25 Haziran 1934 AKŞAM Markın sukutuna karşı tedbir Berlin Türk ticaret odasının yerinde bir tavsiyesi İzmir ihracatçıları matkin su- kutu karşısında alivre satış yap- maktan çekindikl, aret oda- 8i vasıtasile iktisat vekâletine bildirmişlerdi. Esasen bu mesele ile çok ya Kından alâkadar olan Berlin Türk ticaret odası, Rayşbankla te mas etmiş ve aldığı cevabı tek grafla Türk ofise bildirmiştir. Berlin Türk ticaret odasından Türkofise gelen telgraf şudur: l Rayşbankın “buradaki Tesmi mahafilinin beyanat ve te- minatina göre mark kıymetinin düşmesi varit değildir. Türk li Taşının mark karşılığı evvelce 199,5 feni idi. Şimdi 200 fenik- tir, İthalâtçılrımızın zararına mey- dan © vermemek için karşılığın muhafazası hususunda teşebbü- satta bulunulmuştur. Maamafih sureti umumiyede ecnebi satışlarda (altın) kelime- sinin ilâvesi ve meselâ (altın do- lar, altın sterlin) | gibi fiat tes- bit edilmesi şayanı tavsiyedir. Gemiyetlerin üniforması il yasak edilecek Varşova 24 (A.A.) — Gazete- lerin istihbarına göre cemiyetlere nit üniformaların. giyilmesi, yan kında Lehistanda yasak edilecektir. Geçinme cetveli Izmirde orta halli bir aile | nekadar para ile geçinebilir İzmir ticaret ve sanayi odası | mayıs ayına ait geçinme cetveli- | ibar edilmek şartile mayıs 934 ayın- 'da ana baba ve üç çocuktan mü- rekkep orta balli bir aile masrafı | 111 lira 19 kuruş tahmin edilmiş tir. Bu cetvele göre beş nüfuslu bir ailenin iaşesi için ayda 45 gilo| ekmek, sekiz kile koyun eti, 3 kile balık, 25 kilo taze sebze, 4 | kilo patates, iki kilo fasulye, iki | kilo nohut, sekiz kile soğan, iki | kilo sade yağ, 3 kilo zeytinyağı, | üç kilo pirinç, iki kilo makarna, dört kile beyaz peynir, iki kilo zeytin tanesi, beş kilo yoğurt, 15 kilo süt, beş kilo şeker, yarım ki- lo kahve, sekiz kilo meyva, elli | yumurta için 27 lira 11 kuruş sarfı| icap etmektedir. ) Gaz, kömür, odun, sabun ve su için 10 lira 9B kuruş, elbise, çar maşır, şapka, ayakkabı ve ev ep yası için 25 lira, ev İira, sigara ve tütün i ruş, vesaiti nakliye için 400 kur ruş, sıhhat masrafları 1200 kuruş, tasarruf ve sigorta 600 kuruş he- #ap edilmiştir. GUNUN HABERLERİ Hicaz - Yemen sulh şartlarınedir? Her iki taraf, harici siyasette müştereken hareket edecek Hicaz ile Yemen arasında ak- tolunan — öulhe dair | Arap matbuatı oldukça mühim haber ler vermektedir. Muahedenin esas hatlari aşa- ğı, yukarı şu maddelcerden iba- | rettir; 1 — Hudut meseleleri nihat su- rette halledilmiş ve ber iki kümetin hudutları 20 sene bi müddet için tesbit olunmuştur. 2 — Her iki taraf ta, diğe ta- rafta iddia ettiği haklardan ve araziden feragat etmişlerdir. 13 — Gerek gerek Yemen dahili ışlahatlarına devam! edecekler, yalnız bu ıslahat di- | Ber tarafın zararını mucip olmi- yacak şekilde olacaktır. 4 — Her iki taraf, harici siya | sette tam bir ittihat gözetecek, | ve bir taraf, diğer bir tarafın za- iç bir dev- İstle muahede imza etmiyecektir. rarına olarak harici 5 — Ecnebi taarruzlerma iki hükümet daima birlik olarak karşı koyacaklar, gizli açık her hareketten biribirlerini haberdar taraf kendi memleke- ğer tarafın aleyhine çar iç bir teşekküle müsmade etmiyecek, mücrimler bilâ kaydu- şart teslim olunacaktır. mümessil tarafından | iki hükümetin birden temsil olun- | ması mümkün olacaktır. Bilhassa Araplık davalarında iki hükü- met daima birlik olarak hareket edeceklerdir. Mesai konferansı İşsizliğe ait mukaveleyi büyük ekseriyetle kabul etti Cenevre 24 (A.A.) — Mesai konferansı dünkü içtimaında sizliğe ait bir mukavelenameyi B reye karsı 80 rey ile, işsizliğe karşı sigartaya ve işsizlere yar- dımın muhtelif şekillerine ait bir takım. vesayayı da 19 reye karşı 72 reyle kabul etmiş ve sonra 40 saatlik haftaya ait müzakereler geçmiştir, Konferans, beyanelmilel mesai bürosu idare meclisini tecrit et- miştir, Lehistanda tevkifler Varşova 23 (A.A.) — Muhale- | fet mahafilinde tevkiflere devam edilmektedir. «Genç milli demok- atlardan» 47 kişi, Zakopane mın- takasinda, Krokovida hapsedik. | mişlerdir Diğer taraftan, yukari Silezya- da fili bir hareket hazırlamakla meşgul olan 17 komünist tevkif edilmiştir. Varşovada muahedelerin tel | ki taraftarı siyonistlerin merke- zinde de tevkifat yapıldığı bildi- rilmektedir. GUNUN MESELELERİ j Türk - Japon ticari münasebetleri Şehrimize gelen Japon ticaret Keyeti takikatma devam ediyor. Evvelce de yazdığımız gibi heyetin, bir çok mem. İdkelleri dolaşmaktan maksadı, Japon ücayetini arttırmak içindir. Bura. ye çelen Japon tacirleri, Türkiye ira vet evlerile, ticaret odamle yapeıkla yet olmadığını, Türkiyeden de mal al Bundan Türki, ye- Japonya ticaret münasebetlerinden bahsederken Japonların Türkiyeye mal sattıkları halde, alıcı olmadıklarına işa- vet etmiştik. Senelerden beri Türkiye - Japonya arasnda ticari münasebetler bu şekilde cereyan etmiştir. akım Ja- pon müssseseleri Türkiye ile olan müs nasebetlerini izah ederken, maksatları: nin» yalnız buraya imal satmaktan ibas ret almadığı, Türkiyeden de mal ala- caklarını söylemisler. hatla bu sözlerini Yerine getirmek için, — Adanadan pa muk, İstanbul. ve İzmir piyasalarından tütün nümüneleri almışlardı. Fakat bu sümunelerin arkasından pamuk ve tü- bir müddet evvel, tünlerimize kar talepler görülmemiş tir. Yalniz Türkiyeden İnponyaya af yon satmak kabil. olabilmiştir. Türkiye masebetleri daha. iyi izah. etmek için sümrük istatmiklerinden bazı misaller sikredeceğiz: 933 senesinin dokuz ayın. da Türkiyeden Japonyaya 934 bin li yalık ihracat yapilmiştir. Diğre taraf lan Japonyanın bize olan ithalâa he 2 milyon 399 bin Kardir. Aradal ka göre, Japonyanın daima bire satıcı Japonya arasındaki mü kar olduğu kolayca anlaşılmaktadır Türkiye - Japonya aratındaki ticari snünasebetleri artırmak öçin, yalnız bur yaya Japon malı satmak kafi edöildlir İki memleket ticari münasebetlerini in- kisali eitimek içim, arade nin mümkün mertebe eyni nisbette ol. ması lözimdir. Türkiyeye “gelen apon Heyeti. Ja pon harici ticaretini artmak için, bu Sihete dikkat etmelidir. Şimdiye kadar Türkiyeye. gelen Japon heyetler, yalı nız Japon malı satmak için Türkiye pir yasasında tetkikat yapmışlardı Meselâ: 926 senesinde İstanbula ge- len Japon mansucan, fabrikmörlerinden mürekkep sermayedar bir heyet bu maksadı takip etmiti ir iki sene sonra gelen bir Japon hec yeti de Türkiyede Japon mallarına mah mübadele- Bu. heyetten yeç bulmak için tomas etmişti. Bütün bu temaslar me cerinde, Türkiye le harici öcüretinde dördüncü va beşinci dere ceyi itgal etmekten ileri gidememiştir Son gelen Tapon heyetinin Türkiye ile daha veniş mükvasta cari münesebet ticari müesseselerle Taponya, lere. girişeceği şimdiye kadar yapılan temaslardan işti! edilmektedir. Bu. na muvaffak olmak ve iki memleket tizari münasebetlerini artırmak, Japon senmayedarlarının. Tikiye karş alıcı olmasile kabildir. İÇek-Leh matbualının arası açıldı Varşova 24 (A.A) — Çekos- lovak Pravo Jidu gazetesinde | müteveffa pahiliye nazırı” Pierac- ki'nin hatırasını kirleten bir ma- kale intişar etmiştir. “Lehistan - Çekoslovakya matbuat cemiyeti, azasından iki Çekoslovakıyalı aza bu makaleden mesul olduğundan Lehistan matbuat birliği bu cemi- yetin faaliyetini tatil etmeğe ka- rar vermiştir. Hanımların nazarı dikkatine: YAKUT Güzellik tatahızaratı; günden güne farla sabet Kazanmalkta ve tanın hantmefendiler tarafıdan kemali meme nuniye:la kullanılmaktadır. Siz dö bu mastalızasları. kullanınız. Başlıcn, parfümörilerde satıh, Hergün ir ala sözü KÖYLERDE TETKİKLER Mengende genç ahçılar nasıl nişanlanırlar? Bolu 22 (Hususi) — Evlenmek için köylerine dönen genç ahçı: lar bir müddet biner, eğlentiler tertip eder ve temiz ha- yada vakit geçirirler. Müstakbel vey, alacağı kızın kapısının önünden geçerken, komşularn tar-| lada olduklarını biliyorsa, bazı kere atını şaha kaldırır, caka yar parak yavaş yavaş yürütür ve şu şekilde şarkılar söyler: ekin kr alm varan gemini, Dr Bantaş Al e Yandım Alleh yandım yandan bakana Canım kurban elsi cazdan bakana Yahut: Evlerinin “önü taşlık değil mi? Beni bu hale koyan Ekseri köylerimizde olduğu gibi Mengende de ayni köy kadın. ve erkekleri biribirlerini tanır, konuşur, beraber oturur ve bera- ber çalışırlar, Bir kadın, ayni köy- den olan erkekelerden kaçmaz, Fakat köye glen yabancı bir er kek için mesele değişir. Tanıma- dıkları birisini gören kadınlar çil yavrusu gibi ortalıktan kaybolur, uzaklara giderler. Kaçmağa va- kit bulamıyanlar da yüzlerini ta- mamen örter ve başka tarafa dö- nerler, Ayni köy kız ve oğlanları biri- birlerini tanımalarına rağmen kız beğenmek meselesinde en mü- him rolü oyniyan gene ebeveyn ve akrabadır. Bir kız beğenilince evw sinin ağzı aranır. Fakat bu sıra- da hemen müsbet ve menfi bir cevapla karşılaşmak kabil de- ğildir. Hattâ, kız tarafı gelenle re bile ufak bir şey ihsas etmez. Kız ailesi - bilhassa oğlan baş- ka köyden ise - damat namzedi hakkında yapar, düşün! sesi iyi çıkarsa kız tarafı erkek ini yesmen davet eder. Nişan masrafı ve (başlık) pas bu görüşme neticesinde ka- rarlaştırılır. (80 - 50) lira rad- | desinde olan bu parayı müstak- | bel damat kızın ailesine gönderir, Bupı ının keseyi açan rak. yaplığı ilk masraftır ve buz nunla. kıza elbise yaptırılır, ni şan merasiminde üzerinden yü- rüyeceği ipekli kumaş satın alı- a, genç Nişan günü, pazartesi veya per- gembe olmak üzere tayin edilir. O gün bütün davetlilere ziyafet gekilir.. Yalnız, kız ve oğlan taz rafının ihtiyarları en sona kas lırlar, Bunların toplanıp bir arac da yemek yemelerine «düğün sofrası» denilir ki. hususiyetleri şunlardır: Gençlerin alaylı ziyafetlerine nazaran sükütü ve ağır olan bu «düğün sofra» larında yemeğin nihayetine doğru orada bulunan- lardan birisi şöyle bir sual sorar: — 5 Oğlu Reşadın kızını oğlu Hasana münasip gördük, iz? siz ne dersi Bu sual üç defa tekerrür eder. Çünkü, ilk ve ikinci soruşta kim- li usulden münasiptir, diyen- ler ekseriyeti teşkil ederse mese- le yoktur. Sofra kalkar ve ni gan merasimi şu şekilde devam Bir ucu kapının eşiğine, öbür ucu odanın köşesine gelmek üzer Te, evvelce satın alınan ipekli kumaş yere serilir. Ustüna para ler sıralanır. Kumaşın köşede ka- lan kısmına, müstakbel kayınya» ide vegüveyin ailesi efradı otu- rurlar. Başka bir odada süslen- mekte olan gelin hanım nihayet, her tarafı kapalı, yüzünde kı mızı bir duvak, sağdıçlarının ko- lunda arzı endam eder. Kapı eşiğindeki ipekli kuma- $in üzerinden yavaş yavaş yürü- tülerek kaynana hanımın önüne kadar getirilir. Hiç bir tarafı göre miyen zavallı oraya diz çöker. O vakit kaynana, hazırlanan nis şan yüzüğünü cebinden çıkarır, gelin hanımın parmağına takı Fakat, gelin hanım yü men çıkarıp kaynananın . önüne fırlatır. Kaynana sesini çıka; maz.. Yüzüğü alır, tekrar gelinin parmağına takar. Ayni saniyede yüzük tekrar yere atılır. Kaynana kızmaz ve usanmaz.. Yüzüğü ge linin parmağına bir defa daha yerleştirir ve gelin hanım da onu bu sefer kabul eder. Bu hareketin ne mâna ifade ettiğini. anlıyamadım. Belki bu, gelinin kaynanaya ilk kafa tutu şudur... Belki de, sadece, hiç za- rif olmıyan bir.nazdan ibaretti Her neyse... Esaşı âdet olarak tekerrür edip giden bir şey. Bu merasimden sonra gelim” kaynananın elini, eteğini öper dolaş olurlar. Gelin, ilenin diğer ofradile hanım yavaş ya, mizi duvağını açar.. Boynuma al- tin. veya mücevher takar, Hal lerine göre, diğer akraba ve ta- allükat ta altın takar veya önü: ne, kâğıda sarılı para koyarlar. Bundan sonra, her kadın elinde işlenmemiş poğ “ (baş örtüsü) ile gelinin yanına gelir ve «Mu- hammedin salâvat» dedikten son- ca, amca karısı veya dayı karısı diyerek kendini takdim eder, ge- inin başına (poğ) u yerleştirir. Bu şekilde, az bir zaman içinde gelin hanımın başında poğ sütunu yükselir, Fakat, sakın bun: ların da geline hediye edildiğini zannetmeyiniz.. Bilâkis, gelin ha- mim poğların sahipler bellemeğ . ve hepsini elile işle- dikten sonra kendilerine o iade etmeğe mecburdur. Gelin hanım, tekrar herkesin elini öper ve dışarıya çıkar. Oda- da kalanlar def çalarak oynar- lar. Bu oyun faslı da bittikten sonra gelinin anası orla yöre otu- rur, mükemmel bir yaş eder, çır- pınır, döğünür (1) Artik nişan merasimi bitmiş demektir, Nisanlandıktan sonra genç mhçı basının söylediği şar- kılardan bir parça alıyorum: Arayı arayı buldam iz Hak nasip eylesa görsem yüzümü, İrinin tozuna sürsem yüzümün, Hak nasip eylese görsem yüzümü 1. Vasfi (1) — Mensen düğünlerinde azar anın bile bir merasimi, bir ayası va dir, Meselâ, kızı odladam çikar gikmaz anası ağlamaz, O vaklı, def çalarak oynamak suradır. Ancak bu bitince ağlamak faslı basliyabilir. Herkes te- essür ve nesesini böyle mate ve siraya dökebilse ve burda samimi olabilseydâ kim bilir me kadar iyi olurdu.