İc. tina olimpiyadından ümit kalmadı Besim ve Remzinin koştuğu 800 ve 10,000 metrolarda da Her sene yunan şam, müsi Atina olimpiyadından en fena tahminlerden daha fena haberler geliyor. Birinciliğini umduğumuz 100 metrocu Semihin üçüncü ol bileceğini, Haydarın da Istanbulda bir kaç kere atladığı irtifaa da yetişemiyerek ikinci kaldığım tek graflar bildirdi. Istanbul gazete- lerinde çıkan telgraflar içinde Semihin yüz metro finalını henüz koşmadığını ve bütün kuvvetini son müsabakaya sakladığı bak- kında bazı haberler çıkmıştı, Türk şampiyonların galibiyetini can- dan isteyenler telgraflarla yanlış verilen bu habere inandılar ve 100 metroda birinci olabileceğimizi umdular. Halbuki hakikat maat- tessüf böyle değildir. lk telgraflarla bildirilen netice 100 metre fina- İlinin eticesiydi. En çok bekle diğimiz bu müsabakada da üçüncü kaldık. Balkan olimpiyadının tafsilâtile dolu olan Atina gazeteleri, 100 metro birinci ve ikinciliği Yunan- lıların kazanmasını şerefle karşı: lıyorlar. Kendi | şampiyonların akıllı olarak alkışlıyan Yunan matbuatı Semihin bütün şöhretine rağmen Yunan © şampiyonların geçemediğini ve onlarla beynek milel müsabakalarda cenkleşemi- yeceğini kaydediyorlar. Diğer müsabakalara gelince; 800 metro koşusuna giren Besim derece bile alamamıştı Besim 800 metroda bütün Bal- kan milletlerinin. koşucularından geriye kaldığı için derece bile alamamıştır. 10,000 metroda türk takımının derece alamadığını. ve müsaba- kaya giren Remzinin beşinciden sonraya kaldığını gene Atinadan gelen gazetelerde okuduk. Teniste, bulgarları yenebildiği- miz için dördüncü olabileceği Atletizm müsabakalarının henüz neticelenmemiş diğer yarışlarında ise ümide kapılmamız ihtimali pek azdır. Şimdiye kadar aldığı lerle bundan sonra dereceleri göz önüne getirerek Atina olimpiyadının bir. bilânço- sunu yapmak vaziyetin ne kadar aleyhimize olduğunu £ anlamağa kâfidir, Şu ağır mağlübiyetlere rağmen, atlet kafilesile Yunanistana giden atletizm antrenörunün fikirlerini öğrenmek isterdik. Senelerdenberi ine sahne olan Atina stadının geçen derece bile alamadık ıbakalardan evvel alınmış bir fotoğrafı meşgul oluyor ik ema Kala laz alan Abraham efendi her beynek- milel müsabakadan sonra federas- yona bir rapor w seyahatin. den evvel bu zatle görüşenler ne- tceleri gördükten sonra hayrette kalmışlardı. Atletizm federasyo- nun mütehassısı Abrabam efendi 0 zamanlar Türk takımma birkaç birincilik, bilmem kaç ikincilik ve sayısız üçüncülük temin edi- yordu. Alletizm federasyonun müte- hassısı Abraham efendiniş li ları Atina stadyomunun içinde gömülü kalmıştı. Aynı mütehas- Sısın bu seneki iddialarını dinlemek olmamıştı. Bu seferki seya- hati de sigorlalamak üzere bazı şeyler söylemiştir; o atletizm fe- derasyonun mütahassısı.. Bizi çok hayıflandıran şu Atina eficelerinden kimin mesul oldu- ğunu tayin etmek imkânı yoktur. Esasen bizde federasyonların hata ve savapları nizamname muci bince ancak kongrelerde tetkik O kongre ki, bütün por teşkilâtının bütün hallolunacak © bütün müşküllerini dört beş gür de tetkike mecburdur. Teknik kıs ari kısmının muntazam bir makine gibi işlemesine vakit müsait değildir. Bu vaziyeti çok iyi anlıyan atletizm federasyonunun mütehas- Karagümrüklüler takım getirtiyorlar Selânik muhteliti bu cuma oynuyor Gayri federe yani teşkilât ha ricinde faaliyette bulunan Kara gümrüklüler faaliyetlerini biraz daha arttırmaktadırlar. Hariçten takım getirtmek te. şebbüsüne girişen Karagümrüklü. lerin bu temasta galip gelmelerini temenni ederiz. Selânik takımının maçları şu günlerde yapılacaktır: Aris, Pauk, Arikli klüplerin- den mürekkep Selânik mukteliti perşembe günü İstanbula gelerek M1W932 cuma günü Karagüm- rük ile müteakıp pazar günü Pera ile 21/10/9352 cuma günü Karagümrük Pera muhtelitile üç maç yapacaktır. sın Her Abraham da her müsa- bakadan evvel aklına geldiği gibi bir şeyler söylemekte mahzur görmemektedir. Bizim en fazla korktuğumuz meticelerden birl de atletlerimizin böyle © mağlâbiyetlerden sonra kendi. sporlarından Bezmeleridir. (Çünkü genç şampiyonlarımıza hoca olarak gösterilmiş olan Her Ab- raham onlara hakiki muhabbet lerinden daha çok yüksek olduk» larını her zaman ihsas etmiş ve balkanlardaki bir çok atletlerin bizimkilerden (aşağı | olduğunu idda etmi Bu hisle koşan genç şampiyonlarımızın her mağ- İübiyette duydukları sukutu hayali tahmin etmek güç bir şey değildir. Atlet kafilesinin Atinaya hare keti günlerinde bu sütunlarda kan bir (bu şerait di linde atletizmin kurtulması iyice ortadan kalkmasından baş- ka çare kalmadığını) teessürle yazmıştım. Hükümetin maddi ve manevi bütün müzabereline rağ- men evvelce bizi tatmin edeçek kadar zenğin bir varlık olan atle- tizmi beş sene içinde bu hale getirmiş olanların bizim kadar muztarip olduklarını zanediyoruz. Bu sene atlet kafilesini toldur- mak için senelerce futbolcü tanın- mış Vehabı milli atlet olarak gö- türdüler. Bu gidişle gelecek sene- ki Atina olimpiyatına yüzücülerle iştirakimiz ihtimal dahilindedir. Şu elim vaziyet senelerce proğ- ramsız ve bilgisiz çalışılmış atle- tizm şubesinin yavaş yavaş çök“ tüğünü gösteriyor. Eski atletizm heveskârları, federasyonsuz, mü- tehassıssız klüplerin kendi gayret- lerile vücuda getirdikleri atletizm bayramlarını hasretle anıyorlar. Umumi vaziyete bakarak gelecek sene bu fena günleri bile araya- cağımızdan korkmağa başlayan- lara yüreğimiz açıyarak bak veriyoruz. Sporlar bugünkü halile zanne- ildiğinden çok | ilerlemiştir. Hariçte olup bitenleri ill hafta takip edemiyenler çok geri kalı: yorlar, evvel tercüme edilmiş mnamelerden batırdı kalan cümlelerle bu çok mühi ihtisas şubesinin tekniği idare olunamaz. Bugünkü spor idare- ciliği amatörce — yapılamıyacak kadar dikkat ve tetebbua mubtaç bir hale gelmiştir. Bu zarureti federasyonda bulunanların anla dığı gün iş düzelebilir. Esref Şefik Nakiliz Ahmet Ramiz, hâlâ: — Adaleti mutlak: deniyordu. Pertev vaktile hintli Safder efendinin söylediği sözleri düşü” nüyordu; “Ecdadın cezasını ahfat çeker. Fakat, bu sefer, Abdülmuttalip'le Leylâ hanım, kendi cezalarını ken- dileri çekmişlerdi. Biri idam edil- miş, öbürü, anbaminba, ebedi kü- reğe mahküm olmuştu. İşittikleri çiçek kokusu, gittikçe keskinleşiyordu. Fakat, © dimağlar, © Orhanın idaresi altında çalınan matem marşile fazla meşgul olduğu için, bu kokuyu şimdilik duymuyorlardı. Ahmet Ramiz: — Çok güzel sma Pertev: — Evet, hissederek... cevabını verdi, Sonra, gene Pertev sordu: — Bu trenle yalnız cenazeler mi gidecek acaba? Ressan — Hayır! - Cevabını verdi.- Ölüler ve muhafızları için sade iki vagon ayrılmış, | tren diğer Avrupa yolcularını da götürecek... baksana Başlarını arkaya çevirdiler, Bavullarile, bamallarile, teşyici- lerile bir çok yolcular oraya birikmişti. Merasim bitipde kapı açılsın; içeri girelim diye bekle- siyorlardı. Bu kalabalık içinde iki arkada- şın nazarı dikkatinin birçok çiçek celbetti, Kokusu demin burunlar rına çalınan demet demet çiçekler. Ahmet Ramiz, çiçeklerin renk- lerine ve buketlerin şekillerine baktı da: — Bir düğün kafilesi... - dedi, — Evet, teşyiçilerin kılıkların- dan da o anlaşılıyor. — Düğün olmuş ve bemen Avrupa seyahatine — çıkıyorlar, belli... ok — Kim evlenmiş acaba? Bu esnada, muzika durmuştu. » Diye söy “dirije, ediyor! Kapılar, Avrupa yolcularına açıldı. Diğer yolcular, dügün alayına yol verdi. Iki arkadaş gözlerine inanama- dilar: — Gelini tanıdın mı? — Melih — Evet o.. Meliha.. Yanındaki genç güvey olacak.. Kendinden küçük., Adetâ çocuk denecek bir yaşta.. Toy.. Zaten bütün milletin cephede bulunduğu bu yaşta enebilirdi.. Geçen hafta Fransada Manş örülmemiş derecede çok balık ate satılmış, büyük bir kısmı Ana - Kız Rakabeti eşrinlevve: (Va - No) — Ne garip tesadü... — Evet.. » diyerek, Perter, düşünceye vardı, - Hasan'ın cen itiği trende... Sonra, Mu: Orhan, sen, ben, va- kanın bütün kahramanları burada toplandık... Cidden garip tesa- dür... — Hele aynı matem marşının galışındaki garabete bak... Uzun bir müddet süküta dak dılar... Düğün kafilesi, diğer yolcular, platforma geçti, “Arkalarından, diğer yolcular da yürüdü. Iki arkadaş, sayfiye yolcularile birlikte lokanta tarafında kaldı, Halâ çamdan bakıyorlardı. Pertev: — Hasan öldü. - dedi. - Ab 'dülmuttalip paşa kurşuna dizildi.. Leylâ hanımefendi, hayatından çekildi... Bu feci aşk hikâyesinin ğer kahramanı ben, bu halde yi tuk değneğini salladı. — Ona temaşager sıfatile iştirak eden ben de böyleyim... -diyerelk, Ahmet Ramiz, harbin kasavetile vaktinden evvel azaran saçlarını gösterdi... Dâve etti: — Hepimiz mahvolduk... Avrupa treni kampanası, düdü- ğünü çalmıştı. Hareket ediyordu. Ahmet Ramiz: — Sade o yep yeni bir hayata başlıyor! - dedi, - Sade Meliha, Pertev, esefle başını salladı —Oda bizim kadar öldü. belki benden, senden de daha fazla öldü. Yaşayan insan eski Onun bortlağı.. Insan bukadar değiştikten sonra, eski hüviyeti sayılır mı?. Bu tzenda sade Hasan'ın değil, da cenazesi gidiyor. Tren uzaklaşırken, bando mu- zika, yeniden mahut matem mar Şını çalmağa başladı. — Son — İlân tarifemiz 1 Teşrinievel 1931 tarihin- den itibaren gazelemizin ilân tarifesi şu suretle tesbit edilmiştir: Santini kuruş. ' 400 2 250 3 200 4 100 İç sabifelerde so denizi sahillerinde şimdiye kadar tutulmuştur. Bu balıklar pek ucuz da tuzlanmıştır. Fakat gene hepsi sarfedilemediğinden bir kısmı gübre diye tarlalara atılmıştır. Resmi mizde satılamıyan yığın halinde balıklar görülüyor.