17 Haziran 1934 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI Abdülhamit mahkemenin kararı hakkında vükelânın reyini soruyor hakemenin hitamini mütea- ir akşam Sait paşa ile dahi- re hazmı Mahmut Nedim, hari- | e nazırı Asım, maarif mazıri | paşalar saraya davet edil r. Yemekten sonra harem bah- inde bir küçük köşke götürü iler; Abdülhamit te burada idi Padişah bu vükelâya oturm: ini işaret etti; Abdülâzizin kat- inden bahsetti; yanında bulunan ühürlü bir bohçayı açtı; bohça çinden çıkarılan kanlı. elbiseyi aşalara gösterdi; gene topladı; sohçalıyarak üstünü Kâmil paşa- a kendi mührile mühürletti. Pa- alar katiller hakkında lânetler et- | ler, Bu elim tesir altında « meden sonra çekilmelerine mü- den sonra çekilmelerine mü- ıksat işin içyüzüne an vükelâya kend Bu bapta mecliste müzakere iyınen başvekil Sait paşa e gayet mühim olmak hase- tetkikinden sonra birer, birer beyan edilmesini söyledi. zır Hasan Fehmi efen- munlazam mahkeme- den çıktı. Vükelâ meclisince tâsen tetkikine mahal yoktur. incak bu ilâmın mecliste okun arz ile iradelerine tevfiki mu- iledir. Bu mütellim vaka dev- aliyenin felâket ve harabisi- mebdeidir. Mücssis ve müret- ri her kim ise dünya ve ahi- rette lânete mazhar olsun. Ancak is tayini ve katillerin cürümleri derecesinin tetkiki salâhiyetimin haricindedir. © Gazetelerde bazi şeyler dir. Bu meselede dü bir şey var ise o da icraatın Avrupaca bir suitesiri olup olmı- ğını bilmektir. Vakıâ mese- eye dahili bir şey mazarile bakılır se de burasının tayini hariciye nezaretine aittir. “Hariciye mazıri Asım paşa — ilgiler tarafından buna dair çi kadar hiç bir şey söylenil Yalnız İngiltere parlâmen- bu meseleden bahsolun- Mosoros paşa tarafından rilmiştir. il Sait paşa — Bu gibi si hususatın şimdiden keşfi BEİ olamaz. (Ne hariciye maziri, ne de bap paşalar Mosoros paşanın İnamesini mecliste okuma- . Diğer vükelânin da buna etmemeleri ve okunmasını eylememeleri çok gariptir. m paşa bu sözlerile İngiliz el. yaptığı mahremane tavsi- — Teroüme, iktibas hakkı mahfuzdur — bir padişahı hal" ettiler, Şürayi devlet reisi Server pa- devleti aliyeyi e malını yağma mıştır. Bu devlette yetmi; senedenberi unutulm eylemişti cüret | edenlerin dünyada en fena denilen adamlardan daha fena oldukları güphesizdir. Bunlar mücerret in- tikam almak için bu hali tecviz | ler, Veleyki katle cüret edil- Buna eyle memiş olsa bile yalnız hal” mese- | lesinden dolayı bu adamların kat- Vi icap ede Şeyhülislâm Üryanizade Ahmet | Esat efendi — İlâm usulü daire- sinde yapılmıştır. Meselenin es sına gelince bu havene hal mad: derine cüret ile milleti islâmiye ve devleti âliyeye büyük ihanet ektiler ki şu hareket milleti ielâmi- yenin mahvına bir. teşebbüstür. Buna dünya ve ahiret şehadet ede- Maarif yazirı Kâmil paşa — Bu bapta denilecek bir şey var ise © da kıyamete kadar katillere lü ir Hasan paşa — Bu adamları ömrüm oldukça lâ- netle yadedeceğim. Harbiye nazırı Osman paşa — Kanun hükmünün tamamen icrası lâzım gelir, İstikbalin temini buna bağlıdır. Ticaret nazırı Raif efendi, mi Tiye nazırı Vidinli Tevfik, harici ye mazırı Asım paşalar kanun dai- | resinde verilmiş hükmün icrası | iradeye mütevakkıf olduğu, Tap- | hane müşürü Ali Saip ve adliye nazırı Cevdet paşalar da mahke- | menin hükmü kanuni ahkâma | müpteni olmakla bu bapta denile- cek şey olmadığı reylerinde bu lundular. Bunun üzerine (hükmü nakze- decek kanuni bir merei yak ise de mücazatın icrası yahut tahfif ve affı padişahın hukukundan bulun- duğuna dair) müttefikan bir maz- bata tanzim ve arseylediler. İl Abdülhamit bununla iktifa et medi, Mabeyinde umumi bir mec- is aktettirdi. Bu mecliste vükelâ ile sadaret mazulleri, müşirleri, ferikleri hazir bulundurdu. Sait | paşa (bu iş karışık bir şey oldu. ğu için) meelise riyasetten kâf etti, Riyaset csbak sadrıazam Saffet paşaya tevdi edildi. Bu mecliste beyan olunan rey: | leri sadrazam Sait paşa hatıratı. | mın birinci cildinde yazmıştır. Burada reyini en serbest olarak | esbak sadrazam Tunuslu Ha; reddin paşanın vermiş olduğu & rülüyor. Hayreddin paşa şöyle diyor: (Bu meselede velinimetimizin hasıl olan tereddütleri üzerine | bendegön ve âyanını cem ile mü- gavereye müsaade etmesi müsek lem olan adalet ve merhametleri- mi bir kat daha yükseltmiş olmak- la teşekküre şayandır. Bu mesele bir politika rengini aldı. leraata esas sarayda teşekkül eden komis- 'de arkadaşlarından gizlemiş- oluyor.) ivkaf nazırı Suphi paşa — Bu edenler memleketin fe yonun rey ve ittifakına bina edil. | Kanun hükmi Tetrika No. 304 müşareket gibi hükmedilmiştir Buna mebni ilâm hükmünün icra- dakatim hasebile zamanın | hükmüne muvafık göremiyorum. | AF ve tahfifi padişahımızın mer hametine bağlıdır.) Diğer reyler arasında nazara şayan olanlar vardır. Nafia nazırı Hasan Fehmi sa — (Hal mebdei olmuştur. Buna sebep olan- devletçe felâketin lar kıyamete kadar lânetle yado- Tunacaklardır. Gönül kanun hüke | icrasını arzu eder. Fakat bunda dahilen ve haricen mahzu- Fu calip olmak ihtimali vardır. Da- hilden emin isem de hariçte suite- sir uyandırabilir. Bunu kestirmek keşif ve keramete mütevakkıftır. Bu iktidarı da haiz değilim, Padi- münü şahımızın iradesi ne İse isabet ondadır.) | Sabık hassa müşiri Rauf paşa — Hükmün icrası farizadır.. İş pek mühimdir. Mücasiri ibret göstermek lâzımdır. Kanun bük münün tamamen icrasını efendi mizden rica ederim. Hal' meselesi Şu bulunduğumuz vahim neticele- | Tİ vücuda getirmiştir. Abdülâzizin lütuf ye inayetlerine müstağı kım. Elân şu bal üzerine matem etmekteyim. Hükmün mutlaka ic- yası fikrindeyim ve bunu efendi. mizden tekrar istirham eylerim. Adliye nazırı Çevdet paşa — Adliye nezaretinde bulunduğum. reyinde- yim, Zaten icra bir emri tabiidir. Tahfif ve tebdili bir şeye müste- nit olmak lâzım gelir. Öyle bir se- bap güremizorum, Görsem arası | derim, Mecliste başka taraftan da bir sebep beyan edilmedi, Yal. ız gfendimizce bir sebep var ise icrası fermanlarına bağlıdır. cihetle ilâmların icrası Harbiye nazırı ve mabeyin mür giri Osman paşa — Kanun bük münün icrası mukaddes haklar. dandır. Şehit merhum bir padişah Her halde müessir bir ibret | icrası lâzim gelir. Kanun hükmü: nün icrasını efendimizden istir ham ederim. İlimlarda bir kusur ve hata var ise adliye memurlar na aittir. Şeyhülislâm Ahmet Esat efen- di — Müftü olduğum mülâbesesi- le şeriat lisanından söylenilecek sözü arkadaşlarla arzettik. İş pek mühimdir. Tahkikat, istintak usu- len cereyan etti, ilâm hükmü icra olunmazsa sonra fesatların öl alınmak kabil alamaz. ilâm hük- münün icrası reyindeyim, Mahmut Nedim paşa — Kanun hükmünün tamamen icrasını rey ederim. Esbak sadriazam Saffet paşa — icra ve tadili padişahın en büyük haklarından dır. Bu bapta rey beyânından âci- zim. Meclis âzasından diğerleri kar nun hükmünün icrasını veya tah- fifini hep padişahın reyine bıra kıyorlardı. Reyler sıra ile imza edilirken Abdülhamit sadrazam Sait paşa- yı, sadaret mazullerile şeyhülişe lâmı huzura çağırdı. Mesele etra- Fin tü. Meclisin kararı | olduğu için Suat Rahminin fir « ZAkşam, ın edebi tefrikası: 4 PA'T Bürhan Delikanlı sade bir muhabere memuru olarak işe başladığı halde hafta geçmeden limitet şirketi salâbiyettar vekili sıfatile büyük bir işin takibine başlıyordu, Ankara muhiti merkezi Mam chesterde olan limitet şirketin yer- li ve ecnebi eski mensuplarına pek yabancı geldiği halde Suat Rahmiye pek öşina idi. Delikanlı iki yıl süren mücadele yıllarında! milli hareketin kaynak noktası olan bu şehirde bir kaç kere bu- lunmuştu. Ve harpte yanyana çar- Pıştığı silâh arkadaşlarının, ku- mandanlarının çoğu gene orada yeni hükümetin teşkilâtında ça- Bşıyorlardı. Türkiyede muamele yapan ec- nebi şirketlerin en büyüğü nam ma iş takibi için Ankaraya gelen Suat Rahmi dostlarının ve aşına” larmın arasında elbette muvaffak olacaktı. Zaten halli lâzım gelen mesele şekle ait bir muameleden ibaret ma namına görünmesi pürüzün or tadan kalkmasına kâfi geldi. Daha Ankaraya geldiğinin ilk günü telgrafla şirkete verdiği mu- vaffakiyet haberi başta Mikael Torosyan olmak üzere bütün ar- kadaşlarını hayretlere düşürdü. Patron ona verdiği cevapta ir kının diğer milletlerden esirgedi- memnuniyeti bol ve ateşli W sekkür kelimelerile ifşa ediyordu. Suat Rahı ğı sas lâhiyetname ile firmaya ait yüz yetmiş bin liralık çeki cebine koy- duğu zaman kendisinde büyük iş lere karşı kuvvetli bir kabiliyet ok duğunu anladı. Cebindeki mühim servet onu hiç alâkadar etmiyor- du. Fakat yaptığı işten duyduğu haz gözlerinden taşacak kadar kuvvetli idi Genç adam mesleki hayatı çizdiği programın ilk adımında sendelemeden ve sürçmeden ileri atılmıştı. Vakıâ bunda onun şahsi mua refelerinin, dünkü hayatına ait kıymetli temasların da tesiri var. dı, Fakat muvaffak bir iş adamı olmak için nasıl bir yolda yürü- mek icap ettiğini öğrenmişti. Ti- caret hayatında her şeyden evvel dürüst ve açık olmak lâzımdı ve delikanlı aile, tahsil ve askerlik çerçeveleri içinde geçen yetişme ve hazırlanma devirlerinde bu | meziyetlerini kuvvetlendirmi; | Babası miralay Rahmi bey, öm-| rünü muharebelerde geçirmiş €s- ki bir askerdi. Tekaüt olduktan sonra İzmirde küçük bir çifliğe çe- kilmiş, dinleniyordu. Annesi, ce kadınlık sek kahramanlıklar gösteren kor kusuz, silâhşör, tam asker karısı bir kadındı. Onun için Suadın ço- cukluğu âdeta ateşle barut ara- sında geçmiş, tahsil devreleri de Amerikan kollejinin sıkı disiplini içinde devam etmi Fakat onun henüz ham ve tec- vübesiz bilgisini törpüliyen as- kerlik hayatı olmuştu. Mektebi bitirdiği gün milli mü- cadele | başlamış bulunuyordu. Suat Rahmi o zaman İstanbul da idi ve burada iş bulmak pek güç değildi. Fakat babası da İz mirden Ankaraya gelmişti, Çif- likleri işgal edilmişti, Delikanlı kendisini istanbulda o kadar ya- | bancı buluyordu ki diplomasi | elinde bir iki gün Sirkeci otellerin- y şirketten al Cahit de âdeta sokakta kalmış bir adam gibi dolaştı. Arkadaşlarından bir Bulgar genci babasının sabun fab- rikasında ona iş bulacağını söylür yordu. Suat Rahmi Anadolu içinde kaynıyan milli davanın heyecanile serapa sinir kesilmişti. İstanbulun. havası öz Türkler edilemiyecek kadar Hususile ingil İyi bilen Suat Rahmi milletine, memleketine kar- 4: yabancı insanlar tarafından y pılan çirkin, iğrenç hareketleri daha vazih surette görüyordu. Mağlüp miletler eski devirler. de zincire vurulur, satılır, en ağır hizmetlerde kullanılır, ve yahut kılıçtan geçirilirdi. insanlığın me- deniyet iddialarından uzak kal dığı eski devirlerde bu hareket pek tabii görünüyordu. Fakat fi- kir ve sanat.hayatının beygelmilel kıymetler ifade ettiği ve insanlık hisleri hayvanları himaye edecek kadar inceldiği olgun bir asırda galipleri duyduğu ihtiras ve ta- hakküm tarihten evwelki zülüm ve işkence eserlerinden çok daha azgındı. Edebiyatı, tarihi, şerefli bir mazisi ve kuvvetli bir medeniyeti olan varlıklı bir millet müstem- lekelerin ham ruhlu devşirme si lâhşörlerine ezdiriliyordu. Galiplerin şerefine ve sözüne güvenerek silâhlarını teslim. edeni yüksek bir milletin hürmet ettiği kanaatlerine ve müesseselerine hakaret ediliyor, İstanbul sokak ları orangatanlardan bir gömlek yukarı mahlükların ispirtolu sal. yalarile kirleniyordu. Suat Rahmi seviştiği candan arkadaşlerile başbaşa kaldıkları zaman İstanbulun bu teneffüs edilmez havasından şikâyet e yor, artık mukavemete, taham- müle takatı kalmadığını söylü- yordu. Ve nihayet silâhsiz Türk as kerlerinin eşkiya haşkını gibi ge- ce yarısı yataklarında süngülen- diği mahuf bir gecenin sabahın da İstanbuldan kaçtı, Artık Anadolunun düşman diş leri geçmiyen yalçın dağlarında ciğerlerinin bütün kuvvetile nefes alarak, bastığı yerlerde şerefinin ağırlığını çekecek salâbeti bular» rak milli kıyamın membama doğ- ru gidiyordu. Orada ilk defa gördüğü çehre- ler ona en sicak ve yakın kardeş” ler gibi göründü, orada ki adı, sanı, yaşı belli değildi. Her- ken bir kafa, bir gönül bir insan olmuştu ve bu insanı büyük Şefin arzın mihveri gibi muhtini hare- ketine rameden yüksek başı tem- sil ediyordu. Suat Rahmi bu cazibenin işine girdikten sonra değişiverdi. Mü- .cadelenin her safhası ve milli ki- yamın her ileri hareketi onun dü- süncelerine başka yollar açıyor. du, Bu mükellâh kıyam mekt sıralarında, kitap yaprakları ara- sında kazandığı bilgiye âdeta ci- lâ veriyor ve devlet, millet hakla rına, hukuk o mefhumlarına ait ilirden, kitaptan kazandığı ka- maatleri altüst ediyordu. Suat Rahmi ilk defa büyük ku- mandanlık emrinde tercüman ola- rak bulundu. Sonra hareket baş- ladığı zaman Afyon cephesinde ordu karargâh yaverliğine tayin edildi. * (Arkasi va: 17 Haziran