3 Eylül 1932 Yeni bir ticaret Domatese rağbet artıyor Bundan istifade etmekliğimiz lâzım Ticaret odası, domates ihracatı hakkındaki tetkikatına (devam etmektedir. Bu meyanda, Bulga- ristanın domates ihracatı tetkik edilmiştir. Bulgarlar, 930 senesinde yalnız Almanyaya 100 vagon domates satmışlardır. Bu doma- tesler soğuk vagonlar dahilinde taze olarak Almanyaya gönde- rilmiştir. Bundan başka İtalyadan da Almanya ve Çekoslovakyaya kül- liyetli miktarda taze domates ibraç edilmektedir. Şimali Avrupa ticaret mümes- silimiz, taze domates ticareti hakında, ticaret odasına bir rapor göndermiştir, bu raporda harpten sonra, bilhassa vitamin nazariye- sine istinat ederek, halka domates tavsiye etmelerinin domates istih- lâkini arttırdığı bildirilmektedir. Almanyada domatesi bir meyva gibi yiyenler çoğalmıştır. Domates bilhassa çocuklara tavsiye edil- mektedir . Bu yüzden, domates ticareti, şeker, petrol gibi beynelmilel tica- ret âleminde ehemmiyetli bir madde haline gelmiştir. Bu rağbet karşısında, türk ih- racat tacirlerinin bu işe ehemmi- yet vermeleri lâzımdır. Adi iskân Maliye vekâletinden gelen yeni emir Izmir, 1 — Son tasfiye kanunu mucibince mübadil ve muhacirlere iskânı âdi suretile tahsis edilen evlerin iskânı âdi derecesi nüfus adedine ve içtimai vaziyetine göre 6 odaya kadar meccanen verile- bilirdi. Son defa maliyeden gelen bir emirde iskânı âdi mıkdarının nüfus ve içtimai vaziyet mevzuu- bahsedilmeksizin 6 odaya kadar verilebileceği ve bundan mada- sının o borçlandırılması ( bildiril- miştir. Halbuki kanunen üç nüfuslu bir âileye dört odadan fazla ve meccanen bir ev temlik edilemi- yordu. Maliye vekâletinin emri ile ka- nun arasında fark görülmüş ve bu fark için dahiliye vekâletine yazılmasına vilâyetçe karar veril- miştir. Memnu silâh 16 kişi tutularak adliyeye veriliyor Sılâh araştırmaları için teşkil olunan polis devriyeleri muhtelif semtlerde faaliyet devam etmek- tedirler. Dün gece muhtelif merkezler mıntakaları dahilinde araştırma yapmışlardır. Bu araştırmalarda Beyoğlu tarafında Kadri, Hızır, Mebmet Harun isimlerinde dört kişinin üzerlerinde kamalar, Cemal ve Hüseyin isimlerinde iki kişide büyük bıçalar bulunmuştur. Fatih civarında yapılan araştır- mada Mehmet ve Muhiddin isim- lerinde iki kişide kama bulun- muştur. Karagümrükte Fazlı ve Hasan isimlerinde iki kişide kama bu- lunmuştur. Kumkapi tarafında Mehmet Osman ve Bilal namla- rında üç kişide kama bulunmuştur. Mevlut isminde bir adamın üzerinde de iki tane büyük bıçak bulunmuştur. Bu suretle bir gecede 16 tane memnu bıçak ve kama meydana çıkarılmıştır. Silâhlar müsadere edilmiştir. - Sahipleri adliyeye verileceklerdir. GÜNÜN HABERLERİ Garip şey! Bulgaristan türk mallarından fazla resim alıyor Bundan bir müddet evvel, tica- ret odasında toplanan bir komis- yon Türkiye ile Bulgaristan ara- sında yeni bir ticaret muahedesi yapmak için tetkikata başlamıştı. Tetkikat henüz bitmemiştir, ko- misyon, Balkan memleketleri arasındaki (iktisadi (omukarenet fikrine istinat eden yeni bir mua- hede projesi hazırlamakla meşgul dur. Bu muahedeyle Türkiye ve Bulgariştan arasındaki (o tüccari münasebetlerin daha ziyade inkişafı temin edilecektir. Diğer taraftan Bulgaristan bü- kümeti, Türkiye ihracat madde- lerine karşı azami gümrük resmi koymağa ( başlamıştır. £ Mevcut ticaret muahedesi mucibince, Bul- garistan hükümeti, Türkiye bal- mumularına karşı asgari. rusum tatbik edeceğini teahhut etmişti. Halbuki son günlerde Bulgar hükümeti Türk balmumularının gümrük resmini artırmıştır. Bulk gar çıkolata ve şekerleme fabri- kaları Türkiyeden fındık alırken, gümrük resmi vermezlerdi. Bulgar hükümeti bu mevaddi iptidaiye- den de gümrük resmi alacaktır. Türkiye - Bulgaristan arasındaki tüccari münasebetlerin (o inkişafı- na çareler arandığı bir sırada, Bulgaristan o bükümetinin (o Türk ihracat mallarından fazla resim al- ması, tüccari mahafilde iyi telekki edilmemiştir. Açık hava mektebi İngilterede Headingtonda yaz münasebetile bir açık hava mek- tebi açılmıştır. Burada çocuklar bütün gün açık havada bulunarak jimnastik yapmakta, yüzmektedir. Hergün muallimler kendilerine bir kaç saat müsahabe şeklinde ders de veriyor. Resmimizde bu mek- tep talebesinden bir kısmı jim- nastik yaparken görülüyor. Mançuride Mukden civarında yeni muharebeler Londra, 1 — Çinden gelen haberlere göre Çin çeteleri Muk- den civarında yeniden taarruz etmişlerdir. Bu çeteler beş bin kişilik mühim bir kuvvet teşkil ediyordu. Beraberlerinde mitral- yöz ve havan topları vardi. Çeteler (o tophaneye, (tayyare karargâhına ve telsiz istasyonuna hücum (etmişlerdir. £ Muharebe çok şiddetli olmuştur. Japonlar çin çetelerinin tardedildiğini iddia ediyorlar. Çin menabii ise müsa- demenin devam ettiğini bildir- mektedir. Td Sou gelmiş İktisadi buhran bitiyor mu? Amerikada tekrar nikbinlik başladı Lonra 15 — Amerikadan gelen haberlere göre son haftalar zar- fında Amerikada iktisadi hayatta bir iyilik başlamıştır. Bankalara ve eshama karşı olan itimatsızlık azalmıştır. Borsada hararetli mua- meleler oluyor. Bir çok esham fiatleri yükselmiştir. Itimadın avdeti üzerine, evvelce harice kaçan altınlar tekrar Ame- rikaya gelmeğe başlamıştır. Ame- rika mahafili bu vaziyetin devam edeceğini ve iktisadi buhranın yavaş yavaş ortadan kalkacağını ümit etmektedir. Amerikada işsizlik de bir parça azalmıştır. Çalışma saati” azaltıl- mak suretile birçok ameleye iş bulunmuştur. Mollison, ingiltereye vapurla dönecek Sydney, 1(A. A.) — ( Yeni Iskoçya ) tayyareci Mollison dok- torlar kendisine lâakal bir ay istirahat tavsiye etmiş oldukların- dan Atlas Okyanosu seyahati projesinden katiyen vazgeçmeğe karar vermiştir. Mumaileyh, bu gün tayyare ile Ouelece gidecek ve oradan İngiltereye mütevec- cihen vapura binecektir. Deniz suyu Banyodan başka içmek de faydalı imiş! Berlin, 1 — Deniz havasının zayıf kimseler ve kansızlar için çok faydalı olduğu malümdur. Şimdi deniz suyundan da istifade edilmesi düşünülmektedir. Bir çok doktorlar deniz suyunun hafif müshil suretinde tesir yaptı- ğını ve bir kısım bağırsak hasta- lıklarında faydası olduğunu iddia ediyorlar. Bazı doktorlar da bu suyun kana zerk edilmesinin faydalarını sayıyorlar. 9 Eylülde Baltık sahi- linde Warnemünde'de toplanacak bir tıp kongresi bu hususta tet- kikat yapacaktır. Imalâtı harbiye klübünün yıl dönümü Ankara, 1 (A.A.) — Dün ima- lâtı harhiye klübünün yıl dönümü tesit ve klübün yeni yaptirdığı stat küşat edilmiştir. Grevler İngilterede amele ücretlerin tenzilini kabul etmiyor Londra, 1 — Kazançların azal- ması ve iktisadi buhran yüzünden bazı sanayi erbabı amele ücretle- rini indirmek istemiştir. Bu yüzden amele ile patronlar (arasında ihtilâf çıkmıştır. Pamuk mensucat amelesinin büyük bir kısmı (grev ilân etmiştir. Mamafih grev ilân edilen fabrikalarda bir kısım amele işe devam ediyor. Bir taraftan da müzakere cereyan etmektedir. Londrada tramvay, otobüs ve yeraltı şimendiferi işçileri ile kum- panyalar arasında da ihtilâf çık- mıştır. Anlaşma kabil olamazsa amele 23 eylülde grev ilân ede- cektir. Şirket varidatın mütemadiyen azalması yüzünden masrafını indir- meğe mecbur olduğunu iddia etmektedir. Tefrika No. 17 Earp zengi Sahife 5 3 Eylül 1932 Gelini Büyük milli roman Muharriri: Sermet Muhtar Şu kocaman aynalı dolap frenk işine benzediği için gelinin olsun1.. Sabreden ermiş. Bedriye, haminnesinin ve anne- sinin işareti üzerine babasının elini öptü. Cevdet efendi sözü devam etti- riyordu: — Bohçalarını, hamam takım- larını, falanını, festekizini yerleştir; ağzına kadar boca et. Koyduktan sonra da karşısına geçip sırt üstü yat. Sıvalı kolunu uzatıp gösterek : — Şu kocaman aynalısı frenk işine benzediği için gelinin olsun. Zaten hep gözler o kocamanda olarak dinliyorlardı. Büyük hanım dayanamadan sordu: — Piyano mudur, ne karın ağrısıdır o onun değil mi? Cevdet efendi, yüzü gülümse- yerek cevap verdi : — Piyano onun olduğu malüm. Bu mubarek de onun olsun. Zaten sizlerin işinize yarıyacak şey değil. Uflesen yıkılacak. O, bir kulp bulur, kullanır. Cevdet efendi bir yığın paket- ler de getirmişti. Bedriye telâşla açmağa koyulurken annesi : — Deli kız, ananın karnında nasıl durdun? Şimdi gene bir aksilik © çıkaracaksın! (o derken Cevdet efendi imdada yetişti : — Açsın, açsın! İyi çay isteyip duruyordunuz. Bizim Hüsnü efendi bir okka kadar düşürmüş. Parasını sayıp elinden yakaladık. Öbür- leri de peşkir. Gelin, sofrada havlu yok! diye şikâyette idi. Patiska da var. Eksik olmasın bizim Hayreddin efendi ortalığı bir kolaçan etti. Dayanacağı yere derviş, muradına dayandı; beş topu yakalayıp getirdi. Cevdet efendi, bütün bu tafsilâtı vermemekle beraber içi içine sığmıyor bir vaziyette idi. Dilinin altındakini yine çıkarıp söylüyordu. Bu sefer Bedriyeye sordu: — Bunları yengen mi be? Bedriye, hık mıktan sonra: — Şimdi gelip görecek! diyince gene büyük hanımın, ortanca hanımın heyheyleri tuttu. Cevdet efendi , süzü değiştir mek lüzumunu sezdiğinden başka bahse girmişti : — Lütfi geldi mi? Lüfi, biricik mabtum bey, yani gelin hanımın zevci. Bu suale, Lütfinin annesinden evvel büyük annesi cevap verdi görmedi KANSIZLIK 'enizsizlik icin yegâne deva kanl ihya eden Ün muntahip etibba tarafından tertip edilmiştir. ans — Daha saat kaç ki. Nerede ise şimdi gelir. Cevdet efendi, takkesini iterek ve ensesini söylüyordu: — Köftehorum dünya umurunda değil yahul Yesin içsin, otursun, eğlensin; karşısında, âlemin bayıl- dığı aktris gibi karı. Yarın şu- beye çağırdıkları vakit aklı başına gelecek, şapa oturacak amma geçti Bolunun pazarı. Bugün bir aralık bana uğradı. O doktoru gene görmüş, herif vadetmiş. Üç dört ay tebdili hava koparacak amma... öne kaşıyarak Elile para sayar gibi yaparak devam ediyordu: — Sen buna bak. Billâhi ölüyü mezarından kaldırıp şıkır şıkır göbek attırır, alemi sustaya dor- durur. Tıkır tıkır, merdivenden gelin hanımın iskarpinleri işitildi. Esasen kulaklar kirişte olduğu için hep hazırdılar. Hanımlar, birbirlerini dürterek, Cevdet efendiye de kaş göz işa- retleri yaparak helecanla gelinin gelmesini beklediler. Suat, kılpıranga, kızılçengi süs- lenmiş, takmış takıştırmış, etrafa levantalar, - esanslar saça saça, orta kattaki sofaya, yanlarına inmişti. z Cevdet efendiye, bonjur! diye- rek bir reverans yapar yapmaz doğruca piyanoya yürüdü, kapa- ğını açtı; parmaklarile bir ik! dokundu. Cevdet efendi, kendisini unut- muş, ağzından bir nida kopmuştu: — Ellerin dert görmesin gelinci- gim! Billahi bu ölüsü kınalı piya- noya da bayılırım. Laterna bunun yanında kaç para eder? Kanunun alâfırangası be. Otur önüne, vur gençliğinin başı için bir İzmir marşı. Suat, “Çarşafımıda giydim; yakam, başım bozulacak, nasıl yapayım?,, diye tereddütle piya- nonuu önüne geçti. Daha parmaklarını oynatmağa başlar başlamaz kayın pederi yine vecde geldi: — Yaşa benim arslan gelinim. N vur, kıyasıya vur; korkma kırılırsa yenisini alacak benim. Suat bir kaç arpej yapıyorken Cevdet efendi eteklerini toplaya- rak yanına koştu, kulağına eğildi. (Arkası var) Nörasteni, zailyet ve Chlorose SIROP DESCHIENS., PARIS o