24 Eyi 1932 Tetrika No. 44 Ingiliz polis hafiyesi arkadaşını tecrü “Ben, bundan sonra, namuslu bir insan gil sonra — Zennederim.. — Doğru söyle Tom. Sen bu işte e kadar para kazandın ? — Canım, bu bir gizli ticarettir. Ben sana bu- Dun iç yüzünü kolay kolay anlatır mıyım? — Gündüzden ya detmiştin del — Sözümde duruyo- rum amma, bu kadar acele değil — Allah aşkına söyle Toml Beni üzme,, Zih- Bimi gittikçe saran bu emip ve kârli ticaret benim cebime ayda bin dolar bırakır m: ? — Adam sen de. Insan bu kadar tehlikeli bir işe giriştikten sonra ayda bin dolara kanaat eder mi? — Daha mı fazla tasavvur ediyorsun ? Ben bazan bir ayda beş bin dolar bir- den kazanırdım. Bazan da altı ay bir iş yapmazdım. Conson yatağında doğruldu: — Sana bir teklifim var Toml Ben buradan çıkınca bu işi seni Yesabına yapmak istiyorum. Senin kâr, sen buradan çıkıncaya ka- dar saklarım. Sana bu ticarette ortak olmamı Gonson iyesi gülmemek için kendini zor zabtediyordu. Arkadaşının emniyetini kaybetmiş olmamak için, çiddiyelle başını sallar — İsterim. Fakat, bu ticaretin okadar gizli kapaklı tarafları var ki.. Bilmem, sen onları bece- recek kadar çevik ve metin bir adam misin? — Amma yaptın haf. Koskoca bir banka direktorunun. imzasını taklit eden bir adam, bu kadar basit bir işi başaramaz mı? — Banka direktorunun imzasını taklit ettikten sonra buraya düş meseydin, zekâ ve kabiliyetine ina- nırdım. o Mademki yakayı ele verdin. — O halde beş para etmez bir adamım, öyle mi? haydi canım, Ben tuttuğunu koparan, verdiği kararı mutlaka tatbik eden azım- kâr bir erkeğim. Gel, sen şu işi redetme,. Beni kendine şerik ANI buradan çıkıkıncaya kadar bu bana gizli © caretin iç yüzünü anlatırsın! Çıkar çık maz faaliyete | geçerim. Daha doğrusu bu işte sen bana hocalık edec:ksin .. Beni yetiştireceksin | Şikago ve Londradaki hırsız ve yankesici mekteplerinde nasıl hır- Biz ve yankesici yetiştiriyorlarsa, sende beni öyle yetiştirirsin! Ku- zum Tom! Söz ver bana. Ne olur, ben de senin gibi, ayda dört, beş bin dolar kazanayım | Ah, benim için bune saadet. Ne muvaffakiyet, bilsen! Hayatta zenğin olmayı © kadar çok arzu ediyorum ki Mahallemi var,, Servetinin hı Akşam üstü otomobiline biniyor, geziniyor. Tiyatro, sinema, balo, bar. — O halde sen de bir kasap el Her akşam otomobile biner, tiyatroya, bara, baloya gidersin! — Şakayı bırak, Tom! Ben ka- 8ap olamam., Ben bir ticarethane AŞK DİLENCİLERİ Nakladen: ISKEKDER FAHRETTİN itiham ediliyordu : kalbine girdikten sonra, kendi kalbini kopa- rip atmağa muvaffak olabilecek misin? «Bir kadının açıp zengin olamam.. Beni zengin yapacak sensin! —Peki öyle ise otur. Şimdi bir ufak tecrübe yapalım, — Tecrübe mi? — Öyle ya... Böyle mühim ve tehlikeli bir ticarete girişmeden evvel seni o tecrlibe ( etmeliyim. Evvelâ zekânı, kabiliyetini, cesa- retini ölçecegim Iki kafadar, hapishanede, gece yarısı konuşuyorlardı, .Conson elini dudaklarına götü- rerek yavaşca cevap verdi: — Haydı, tecrübe et bakalım! Hazrım işte. Zekâmı, kabiliyet mi, cesaretimi sana ispat edece- ğini Tim-Tom vakit geçirmek için arkadaşını imtihana çekti — Peki, dedi, şimdi farzet ki, Kimsesiz bir genç ya kaçırılmak üzere tatlılıkla ikna edilmesi emrini aldın! Ne yapacaksın? — Nasıl emir verirsen bareket ederim, — Biltabi ilk işin bu kızın gözüne girmek olacak. — Yalnız gözüne girmek mi? — Cam, evvelâ gözüne gire- ceksin! Kendini ( sevdireceksin! Sonra yavaş yavaş kalbine gir- meğe çalışacaksın | — Bu âlâ. Zaten ben bu işleri gençliğimde © yapmıştım. — Bana kendi semtimde ( Kadın avcısı ) derlerdi. Iş bununla biterse, ben her gün bir kadı —Bu iş zanet kolay değildir, azizim! Hele bir defa anyaya bak! Saçların dökülmüş. Gözlerin kan çanağına dönmüş. Ellerinin damarları solucan gibi kabarmış. Bu halde bir erkek, öyle güzel ve genç bir kızı ko” layca avlayamaz. Ben şimdi otuz yaşımdayım. Halbuki beş evvel bana bakan genç kızların adedi daha çoktu. — Ya şimdi... — O kadar değil Hem ben © eski cesaret ve heyecanımı kayb- öyle der gibiyim... Halbuki sen kırkını geçmiş bir erkeksin! — Peki canım.. Bu kadar yeter Bütün çirkinliklerimi — suratıma vurunl Bari ihtiyarlığımı meydana çıkarmal dArkası var) 13 defal 74 yaşında adam mütema- diyen seyahat ediyor Amerikada Mir. Brittebank on Uçüncü devriâlem seyabatını ikmal ederek Londraya gelmiştir. Bu zat şimdi 74 yaşındadır! 50 yaşına geldiğinden beri hiç durmadan seyahat ediyor. Şimdiye kadar bir milyon milden fazla mesafe katetmiştir. Mir. Bittebank Cenubi Karolina hükümetinin Çarleston çehri abar lisindendir. Elli yaşına kadar ticaretle uğraşmış, maişeti devamlı seyahatları temin edecek para biriktirmiş, bundan sonra ömrünü seyahate hasretmiştir. En büyük emeli evinde rabat değil seyabatta can seyahatler net vücüdu ve dımağı gayet kuvvetli ve zindedi > Sabık Kral mektebe girdi! Londrada tahsil görecek Prens Mişel Bir zamanlar Romanya kralı iken babasının avdetinden sonra veliaht olan prens Mişel Bükreşten Londraya hareket etmiştir. Sabık kral burada alelâde bir ingiliz ilk mektebinde ingiliz çocuklarile birlikte tahsil edecektir. Henliz on yaşında olan prenses | Londrada bulunduğu sırada anne- sinin nezareti altında bulunacaktır. Prense miralay O Grigoresco refakat etmektedir. Prens Lon- draya vasıl olmuştur. Suudiye krallığı Cidde, 22 (A. A.) — Hicaz ve Necit krallıkları, bundan böyle “Suadiye, lerallığı ismile anla caktır. EMLÂK SAHİPLERİ Kira kontratları tecdit zamanı yaklaşıyor! Kiracılarla > münakaşa ve pazarlık her vakit müşkil ise de bu sene ahval dolayı. sile daha güç olacaktır. Bu nahoş münakaşalardan Kurtulmak Isterseniz. EMLÂKİNIZIN iDARESİNİ sapı Taşhan Ne, 20- 81 - 22 de mukim Pah ACENTESİNE TEVDİ EDİNİZ! TELEFON 0807 Bir çift siyak göz. Yalnız kendi tabi renkleri iti- barile siyah değil, Derinliklerinde okunan düşün- eeler itibarile de siyah. Kıskançlığı kara bir yılana benzetirler. Bu kara yılan, bu siyah gözlerin derinliğinde çörek- lenmiş © yatıyor. Sanmayın ki siyah gözlerin | sahibi, | yeşil gözlü © kanısına o karşı bir soğukluk duymakta ve ruhum daki kara yılan bu soğukluktan uyuşmuş bulunmaktadır!. kara yılan, siyah gözlü adamın ruhunu, cehennem kadar Sıcak buluyor; siyah göz bebek- lerinden dışarı fırlamak için fırsat bekliyor. | Yeğil gözler yosunlar üzerinde rakit akan bir pınar suyu gibi elizne süzme.. Süzülüyor, süzülüyor, Süzülerek bakıyor. Siyah gözlü adamın o gün bir hiddeti, bir şüphesi olduğunu seziyor. Onu yatıştırmak istiyor. Onun için, yeşil gözlü kadın, sesinin en güzel ve samimi per desini hançeresine yerleştirdi, ve kocasının. siyah gözleri içine bakarak dedi kiz — Nen var, kuzum? Fakat, yeşil gözlü kadın, siyah gözlü erkeğe sorduğu bu sualin sonuna da bir erkek ismi bası ilâve etti Bu erkek ismi hasmın sonunda, bir de “Ciğiml, diye samimiyet, muhabbet ve aşk lâhikası var. Bu “Ciğim, li isim, yeşil gözlü | kadının hançeresinden “o kadar | tatlı ve o kadar alışkan bir eda İ ile çıktı ki... Hançere, bu ismi telâffüz etmekte, adeta bir ney- zenin en sevdiği havayı çalması derecesinde virtüoz. Belki, yeşil gözlü kadın, bu “ciğim,li ismi, bu kadar samimi, bu kadar aşkla, bu kadar cani gönülden söyliyebilmek için bin bir kerre, on bin bir kere, yüzbin bir kere meşketmiş.. Aşksız meşk olmaz derler... Aşk ile meşk et- miş... Şevk ile meşk etmi Siyah gözlerin badekaları bi- yüyor. Alt, kirpikleri üst kirpik- lerinden en son haddine kadar ayrılıyor. Siyah gözlerin derinlik leri şebiyelda kadar karanlıklaşı- yor. Çöreklenen kara yılan başını kaldırıyor. Zira: Yeşil | gözlü kadın, bir hatâ yapmıştır. Kocasını yatış ırmak, oyalamak için “nen var, kuzum ?,, diye ağzından çıkardığı cümlenin sonuna, yanlışlıkla, si cibre ve anire bulunduğunu | müskirat memurları görülüyor. gözlü âşığın ismini “ciğim,, Mhikasile, aşk ve muhabbet per desile ilâve etmiştir. Halbuki, siyah gözlü kadınla mavi gözlü erkek, sosyete de resi bile değildirler... Siz Siyah gözler, yeşil gözlerin içine dehşetli dehşetli bakıyor. Yeşil gözler, sahibinin kırdığı potu anlamış. Fırtınaya tutulan yem yeşil bir orman gibi perişanl, Fikirler, ormanın içindeki ceylan- lar misali hezimete ugramış, gayri muayyen istikametlere kaçışıyor. “ciğim, le telâffuz min mavi gözlü sahibini Siyah gözler, edilen aradı. Oda, sofranın şuracığında işte.. Onun da mavi gözler, fırtınaya tutulmuş bir deniz gibi heyecanlı... “Demek bu herif ha?.. Demek kim olduğunu nice zamandı yıp da bulamadığım, bu herif ha? Sofradaki bütün gözler, büyümüş, © dehşetlenmiş gözlü oadama ne yapacak diye bakıyorlar. Zira, onlarda yeşil gözlü kadının mavi gözlü erkekle alâkasını biliyorlar. açılmış, siyahi Sağ teki büsbütün açıldı Ve sağ tek, ince bir kertikten nişan aldı. Bu kertik, bir tabancanm üze- rindeki o kertiktir... Ve sağ siyah gözden çıkan kara yılan, bir gürültü arasında siyah gözlü adamın içinden fırladı. Mayi gözlü adamı bütün vabşetiyle soktu. (Hatice Süreyya) ingiliz pamuk amelesinin grevi Mançester 23 — Pamuk sanayi patronları ile işçileri arasında bir anlaşma temini maksadile yapılan müzakereler, bugün daha müsait bir şekil almıştır. Ücretlerin indi rilmesi hakkındaki çetin mesele- nin müzakeresinde mühim teraki- ler elde edilmişti İlân tarifemiz 1 Teşrinievel 1931 tarihin. den itibaren gazetemizin ilân tarifesi şu suretle tesbit edilmiştir: Sabite Evvelki gün Fatihte bir evde kaçak rakı yapmağa mahsus kazan, yazmıştı Mustafa efendi isticvap edilmektedir. Resmimizde bulunan eşya ve Evinde bu eşya bulunan