22 Ağustos 1934 GUNUN H Taze meyva ihracı meselesi Türkofis bu sene de tetkikat yapıyor « Türkofis taze meyva ihracati bakkındaki tetkikatına devam ediyor. Telkikat esnasında, mey. va işinde nakliye | vasıtalarının mühim bir yer tuttuğu anlaşılmak» tadır. | italyada taze meyva ihracatın arttırmak için ayrı bir teşkilât yapılmıştır. Bu teşkilât ilk iş ola- rak, taze meyva nakliyatına. sait İngiliz sisteminde vagonlar tedarik etmiştir. Meyva ihracatı teşkilâtı emrinde 3000 vagon bu- lunmaktadır. Bunlardan 700 tane- Manş denizini feribotlarla ge- sip İngiltereye varmaktadır. Türkiyede de meyva ihracatıni tanzim etmek için her şeyden ey- yel vagon meselesini halletmeğe ihtiyaç vardır. Geniş mikyasta taze meyva | nakliyatı tesesüs ettiği takdirde, demiryolların bu işle alâkadar olacakları tabiidir. Bunun için her şeyden evvel bu işi tanzim etmek Jâzımdır. Türk malı almak için hariçten müracaatlar Avrupa ticaret evlerinden, türk malı almak için Türkelise müra- caatlar yapılmaktadır. Son gün- lerde Londradan büyük bir mü- essese tütün almak için ofise müracaat etmiştir. Bundan başka Sisamda bulunan bir ticarethane de Türkiye kereste tacirlerile danışmak arzusunda olduğunu ofise bildirmiştir. Türkofis Türkiyede | kereste ihracatı yapan müessesele- rin adreslerini, bu müesseseye bildirmiştir. Rİ Yumurta tacirleri Birlik yapmak için yeni | bir teşebbüs | Türk ofisi, yumurta ticareti son vaziyetini tetkik ediyor. Son günlerde Istanbul yumurta tacir- leri kendi. aralarında birlik yap- mak için yeniden teşehbüsata girişmişlerdir. Evvelce birlik için | yapılan teşebbüsler yumurta ta- cirleri arasında bazı ibtilâflar yüzünden geri kalmıştı. Bu sefer Selânikte beynelmilel bir sergi açılacaktır. Sergi komitesinden ret odasına gelen bir mek- tupta, türk Gcaret ve sanayi erbabınm bu sergiye iştirak et mesi rica ediliyor. Ticaret odası, Selânik sergi komitesinin bu mektubunu mem nuniyetle karşılamıştır. Aldığımız malümata göre, ticaret leri ve fabrikatöeler Bandırmadaki hususi orta Ein maarif cemiyetine geçti Bandırma 17 (Hususi) — Ban- dırmada bir senedenberi idare edilen hususi orta mektep yeni teşekkül eden Bandırma maarif cemiyeti şubesine geçmiştir. Belediyenin, halkın yardımile açılan mektebin istikbali bir kat daha kuvvetlenmiştir. Cemiyetin 160) azası vardır. Bütçesi (4) lira raddesindedi, ABERLERİ Ejder gene görünmüş! | Ingilizler tekrar gölün kenarma koşmağa başladılar Londra 20 — İskoşyade Loch ess gölündeki ejderha yeniden görünmeğe başlamış. Bu müna- sebetle bir çak meraklılar tekrar gölün sahiline koşmuşlardır. Ban- ların arasında sir Mountain İs- minde zengin bir âlim de vardır. Bu' zat her tarafa fotoğraflı adamlar koymuştur. Bunlar eğ derhayı görünce hemen resmini gekeceklerdi Zengin #limin memurlarından biri ejderi 30 metre metre ya- kından görmüştür. Bu zat attıkları şimdiye kadar bilinen seylere uyuyor. Ejderin küçük bir başı, uzun boynu ve büyük bir vücudu varmış. Fiderin cesmi alımamamıştır. Fakat tekrar çıkınca resim alın- ması için tertibat | fazlalaştırı- işte, Bir tayyara düştü Londra 21 — Leonardoda Vinci ismindeki tayyare ile Bahri- muhiti geçineğe kalluşan iki İtal yan tayyareci Galler dağlarına düşmüşlerdir. Tayyare büyük ha- sara uğramıştır. Tayyarecilere bir şey olmamıştır. Tayyarenin tamir edilebileceği anlaşılmıştır. Yugoslavya kralı yazlık sarayma gitti Bled 20 (A.A) — Kral Alek- .sandre bu sabah buradaki sara- yına gelmiştir. İngiltere prensi Georges ile yunan prensi Nikolas' da burada bulunmaktadır. Hariciye nazırı M. Yevtiç yarın buraya gelecektir. | Büyük manevralar | İ Amerikada 400 b 400 bin askeri iştirak edecek Londra 21 — Son zamanlarda her tarafta askeri manevralara başlanmıştır. Avrupada manevra- lar, mali vaziyet hasebile, geç senelere nisbetle daha Küçük mikyastadır. Fakat Amerikada şimdiye kadar görülmemiş ders- cede büyük mikyasta manevra yapılacaktır. 28 ağustosta başlıyacak olan manevraları kânı harbiye reisi idare edecek- tir. Manevralara 400 bin tirak edecektir. | Ne Taşizim, ne komünizim Rokford (illincis) 20 (A.A) — M. Wallace, dün İincis çifçileri mümessillerinin bir toplantısında demiştir ki — Amerikalıların yüzde 904, bir komünist veya faşist diktatör- lüğünden kaçınmak isterler. Ihti- | lâfları halliçin çilçiler, işçiler, maliyeciler ve müstehlikler mi messilleri ile hükümet tarafından birer hakem bulunan bir mili iktisat konseyi teşkil edilmelidir. Fransada bir &bidenin açılış resmi yapıldı Paris 19 (A.A) — M. Lebron bu sabah Charmes yakınındaki Haut - da - Ment'a giderek har biye nazırı ile birlikte 1914 ağus- tos - eylülü zarfındaki Lorraine muharebelerinin hatırası için reke zedilen âbidenin küşadın, yapmış» tr, Bu muharebeler, işgali dar. durmak suretile, Marne. muzaf- feriyetine imkân vermiştir. GUNUN MESELELERİ © Habsburg hanedanı ve küçük itilâf Son zamanlarda, Avusturyada tek imparatorluk tesis edileceği ve Habeburz, hanedanının — devletin ze geceği halkında Bir takım şayialar do laşımaletadır. Bundan bir Kaç sene ev- vel böyle bir söz söylenmin olsu her taraftan gile itiraz sadaları yükse: iri, dar şiddetli iireela ka Mâ bazı taraflarda h Bunun sebebi Avusturyanın bir gün Almanya ie birleşmesi korkusudur. Son Samanlarda, Nazilerin fanliyeti neticesi larak, bu korku artmıştır. Almanyanın büyümesini istemiyen devletler, Av turyayı müstakil yaşat Bunun için her çareye Hababurglar Avusmuzye İtin başına gelecek olurlarsa Avustur- başına Halbuki sindi bu şayinlar © kac yanın daha ziyade küvvetleneceği ve Almanya ile birlemek arzusunun aza Tarağı ümit ediliyor. İşte bunun için Hababurgların Avusturyada yerleşmesi sayin cakisi gibi korku vermiyor. BİL. Hahaburgların tekmnr Avusturyanın başma gelmesini Adeta memnuniyetle kayılıyacağım ihama edi- yor Halbuki diker bir kusun devlerler, bi hassa küçük itlaf bu fikirde değildir Bunlar, Avusturyanın.östklâline hassa raya, se edilmesini istemekle beraber Habıburg hanadanınm wedetine şiddetle mun. Günkü bu hanedanın bir takım ennikalar çevirerek eski Avusturya - Macarisacı tekrar tesin etmeğe çalşaca- önden korkuyor. Belgrat gazeteleri bu münasebetle giderli makaleler yazıyorlar. Gazeteler, bu haberi iyi karılamanına hayret ediyor. lace Belgrat gazeteleri diyorlar ki “Yugoslarym, Hubbure — haned nin izkrar Avusturyada yerleşme sala sazı olmıyacaktır. Biz Beiand - İsi misakamı imes ettişimiz zaman üç Fransiz matbuatından bir kısmının nerelerde ihtiymri kayıtlar ileri sürmüş. ik, Bunlardan biri de Habsburg hane. daninin avdeti bir harp vesilesi olacağı idi, Bu hususta ne bizim, ne de diğer kü güle lir, devletlerinin. moktsi ns dğişmeminir.. Yugaslar mahafili eylül ayında mer köri Avrupa meselelerinin halli için md. hiza müzakereler olacağını ümit ediyor ve Miller. cemiyetinin. ortadaki güç” İükleri halledecek bir yol bulacağını diyor 26 tayyare Halkımızın kahraman ordumuza hediyesi Halkemızu ıyyare cemiyeti- ne ettikleri büyük ve değerli yar- dımlarının neticesi olarak bu se- ns kahraman ordumuza 26 tayya- re hediye edilmiştir. Bu tayyarelerin 13 tanesinin Bafra, Bartı «Karadeniz», Ayancık, Bolvadin, Çerşamba, Orhangazi, Kadıköy «İstanbula, Kartal, Beykoz ve Alpullu. İsim konma merasimi bu sene 30 ağus- tos zafer ve tayyare bayramı gi mü büyük tezahürlerle yapıla caktır. Geri kalan 13 ün merasimi bazı zaruretler dolayısile başka bir Zağrebe gidecek atletler Türk atletizm federasyonundan: iştirak Beşinci Balkan oyununa için (Zağreb) © gitmek seçilmiş olan aşağıda ii yanlı on yedi atletin eşofman ve müsabaka takımlarını milli spor mağazasından bizzat alarak ağus- tosun 22 inci çarşamba günü akşam üstü saat sekizde Sirkeci istasyonu bakleme salonunda eş- yalarile birlikte bazır bulunmaları tebliğ olunur, AHletlerin isimleri: Mehmet Ali, Besim, Haydar, Arslan Haydar, Fethi, Selim, Teoharidi, Karak: Pulyos, Sedat, Raşit, Veysi, İrf Tevfik, Raif, Mufahlıam, Cihat, EDEBİ MUSAHABE Edebiyatta hayat Bu iki kelimeye kısaca ve he- | men cevap vermek için: «Edebi Yatta hayat ancak üslüp ile müm- kündürn demek zaruretinde bu- imkânı varsa bunun üslüp saye- sinde hasıl olacağına, bize geçmiş zamanlara ait yazılardan hangi- lerinin intikal ettiğini bir gözden geçirmek suretile hüküm verilebi- Tir. Homöre'in kasideleri, Dan- te'nin hâlü yaşıyan Cehennem'leri ve bunlar kabilinden bütün eski asırlardan geçerek bize kadar ge- İebilen bütün edebi eserler ancak üslüp sayesindedir ki kendilerini seri bir zevalden kurtarabilmiş- lerdir, Fakat bu eski eserler biraz da devamlarımı üzerlerine vurulan muhalled damgasına, adeta bir anane kabilinden medyun olup asırdan asra yadizâr taşıyan za- manın kanatları fazla ağır bir ha- muleye mütehammil olmadığından beşeriyette edebi mahsul yığın- ları kabardıkça bunlardan ayrıla- cak ve öte tarafa götürülecek mik- tarın tayininde daha sıkı bir elek kullanmağa mecburiyet hasil ol muştur. Meselâ Chateaubriand dan, Volney'den, daha düne ait olan Victor Hugo'dan, Emil Zo- la'dani ancak bir küçük hatıra, ni- hayet bir ufak cilt ayrılabilecek- tir; heyhatl., Kendi mevcudiyet- lerinin devamına inanabilen saf- dil kalem sahipleri şimdiden rebilirler ki zamanın kullandığı elek günden güne daha sık olmak: #adır; ve bu eleğin iplikleri ancak üslüp endişesile gerilmiştir. Fa- kat üslüp nedir? Bu sualin cevabını mektep ço- cuklarından başlıyarak bütün ede- biyat muallimlerine ve meraklı larına kadar herkes araştırmakta dır, ben de edebiyat muallimi ve müderrisi iken daima bu sualin etrafında mucez ve vazıh bir ta- TİE araştırarak dolaşırdım, ve o tar rifi bu şartlar dairesinde bulama- yınca uzun tafsilât ve izahatın do- laşık ve çapraşık izlerine sapar, nihayet yolumu şaşırırdım. Bugün gene öyle olacağında hiç şüphe et- mem. Tarif kısa, yalmız üç beş ke- lime içine sikışarak manasının ağırlığile, kurşun bir gülle gibi fikre inmeyince, hiç bir fayda te- min etmez. Belâgat ve edebiyat kitaplarına müracaat edilsin, onlar bize üslü- bun umumi ve hususi evsaf ve şe- raitinden, enva ve ecnasından bah- sederler; asıl üslübun kendisini bir tarif içine sıkıştırmak istiyen- lerden meselâ Buffon «üslüp ay- andır» dedikten sonra bu- nu maksadını anlatmağa kâfi bul- mıyarak süslüp insanın fikirleri ne verdiği siyak ve mişvarda mündemiçtir» diye teşrihe lüzum görmüş ve o tarifini «üslüp insa. nın mahiyetinden münşaiptir» me- #icesine varmıştır. Marmontel da- ha ziyade tafsil ihtiyacına kapıla- yak üslübun «lisana ait husus keyfiyetten, muharririn fikrine ve ruhuna müteallik evsaftan, kul- landığı neviden, bahsettiği mev- zudan, söylendiği yahut kendisi- nin temsil ettiği şahsiyetin ahlâk we ahvalinden, velhasıl ifade etmek istediği fikirlerin. tabiatından», mülhem olduğuna karar veri bütün bu az çok eskimiş nazariye- leri takip, tevsi eden yeniler de fazla bir vüzüh getiremiyerek müphemiyeti daha ziyade iğlâk nile etmekten başka bir iş göremez mişlerdir. Halbuki üslüp ne demektir bus nu hep biliriz. Asıl fenalık ve güç Tük te buradadır. Hayatta ekseri. yel üzere tarifi en müşkül olan ip- tidai hakikatler, bedihi yakıâlar. dir. Birdenbire meselâ «hayat ne- dir?» diye sorulsa bu sualin haz makatine hüküm verir, «bu da 80- ralacak bir şey midir?» tebessü- ile soranın yüzüne bakarak öte- tarafa geçeriz. Üslün nedir? sunline de. böyle ce mukabele etmek bence en aki- lâne tedbirdir. Yalnız bilirim ki bütün belâyat ve edebiyat kitapla” rında tadat olunan evsaf anda bu- lunsun; bozuk, düşük, çarpık bir yazı karşısında bulunmıyayam; ondan sonra Evet, ondan sonra asıl bana mü- him görünen nokta, o yazının eda- sında, mişvarında, lara Tibas teşkil eden kelimelerin, imlelerin tertip ve tensikinde, velhasıl en küçük teferrüattan başlıyarak heyeti umumiyesine kadar onda öyle bir şekil olsun ki ben ona üslüp diyebileyim; ve bu üslüp bende bir heyecan uyandı- rır, bir zevk tatmin ederse, uzun bir müddet zihnimin içinde titri- yen bir intibam izi cak o zaman onda edebi met var diye kükmedeyim, Bu, üslübun dolaşık bir yoldan tarifi olabilir mi, bunu söyliyemi- yeceğim; fakat cesaretle söylemek isterim ki lisan başkadır, üslüp başkadır. Bu iddiayı teşrihe girişmeden evvel kaydetmelidir ki bizde ya- şiyan eserler nasıl üslübu. saye- sinde zihnimizde, hassasiyetimiz. 'de titriyen bir iz bırakanlar ise asırların arasından da hayat ihti zazları devam edebilenler, yani beşeriyetin zihninde, onun hassa- siyetinde titriyerek yasıyanlar da gene öyledir; ve bu da ancak üs- Tüp sayesindedir. Üslüba malik elan eserlerle ok. mıyanlar arasından bir geçiş gös- erir ki meselâ Mehmet Raufun, Ömer Seyfedi yelerini. bugün göz kapayınca yaşıyor gö mek ancak, birinin bozuk, diğeri nin çıplak ne rağmen üslüpları sayesindedir. Bugünün küçük hikâyelerini ede- bi zevkin itminanile okumak müm- kün olanlarını meselâ - misal zik- yetmek üzereyim - Peyami 5: da, Mahmut Yesaride, Aka Gün- düzde, Sadri Ethemde buluyor. sak, ve hergün bir kaç sütununu bize hikâye getirerek gelen yevmi matbuattan bir şeyler alıkoymıy: rak geçip gidiyorsak birincileri ür lüba medyumuz, ikincileri de onu bulamamaktan mütevellit bir fü- tur ile bırakıyoruz. Lisan başka, üslüp başkadır, de- mekle pek açık bir hakikat söyle- miş olduğuma kailim, fakat eğer pek açık olan hakikatlerin etra- fına türlü ihtilâflar, bahisler ce- reyan etmek, umulmıyan nokta larda itirazlar uyanmak âdet ol- masaydı beşeriyetin meşagilinden mühim bir kısmı ortadan kalkar, alı hayat oldukça mü- ina kavuşmuş olurdu. Onun içindir ki maksadı izaha lüzum görüyorum: Lisan bir takım inşa levazımın- 'dan müteşekkildir ki bunlar lüfza ve ibareye taallükları cihetile lü-