Muharı Yakup Cemil beye selim veril. mesi asabını teskin etmek, dolayı- sile gururunu okşıyarak elle den silâhlarını almak içindi. Di- yanı harp, o zamana kadar hiç bir mevkufa yapılmıyan bir mu- ameleyi Yakup Cemil bey bhak- kında tatbik etmekte hiç bir mah- zur görmüyordu. Yakup Cemil: “Aferin, hükümetimi böyle görmek isterim!,, diyor Yakup Cemil bey, ihtiyaç his- settikçe odasından çıktığı zaman nı da üstünde muhafaza edi- yordu. Binaenaleyh en iyi çare, koridorlardan geçerken üzerine birdenbire hücum edip almaktı, silâhını O gün gene mulat veçhile ap- teste gidip çıktıktan sonra süngü- Ali Ahmet ar- lenbire çıktılar. ve Yakup Cemil beyin üstüne hücum ettiler. Yakup Cemil hiç ümit etmediği bu ani taarruz kar- şında kalınca şaşırmıştı. Silâhi- na davranmağa vakit kalmadan | altı kuvvetli Ve bir an içinde, zaten iki gece- denberi uykusuz kalıp fevkalâde yorulan mevkuf ibilâlci, bu taar- Tuza mukavemet edemedi ve he- men yere yatırıldı! Şimdi üstündeki üç tane oto- matik tabanca alınmıştı... Yakup Cemil bey, bu halinde bile itida- Tini bozmadı ve tabancaları al mırken bağırdı — Aman dikkat edin! Namlu- da kurşun vardır, bir kaza çık- yasın! Yakup Cemil beyin bu ihtari, Ömer çavuş ile arkadaşlarımı ikaz etti. Bunun üzerine ele geçen ta- bancalar, daha büyük bir dikkatle tahkik heyeti odasına götürüld Filhakika Yakup Cemil beyin ü bu otomatik tabar caların üçünün de bem şarjörle- Finde, hem de namlularında kur- şunları vardı, Silâhın tetiğine do- /kunur dokunmaz, birdenbire ateş almaları işten bile değildi. Binaen- aleyh tabancaların böyle zorluk- Ja alınırken hemen patlamaları ih- Gmalini düşünen Yakup Cemil bey, sırf aldıkları emri yı kirmek için, kendisine eden muhafızlarının bir kazaya kurban gitmemelerini istememiş ye onlara tehlikeyi hatırlatmıştı. © Yakup Cemil bey, silâhlı Map la ayağa kalktığı zaman silâh- larının cebren alınmaşma hiddet sedeceği, yeise kapılıp korkudan telâş göstereceği yerde, vazifesini muvaffakıyetle yapmış bir mül Tezeyi takdir eden bir kumandan gil bey, 1, kollarına yapıştı. — Aferin!.. Hükümetimi böyle görmek isterim!... Dedi. > — Etrafında bulunanlar, Yakup Cemil beyin fevkalâde hiddetle- merek oradakilere ve aklına geldi- Zi insanlara abıp tutacağını tah- min ederlerken, bu takdirkâr söz- lerini hayretle karşıladılar... Çün- kü o, memulün fevkinde memnun olmuştu... Şimdi adeta, gözlerini içi gülüyordu! Halbuki kendisi hakkında yapılan bu muamele her halde hoş bir şey değildi; ani bir Htihat ve Terakki | farihinde esrar perdesi | | Yakup Cemil niçin ve nasıl öldürüldü | AKŞAM 24 Haziran 1934 | MR tecavüz, bi Hi kadar sevdiği silâhlarını zorl dıkları haldı elinden tabancalarini alanları, onu müdafaasız bırakanları tak- dir ediyordu? Yakup Cemil, emin ve müsterih yatağına girdi. Çünkü Yakup Cemil bey her şeyden evvel devletin satvetli, hü- kümetin şerefli olmasını candan istiyenlerdendi. Gerçi o, siâhları- Di sonuna kadar muhafaza etmek, bunları teslim etmek fikrinde de- Zili. Fakat gene o biliyordu ki mevkuf bir maznunun üstünde si- Jâhlarını bırakmak caiz. değildi. Nihayet hükümet bir mevkufu icumdu. da nasıl oluyor böyle muhitini tehdit edecek vazi- yette bırakamazdı. Binaenaleyh behemehal elin- 'den ilâhları almacaktı ve alın- Onun kendi vazifesi, si lâhlarını vermemekti. Fakat hü- kümetin de vazifesi, bu silâhları almaktı. Yakup Cemil beyin fik- rine göre vazifesini yapmıyan bir hükümet, şerefini muhafaza et- mesini bilmiyor demekti. Halbuki hükümeti, hususile kendi mensup bulunduğu «İttihat ve Terakkiy. fırkasını temsil eden bir hül meti küçük görmek istemiyordu. Esasen ona böyle bir muamele yapmasaydılar, o kendisinden si- lâhlarını almadıkları için hükü- metin âciz bir mevkie düştüğüne kani olacak, hükümete karşı iti- madı büsbütün kalmıyacaktı. İşte Yakup Cemil bey, bundan dolayıdır ki, kendi aleyhinde ol duğu halde, silâhlarımı cebren al dıklarından memnun olmuştu! Yakup Cemil bey bundan son- kin bir tavırla odasına doğru ve odaya girer girmez evinden getirildiği halde iki gün- denberi el sürmediği çamaşırları- nı değiştirerek derhal yatağına girdi. Yakup Cemil bey, iki gece- | denberi uyumamış, çok yorgundu. Müsterih ve mütevekkil bir halde hemen uyudu. Demek ki tevkif | edildiği gündenberi gözünü kırp- mayıp gecelerini bir sandalya üs- tünde geçirmesi, sırf silâhlarını teslim etmemek içindi. Şimdi ar- nı alındığına göre, uyu” ir sebep yoktu. (Devami var) ( Akşam kapanış fiatleri) Esham ve Tahvilât Ünitürk 1 Bankası B7,— KM emi Ma 1 Göğe) ere jimente 1155) İttihat değir, 16, — Para ( Çek flatleri) e e a Nev York 79,39,08 ve vi evi e Me e Atina Zioti 4,22, e m Baki e e Amsterdam 1,1706) Kıymetli bir irfan yuvası: Gedikli küçük zabit mektebi Bu müessese ilk tahsilini bitiren çocuklara iyi bir istikbal hazırlıyor Cumhuriyet Türkiyesi donan- masının muhtaç olduğu bilgili, de- nizcilik ruh ve aşkile yoğurulmuş küçük zabitleri yetiştiren irfan yu- vası, deniz gönüllü küçük zabit hazırlama mektebidir. Geçen gün gazeteci arkadaşlarla beraber bu mektebi, ziyaret ettiğimiz. zaman, gördüğümüz intizam, temizlik ve mükemmeliyetten yüreklerimiz, gurur ve iftiharla kabardı. Daha mektebin kapısından içe | riye adım atılır atılmaz insanda, sessiz sadasız çalışan, mütevazi, | fakat gaye ve hedefi büyük denizcilik ocağında bulunulduğu ntibas hasıl olur. Deniz gedikli küçük zabit mek- tebi, Kasımpaşada eski bahriye müzesindedir. Bina çok geniş ve güzeldir. Mektebin geniş bahçe- sinde ve büyük kapısının önünde, İstanbulun fethinde kullanılan ve Türkler tarafından icat edilen ilk toplar, namluları yukarıya kalkık duruyor. Biraz ileride gene “Türk- İ ler tarafından yapılan ve top- çuluk mütehassısları tarafından bugün bile hayret ve takdirlerle tetkik ve temaşa edilen namluları mükemmelen işlenmiş, yivleri ara- dan asırlarca müddet geçtiği hak de, hi mmamış büyük toplari, ecdadımızın bu fen ve sanat hari- kaları karşısında, insanı derin te- fekkürlere sevkediyor. Kapının yan duvarlarina, ko- ridorlarına ve geniş salonlarma asılmış eski harp gemilerimizin armaları, / kabartma. modelleri, mektebin her şeyden evvel genç talebesine ecdadımızın bir zaman- lar bütün dünyayı titretmiş olan denizcilik rolünü aşılamak gaye- sini takip ettiğini gösteriyor. Bizi böyük bir nezaketle kabul eden İstanbul bahriye kumandanı kaymakam Talât ve mektep mü- inbaşı Talât beyler ile mek- tebin genç ve ateşli muallim za. bitleri, bize izahat verirlerken, mektebin her şeyden evvel donan- manın müstakbel küçük zabitleri- ni hakiki bir denizci olarak yeti tirmek gayesini takip ettiğini söy- ediler Donanmada efradı yetiştirmek, top ve silâhları temizlemek, onları iyi muhafaza etmek, bahriye za- bitlerinin nezaret ve direktifleri altında gemilerin teknik ve sair iş- lerini görmek vazifesi, gedikli küçük zabitlere düşen bir vazife) olduğu ürse, mektebin do- nanmamızın terakki ve yükselme) sinde, ne büyük bir rol oynamağa namzet olduğu derhal anlaşılır. Biz, mektebi ziyaret eti Zaman öğle vaki idi. Talebe mektebin geniş bahçe- sinde, ve deniz kenarmda kurul- muş tertemiz uzun masalarda ye- mek yiyorlardı. Mektep idare: şesine fevkalâde dikkat eder. De- nizciliğin cidden yorucu ve ağır vazifelerini görmek gürbüz ve kuvvetli bir bünyeye muhtaç ol- duğuna ve daha sağlam bir vü cut ta temiz ve kuvvetli bir gida ile temin edilebileceğine göre, mektep idaresinin talebeyi iyi ye. dirmek ve iyi beslemek hususun- da gösterdiği titizliği takdir et mek icap eder, dürü talebenin ia- : Deniz gedikli küçük zabit hazırlama mektebi muzlkası talebesinden bir Mektebin atlebesini ne kadar iyi beslediğini bir misal ile gös- termek için şunu söyliyelim ki ta- lebeye sabah kahvaltı olarak süt, reçel, pey akşamları ikişer üçer kap etli ve ir, tereyağı, öğle ve tatlı bol ve kuvvetli yemekler ver- Mektep, ilk tahsilini bitirmiş 15-16 yaşındaki bütün Türk ço- cuklarına açıktır. Mektebin tah- sili ortadır. Talebeye orta tahsi dersleri okutulmakla beraber, de- izcilik terbiyesi de verilir ve ec- nebi dillerden ingilizce de öğre- tilir. Talebe üç sene mektepte oku- duktan sonra üç ay depo alayın. da, piyade talimleri, bir sene müddet te muallim nefer sıfatile donanmada staj görürler. Mektepten yetişmiş talebenin ilk aylığı 25 liradan başlar. Mek- aldığı para az değildir. Mektepten emiş talebenin maaşları, ehli- yet ve kabiliyetine ve hizmet müd- 'detine göre muayyen bir nisbet dahilinde mütemadiyen artarak 120 liraya kadar çıkar. Talebe- hin yemek, elbise masrafları mek- tebe ait olduğu gibi, kendilerine her ay muayyen bir cep harçlığı ve her hafta ailelerini görmek üzere) bir gün izin verilir. Mektepten çıkanlar ve donan- maya verilen gençler, tesviyeci- lik, motörcülük, elektrikçilik ve saire gibi muayyen birer sanat öğ renirler. Binaenaleyh, muayyen hizmet müddetini doldurduktan sonra çekilmek istiyenler varsa, donanmada öğrenmiş oldukları sanatlar sayesinde, hariçte mü- kemmelen istikballerini temin et- miş olurlar, Şurasını da söyliyelim ki, mu- ayyen hizmet müddetini doldur- duktan sonra bahriye hayatından gekilenler arasında, bugün hı Fişte 150-200 lira gibi yüksek bir maaş temin etmiş olanlar çoktur. Mektep, ilk mektep mezunlarını kabul etmekle beraber, orta mek- sml tep mezunlarından veya müda- vimlerinden mektebe girme! yenleri de memnuniyetle eder, Bu itibarla deniz gedikli kü çük zabit mektebi, kendilerine muayyen bir meslek ve sanat tes min etmek istiyen gençler için eşine bir defa daha tesadüf edil mez bir fırsat teşkil eder. Bu fır. , satı kaçırmamak, ve velilerine terettüp eden bir van zifedir. Deniz gedikli küçük zabit mek tebi, bir temmuzdan itibaren tax lebe kabulüne başlıyacaktır. Da- ha fazla tafsilât almak istiyen gençlerimiz, her zaman mektep kabul gençlerimize idaresine müracaat edebilirler. Ahmet Hi ÜTAKŞAMDAN AKŞAMA Leyleğin attığı yavru (Baş tarafı 3 üncü sahifede) Gazeteler karanlıkta bırakılırs& ve kendileri hiç bir yerde doğra bir haber almak imkânı bulan mazsn sonra şu veya bu tarzda havadis neşrediliyor diye şikâyet etmeğe hak kalır mı? Ni Son günlerde Almanya başve- kili M. Hitler İtalyaya giderek M. Mussolini ile görüştü. Fakat iki başvekil Venediğe varmadan ev- vel gerek İtalyan, gerek Alman matbuat idaresi mümessilleri ora- , ya yerleştiler ve kendilerine mü- racaat eden gazetecilere resmi vd doğru haber verdil Gazete bugünkü dünyada bü- yük bir kuvvettir, İstihfaf o kuv- yeti ortadan kaldıramaz. Yalnız © kuvvetten hükümetin ve memle. ketin hakkile istifade edememesi neticesini verir. Demek ki zarari yalnız gazeteler görmez, Onun için, bu kadar hüsnü niyetle hü- kümete ve rejime merbut bir matt 'buatı en basit ve en haklı ricalas rında bile meyus etmekte ne hik- met mülâhaza ediliyor, anlıyamı- yoruz. Akşamci 5