14 Teşrinisani 1932 yılkı Zee Zavallı Pagnam Arsenal'in (W) sistemine Parisliler hayran kaldılar Uv ai e, 1 ax uu W sisteminde muhacim hattının rabıtalarını gösteren bir fransız krokisi Bir zamanlar milli takım antre- | nörü mister Pagnam tarafından oyuncularımıza tatbik ettirmek istenen (W) sistemi şimdi bütün fransızları çandan alakadar eden bir futbol bahsi oldu. Zavallı Pagnam, bizim gökten inme malümatlı mütehassıslarımızı bu sistem hakkında bir türlü ikna edememişti. Halbuki o sistemin müsveddesini oynadığımız maç- larla Pağnam gittikten sonra yap- ığımız şu son maçları mukayese ektiğimiz zaman kendini bir türlü sevdiremiyen zavallı mister Pağ- nam için yüreğimiz bir daha yandı. © Bulgar milf takımma karşı nasıl oynadıkları malüm olan milli takım elâmanlarını, daba dün Levskiye karşı yenilen Galata #aray oyuncularını ehemmiyetsiz gibi tavsiyelerle âdeta şuurlu futbolcular haline getiren an İrenörün o harici temaslarımızda yaplığı keramete yakın şeyleri de bu vesile ile bir daha hatırladık, Sofya maçlarındaki takım teşki- ini, Yunanistan seyahatında ki ikinci maçtaki muvaffakiyetli oyu- numuz falan, adamcağızın fudbolu hakkile anladığına bazılarını inan dıramadı. Ne ise yaptık, yakıştırdık fat muvaffak olduk. Şimdi muallime en ziyade mühtaç olan bu şube miz de antrenörsüz kaldı. Kendi kendimize: yapmak iste- diğimiz şeyler göz önündedir. Ne takım teşkilinde, ne tâbiye tati kında ne olduğumuz malüm olmıyan bir şekilde yuvarlanıp gidiyoruz. Bize şu mukaddemeyi yaptıran hadiseyi anlatalım: Geçen hafta Londranın en üstat takımı olan Arsenal Pariste bizim çok iyi tanıdığımız Rasing klüple bir maç yaptı. O maçı 5-2 kazanan ingilizlerin oyunu bilhassa Arsenalın saha üstündeki bakıyesi fransızları hay. ran bıraktı. Bütün fransız münkit- leri İngilizlerin beş golle kanaat etınelerini daha fazla gol atmak temediklerine hüküm ettiler, Şimdi Fransızları işgal eden yegâ- ne mevzu Arsenalın | W siste- Fransız mütehastısları bu siste- min Fransada da tatbiki için yeni bir çığır açmaktadırlar. Gazete- lerde çıkan yazılarda (W) siste- bulunmaz müessiriyeti Fransız lisanmın en ince teferruatı kısacık cümlelerle anlatabilen üslübundan tadılıyor. Yukarı koyduğumuz resim W) sisteminde muhacım hattının saha üstünde gidip gelme hususiyetleri Neem isini minnet oyuncular arasında çizilmiş çiz- gilerle çok güzel anlaşılmıştır. Ipsayıtları geri, cenah ve merkezi ileri oynayan hücum hattının fütbol sahasını nasıl bir mekik gibi dokuduğu da tekinik bir ma- Kale ile izah edilmiştir. Gabriel Hanot imzasile çıkan fransızca makalenin hülassasını naklederek futbolcularımızın teknik bahisler üstünde de fikir yorma- larına | vesile olmak istiyoruz. Fransız münakkidi şöyle başlıyor: Geçen gün Racing'i fevkalâde güzel bir Seil'le yenen Arsenal'in Saha üstündeki tertibi ve tabiye- sinin anahtarı şayanı dikkattir. Fransada da bu tarzın tatbiki meselesi üzerinde fikir yormak arzusunun insanı işgal etmemesi mümkün değildir. Arsenal takımının sahada ki fw) şekli oyunun her ânında kaskatı aynı tarzi muhafaza etmiyor hü- cumların açılış ve kapanişlarına ğişsin Arsenal oyuncuları mülsait fırsatta hemen fw) kalıbı ma giriyorlar. Üçü önde, ikisi biraz geride oynıyan mühacimlerin esas rolleri şöyle anlatılabilir: Pasların ran- devu mahalli Insayfların faaliyet murabbaları içinde oluyor. O iki iç oyuncu sanki dizginleri elinde tutan birer arabacıdır. Bulunduk» ları yer itibarile altı adımda ge- riye gidince müdafaa, dört adım ilerleyince hücum oyuncusu ha- ne gelen bu iki adamın sevk ve idare ektiği hücnmların istikametini evvelden kestirmek mükün ola- mıyor. Çünkü hücum hattmdan arkada yer tutmuş olan bu fut- bolcular rakibin haline göre vaz- iyet alarak baran mekeze, gatti bazen merkeze, hatta bazen sol- dan sağa kadar yer değiştirerek bütün hücum hattının müthiş Deplesmanmı meydana getiriyor- lar,Racinge karşı oynayan Arse- palliler de biz her zaman bu fevkalâde seyyal hali gördük, Bazan sağ açığın, sol iç tevek- kuftan peyda oluvermesi hep bu yüzdend.. Hücum hattında yerini oldukça muhafaza eden merkez muhacimi idi. Onun esalı vazifesi, karşı tarafa) göz dağı vermek ve her hücum başlan Bıcında ileri atılarak karşı taraf müdafaasını şaşırtmak idi, Bu suretle hep bir bizada akış yapmıyan muhacimlerin şut zavi- ve ofsayt olma- sinlere gelince, cenah muavin lerinin yegâne vazifeleri cenahtan gelecek bülcumları karşılamaktı, Merkezden açılan hücumlara karşı arkada oyuyan inraytlar çıkıyor. lardı. Eğer insaytların bulundukları mevkiler bu merkezden bücumları karşılayacak halde değilse, bu vazife doğrudan “doğruya müda- filer bizasına yakın oyniyan mer- kez muavine düşüyordu. Cenah müdafilerin vazifeleri de ayni muavinler gibi idi. Yalmz kenardan gelen hüçumlara çıkan Bekler ortadan gelen muhacım- ları merkez muavine bırakıyorlar- dı. Iki kırkbeş dakika gözlerimiz önünde sistemin harikuladeliği ile dünyanın en seri ve en güzel futbollarından birini yaşatan Ar- senallılar istemiş olsaydılar on golda atabilirlerdi. Mesele gol adedinde değildir. Asıl iş bu sis- bizim de | tatbik edip edir. İngiliz üstatlarının 0 nefis tarzlarını gördükten şonra imrendiğimiz bu sistemi çekinerek istiyor, Fransızlar bizim beğenmiyerek geri gönderdiğimiz mister Pag- mam'ın öğretmek istediği sistem hakkındaki kanaatleri yukarıdaki hülâsadan belli oluyor. Ihtimal bu yazıyı okuyan bazı Pağnam | aleybtarları Fransız münelkitleri- ninde bir şey anlamadıklarını hükmederek kanaatlerinin rahatını bozmıyaklardır. EŞ Cihan şampiyonu siyasi hatipmiş Amerikan © gazeteleri, sabık boks şampiyonu amerikalı Tü- ney'n büyük muvaffakiyetinden bahsetmektedirler Son Amerika reisicumhur inti- babında ekseriyeti kazanan Roz- velt'in en kuvvetli propağanda hatibinin sabık boks şampiyonu Tüney olduğu herkes tarafından tastik (edilmektedir. e Filhakika Tüney çok kuvvetli nutuklarla yeni reisicumhura mühim bir ekseriyet © teminine O muvaffak olmuştur. Leviski Klübü diskalifye edildi Sofya, 12 (A.A. ) — Balkan muhabiri mahsusumuz bildiriyor: Leviski klübünün Istanbulda yapacağı maçlar için yalnız Bulgar federasyonundan müsaade almakla iktifa ederek asıl Sofya mıntaka- sından izin almadığı anlaşıldığın dan bu klübün biç bir maç yap- mamak üzere 3 ay müddetle dis- kalifye edilmesi karargir olmuştur. Amanyada profesyonellik Cenubi Almanyadaki bazı klüp- ler tarafından teşebbüs olunan profesyonellik cereyanı ilerlemek: tedir. Şimden bir organizatör beyeti profesyonel maçların tertibi için mıntakalara müracaatta bu- laumuştur. Küçük 14 Teşi ilânlar — Aşk, macera ve cinayet romanı — Nakll!: (VA - NO) Mektubunuzdan gayet münev- ver ve dürüst bir zat olduğunuz anlaşılıyor. Bittabl gayet iyi, an- larsınız ki, münevver ve dürüst bir insanla karşı karşıya gelmeği çok isterdim. Tahmin edrim ki, bu ilk intiba inkisari hayale uğratmaz- sanız. Halime acıyınız. Benimle aliy etmeyiniz. Selamlar efendim. D.M. Genç adam, tam “mektubu ni hayete erdirmişti ki, bu sırada, haykırıyordu: gelin, yetişin üç on,, oldum. yene iyi. biliyormışsı- siz benden daha nır. Yoksa, aşk hususunda gayet iyi bir haber aldınız da onun için mi yenildi? Sizin oyunda taliniz mi bana sirayet etti? Öyleyse zarar yok. Aşk için ber şey feda olsun... Delikanlı, odadan odaya, bazin bir tebessümle, arkadaşıma baktı. Bu tebessümün içinde, beraber, azıcıl Cevap vermeden mektubu katl: Cebine koydu. Moorloch, kalktı, — Oyunu kaybettim. Bari rine bir bardak soguk su içeyim. Fena halde susadım. Hello, Ferit beyl Yerimize Adnan bey oynasın da biz seninle büfeye gidelim Birer tane Cinzano - gin kokteyli içeriz. oyun masasından 4 Ertesi gün, Ferit Kadri be, taksi ile Sıraservilere gittiği val saat tam beşti. Mektupta tarif edilen sokak, temamen boştu. Ferit, şoförüne emir ver — Burada duralım bekleyeceğiz. Bir hataya kapılmamak için, meçhul kadınım mektabunu bir kerre daha okudu. Hayır, yanılmıyordu. “Yann Taksimde, Sıraservilere ğiden yolda sağ kolda, ikinci sokak başında Bu tarife harfiyen riayet etmişti. Şofürüne: — Saat kaç?- Diye sordu. — Beşe beş var, beyefendi. Fakat, saatim, ihtimal ki bir kaç dakika geri kalmıştır. Ferit, hafifçe tebessüm etti, “Her ne vaziyette olursa olsun, bir kadın, randevuya tam zama nında gelmezi,, Diye düşündü. Lâkin, tam bu esnadı öte tarafından bir taksi göründü. Oldukça hızlı geliyordu. Sokağın ortasında durdu. azıcık Ferit, bir de Taksiden kimse ( inmiyordu. Içinde de kimse olup olmadığı görünmlyordu. Genç adam, kendi otomobilinin kapısını açtı. Sokağa atladı. Şoförüne: — Ben birazdan gelmezsem, gidersin çocuğum! - dedi. — Baş üstüne, beyefendi. - Yarım saat bekledim. Duran taksiye doğru yürüdü. Acele etmeden yürüyordu, sükün içindeydi. Nihayet, taksiye yak- aştı. Arabanın dibinde bir kadın hayali sezdi. Düşünce, dikkat ve büzünlü bir çift kadın gözü kendisine bakı- yordu. Ferit, şapkası eline aldı. Taksinin açık pençeresinden sordu | —D. M. Hanım efendi siz misiniz efendim? Kadın, başile, yaptı. — E. K. remzile size mektup yazan benim, efendim. Kadın, bir daha erkeği tetkik etti, Halinde hem endişe, bem de merak okunuyordu. Fakat büzün, bütün bu tezahürlerden daha fazlaydı. Sadece: — Pekâlâ, beyefendi. Otomo- bile bininiz!- diyerek, kapıyı açtı, Şoförle müşterinin karası came- kânli olan fransız tipi bir taksi idi “evet, işareti t, taksiye bindi. Yan yana oturdular, Ikisi de sıkılıyorlardı. Halbuki, Ferit, bir kadın muvacehesinde, asla bare ketlerinde acemilik hisseden insan lardan değildi. Erkek: — Şoför nereye gidileceğini or mu? - diye sordu. — Hayır! Kendisine henüz bir sey söylemedim. — Nereye gitmemizi arzu eder- siniz? # — Bence her yer müsavi, Ferit, azıcık düşünceye daldı, Tereddüt eder gibi görünüyordu. Şoför, yarım sağ dönmüş, müte- hârrik camekânın aralığından emir bekliyordu. — İsterseniz Hürriyeti ebedi tepesine doğru gidelim. — Pek âlâ... Nasıl isterseniz... — Hürriyeti ebediye tepesine gekin, şoför efendil - dedikten sonra, delikanlı, camekânın müte- barrik camını kapattı. Sonra, genç kızdan tarafa dön- dü, onu tetkik ve muayeneye baş- Hadi, Epiçe ufaktefek bir kadındı. Kendisine biç te güzel denemezdi. Gayet basit bir şıklıkla giyinmişti. Hüsnü © tabiat olduğu anlaşılıyordu. — Ince, çalâk bir vücndu vardı, Halinden, magrur, vakur olduğu anlaşılıyordu. Erkek, genç kızı böyle tetkik ettiği esnada, o da, erkeğe bakı- yordu; onu muayene ile meşguldü «Yüzünü çok soluk ve beyaz buluyordu. Eğer gözlerinin çok canlı renkliliği olmasaydı, bu de- likanlıya güzel yüzlü bile dene- mezdi. Birbirleri | haklanda fikir yü- rütmekteydilerer. '— Ne güzel ne çirk disine ancak enleresan dinel Yüzünde çil lekeleri olduğunu fark etti. Bu lekeler, gerçi, çok küçüktü Kem amma, yine de | yanaklarında göze çarpmaktaydı Bu sırada, taksi, Şişli cadde sinde ilerlemekteydi. Henüz mu havereye başlamamışlardı, Ran- devunun verilmesine sebep olan sadede gelmemişlerdi. Gençk laz, köşeye çekilmişti. Düşünceli bir bali vardı. Çok iztirap çektiği anlaşılıyordu. Önüne bakıyordu. Mağmumdu. Azıcık şırmışa da benziyordu. Bir yabancı erkeği buraya davet etmişken, urun müddet onunla konuşacak laf bulamamaktan, mevzua gire- memekten iztirap duyuyordu. Gözle görülemiyecek derecede, dudakları titreyordu. Gözleri bu- lutlanmıştı. Şimdi artık, delikam- ya değil de, otomobilin gittiği istikamete doğru ileri bakıyordu. Ferid'in dudaklarında ise, sakin bir tebessüm vardı. (Arkası var) YMM