden adama lâkırdı ge- lince bu kadar sinirlenmesi pek açık bir delil teşkil et #imalki anlıyamıyordu. İhtimal diyorum. «Çünkü hiç bir zaman Leylünm ruhunu açık bir surette göremedim. Babamın meselesini açip & ettiğim zaman, Leylânın yü- zündeki değişmeyi görmek İn kârlarının kıymetsizliğini anla mak için kâfi idi. İlle zamanları değilse de, Lâtfinin sözlerinden sonra, bu mesele biriğne gibi kalbime batıyordu. Leylâdan ka- bil değil ayrılamıyacağımı görü- yordum. Onun için rahatım kaç- miş. Hemen koşmuş, işi Ley- lâya açmıştım. Leylâ, sapsarı kesilerek kesik kesik — Hayır, hayir, hayır! diye p vermişti. Sesi değişmişti. dum, Sonra, benim vir. iii 17 Eylül 1934 a Yazan: Muallâ Hüâmit O yaştaki bir genç için imkâ- Ri olmıyacak bir zekâ ve intikal kabiliyetini göstermiş olsaydım Leylânın kalbinde benimkinden çok fazla bir üzüntü ve fırtma bulunduğumu anlardım, İhtimal. ki, babam, yaşlanmakla beraber, hâlâ bütün kadınlar tarafından sevildiği bir devrede Leylâ onu sevmişti. ihtimalki babamı 9 muhteşem erkek güzelliği inhi- tat devresine gir. sıralarda ta- mmıştı. Şimdi onun oğlunda, upkı babasına benziyen yüz çiz- gilerinde, o eski aşkını tekrar bu- luyordu. Bugün için benim nazarımda vazıh değilse de her halde an- aşılması kabil şeyler © zaman gözüme bütün bi baska bir manzara altında görünüyorlardı. Leylânın ruhunda ve hislerinde gizlenen karanlık, karışık ve âdeta gayri tabii şeyleri anlıya- mıyordum. Fakat i yaşında bir delikanlı otuz yaşında bir ka- dının sırrını nasıl anlıyabilir? Şimdi eminim ki Leylâ benim olduğu günden itibaren değil, çok daha evvelinden beri beni se- viyordu, beni istiyordu. İhtimal. ki ben daha farkina varmadan o benimle meşguldü. Bana len, beni uyandıran, tamamen sarhoş olacağım güne kadar beni bekliyen Leylâ oldu. Sabırlı ve âşıkane bir itina ile beni başka tehlikelerden uzak tuttu. Ben daha farkında olma- dan kendimi ona vermiştim. O zaman, bir kaç sene sonra be- nim metresim olacağım Leylâ bi- Tiyordu. iftimalki yalmız bana kalsay- dı cesaret edemiyecektim, Leylâ âdeta bizim den gibi dındı, Beni «Bebi» diye sen diye hitap eden, gocuk muamelesi gösteren bu şık, mümtaz hanımefendinin güzel liğine el uzatamıyacaktım. Fakat, bugün, o zamanları ha- yalimde ( canlandırınca, aklıma bin türlü teferrüat geliyor. O ka- dar ki Leylânın ibtimalki ilk de- fa olarak yeni doğan bir erkek diye gördüğü çocuğa karşı ha- kiki bir kadın sıfatile ilk mua melesi ne olduğunu tayin edebi- eceğim. Bir bahar mevsimi idi. Leylâ Bomonti taraflarında (oturuyor. du. Evin güzel bir bahçesi vardı. Burada, oynamağa gidi. yordum, Pek güzel tenis oyn yan Leylâ bana hocalık etmiş, nihayet beni partner diye kabul i. Leylâ bizimle çocuklar. la beraber tenis oynardı. İçiriz- de kızlar da vardı, erkek çocuk- lar da, Yaşlarımız on dört ile oni altı arasında idi. O zaman, Ley- lânın bunu tenisi sevdiği için yap- tağını zannederdim. Gençlerle bir arada bulunmaktan hoşlandığı ma ihtimal verirdim. Fakat şim- di anlıyorum ki Leylâ oyunları- mıza sırf benim için iştirak edi- yordu. O zaman ben on altısın- dan biraz fazla idim. O zaman bile bir iki yaş fazla gösteriyor. dum, Leylâ da yaşından bir kac yaş eksik görünüyordu. Hakika- ten pek mahir bir tenisçi olan Leylâ, şakirtleri arasında — beni kendi oyuncusu payesine çıkar. maştı, İkimiz mağlâp edilmesi gayet zor bir çift teşkil ediyor duk, Kiminle olursa oluun tenis He kazanıyorduk,

Bu sayıdan diğer sayfalar: