nini mem e me 1 Eylül 1937 N Kastamonu köylerinde göze çarpan şeyler Köy evlerini sıhhi bir şekle koymak lâzımdır Kastamonu, 28 ( Hususi ) — Kastamonuda hangi köye gider- seniz gidin, gözünüze ilk çarpan şey, küçük bir eşyanın bile yerli mamulâtı olduğudur. Cidden hay- ret edilecek bir şeydir: Kapısının kilidi, tenvir vasıtası, kullandığı kabı, giydiği elbisesi, yediği ye- meği velhasıl herşey yerlidir, yabancı malı yoktur. Milli tasarruf, köyün ve köylü- nün en ileri safta olan bir vazife- sidir. Köylüyülüzumsuz yere kırk para harcarken gören olmamıştır. O eline geçen parayı, fazla bulduğu eşyayı, yarın ne olur, ne olmazdiye sekiz çıkın yapıyor ve en gizli yerlerine saklıyor. Köyü gördükten sonra, milli iktisat ve milli tasarruf diye uğraştığımız işin ancak şebre ve şehirliye ait olduğunu anlamakta kimse güçlük çekemez. Köyde, nüfus meselesi, akıllara hayret verecek derecede inkişaf - etmektedir. İleride yapılması ta- savvur edilen ikinci nüfus tabriri bu iddiamızı gün gibi meydana çıkarmakta gecikmiyecektir. Esasen köyde evlenmek, adam- — sızlığın doğurduğu bir ihtiyaçtır. Köylü evlendiği gün, meydana » çocuk getirmek endişesile karşı karşıyadır. Köylü, öyle anlamıştır ki, nüfus çokluğu, istihsalin çok- luğunu ve binnetice refahı temin etmektedir. Köyde şehirde olduğu gibi, çocuk düşürmek veya çocuk olmaması için tedbirler almak gibi şeylerin ne demek olduğunu bilen kimse mevcut değildir. Kazara böyle bir harekete teşeb- büs eden köy kadını için, artık oturduğu köyde hayat hakkı kalmamıştır. Öyle köylü kadınlar görürsünüz ki, daha yirmi beş, yirmi altı yaşına girmeden çocu- Şunun birisinin elinden tutmuştur, sardığı beşiğindedir, bir tanesi de kucağına yerleşmiştir. Belki birisi de karnındadır. Fakat o, bu vaziyette tarlaya ça- lışmağa, çift sürmeğe, ekin biç- meğe gitmekte ve hiçbir güçlük duymamaktadır. Yalnız, bu işin derdi, çocukla- rın fazla yaşamayıp ölmesindedir. Bu yirmi beş yaşındaki kadının mevcut beş, altı çocuğunun için- den askerlik çağına kadar ya birisi hayatta kalmıştır, ya ikisi üçünün yaşadığı vaki değildir. Küçük bir hastalık, meselâ bir diyare, dizanteriye çevrilmiştir, bir haftar içinde o nur topu gibi çocuk köyden, köylüden ayrılmış- tır. Çünkü, cehalet vardır, çünkü köylü kadın diyareye, erik, elma yedirmek suretile deva bulacağına kanidir. Hiçbir münevver onu irşat ede- memiştir, hiçbir kimse ona, bu hastalıktan nasıl Okurtulacağını söylememiştir. e Yalnız söyleyen bir kimse oldu ise, oda belki kaynanası veya kaynatasıdır. Ço- cuğu köy hocasına okutmak tav- siyesinde bulunmuşlardır. Köy işlerimizde teessür ve tees- süfle kaydedilecek şeylerden birisi de köy evlerinin katiyen sıhhi olmamasıdır. Meselâ, kereste iti- Samsunda her şey ucuz... Yalnız şeker, tütün, petrol fiatlerile bu ucuzluk arasında nisbet yok Samsun, 28 ( Hususi ) — Bir vakitler Türkiye- nin en pahalı bir yeri olarak tanı- nan Samsunda bugün umulmuyan bir ucuzluk var.. Eskiden otura- bileceğiniz . bir evin aylık icarını 35 - 40 liradan aşağı Otutmanız mümkün olmaz- ken şimdi böyle bir evi 15 liraya kiralamanız ka- bildir. Diye bilirim ki Samsunda hayat pahalılığı artık ve tamamen tarihin malı olmuş- tur. Bol kazanan ve pahalı ye- meğe alışkın olan Samsunda orta halli bir aile bile güçlükle yaşar- ken şimdiki ucuzluk her sınıf halkın yaşayış tarzlarını kolay- laştırmıştır. Bugün ekmeğin okkasını 9, ya- ğın okkasını 90, pirincin okkasını 25, kömürün okkasını 3, odunun okkasını: 1 kuruşa alanlar halle- rinden o kadar müşteki değiller- dir. Sebze, meyva hem bol hem de çok ucuzdur. Kumaş, trikotaj, ipekli gibi ma- nifatura aksamında da duyulacak ilinin bir İsmi Samsunun umumi manzarası kadar bir düşkünlük var. Fakat bütün hunlara rağmen halkın çok muhtaç olduğu gaz, şeker, tuz fiatlerinde asla düşkünlük yok. Köylü pazarda arpasının ölçeğini 25, buğdayını 45 kuruşa satarken 60 kuruşa şekeri, 35 kuruşa gazı almağa gücü yetmiyor.. Iş adam- larımızın o fikirlerince (köylünün alım satımında bir tevazün temin edildiği gün mevcut olan arızi sıkıntılar kendiliğinden zail ola- caktır.. Hayatın yarıdan aşağı uçuzladığı şu zamanda henüz pahalılığını saklıyan bazı şeyler de vardır.. Oteller, Kahveler, mamul sigara , ve tütün, müskirat gibi.. Samsunun her şeyden eyvel bir ihraç ve trat sit merkezi olma- sından dahilden gelen bir çok ticaret erbabının burada günlerce kalmak ( iktiya- cında olduğunu nazarı dikkate alarak belediye- nin otellere nark koyması çok lü- zumlu olacaktır. Tütün ve müs- kirata gelince : Bunun pahalılığı şimdilik bizi alâ-” kadar etmememektedir. Bilâkis bu pahalılığın sihhat ve servet noktasından faydalarını görmeğe başladık. Bugün samsun ve hava- lisinde bir çok O vatandaşların sigara ve içkiyi terketmeleri bu- nun mesut ve feyizli bir netice- sidir. Ayıp değilya, nefis ve kokulu (Maden) ve (Dere) tütünlerimizin kilosuna iki liraya alıcı bulunmaz iken yenicenin kilosunu 10 liraya içeçek kabadayılarımız artık sah- neden çekilmeğe başladılar. Zübeyroğlu Fuat Incir, üzüm Bu seneki incir mahsulü çok nefistir Izmir 31 — Bu seneki incir ve üzüm vaziyeti hakkında İzmir ticaret odası reisi Balcı zade Hakkı beyin verdiği malümata nazaran incirlerimiz nefaset itiba- rile çok iyidir. Rekolte 2250000 çuvaldır, geçen seneden kalmış stok mal yoktur. Bu sene Avrupa piyasası da hararetsizdir. Ecnebi piyasada fiatler düşkündür. İnhisar idare- sinin hurda ve hurdanın biraz iyisini mübayaa etmesi; müstahsile karşı çok büyük bir yardım teşkil edebilir. Incir Oo müstahsili bu vaziyet “karşısında, (o bağcılara — nisbetle daha müsait bir vaziyettedir. Çünkü istihsal masrafı daha azdır. Fakat üzümde vaziyet ber- akistir. İncir satışında takip edi- lecek yol, ucuz, fakat fazla sa- tıştır. Bu takdirde Rusların bile mübayaat yapması muhtemeldir. Eylül ayında üzüm üzerinde ikinci büyük satışlarda üzüm fia- tinin fırlaması muhtemeldi bulunan dağ köylerindeki evler, o derece basık tavanlıdır ki, benim gibi bir seksen iki boyunda olan bir insan değil, benden on santimetre küçük olanlar da kafa- larını önlerine eğerek içeride dolaşmak (mecburiyetinde Okal- maktadırlar. Halbuki, ağacın, kereste in bu mıntakada haddı hesabı yoktur. Böyle iken o tavanlar alçaktır. barile, büyük bir bolluk içinde Odada ziya namile bir şey yok- ! olan inşaata rağbet edilmiştir. Bu gibi Fırtına İzmirde iki balıkçının başına gelenler Izmir,3i — Geçen gün şiddetli bir fırtına limanda bazı kazaların çıkmasına sebep olmuştur. Faruk ve Sakip isminde iki kardeş fır- tınadan evvel İnciraltı önünde balık avlamağa (başlamışlardır. Zaman geçtikçe fırtına şiddetlen- miş ve bu sırada İzmirin en şid- detli imbatı esmeğe başlamıştır. Balıkçılar bu şiddetli fırtınadan kurtulmak için bütün kuvvetlerile küreğe sarılmışlardır. İzmire gel- meğe çalışırken fırtınanın şidde- tinden kayık kapaklanmış ikisi de denize yuvarlanmıştır. Iki kardeş uzun müddet dalga- larla boğuşmuşlar ve polis moturu tarafından yarı ölü bir halde kurtarılmışlardır. Kazazedeler memleket hastanesine ( götürük- müştür. Izmirde bir kaza Izmir 30 — Körfez ve liman şirketine ait bir kazan dün liman- da patlamıştır. Kazanın yanında bulunan ameleden Giritli Mustafa, Zekeriya ve Mevlüt efendiler kazandan ( sıçırıyan (o parçalarla ehemmiyetli suretle yaralanmış- lardır. tur. Büyücek bir odada yirmi beşer santimetre murabbaı sat- hında ya bir pençere mevcuttur ve yahut iki... Onada cam yerine yağlı bir kâğıt ve ya gazete par- çası sıvanmıştır. Sonra, ormandan hayli uzakta olan ve kereste nakli hayli mas- raf ve emeğe mütevakkıf olan fakat taş ve sair malzemesi bol köylerde de gene ahşap Sinir buhranı Geceleyin mezarlıkta atılan silâhlar Bursa, 31 — Geçen gece Bur- sada büyük mezarlığın civarından geçenler bir biri arkasına patla- yan silâh sesleri işitmişlerdir. Bu- nun üzerine halk ve zabıta me- murları silâhın mezarlıkta patladı- ğını anlayarak hemen o tarafa koşmuşlardır. Zabıta memurları, mezar taşları arasında saçı başı darma dağnık olmuş bir kadınin elindeki büyük tabancayı karıştırmakta olduğunu görmüşlerdir. Gece yarısı elinde namlusundan duman çıkan bir tabanca ile beraber mezarlıklarda dolaşan bu kadının kim olduğu tahkik edilmiş ve neticede bunun çoban Kâzım ağanın karısı Ayşe hanım olduğu anlaşılmıştır. Ayşe hanıma geçen gece bir buhran gelmiş ve kocasının duvarda asılı daran tabancasını kapıp sokağa fırlamıştır. Ayşe hanım bir aralık mezarlığa giderek havaya bir kaç el silâh atmıştır. köylerde samanlıklara kadar hepsi ahşaptır. Fakat yıkılmağa yüz tutmuş, çürümüş olan yerlerde kerestesiz- lik ve parasızlık yüzünden tamir edilememekte ve tehlikeli bir vaziyet hasıl olmaktadır. Bu gibi köylerde ahşap inşaattan ziyade taş tuğla ve kerpiçten istifade edilmesi için köylüye telkinatta bulunmak ve tecrübeler yapmak icap etmektedir. *”* Halı memleketi Gördes yeniden inşa ediliyor 16 saat çalışan bir halı işcisi günde 10 kuruş alıyor Gördes, 26 (Hususi) — Gördes garbi Anadolunun güzel halılarile nam almış şirin bir kasabasıdır. lstiklâl O mücadelesi (o esnasında kasaba kâmilen yanmıştır. Fakat çalışkan halki burasını yeniden ve daha mamur bir surette inşa ediyor. Gördes denince akla tabii halı gelir, bir zamanlar Gördese halı- dan çok para girerdi. Halı alış verişi mühim bir ticaretti. Dünya buhranı yüzünden bu ticaret bir parça azalmıştır. Işin acıklı ciheti amelenin vaz- iyetidir. Tücarın vaziyeti nisbeten iyidir. Fakat amelenin yevmiyesi son derece indirilmiştir. Sabahtan akşama kadar halı dokumakla meşgul olan bir işci şehirde on kuruş gündelik alıyor. Şehirde on kuruş olan ücret köylerde altı kuruşa kadar düş- mektedir. 6 ilâ 10 kuruşla fası- lasız on saat çalışan bu zavallıla- rın vaziyetleri bir parça islâh edilemez mi? Akhisar - Gördes yolu Senelerden beri Akhisar-Gördes arasında hayvanla bile nakliyat yapılmazken bu defa Manisanın kıymetli ve faal valisi Fuat beyin himmetile köy kanununa tevfikan muntazam denecek derecede bir şose açılmış ve otomobil seferleri başlamıştır. Bugün Gördese gelen bir tel- grafta Akhisar gençlerinden bir kafilenin Gördesi ziyaret edeceği bildirilmektedir. o 26 © ağustosta Akhisar gençlerini yanık Gördes sinesinde sıkmak için Gördeslile- rin sabırsızlıkla beklemekte ol: duğu cevabı verilmiş ve şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. Komşu Akhisarın kıymetli ço- cuklarını ilk evvel Gördese getir- meyi hatırlayan Akhisarın yorul- mak bilmez kaymakamı Zeki beye teşekkür etmeyi bir memleket vazifesi bilirim. Iki vaka Gördesin Çarıklar köyü muhtarı şey Mehmet vurulmuş ve failleri yakalanmıştır. Gördesin Şeyhyayla köyünden Kerim oğlu Veli katledilmiş ve katiller derdest olunmuştur. Bugün kazamızda müessif bir vaka eski Jandarma Celil, müsadere olunan memnu taban calardan birisini karıştırırken ateş aldırmış ve çıkan kurşun arkadaşı Bekire isabet ' etmiştir. Bekirin Yarası ağır olduğundan hemen Manisaya sevkedilmiştir. Manisadaki Muradiye camii Manisa 30 (Hususi) — Mimar Sinanın son eseri dehası olan Muradiye camisinin yalnız kubbe aksamı tamir edilmek üzere ha- vale gelmiş ve tamirata başlan- ması takarrür etmiştir. Evkaf dairesi bu hafta içinde tamirata başlıyacaktır. Bir incir ağacı yüzünden öldürülen adam Adana, 31 — Zabıta Ismail, Kerim, Bedir, Rahim, Süleyman, Kâmil, Ibrahim ve Atika hanım isminde sekiz kişi hakkında tah- kikat yapmaktadır. Bunlar komşuları Garip efendiyi öldürmekle maznundurlar. Atika hanımla diğerlerinin Ga- rip efendiyi bir incir ağacı mes |, sie yüzünden bıçakla öldürdük- / leri iddia edilmektedir. / / KE ai nikel ii