Yeni kanunlar > Iş kanunu tekrar tetkik edilecek Bazı müesseseler iktisat vekâletine rapor gönderdi Iktisat vekâleti iş kanunu | hası hakkında, yeniden tetkikat yapmağa lüzum görmüştür. Ak dağımız malümata göre bazı mü- tarafından iş ka- raporlar gönderilmektedir. Bu raporlardan çıkan neticeye göre, iş kanunu lâyihasının yeni baştan tetkik edilmesine zaruret hasıl olmuştur. İl vekâleti, bu kanun lâyihası hakkında tica- ret odasının fikrini sormuştur. Bundan bir kaç ay evvel, Ikti- sat vekâleti gene ticuret odalar rının mütalaasını sormuştu. O zaman İstanbul ticaret odasi, şehrimizdeki fabrika ve nakliye müesseseleri, müdürlerinden mü- rekkep bir komisyon teşkil etmiş, bu komisyonda layıha müzakere edilmişti... | lspirto istihsali artıyor ahisarlar umum müdürlüğü istatistiklerine göre ispirto istib- salâtımız gittikçe artmaktadır. 931 se temmuzunda 16 bin 517 kilo ispirto imal edilmiş- tir. 932 senesi temmuzunda ise 242 bin 159 kilo ispirte çıkarık mıştır. Çay, kahve, şeker Tacirler resmi cevap bekliyorlar Istanbul, İzmir tacirleri gülme rüğe getirilmiş çay, kahve, şeke- yin ithali için, iktisat vekâletinden müsaade İstemişlerdi, vekâlet bu tacirlerin aralarında bir şirket yaptıkları taktirde; müsaade veri- İeceğini bildirmiştir. Dün bu haber üzerine, alâka- dar şeker, kahve, çay tacirleri kendi aralarında toplanarak şir- ketin teşkili hakkında müzakeratta bulunmuşlardır. Şeker tacirleri, bu haber hak- kında iktisat vekâletinden resmi cevap beklemektedirler. Rakı sarfiyatı Bir sene içinde ne kadar rakı yapıldı lnbisarlar umum müdürlüğü istatistiklerine göre bir sene için- der Türkiyede “5 milyon 736 Viz kilo rakı imal edilmiştir. Bu rakı- ların 4 milyon 693 bin küsur kilosu husu ikalar, 1 milyon * ilosu inhisar fabrikaları tarafından yapılmıştır. Gerek inbisar fabrikası ve gerek hususi fabrikalar tara- fından en ziyade Istanbulda rakı yapılmaktadır. İstanbuldaki fabrikalar bir sene içinde, 2 mik | yon 472 bin kilo rakı imal etmiş- lerdir. Netice itibarile Türkiyede rakı imalâtının yarısı, İstanbulda olmaktadır. Ikinci derecede rakı imal eden mıntaka İzmir mınta- kasıdır. İzmir muntakasında 606 bin 369 kilo rakı yapılmıştır. Rakı ima- lâtında Aydın mıntakası üçüncü derecede gelmektedir. Bu mınta- kada 241 bin kilo rakı istihsal edilmiştir. Samsun, — Ankara, Balike: Tekirdağ, Eskişehir mıntakala, da 148 bin kiloyla 127 bin kilo 1 ein vanilmaktadır. İncir ticareti Yunanlılar bu işe çok ehemmiyet veriyorlar Temir, 10 — ticareti hakkında Atina ticaret mümessilliğimizden ticaret odasına gelen bir raporda şu malümat Verilmektediz Bu sen: 15,000,000 okkaya varmıştır. Bu miktar geçen seneki rekolteden yüzde 15-20 kadar fazladır. Yuna- istanın en mihim incir mmntakası Messina ve Lakoniadır. Birincisi Ikinci Ist vardır. Son bir emirname mucibince vilâyetleri tiyariyelerinde ilerden mürekkep üçer kişilik heyetler teşekkül etmiştir. Bunların vazifesi incir ağacı yetiş- tirilmesine dikkat etmek. Yunan- lar incir meselesine pek ziyade ücari vaziyet bakkında şu malü- matı vermektedirler: Geçen sene 32,000 tondan ibe- ret Türkiye dihsalâtının bu sene bereketli olarak (40,000 tona varması ve aşağı fiatlerle arzedilmesi | yüzünden de zarar baş göstermiştir. Yunan incir yüksek fiatla rekabet edemiyeceğinden fintçe Türk incirleri takip etmiş ve Al man piyasasında fiatler 5,5 do- lardan 4,5 dolara inmiştir. Triyeste piyasasında ise, fiatler daha dü şüktür. Boğucu gazlar & isimle bağrı “yeli “iri müdafaa için büyük tecrübeler yapılmaktadır. o Resmimizde, bu tecrübeler esnasında, maske ile çalışan polisler görülüyor. Balon seyahati Ispanyadan Amerikaya 80 saatte gidilecek Barcelone 11 (A.A) — Şebre- manetinde verilen bir kabul resmi esnasında Zeppelin balonu ko- mandanı Eekner 50 yolcu ile bir kaç ton eşyayı Barceloneden Per- nambouceye 80 saatte taşıyabilen kabilisevk balonlardan müteşekkil muntazam bir servisin büyük bir eseri terakki teşkil edeceğini ve aynı sürat hiçbir zamah Avrupa ile cenübi Amerika arasındaki mesafeyi © katedemiyecek olan transatlantiklerin rekabetine asla maruz kalmıyacağını söylemiştir. 1sviçrede vaziyet Cenevre 12 (A.A) — Kabine, umumi grev ihtimaline bioaen milli müdafaa ordusundan bir alay ile bir taburu seferber etmiştir. GÜNÜN HABERLERİ Günün meselesi ” Harp borçları ne olacak? Hoover, yeni reisi- cumhurla görüşecek Vaşington, 12 (A.A.) — New York Eveningin Vaşington mu- habiri yazıyor: M. Hooverin harp borçları hak- kında M, Roosevelt ile istişarede bulunması muhakkaktır. M. Hooverin o moratoryomun temdidini ve nihal bal hususu demokratlara bırakılmak (üzere bir borçlar komisyonu ihdasını tavsiye edeceği tahmin olunmak- tadır. Fransanın vaziyeti Paris, 12 (A.A) — M. Herriot ile maliye nazırı, harp borçlarının 15 kânunuevvelde hülül edecek olan vadesi hakkında 30 dakika kadar görüşmüşlerdir. Resmi muhafil, mülâkat bak- kında bir güna malümat verme- mekte isede Fransa hükümetinin harp borçları hakkında müzakerât açılması ve bilhassa 15 Kânunu- evvelde tediyesi icap eden 20 mil yon doların tediyesi hususunun tehiri maksadile Amerika hükü- meti nezdinde bir teşebbüste bulunmuş olması çok muhtemeldir. Fransa Lozarda Amerikalıların teliflerine teb'an ve biraz da Hoover moratoryomunun neticesi olmak üzere Almanyadan olan alacaklıların mühim miktarda tenkis etmiş olduğundan bu te- gebbüsü muhik görülmektedir. Pariste nümayiş Sulh severlerle kral taraftarları çarpıştılar Paris, 12 (A.A) — Sulh sever- lerle sosyalistler ve komünistler ve kral taraftarları aynı ayrı Pantheon'nun önünde bir nümayiş yapmışlardır. İlik 3 grup, Jaursin heykeli önünde sonuncular da muharip mayişleri hadisesiz geçi Kral taraftarları geldi arbedeler çıkmış ve iki kişi yara- lanmıştır. Birinin yarası ağırdır. Nihayet polis, sükünü iade etmiştir. 20 kişi tevkif olunmuştur. Açlık grevi Almanyada siyasi mah- 'mek yemiyorlar yesine ait yeni testo makamında olmak üzere açlık grevine başlamışlardır. Bunlardan bazıları, hücre ve salonlardaki mobilyeleri | tahrip etmek suretile isyan teşebbüsün de bulunmuşlardır. Polisler sükün ve intizamı iade etmişlerdir. Silâhları brakma konferansı Paris 12 (A.A) — M. Heriot, teslihatın tahdidi konferansına gi- 'decek Fransız murahbaslarını ve bilhassa babriye, harbiye, hava ve müstemlekât nazırlarını içtimaa davet ederek kendilerile te: tahdidi ve emnüselâmet pi metni hakkında görüsmüştür. M. Paul Boncour, 20 teşrinis niden evvel Cenevreye gitmek ni- yetinde değildir. Ancak Sir Jhon Simon hava işleri .meselesine bü- yük bir ebemmiyet atfetmekte olduğundan hava işleri mutahas- uısları daha evvel gideceklerdir, | kazım Earp zengininin Gelini Büyük milli roman Cevdet efendi, Deşeli © geldiği bazı akşamlar Suzana sesleni- yordu: — Haydi has ım abla, şu piyanonun önüne otur; okkalı tara- fından bir ver bakalım! Bir — Bu müba- reği | gürletmek de bizim koko- , maya nasip idi vesselâm! Kulak- ları çınlasın, gâvur ölüsü havasını bile köçekçe gibi kıvrak çalardı. Adamın gö- beğini, oturduğu yerde hop hop koplatırdı. Fakat bu kanastı, açıkca mey dana vurmazdı. Çünkü Suzan, daha piyanoyu tıkırdatmağa baş- lar başlamaz, gözlerini Memduh dikmiş olan büyük ham e me —Çal çal ömrüne bereket yavrucuğuml Inan olsun, bu piya” noyu çalmak bir kızıma, bir de muzikai | bümayanlu, — kuklacı Halim beye vergi. Halim beyin üstüne, zaten yedi düvelde çık” azmış. Kızımın çalışıda onunla bir ayari Diye ellerini vurmağa başlar, Memduh beye bir sigara uzatıp: — Bak, ağız yerini bırakmışken unutup yalayı verdim. Siz benden iğrenmezsiniz o beyceğizim! der demez, eteklerini toplayarak s0- faya fırlardı. — Hu Katinacığım, kulak ver diye çağırıp, arkasından sesini yavaşlataral — Gene kör olası »eide sancım tuttu, O şişeyi kap, kimseye gös” termeden içeriki | gusülkaneye getir! emrini verir, bir iki kadeh likör çektikten sonra salona ge- lirdi. Daha yerine oturmadan, avuç» larını biribirine vurarak haykırırdı. — Ayol, vakti, saati geldi, geçiyor bile. Kör müdür, topal mıdır, onu beylere me zaman getireceksiniz Tepsi gelir, ğıtılır, bu meyanda m Büyük hanım banyoya Sırtı verip bir âlâ herkese likör yüke hanım. | bir iki tane daha yavarlardı. Artık Suzana rica rica üstüne: — Evlâtçığım, alaturkayı da mükemmel | çalıyorsun. Korkma, mazarım değmez, elimi tahtaya vurdum. İstersen biraz saçımın ucundan da' ver, tütsü yapalım. Beni kırma iki gözüm; hani bir doktorun şarkısı vardı. Ne idi o, dur bakayım? Dekitor ne için mabzımı aldı... Diye tutturarken, gene gözleri Memduh beyde, pot kırdığın farkına vararak tamire kallışırdı: — Boşu böşuna esmayı üzerime sıçratıyorum. Herkes günabıma girecek. Benim de doktorum, gü- ler yüz, tatlı söz. Yüzüme gük sünler, canımı alsınlar! Büyük hanım, doktor şarkısının nekaratını mırıldanırken Memduh bey de aşka gelir, o da bir mağ- me tultururdü: şk oldur kim kala camın feda cananım Hayli canan e kim ki kaymaz anıya, Artık, karşı karşıya, manali Muharriri: Sermet Muhtar Kuruluyora, manali bakışlar; süzgün sürgün nazarla; derinden derine İç çe işler; oflar, ahlar.. Salonda, ahenk bu şekilde alıp yürürken, Bedriye ile Kamerüddin Necat ta, küçük odada, ders masasının başında, dizdize ve ağızağıza, söhbete dalarlardı: Kamerlddin, Bedriyeye kiraat okuttuktan ve imlâ yazdırdıktan sonra, aşkın Felsefesine girişir, (Romeo ve Juliette) ile (Leylâ Mecnumu), (Paul et Virginie) ile Şefika ve Atayı mukayeseye ko- yulür, (dapres moi) diye, hiç birbirini tutmayan kendi vecize lerini ardarda dizerdi: — ( Platonigue ) aşk, bahar bülbüllerinden daha şakrak, iz şelâlesinin köpüklerin- daha berrak, Kaportala mihracesinin pırlantalarından daha parlaktır. — Aşk Cennetten kovulmadı. Dünyayı Cennete çevirmek için kendi kaçtı. —la femme mw Gest la femme ürmüz ! Bedriye bu, sözlerin biç birinl orda anlamıyordu. Zavallıcık : söyliye amma bu Kuşdili, kepçedili gibi sözleri anlı- yanıyorum. Mühürdarların Şazi- ment hanım olmalı kil. Cevabını verirdi. Bu badirelerde, ortanca hanının sesi, sedası hiç çıkmazdı. Zavallı ortanca hanım, bir ke- para çekilir, vakit geçirmek için boyuna, kanaviçe yastık işlerdi. Büyük hanım, durmadan söy- lenirdiz — Benim karnımdan çıktı amma buyu, husu hiç bana çekmedi. Günden güne de alık safai olu yor, Misafirlerin yanma Mevlützadenin karısıyım, - diye yüreğim oynıyor. Bu mo biçim çiş bücüç şey böyle? Arkadan arkaya, Memduh be- yin de kulağını bükerdi: — Damadım ve lâkin berif yerden göğe kadar haklı. Kızım olacak karıda ne keyif var, ne meşe; ne alaalahey var, ne cüm- büş, Cerayi ameldir, köşede pineklesin dursun; miskin illetine, uğramışlar gibi belbel baksın! Büyük hanım, kendinden geç- zamanlar, isbütün sağımı solunu görmezdi: — Damadım gene insaflı. Ben bu karının kocası olsam, cebim doluya, odalıkları sıra sıra dizer dim. Bir tanede, o râya kantocu karılardan getirirdim; gel keyfim gel, zevkime bakardım. Allahtan damcağızın gözü oralarda (Arkası var) deği