Sahife 8 ie Yazan: SULEYMAN KÂNI Mitat paşanın hatıratı, Cevdet paşanın bazı düşünceleri Mithat paşa kendi tercüme ha- fini, Avrupa ve mahkeme mace- ralarile menfa hayatını yazmış, bunları saklamağa rtuvaffak ol. müş, artık suikaste maruz kala .cağını anlayınca menfa arkadaşi Fahri bey vasıtasile Hicaz vilâyeti evrak müdür muavini Ali Vasfi efendiye göndermişti. Ali Vasfi efendi bu evraki yir- mi seneden fazla muhafaza etmiş- tir. Mithat paşazade Ali Haydar beyin Tabsırai İbret ve Miratı Hay- ret namlarile meşrutiyet ikinci ilânından sonra İstanbulda ciltte neşreyledii raktır. Ali Vasfi efendi. Taif mağdur- larının ailelerile muhaberelerine gizlice tavassut etmişti. Vasfi efen- di bu mektup ve emanetleri Mek- 'kede İzmir tüccarından Musullu Hasan efendiye tevdi eder, Hasan efendi de bunları İzmirdeki ail sine veya şerikine irsal eylerdi. Bazan Cidde İngiliz konsolosu da | muhabereye vasıta olurdu. Cevdet paşa maruzatında (tec- rübe ile sabit ve larihan müsbet- tir ki bir hükümdarın cülüsuna se bep olan kimse o ar elim 'de makhur olmuştur. Buna sebep “te saltanat azametinin minnet al- | tında kalmağa tahammülü olma- masıdır. Hükümdar hükümdarlı. ğına sebep olanı gördükçe rahat “ve huzuru münselip olur. O zatı aradan çıkarmadıkça kalbi rahat etmez, kendisini o hükümetinde müstakil saymaz.) | © Diyor ve Sultan Azizin cülüsu günlerinde damat Mehmet Ali pa- oşanın takındığı tavrı şöyle anla- Üiyor: — (Sulan Azizin cülüsü günü kap- | Hanı derya Mehmet Ali paşa di ün fodulu gibi dolaşıyor, sanki | yeni padişahı saltanat tahtına © iclâs etmiş gibi görünüyor ve (eal- .tanat ata beyi) olmuş gili müte. hakkimane bir tavır talanıyordu. | Saltanat müsteşarı makamına ge- çerek geceleri valide kâhıyası Maz- lümu paşa - Memduh paşanın ba- * basıdır - ile beraber sarayda kalı- yordu. ! Mehmet Ali paşa câhil bir adam: | dı. Bu tavır ve hareketlerin padi- şaha ne kadar dokunacağını anlı- yamıyor, bu yoldaki icnelikleri idrak edemiyor, aksine hareket | ediyordu. | Sultan Aziz Osmanlı kanunu üzere tahta cülüz etmişti, Bunda | kimsenin methali yoktü. Mehmet Ali paşa ise güya Mu | rat efendi iclüs olunacak imiş te | kendisi buna mâni olmuş, Ab: lâzizi tahta geçirmiş gibi d. miyordu. Bilfarz öyle olsa bile kendi ikbalinin bakası işin burasını sak- lıyarak padişahı minnet altında bulundurmaktan içtinap etmesi “hikmet iktizasındandı.) Abdülâzize, cülüsundan on gün evvel, serasker Rıza paşa ile Meh- met Ali paşanın isimleri yadedilir. — Pederimi bu ikisi bitirdiler; de onlar ettiler! © Der, Bu sözü işitenler çok geç SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ 5 Yaren, iktibas hakkı mahfuzdur alden düşe- ediyorlardı. paşa devlet işlerini hiç düşünmez, vazife edinmezdi; / eğlencesil meşgul olurdu. Ancak makbel ve müdebbir olanların hallerini tah- kike, sarayım esrarını öğrenmeğe meraklı idi. Bir gün Mehmet Ali paşanın ikbalinin kuvvetinden bahsediyordu. Cevdet paşa: — Ben onun yakında ikbalden düşeceğine muntazırım. Der, Kâmil paşa — Bunu ile mi buldun? — ilmi cifir ile değil, cifri akl ile biliyorum! diyerek(ibni Hal. dum) mukaddemesinde bulunan hikmet kaidelerini anlatır, günce Yusuf Kâmil paşa Cevdet paşayaz — Hakkın varmiş! Diye keşfinin isabetini eyler. Abdülâzizin cülüsunu müteakip Mehmet Ali paşa ile Rıza paşa bi. ribirile uğraşmağa başlamışlardı. Âli paşa takımı ise onların bu hallerine bakarak: — it dişi, domuz derisi! Derlerdi. (Tâbir Cevdet paşa- nındır). Çok geçmez. Mehmet Ali paşa sadrazam ile ittifak eder; Rıza paşayı azlettirir. Fransa sefareti bundan hoşmut olmaz, (Rıza paşa mürtekiptir . deniliyor; halbuki Mehmet Ali paşa ondan daha mür- tekiptiri) ö sözler geçer. “Abdülâziz kız kardeşinin hatiri için bir müddet Mehmet Ali pa- şayı maalkerahe kaptanlıkta ipka eylemiş ire de nihayet usanmır, azil ve tenkil eylemişti. “Abdülhamit bu saltanat kaide- lerini ne mükemmel tatbik eyle- Cülüsuna, cülüsunu tesrie sebep olahları birer, birer baştan savmış, Abdülüzizin damat Meh- met Ali paşası gibi kendisine min- net tahmil etmek istiyen damat Mahmut Celâleddin paşayı, ken. disinden şarta müteallik bir salta- nat senedi alacağı rivayet edilen, bu olmasa bile kendisine karşı bir tastik te böyle mahvettir- ... Abdurrahman Şeref bey Tarih Encümeni mecmuasındaki maka Tesinde Sultan Azizin katli veya intiharı meselesinde vakit vakit hasıl olan cereyanlari da göster- mektedir: Muhskemeden evvel Hüseyin Avni ve Mithat hasımlarından saray halkında ve ricalde Abdülâzizin katledildiği kanaati yok değildi. Muhakemeden sonra bu rivayet çok kuvvet kazandı, intihar nü lisana alanlar menfur oldu; gazebe uğradı. Hattâ maarif mec- Tisi ından Selim Sabit efendi ilk mektepler talebesi için yaz- dığı bir tarih risalesinde (Sultan Abdülâziz intihar etti) demişti Tetrika No. 308 bundan dolayi kem memüriyetin- den azledildi; hem de müstahak olduğu tekaüt maaşindan seneler. ce mahrum bırakıldı. Abdülhamit amcasinin e Katlo- duğuna kati itimat gösterdi. ğinden halk ta ona tebaan 6 iti- kadı besler olmuştu. Vükelâ tabakasında bulunan» larla o makamlara namzet lanlar cinayet mahkemesinden sadır olan hükmün gayretini güderler. Bu hal ikinci meşrutiyete kadar böyle devam etti.. (Bittabi jön Türkler katil fikrine iştirak etmi- yorlardı.) Meşrutiyetten sonra Abdülâzi zin İntiharı rivayeti gene. revaç buldu. letintaklar Yıldızda gizlice icra e cinayet mahkemesi zda inikat eylemişti; Abdül. hamit Mithat paşayı efkâri umu- miyede çürüttükten sonra hakkın- dan gelmeğe karar vermiş Damat Mahmut Celâleddin pa- 9& da Abdülhamidin. cülüsunda mukbil iken serbazane hareketin- den dolayı Trablusgarp vali tebit edilmis, orada zevk ve safa ile vakit geçirdiği istanbula aksey- lemiş, bu patırtıda onun da yücu- du izale tasaviur edilmişti. | Bu kuruntular Abdülkamidi böyle bir muhakeme açmağa sev- | keylemişti. (Arkası var) Keriman hanım De 19 giy > Daya leriman Halis hanım birkaç göndere şehrimizde bulunuyor. Keriman hanım evvelki gün Ule- dağa çıkmış ve dağın doğrağunda bir kasa. içinde saklanan defteri imzalamıştır. Keriman hanım Bursa dağ sporları klübüne âza yazılmıştır. Dünya güzelinin Uludağda alınan resimlerinden birini gövderiyorum. İlk mektepler talebesine müjde Tarih derslerinizi kolayca ve herieöten daha iyi öğrenmek içim alacağımız kay Yardımcı Tarih Hulâsası 124 sahife - yalnız 10 kuruş Posta tereti 8 kuruş Satış, merkezi AKŞAM KITAPHANESİ 321, Ankara caddosi cuvvetli adımlı “Akşam, ın edebi tafrikası : Tİ PAT Bürhan Onlar yabanci memleketlerde galışiyor, para kazanıyor, fakat adamakıllı yerleşmeden, bütün eğlencelerini ve hususiyetlerini kendi muhitlerinde arayıp bularak vakit geçiriyorlardı. İstanbulun muhtelif semtlerin. 'de âdeta muhitlerinden ayrı birer cemaat halinde yaşıyan İngilize lerin bu prensipleri onların ken dilerinden olmuyanları temas ve münasebetlerine lâyık görmedik- lerine veriliyordu. Fakat bunun daha ziyade gurur ve azametlerini, korumak için ihtiyar edildiği de söylenirdi. | İngilizlerin âdetleri, #elâkkileri için dünyanm hemen her tarafında ayni fikir vardı. Onlar Britanya adalarından uzaklaşınca gittikleri yerde kendi âdetlerini, kendi hususiyetleri temin etmek isterler, Bir İngiliz için ayak bastığı her yer İngilte- edir. Fakat bunu filen bulmak ve) temin etmek imkânı olmadığı için onlar böyle yabancı yerlerde ar- zularıni yalnız Kendi âlemlerinde ve kendi aralarında tatmin et. mek isterler. Eğer buralarda fev- kalâde olarak aralarma yabancı sokarlarsa bu mutlaka onu ken- dilerile düşüp kalkmağa lâyık bul dukları içindir. Bu hemen hemen Avrupada bile yerleşmiş bir kanaati. İngiliz gururu çok hassas oldu- ğu için bunu korumak için müm- kün mertebe temas ve münasebet. lerden çekinirler. Bir İngiliz memleketten ne ka- dar uzaklaşsa itiyatlarına o ka- dar sıkı bağlanır. Bunun için ya- banicı yerlerde teneffüs etmek im- dânını ancak kendi muhitinde bu- Tur. Hattâ Fransızlar bile derler ki İngilizler için (Berlin) ve yahut (Paris) Je meselk Saygon ve ya hut Zengibarın farkı yoktur. İs- koçyalı lort ve yahut siteli iş ada- mı burada seyahat etse bile ken- dini gene Londrada Taymis kıyı- | larında telâkki eder. İngilizler hakkındaki bu fikir. leri iyi bilen Suat Rahmi mister (Greve) in tenis davetinde ebem- miyeti de anlamıştı, İhtiyar Manchesterli her halde kendisini hususi hayatıma karışmağa lâyık bulmuştu. Zaten büyük | zaferden sonra Türkler hakkındaki ecnebi ka- maatlerde büyük bir değişiklik olmuştu. “Afyon: zaferi her şeyden evvel Loit Corç kabinesini ve onun ar- kasında bütün bir harp devrinin İngiliz zihniyetini devirmişti, Fa- kat bu devriliş ilk bakışta belki de bir hınç uyandırmıştı, Fakat hakikatte Türklerin yurtlarını, şe- reflerini müdafaa eden yüksek seciyeli, kahraman bir millet ol. Fan çetin Tie leşklarları bile bu zaferden sonra Türklerin yar şamağa, yükselmeğe lâyik bir mik let oldukları kansatine varmış, lardır. Şüphesiz ki bu gibi kanaat Türkiyede iş yapan ecnebilere daha evvel ve daha kuvvetli ola- rak gelmiş ve yerleşmişti. Suat Rahmi bir muhabere kö- Wbi olarak girdiği Ingiliz şirke- deki mevkiinin birdenbire kav. vetlenmesini kendi şahsi varlı. ğile beraber bu milli şerefe ve- riyordü. O akşam yazihaneden daha la yürüyerek çıktı. RON Cahit Vapurdan çıkarken kolunun — Ne gibi? Yanyana kalabalıği yarmağa çalışıyorlardı. İskeleye çıkmak için hücum eden kadınlı erkekli kalabalık, ti pası çekilmiş gazoz şişesi gibi, köpürüp taşıyordu. Kalabalık arasında ayağına ba sılan şahıslardan biri haykırdı. — Hanımefendiler, böyefen- diler, nasırları koruyalım! Zoraki kahkahalar arasında is keleye fırlayıp biraz nefes aldık- ları zaman Macit sokuld — Nasıl, hâlâ görmedin mi? — Kimi? — Apartıman komşunu! Suat Rahmi bunu o kadar unut- muştu ki zahmetle | hatırladı. Omuzlarını silkerek dudaklarını büktü: — Unuttum bilet - — Tuhaf şey. Halbuki ben bu: gün yeni dedikodular — Nasıl? — Madenci Hulüsi bey dün ge- ce metresile mükemmel bir kavga etmiş. — Sebep? Sen? Suat Rahmi şaşırmıştı. Başını salladı: — Garip, çok garip... Benim bunların hiç birinden haberim yek. Macit şüphe eder gibi, âdeta onun kendiliğinden izahat verme sini bekler gibi görünüyordu. Suat Rahmi devam ekti: — Bu adamcağız bari iyi tahkikat yapsa da nahak yere sevgilisini hırpalamasa! Macit artık dayanamamış gil — Tahkikat yaparım kadınca. ğız mahvolur. — Hayrola! — Çünkü senin bu apartımana' Ona yakın olmak içir geldiği aranızdaki münasebetin pek etki olduğunu, onun bulunmadığı ge- celer senin alt kata indiğini, daha nasıl anlatayım, senin apartıma- mına mahsus misafir davet etme diğini velhasıl daha bir çok dik- kate değer noktaları tesbit etmiş- Ter ve Hulüsi beye haber vermişler. Suat Rahmi bütün bu tafsilâtı hayretle dinledi. Süme Tari — Ayıp şeyler, dedi, Bu biraz da benim şerefimle oynamaktır. Ben ne bu hamımı, ne de o zengin. efendiyi tanımıyorum. Ve bahsi kapatmak ister gibi mevzuu değiştirdi: — Sen doğru klübe mi gidecek: — Eve uğrıyacağım, — O halde orada büluşuruz. De nize çıkacağız değil mi? — Tabi Suat Rahmi Dörtyol ağzında ar kadaşından ayrılarak pazar yolu ma doğru yürüdü. Yolda bu muammayi düşür yordu. Demek en yakin &rkadaşları bi- le ondan şüphe ediyorlardı. Max in bu kadar terarı onu gösterin yordu, Fakat delikanlının kafasi o ki dar başka şeylerle dalu idi ki kendisini gıyabında olsun bu ka- dar alâkadar eden müammayi umutuyerdi. sirkesi vee)