ii MN 20 Teşrinisvvel 1932 Pijamanın hukuki mahiyeti Paris mahkemesi yakında bu hususta bir Nr verecek bir kadındır. Madam Düsen Nakleden: Selâm İzzet Asabiye mutehassısı doktor Ahmet Şükrü beye ki bu kadın geçende te- için bir kaplıcaya gitmişti. | Orada iken kocasının evdeki netçi kadına yol vererek etini görmek üzere yanına inde genç ve güzel bir ir aldığımı öğrenince derhal ise koşmuş, polis komiserine iler cürmü . meşbudu. tespit talep etmiş ve erte: sabah yanında polis komiseri bulunduğu halde kocasının apar- tamanına damlamıştır. — Polis komiseri apartımana gir- diği zaman erkek bir koltukta oturarak bir taraftan gazeteleri okuyor, diğer taraftan da sabah kahvesini içiyordu. Hizmetçi kız da giydiği pijamanın üstüne ge irdiği mavi bir. önlükle iş gö. rüyordu. Polis komiseri tanzim e zabıt varakasında, bu hadise; kaydettikten sonra çıkıp ve kadının istidası üzerine mesele istintak hakimliğine intikal etmiş. tir, Kocasının aleyhinde dava açan genç kadın, müstantik hu- zurunda davasını. teşrih ederken demiştir. kiz Namuslu, terbiyeli bir oda Madam Düsen Paris mahkemelerinden birinde | çok garip bir dava görülmektedir. | Bu dava pijamanın hukuki mar | biyetine dairdir. Bir kadın pijama ile yabancı bir erkegin karşısına çıkabilir ve onunla başbaşa kala- ir Ba göpğpemei iie | izmetçisinin efendisinin önünde mahkemenin halledeceği nokta (amm budur. Pijama plajlarda herkes tara fından giyiliyor, hatta bu kıyafetle baloya iyor. Fakat şehir- lerde henüz pijama ile gezilemiyor. Büyük © şehirlerde pijama elan mabrem bir kıyafet addediliyor. İşte bu sebeple dava hakkında hemen bir hüküm vermek kolay değildir. Kadın pijaması, dünyanın her tarafında bir çok dedikodulara sebebiyet vermiştir. Bazıları bunu, pek cazip ve ahlâki buluyorlar. Bir kısım halk da cinsi lât için pek kötü ve ahlâka muhil görü- yorlar. Kadın açan ve Pıjama gezen hizmetçi kız Mari pijama ile gezmesi, küstaklıktır, ablâksızlıktır. Bu hizmetçi ile efendisi arasında übaliliğe delâ- let eder. Böyle bir ldlibaliliğe cevaz veren efendinin de hizmetçi kadınile gayrı meşru münasebeti var demektir. Hizmetçi kızın üze- rine giydiği önlük, vücudunun bütün kıvraklığını göstermesine mani değildir. üddel aleyhin vekil, bu iddiayı şiddetle yeddetmiş ve pijamanın kadın iffet ve ismetini bozmadı” ğını. hararetle müdafaa ederek demiştir kiz — Pijama, şi kadar ka- dınlar için icat edilen en muvafık bir elbisedir. Sonra bütün dünya kadınlarının pijamayı giymelerine ivaz veriyorken, bir hizmetçi kı- zin bunu giymesini men etmek büyük bir haksızlık büyük bir müsavatsızlıktır. Istintak hakiminin kadın pija- ması hakkında vereceği karar, büyük bir merak ve alâka ile beklenmektedi Italyada tayyare manevraları Beş tayyare geniş bir sahayı sisle kapladı Son zamanlarda İtalyada büyük tayyare manevraları yapılmıştır. Manevalara bir çok tayyare filoları iştirak etmiştir. Bu arada en ziyade şehir ve fabrikaları tayyare bücumlarından saklamak için sunü sazları hâmil tayyareler iştirak etmiştir. Resmimizde saklamak manevrası Bu tecrübelere husus gözden tecrübeleri yapılanıştır. bir tayyare filosunun fabrikaları suni sisle görülüyor. Bep tayyarenin çıkardığı kalın duman tabakası bütün bir havaliyi sis tabakasile örtmüştür. Birinci kısım Şahlanıp köpüren bir sıcak dalgasının, matbaanın duvarlarını yalayıp yaktığı bir gündü; bir cuma günü. Yazı odasında kim- seler yok. Tek başıma, masanın önünde pinekliyorum. Hatırıma, alev alev yanan güneşe göğüs gerip, kızgın kumların “üstünde çırılçıplak yatan ve ancak deniz kenarında oldukları için, serinle- dikleri vebmine kapılan eş dost geldi. Şu dünyanın ne garip cilveleri ırdır; bir çoğumuzun, akıllı diye geçinen bir hayli deli arkadaşı vardır. Benim de, tanıdıklarım arasında, sürü sürü deliler var. Amma dikkat ediyorum, zamanla ben de onlara uymıya b Sözlerine kanıyorum, fi kabul ediyorum; onların yaptıkl rını yapıyorum, duygularına iştirak ediyorum. Her halde, gözbebek- lerinin sırrı, beynimi düşündüri yor. Tersine bakıyorlar size bakiyorlarmış gibi görünü- yorlar amma, haddi zatında size değil, kendilerinden başka hiç kimseye görünmeyen esrarlı bir âlemi tetkik ediyorlar. Bu tetkik ettikleri âlem öyle gayrı tabii, ki hayret ediyorlar, gözleri dört açılıyor... Bunları düşünürken, sıcak bas- trdıkça bastırdı. Esnedim, gerin dim, başımı koluma dayadım. Gözlerim kapandı. Tam içim ge- çeceği anda içeriye bizim hademe girdi. Bir hanım gelmiş, beni gör- mek istiyormuş. Benim canım kimseyi görmek istemiyordu. Konuşmıya mecalim yoktu. Başımı yarım kaldırdım, yalnız bir gözümü açtım. Sordu — Bu hanım gazeteden birini mi görmek istiyor, bilhassa beni mi? — Sizi, Hati imzasınin hakiki iniz mi, yoksa takına bir isim mi olduğunu sordu. — Yal, Demek beni tanımıyor? Hanımın beni tanımayışna ne- den evvelâ sevindim? Alış verişim olan hiç bir kadın yoktu. Daha doğrusu, çekindiğim, korktuğum bir kadın mevcut değildi, Sonra neden birdenbire bozuldum? Bu haleti ruhiyemi izah edemiyece- ğim. Bu kadının gelişi, bir hissi kablelvuku ile vicdanımı azaba soktu, İçimde duyduğum üzüntü, vicdan azabından başka bir şey değildi. Tekrar sordum: — İsmimi, kim olduğunu söle- din mi? — Evet. Yani hayır. Yalnız dedim ki.. — Anlaşıldı, gene her zamanki masal. Sana bin kere tembih ettim, söyleme dedim. Ben kim olduğumu söylemek istesem, tak- ma isim kullanmam. Her neyse, Bu hanım nasıl şey? Bana, hanımı tıpatıp tarif ede- bilmek için, adamcağız iki kolunu ve yüzünün bütün çizgilerini ha- rekete geti — Nasıl tarif edeyim bilmem, bana âdeta., şey gibi geldi.. Yani şöyle şey bir hanım. Üstünde siyah ipek mi desem, lâcivert yünlü mü desem, ne bileyim ben, açık renge kaçan bir manto var. Hani manto olduğuna da kalıbımı basamam.. Saate bir göz attım... Yarim saat sonra mühimce bir randevum vardı. Hanımı. savacaktım. Sizi temin ederim ki, aklımdan bu geçti. Keşke savsaydım; başımı belâya — sokmamış olacaktım. Fakat bizim hademenin çenesi durmadı. Kadını atlatmama der- hal taraftar çıkınca, ben atlamak- tan vazgeçtim. Çünkü dedi — Hani savsamz. iyi ola Benim gözüm kesmedi. Şey suratı var. Adresi sordu. Konuşurken mendille yüzünü ka- piyor. Suratı tam görünmüyo: Lâflar da ağzından yarım çıkıyor. Amma mendilinin kokusu güzel, Baygın baygın kokuyor. Bu baygın kokuyu iyice almak için burnumu gekmeğe hazırlanırken: “Sin Can dir?,, dedi. Çam devir- “Şey, dedim, ne gençtir ne ihtiyar.,, “Âla, dedi, dabaiyl, isabet, Şize doğruyu deyeyim mi, bu kadın az buçuk kaçık... Biraz evvelki “düşüncelerimin üzerine bu son söz tecessüs da- marlarımı ayağa kaldırdı. Hademe bir adım gerileyerek: — Kapının aralığından bakın, dedi, Merdiven başında öbür ka- pının öründe duruyor. Hademenin omüz başından, dı- arıya bir göz attım. Sofanın ta öbür ucunda, açık bir kapının önünde yarım bir vücut gördüm. Kadın ayakta duruyordu. Vücu- dunun yarısından fazlasını, açık duran kapının kanadı kapatıyordu. Evvelâ gözüme, verni bir iskar- pin ucu ile bir etek volanı çarptı. Biraz daha yukarılarda beyaz bir gey sallamyordu. Bu mendildi. I Baygın baygın kokan mendil | Halat gibi bükülmüştü.. Asabi ve sabırsızlanan adelelerin emrine tabi olarak ağıza | götürülmüş, bükülmüş, ısırlmıştı. Kalınca bir çene ile ince bir burunun uçları, kadife bir şapkanın geniş kenar- ları merakımı büsbütün arttırdı... Hay çenelerim tutulaydı da deye» mez olaydım: Hamma dedim, Hanımefendi odaya girdi. Salma salma yaklaştı. Hafif | çerkese çalan çetreilce bir şive ile — Beyfendi, dedi, beni tan mazsınız. Buna rağmen sizden büyük bir yardım istemeğe geldim. Duraladım, Duraladığımı görün ce elini kaldırıp, kati teminat verdiz — Para isteyecek değilim, Yer gösterdim: — Buyurun, oturun. — Hayır, oturacak halde deği- lim, Şayanı hayret bazı vekayi tahtı tesirindeyim... Bana ancak siz yardım. edebilirs Ben kendi başıma ne yapabilirim? Bu faciaya ancak siz mani olursanız. olursunuz... Fakat size nasıl anla- tayım?... buyursunl söyle, (Bitmedi) Sovyet ittihadının posta pulları sergisi Moskova 18 (Tass) — Posta ve telgraf halk komiserliği ikinci teşrinde Moskova güzel sanatlar müzesinde bütün Sovyet ittihadı- nın ilk posta pulları sergisini aça- caktır. Sergi iki yüz m, murabbaa bir saha kaplayacaktır. Sergide 30,000 posta pulundan maada açık muhabere kartları kolleksionu Ve para işaretleri bulundurulacaktır,