Sahife 6 AKŞAM di 18 Ağustos 1934 Tepebaşından sonra Taksim.. m bey baba, şimdi sarışınlık, es- merlik, kıvırcık, düz saçlılık kaldı mı? ” Vebadan, tifodan, koleradan daha tehlikeli korkunç açılıyor», © «Açıldı, açılacak, «belediye kiraya verecekmi riyor, verdi» derken Taksim bah- gesi de nihayet açılabildi Tepebaşı bahçesi kadar değ oluyor. Bahçede henüz varyete yok, Bar kısmındaki ilânlara bakı- hırsa yakında başlıyacakmış... in cazbant durup dinlenme den çalıyor. İnsan cazbantçılara bakınca: — Ağalar eğleniyor!.. Sözü du- daklarının ucuna geliyor. Çünkü cazbanttan eğlenen gene cazbant- çıların kendisi... Dans edenler © kadar az ki cazbantçılar kendile- ri çalıyorlar ve durdukları yerde kendileri hoplayıp, zıplıyorlar, halkı dansa teşvik ediyorl Nihayet bir çift büyük bir kah- yamanlık göstererek bomboş du- Tan dans yerinde arzıendam edi yor. Utana, sıkıla, herkesin gözü önünde numara yapar gibi yı yalnız sıçramaktan mahçup dönüp duruyorlar. Dans edenler etraftaki masada oturan çiftlere: — Yahu bizi yalnız bırakma- z de dansa kalksan adeta yalvarırcası- na bakıyorlar, Nihayet bir çift, bir çift daha, bir çift daha sökün ediyorlar. Cazbantçılara büsbütün meşe geliyor. Lâkin maşaHah... Danse- den genç kızların hepsi kâmilen çorapsız... Artık çoraplı bir kadın topukla- muhalif bir hareket oluyor. Hattâ bazan çorapsız ayağına Cazbant devam ederken solu- muzdaki masada oturan göbekli Zat: — Yahu.. dedi, belediye bura- da bir de alaturka kısmı açamaz. mı acaba?. Yanında oturan genç kızı bu yun kıvırdı: — Aman beybabaaa, Sen de. O dediğin de müzik mi sanki?, * — Ne zanmettin ya.. Bu senin beğendiğin nedir ki?, Bam, bin, bom. Bir, bum, bam.. Tok, tik, tok.. Tik, tak, tok., Bu mu gıdai Tah olan mı Masa arkadaşımla beraber önü müze bir kâğıt kalem çıkardık. Bahçede oturanlardan kimlerin evli, kimlerin sevgili olduklarını tesbite başladık. 24 çil i 9 çift evli. Evliler - sanki bir tiyen dargınmışlar gibi - hiç mi hiç konuşmuyorlar. Hele en y. kınımızdaki evli çifte baktım, kat ettim, saat tuttuk. Tamam bir #aat hiç, hiç konuşmadılar.. Tek bir kelime amma. Gü; eğnlemek için gelmiş zetesine abanmış, hanım elinde tığ bir şeyler işleyip duruyor, Halbuki buna mukabil sevgili ler adeta burun buruna girmişler. Fis fıs da fıs fıs. Sevgili masa- larının yanından fısıltıdan geçil- miyor. Kapıdan bir hanım girdi. Düm- düz siyah saçlı, esmer, uzun boylu hık bir hastalık: Cüzdan hastalığı. güzelce bir kadın. Arka masadan bi — Neclâ hanım! kek iti : — Amma yaptınız ha... Neclâ hanım sarışın kıvırcık saçlı, bem- beyaz bir kadındı Bu halbuki düz siyah saçlı, es- mer bir kadın. Güldüler: — ilâhi beybaba... Şimdi sarı. gınlık, düz siyah saçlılık, kıvırcık sarı saçlılık filân da kaldı mı? Beybaba son bir hamle gör derdi — Ya esmer olmasına ne di- yelim?. mıza gelen garsona: — Nerede şaraplar?. Nerede şampanya şişeleri? Nerede viski. ler?, Nerede yemek yiyenler. Hat- tâ, hattâ... Nerede biralar, nerede Takılar?.. Yoksa bütün millet ye- şilay cemiyetine mi girdi?. Her masada limonata, çay.. Garson gülümsedi — Yeşilay cemiyeti değil bey. Dert başka, hastalık cüzdan has- ingilterede Yirminci asır motör ve otomo- bil asrı olmasına ehemmiyet or- tadan kalkma mıştır. Bilhas İngilterede yetiştirmeğe ve at neslini islaha çok gayret edi- liyor. İngilizler küçük yaştan ata bim meğe alışıyorlar, Bilhassa | kibar ailelerde binmesini bilmi- yen yoktur. Par- klarda, gebir at resimler kl kü- çük çocüğük atla mi tla- mak talimini ve Londrada atla Hyd parkta ge- zen çocukları gösteriyor. Tanrı herkesi bu hastalı ğa tutulmaktan korusun.. Bir ke- ze bu hi tutuldunuz mu? İş berbattır. oya benzer, ne koleraya, ne çiçeğe, ne kızamığa, Cüzdan hastalığı bunların hep- sinden beterdir beyim., ir aralık başımı deniz tarafi im. Sahiden burası Je- tanbulun en güzel yeri. Boğazın tepeden bir görünüşü var ki mü- kemmel., Ancak bahçenin hemen kena- rna kadar uzanan boslanların hali feci.. Bu bostanlar en güzel manzarayi bir saniye içinde ber. bat bir şekilde gösterecek kabili. yette... Hele bakın bostanlara atılan çöplerin, gübrelerin koku- #u o canım Boğaz rüzgârıni kok- lanılmıyacak bir hale sokuyor. İnsan bu bostanlara bakarken bir sürü gazete havadisi akla geli- yor. Lâğim suyu ile sulanan seb- zeler, Beyoğlunda tifo... Bostanla- ra dökülen lâğımlar.. Ve bun- ları hatırladıktan sonra gel de bahçenin zevkini çıkar, cazbant dinle de eğlen... Hikmet Feridun biniciliğe çok ehemmiyet veriliyor | rada, bir elektrik tesisatı yapmış” Anadoluda a Akşam Çok güzel incir yetiştiren bir yer: Saraykö Üç seneden beri incir fiatinin düşmesi çifçiyi müteessir ediyor Sarayköyde halkı neşelendiren Denizli Halkevi bandosu Sarayköy (Umumi muhabiri mizden) — Sarayköy, Denizliden 24 kilometre mesafede ve demir- yolu üzerinde bir kaza merkezi: Burası geniş bir ova içi rafı incir bahçelerile çe: çarşısı, pazarı muntazam bir sabadır. Ortasından geçen dere yatağına derin bir mecra yapıl- mıştır. Biz buraya geldiğimiz zaman Denizli halkevi tarafından daha evvel gönderilmiş olan bando mi- zika çarşının münasip bir yerin de durarak güzel havalar çalmak- idi. Kasaba halkı bundan çok memnun olmuşlardı. Herkes o ci- vardaki kahvehanelere dolarak ve bir kısmı da bandonun etrafın- 'da halkalanarak çoktanberi göre- medikleri bu çalgıyı dinliyorlardı. Bu akşam, şenlik olacak diye her- keste bir meşe görünüyordu. Su ve hava Kasabanın suyu 10 kilometre) uzaktaki bir membadan demir bo- rularla getirilmiş ve (12) çeşme ile muhtelif mahallelere akıtılmış- tar. Havası çok yabistir. Kasaba içinde sivrisinek varsa da sıtma | yoktur. Burada da kara sinek pek | çoktur. Bir yerde rahatça oturup ta nefes almak kabil değildir! | Aslan bey namında Macaristanda tahsil görmüş bir fen memuru be- lediyeden verilen bir avansla bu- $ır. Kasabanın sile belediye fedakârlık yaparak her ay (120) lira ceryan parası vermekte ve (2500) mumluk bir kuvvetle sokakları tenvir eylemek- tedir. Teşkilât ve mahsulât Kazanın 28 köyile bir nahiyesi ve (20.000) nüfusu vardır. Saray köyün en birinci mahsulü arpa ve buğdaydır. Bilhassa buranın ar- palarından iyi bira yapıldığı hetle tüccar Londraya gönderi- yorlarmiş, Son zamanlarda alım ve satım azalmıştır. Halk arpa ye- rine pamukçuluğa sarılmıştır. Sa- iyköylüler şimdi pamukçuluktan daha ziyade kârlar temin ediyor. Jarmiş. Kazanın nefis mahsullerinden birisi de incirlerdir. Türkiyedeki | en yüksek incirlerin burada çık- ğını Bunların ka- buklari ince olduğundan piyasa: 'da çok tutulmakta imiş, Böyle ol- masına rağmen bu güzel mahsul ylüyorlar. de üç senedenberi maalesef rağ- betten düşmi Belediyesi Kasabanın güzel bir belediye dairesi vardır. On senedenberi be- lediye riyasetinde bulunan İhsan bey bu müddet içinde bir beledi- ye dairesi yaptırmış, çay kenarına kordon çektirmiş, birçok sokak- ları kaldırımlatmış ve en nihayet kasabayı elektrikle tenvi vaffak olmuştur. Bu seneki prog- ramında bir hamam ve bir de mez- baha vardır. Kasaba fena değil dir, Bilhassa çarşısı, Buldanınkin- den çok muntazamdır. Belediyenin senelik geliri 14,000 liradır, bunun yüzde seksen beşi Tanzifat dır. Kasabanın ortasında 12 ton hacminde bir su deposu yapılmış- tır. Yazın burada sular azalmakta olduğundan kasaba halkı bu de- podan istifade etmektedirler. Maarif Merkezde bir mektep, 375 tale. be ve 8 muallim vardır. Bu sene 19 çocuk mezun olmuştur. Mek- tep eski vali Halit bey zamanında yapılmıştır. İstasyonda bulunan bu mektebin manzarası 6 kadar sıktır ki gelip geçenler bu binaya büyük hayretle bakmaktadırlar. Köylerden gelen çocuklar mektep içinde bir pansiyon teşkil olunmuştur. Talebe içindeki (41) fakir çocuğa himaye heyetlerinin çok yardımı olmaktadır. Bunlara yemek, elbise ve kitap tedarik edilmektedir, Himaye heyetinin bu seneki bütçesi 300 lira imiş. Kazanın altı köyünde de mektep Ragıp Kemal Topkapı civarında soyulan evler Son günler zarfında Topkapı civarında bazı hırsızlıklar olmuş, bu meyanda gazeteci — arkadaşı larımızdan Sait beyin evi de &o- yulmuştu. Zabıta tarafından yapılan tab- kikatta bu hırsızlıklarla alâkadar olmaktan maznunen altı sabıkalı isticvap altına alınmıştır. Maznon suçlular arasında Ali ile karısı Hayriye ismindeki kadının da Topkapı ve Merkezefendi civarın» da birçok hayvan hırsızlıkları yap» tıkları anlaşılmıştır. Mahalli zabıtası bu iki hırsızı adliyeye vermiştir. Diğer hırsızlıle- lar hakkımda tahkikat devam ediyor.