22 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

22 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sabife 8 Paris apaşları arasında. Kadın yüzünden iki sabıkalı arasında kanlı bir vaka oldu Paris gazeteleri apaş denilen sabıkalılar arasında vuku bulan bir. cinayetten ve bunun feci neticelerinden uzun uzadıya bab sediyorlar. Hadise şudur: Villet Parisin apaşlarla ençok dolu olan mahallelerinden biri Bu mahallenin en korkunç, tehlikeli adamı dövmeli Zo deni- len bir apaş idi, Bu apaş, bütün mahalleyi dehşet altında bulun- duruyordu. Marsel Buviye namında bir sokak fahişesile beraber yaşı- yor, ve bunu arkadışlarına karısı olarak prezante ediyordu. ir ay evvel Zo metresinin ken- isinin rakibi olan Milo amında diğer bir apaş ile münasebette bulun- duğunu öğrenmiştir. Apaş esna- fının böyle bir mesele karşısında İörf ve kanunları da kat'idir. Bir arkadaşın dostunu ayartan apaş, hain olduğu cihetle, apaşlara mensup addedimez, öldürülür. EE kabil. vaziyetlerde suçlu nn, arkadaşları. tarafından öldürülmek İçin derhal mubitini terkederek başka bir şebre ve yahut ecnebi bir memlekete gitmesi lâzımdır. — Bunlar, © ekseriyetle, Marsilyaya, — Brükselo | veyabut Barselona giderler. Milo Marsele caka satmak Zo'dan korkmadığını, göstermek için yerinden kımıldanmamıştır. Fakat bu cakası, hayatına m olmuştur. Bir gece polisler, Villet mahallesinin issiz va karanlıkbir sokağında, Milo'nun kanlı cesedini bulmuşlardır. Dövmeli Zo rakibinden kanlı bir surette intikamını aldıktan dan kaybolmuş, polisler adıkları balde, hiç bir bulamamışlardır. Küçük bir oteld. Sen nehrinin ortasında kâin bir adacıkta hanı andıran ufak bir Bu otel Baba Lui na- mında, apaşlara, hırsızlara yatal- lık vazifesini gören ihtiyar bir sabıkalı tarafınd; are edik mektedir. Zo, ibini öldürdük- ten sonra yakalanmamak için Baba Luinin bu oteline giderek saklanmıştı. Zo bu otelde, kendisini emni- yette hissetmesine rağmen telâş ve asebiyet göstermekten de geri kalmıyordu. Otelci, müşterisinin bu. telâsımı görmekle berab: sebebini sormağa cesare edemi- yar, bunu, bir sevda macerasına atlediyordu. Çünkü ihtiyar otelci, apaşın hayattan ölümden pervası dığını pek alâ biliyordu. Günler, haftalar geçiyor, Zo in bir hayat sürüyor, otelden arı adım atmayordu. Bir gece, yemeğini, sessiz, e- dasız, yedikden sonra uyumak için üst kattaki odasına çekilmiş- tir. Yukarı çıkarken, merdivende otel ibi gibi ibtiyar olan garsonu baba Batiste rast gelmiş ve ona bir sigara uzatarakı ten sonra odasının kapısını hızla kapamıştır. Karanlık bir gece Gece kapkaranlıktı, Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Otelin köpeği bahçede, acı acı uluyordu. İbtiyar otelci, ocak başında pinekliyen zevcesine: — Haydi bakalım vakit geldi, biz de yatalım demiş ve elektrik- leri söndürerek odalarına çekilmiş- lerdir. Aradan bir müddet geçtikten sonra otelcinin karısı, korku ve beyecan içinde yatağından fır- layarak ve kocasını dürterek: — Lul, kalk, yukarıdan kula © bulunuyor, © kanlardan da düşemede bir gölcük ğıma silâh sesleri geliyor diye kocasını uyandırmıştır. Fakat karı koca kulak kabart- tikları halde şiddetli yağmurun aırıtısından ve köpeğin acı acı ulumasından başka bir şey işitme” mişlerdir. Karı koca tekrar yataklarına çekildikten bir müddet sonra Yar otelci, yukarı kattan bir inilti işitir gibi olmuş, ve yukarı kata çıkarak iniltilerin, apaşın yattığı odadan gelmekte olduğunu duy- muştur. Lai, kapıyı açarak içeri, dalmış, burada şu manzara ile karşılaş tr: Zo yatağından aşağıya düş- müş, ylzü, göğe kan içinde yarasından © sızan basıl olmuş bulunuyordu. Apaş can çekişiyordu. Otelei, kendisini kim vurduğunu apaştan sormuş © da sönük bir sesle: — Karım, karım diyerek can vermiştir. > Kadın yakalanıyor Bir mlddet sonra otelcinin ihbarı üzerine gelen “polisler, müthiş apaşın kalbine sıkılan bir ” kurşunun tesirile öldüğünü tespit © etmişlerdir. Katile gelince apaşın ölürken sönük bir sesle otelciye söy- lediğ sözler, bu esrarengiz cinayeti aydınlatıyordu. Binacnaleyh po- Hisler, uzun bir araştırmadan sonra maktul apaşın eski metresi Marsel'i bir batakhanede yal © mışlardır. Marsel bidayette, Zo'yu öldürdüğünü inkâr etmiş, fakat müstaotik huzuruna çıkarılınca, en nihayet itirafta bulunarak demiştir ki: — Aşılam Milo'nun intikamını aldım. Milo, yer yüzünde, en çok sevdiğim yegâne erkekti. Zo onu, bir gece dar ve karanlık bir sokakta kıstırarak öldürünce, bende intikamımı almağa ve Zo'yu öldürme- ğe karar verdim. Bunun için fırsat kollayordum. Milo'nan dostları, intikamını almak için bana yar- dımda bulunmağa yemin etmiş- lerdi. Zo'nun bu otelde saklan- dığını gelip bana haber verdiler. Ben de alt katta açık kalan pencereden içeriye daldım. Zo'nun. odasına © girerek © karyolasının altında saklandım. Zo uykuya dalınca, o karyolanın altından çıkarak © tabancamı © kalbine sıktım bu suretle, öldürülen âşt kımın intikamını aldım, Bu kanlı facia bu kadarla kak miyacaktır, Villet apaşlarının, Zo'yu! öldürmek için fahişe Marsel'e yar- dim etmiş olan Milo'nun arkadaş- larından intikam almağa kalkışa cakları muhakkak addedilir. Italya başvekili M. Musolini geçen hafta Torino şehrinde bir nutuk irat etmiş, kişi dinlemişti. Resmimizde nutku dinleyenlerin bir kısmı görülüyor. Tetrika Küçük No. 18 Naklllı Didar'ın gözleri içine baktı: — işte bundan ibaret... Bu meseleye dair ne düşünüyorsunuz? Kızın yüzünde ince bir tebes süm belirdiğ — Uydurduğunuz yalan gayet #alrane... Maamafih, muvafık... — Öyleyse, pederinizi görerek izdivaç teklifinde bulunmaktan başka yapacak iş kalmıyor! Bir kaç saat sonra kendisini ziyaret edebilir miyim ? Kır, bir dakika kadar düşündü. — Eve gayet genç döner. - diye cevap verdi. haizi ehemmiyet mağazasında ziyaret edebilirim. Her halde, bütün gün bundadır, değil mi? Kız, başile tastik işareti yaptı. — Öyleyse yarın öğleden evvel gider, görüşürüm. Gerçi büyük- lerimden birini göndererek onun talebinde bulun- pederiniz, bu kaideye etmedim diye bana kızsın... Şayet ziyaret edeceğimden kendisini haberdar "ederseniz iyi olur. Bu suretle, ziyaretimden dolayı hay- rete düşmez. Kiz — Pek ala., Kendisine haber ririml -dedi Birdenbire erkeğe doğru döndü. Onunu gözleri içine baktı ve eli ile kolunu sımsıkı yakaladı: — Beyefendi! rica ederiml Al lah aşkına. hakikati söyleyin. Benimle alay etmiyorsunuz ya.. Didar sesi öyle titreyordı ki, Ferit, onu teselli mecburiyetinde kaldı. Adeta bir ağabey gefkatile ona baktı, Kızım gözleri yaşla y değill Sizi noile İsterseniz temin ederim, Didar hanım. - diyerek, sesinde katiyetle ona teminat verdi, Kız, bir saniyo daha erkeği tetkik etti, Endişeli ve hüzünlü gözlerini erkeğin vakar ve emniyet ilka eden gözlerinde durdurdu. Ferit, tekrarladı: — Sizi temin ederim... Ne ile isterseniz. Kız, artık emniyet etmiş gibi. göründü. Göstermeden, usulle göz. yaşlarını sildi. Yemek, nihayetine eriyordu. Genç kız hiç birşey içmemiş, yememiş gibiydi. Arkadaşının ısrar- larına rağmen bunda taannut göstermiş Mütenddit defalar: — Buyursanız a. -lara mukabil: — Hayır, mersi., Vallahi istiham yok. - cevabını vermişti. Solğun bir yüzle ilâve etmiştir — Kendim yiyip içmiyerek sizin 'de iştihanızı kapattığım anlayo- rum. Affınızı rica ederim. Yemişten sonra kahve ismar- ladılar. Garson, likör i“ içmi yeceklerini sordu; Didar — Ha cevabiniverdi Ferit © —adine bir yıllanmış konyak getirtti. Kızdan müsaade bir de puro yaktı, Tam puroyu yakmıştı ki Ve otomobili geldi. Garip şeyl Bu- rada aşağı yukarı iki saattir otu- ruyorlardı demek. , olomobilden indi, Ferit bey, onu, yanına çağırdı: — Haydi oğlum! Sen tramva) bin, istediğin yere git, Otomol ben kullanacağım, Şoför, hürmetkârane selâm ve- rerek çekildi, gitti. ilânlar — Aşk, macera ve cinayet FamamZi (va - Na) Didar hanımın gözleri dalmıştı. Müphem, dumanlı bir takım şeyle? düşünüyordu. Bogazdan geçen büyük bir seyyah vapurunun ağır hareketini seyrediyordu. Elini tekrar genç erkeğin koluna koydu. — Beyefendi | - Dedi, - siz, dün bana bir sual sormuştunuz Bu gün aynı suali size ben tekrar- layacağım: Burada, benim yanım da, bana söz vermiş olmakla yap- ığınız şeyin ne demek olduğunu kavrayor musunuz? Beyfendi, kendi hesabınıza gayet yanlış bir adım atıyorsunuz galiba... lstik- bali düşünmek... Benimle ne ya pacaksınız? karnımda bir çocuk var... Onu doğuracağım.. Bu çocuk, sizin addedilecek... Buna nasıl dayanacaksınız? Ferit, koluna sarılan küçük elini tuttu. — Hanımefendi! - dedi- Bütün bunları düşündüm. Şimdi sizin bana sorduğunuz bütün bu suak leri kendi kendime sordum. Har yırl Beni kararımdan hiç bir şey, biç bir kuvvet caydıramazl Derin derin içini çekti. — Bilmezsiniz... Düşüncelerimin ne olduğunu bir türlü kavrıyas mazsınız. Kız, kaşlarını çattız — Pek âlâ... Insani vazifem sizl düşünceye sevketmek.., Sizl böyle bir işe sürüklediğim için vicdan azabı çekmiyeyim de... Ve bu, konyak kadehini muhteviyatını sonuna kadar içtik- ten sonra garsonu çağırdı. Hesap istedi Sonra, arkadaşına sordu, — Ister misiniz ? Sizinle bera- ber Bentlere kadar giderek ufak bir gezinti yapalım ? Kız, mütereddit göründü. Sonra — Şey... “dedi. - Eve dönsek. azıcık yorgunluk hissediyorum da, Erkek israr etmedi. Hesabı tesviyeden sonra, yer lerinden kalktılar, otomobile doğra yürüdüler, — Sizi gene Şişliye evinizin önüne mi bırakayım ? — Evet efendim... Lütfen... Erkek şoför yerine, kız da onun yanına oturdu. Kuruçeşme... Ortaköy... Beşik” taş... Dolmabahçe Bütün yol imtidadinca süküt ediyorlardı. Yokuştan tırmanarak Taksime çıktılar, Harbiye .. Osman bey... Şişli palasın yanındaki saptılar. Delikanlı, otomobili, dün taksinin durduğu yerde tevakkuf ettirdi. Didar hanım, inmek üzere ha- zarlandı. dönerek, (Arkası var) ii Sli UMUM EMLÂK ACENTESİ Müessesasine tevdi ediniz | BAHÇEKAPI TAŞ HAN 21-22 Posta Kutusu 508 No, 20 - TELEFON 20807

Bu sayıdan diğer sayfalar: