Sabife 6 Akganı Alaturka güreşlerde bir saat.. “Bu Selim pehlivandır, 4 yaşında.. Öteki Ahmet pehlivan; altısında..,, Bütün tribün ve balkondaki seyirciler iri yarı, mütemadiyen güm- Zurnacının yanakları ik tulum gibi şişmiş, koca meydan zurna sesinden inim inim inliyor. Belki benim — Garabet merâklısıl. diyecek- siniz. Fakat ne olursa olsun edeceğim. Kim ne derse desin. Dün taksim stadyomunda belinden aşağısı olmıyan bir ibti- yarın zurnasını dinledim. Ne yalan söyliyeyim, ben bütün hayatımda bu Kadar acıklı bir musiki dinledi- gimi hatırlıyamıyorum. Yalnız ben değil stadyomun balkonundaki bü- ü i arkadaşlar bu yarım yret ettiler. Yanımda yürüyen eski bir pehli- van izahat verdi. — Bunlar mahsus güreş için ta Edirne köylerinden getirildiler. Yarım zurnacı, köyünden buraya kadar sırtta geldi. O bu havaları kaç senedenberi kaç peblivanın güreşinde çalmıştır beyim. Ben ilk meydana çıktığımdan beri onu bilirim. Meydan beni bıraktı onu bırakmadı. larla dolu... Hepsi berber usturası yarım Kalkmış olacak ki teki büyük bilârdo bilesi gibi pırl pırıl cilâl... İri yari bir ihtiyar, Bir linde bir erkek çocuk, öteki elinde gene küçük bir çocuk... Iki küçük te topaç gibi, Ihtiyar #elâşli telâşlı koridorda dolaşıyor, #tadyomun ek odasıra di. recek fakat bir türlü cesaret « miyor. Nihayet bütün cesaretini toplıyarak içeriye girdi. Müdiriyet odasında, güreşe girecek pehli vanları kaydeden memurun önünde durdi — Ben dedi bursalıyım, eski pehlivanım. « Bunlar torunlarım, güreşe kaydettirmeğe geldim... Çocuklardan biri bir armut öte- ki bir şeftali yiyordu. Memur, maçlarda hakemlik yapacak eski maruf peblivanlardan Camal peb- lüvan, hayretle sordular: — Kaç yaşında bünlar?. diği Ihtiyar peblivan küçük torunu nu gösterdi: — Bu Selim pehlivan, 4 ya şinde., — Bu da Ahmet pehlivan; hayretle | duraladık. yaşında başka pehlivanlar yok. İhtiyar: — Aman efendi, etme.. Bunlar Istanbulda güreşmek için ta Bur- sanın İnegöl kazasından geldiler. “ile biz İstanbulda güreşeceğiz,, diye... Eyleme; avuç dolusu para verdik yollara.. Bir kere soyunup güreşsinler de görün. Selim peh- livan soyun hele. Fakat ihtiyarm küçük torunlar yını umumi sahada güreştirmek imkânsz görüldü. Arık vakit te gelmişti. Hepimiz balkona çıktık. Dikkat ettim. Stadyumidaki seyirci kafilesi bu gün bambaşka idi. Futbol seyircilerine hiç benze- miyen bir kalabalık. Sahanın etrafındaki polislerden tutun da, tribün ve balkondaki seyircilerin hepisi iri yarı, güçlü kuvvetli in- sanlar.. Bunların arasında sırf merak için gelmiş şık gençler ve kadınlar da var.. Fakat seyirciler- den mühim bir kısmı bilhssa gü- reşler için gelmiş taşralılar.. Ya- vımda kalın altın gözlüklü par- sakları. kalın altın yüzüklerle görtnmiyecek kadar. dolmuş 6ş- raftan bir zengin taşralı.. Sağım dakine anlatıyor: — Dün gece Sirkecide idik. Sorma, öyle bir keyif çattık ki buranın garsone hanımları bizim oranın garsone hanımlarına ben- zemiyor, Nihayet zurna sesi perde perde i. Zurnacı “Meydana çıkma, başlamıştı. Sahanın ka- irer birer soyunmuş pısından yarı pehlivanlar çıkmaza başladı Hepini iweğiti * panitalonlarin “giye enseler yerinde, göğüsler geniş mişlerdi. Meydanın ortasına üç teneke zeytinyağı getirdiler. Zey tinyağı tenekeleri keserle birer birer açıldı. Tenekelerin yanında pırıl pırıl yanan bir leğene ibrik... Pehlivanlar birer birer ibriğialıp ayak, ırmaklarının ucundan ense kökle- rine, tepelerindeki saçlarından to- puklarına kadar yağlandlar, bütün meydanı bir zeytin yağı kokusu- dur aldı.. Bu sırada arkada bir fasıltı — Birader. Güreşten sonra pehlivanları yıkayıp üstlerinden çıkacak yağları bir fıçıya doldur- “Güneşin altında yağlanmış ade- leli vücutlar canlanmış birer her- kül beykel gibi görünüyor. Yağlı adaleler pırıl pırıl yanıyor. Sırtta yer yer toplanmış et tomarl erkek vücudunun heybetini bağıra bağıra ilân ediyor. Pehlivanlar arasında bir arabacı Yusuf ve bu peblivanın da bir sırtı var görün lecek şey. Etler toptop adeleleş- miş, sırt yumru yumru bir bale gelmiş., Nihayet davulla beraber güreş- ler başlad. Pablivanlar ellerini dizlerine vurarak dönüyorlar. Ara sıra bir dizini kıvırıp bi #emennalar. ediyorlar. Birbi enselerinden yakalayıp, ilk oyun- ları yapıyorlar, sonra tekrar ayrı- lp diz dökerek meydani fırıl fırıl © dönliyorlar. Parıl Parıl yanan yağlı adaleler geriliyor, iri avuçlar kalın enselerde şaklıyor. “Arkadan iki güreş meraklısı: — Haydi. Haydi aslan. Yakalı Zaman zaman kuvvetli pehl yanlardan biri hasmını yere çalı- yor. Sırtı yere gelen mağlübu birdenbire bırakan halka dönüyor ve bir temenna çakıyor. Ondan sonra mağlübu yerden kaldırıyor ve kucaklıyor. Bu esnada iri vü- cutlu arabacı Hüseyin de dönüp selâm çaktı ve yamrı yumru ba- zularını şişirerek kendisini pek o kadar yormıyan hasmını ku- cakladı.. Pehlivanlardan biri “pes, di- yip meydanı terk ederken arkadan merak için gelmiş bir bey soruyor: 5, demek nedir?. — Yani diskalifiye oldul.. Yağlı güreş iskalifiye ta- birini kullanmak epi tuhaf birşey. Resmi güreşler bittikten sonra sahanın bir kenarında bir kala- balık gördüm. Tnegölden gelen pehlivan nihayet | dayanamamış torunlarını kendi kendine güreş- trmeğe karar vermiş, Küçükler mini mini kayış pantalonlarını giymişler, tepeden tırnağa kadar yağlanmışlar... 1 topaç gibi, Öyle bir dizlerini döğerek dönüş- leri, birbirlerine güreş oyunları yapışları var ki görmeyin... Zaten | 4 yaşındaki Selim pehlivan için istikbalin Kurtderelisi diyorlar., Hikmet Feridun Holanda—Henüz kati bir neticeye. iktiran etmeyen piyade topunun oldukça elverişli bir şeklini Ho- landaya da mal edilmiş bulundu- ğunu haber alıyoruz. Hem havada tayyare, hem havada tank gibi seri hedeflere, ayrıca diğer yavaş hareketli veya kudretli sabit he- deflere karşı mükemmelen muha- rebeye muktedir. olması talep edildikten başka bir de bafif olması, basit olması, çabuk söl Tüp takılması istenen piyade topu- nun tam enmuzecini bulmak cidden müşkül bir şeydir. Holandalılar bunlardan ba hedeflerine karşı muharebe şartını kaldırarak diğerlerini tehvine ça- lışmışlar ve hayli muvaffak da olmuşlardır. Yeni top çok basittir. Fena yerlerde 9 parçaya ayrılarak 9 nefer tarafından taşınılabilmekte- dir. Yalnız topun iki namlusu vardır. Biri 30 çap ve 4/7 sar metrelik, diğeri 13 çap ve 7,5 Santimetreliktr. 'Namluların de; tek bir hareketle ve saniyenin bir cüz'ü zarfında yapılabilmektedir. 4,7 santimetrelik namlu ile yatık mahrekli bir top olarak bilhassa tanklara karşı kullanılmakta ve çapının fazlalığından sürati çok, kuvvei zindesi matlup derecededir. 7,5 santimetrelik namlu ile obüs bavanı taşımaktan müstagni kılı- yor. Bu bassaları dolayısile piya- delerin bir çok ihtiyaçlarına kifa yet edeceği şüphesizdir. Talya — 931 senesi bidayet- lerinde denize indirilmiş olan hepsinin. ir eşine tesadüf etmek zeyi gezenler hemen her hayvanı Resmimiz hayvanları gösteriyor. Bu kısımda hayvanlar göze: çarpmaktadır. Hamburg hayvanat bahçesi Londrannl sında hayvanları lâyıkile beslemek ve yer getirtmek kabil olamadığından Londra, Hamburga tefevyuk etmiştir, Londra hayvanat bahçesinde her hayvan için yaşadığı yere ben ziyen tarzda sahalar ve yuvalar yapılmıştır. Burada ölen hayvanların derileri doldurulup bunlar bir müzede teşhir edilmektedir. Bu mü- bu müzenir Holanda ordusunda yeni bir piyade topu Yunanistanın yeni muhribi, Iranda tayyareciliğe verilen ehemmiyet Falgara mubril irat tecri beleri yapılmıştır. Havanın çok sert ve fırtınalı, olmasına rağmen Saatte 36 mil (67 kilometre) sür'at kaydedilmiştir, Bunun 38 mile baliğ olabileceği ümit edilmekte imiş. Bu mubrip 1929 senesi in- | saat proğramına ithal edilen dört mubripten biridir, Yunanistan — Cenovada deni- ze indirilmiş bulunan Psara muh ribi Kondaryotis, Idra, Speziya mal inin eşidir. Gemi luğu 94.45 metre, genişl yüksekliği 6,03 dür. Mai mahireci 1450 Tona, makine kuvveti 30,000 beygir, sürati 40 mildir. 4 adet 12 santimlik tap ile 533 mili 6 torpido kovanına mal İran: Iran komşumuz hava kuv- vetlerine çok ehemmiyet atfet- mektedir. Bizzat Iran şahının kur mandası alında olan bava filosu günden güne arttığı gibi eşbas itibarile de zenginleşmektedir.Fran- sada tahsil eden yedi zabit geçen sene memleketlerine dönmüşlerdi. Halen tahsilde bulunan daha bir hayli zabit vardır. Bununlabera- ber İran | hükümeti ecnebi mütehassılar © celbinden o de hali kalmıyor. Bu sene zarfında ve üç sene müddetle bir isveçli mütehassıs celbedilmiştir. Bu zat hem filoda fenni müşavirlik hem de makinist mektebinde muavin lik yapacaktır. Ianda kara yollarının ge ve uzunluğu dolayısile hava mak- atı epey terakki etmiştir. Burada en faal işi gören Alman- lar ve Yunkers idi. Ahiren bu şirketin iflâsı İranda hava makli- yatını sekteye uğratmıştır. Maa- mafih yol ve demiryolunun azlığı hava nakliyatını gene revaçta tutacaktır. — M. $ Londra hayvanat bahçesi Ölen hayvanlar canlı gibi saklanıyor Londra hayvanat baliçesi, dünyanın en zengin hayvanat bahçele- rinden biridir. Burada yer yüzünde mevcut hayvanlardan hemen kabildir. Umumi harpten evvel ti Fakat muharebe yeni, hayvanlar görerek bir fikir m birindeki ada yaşıyan gi salonların. Ahı daha ziyade