e AR . m RR mp Pe 5 | Akşam > 26 Ağustos 1932 Garip bir benzeyiş ç Birbirinden ayırt edilemiyen iki kardeş Bu yüzden bir çok gülünç maceralar vuku buldu Adana 19 (Hususi) — Size bu mektubumda müşabehetleri yüzün- den gülünç, bazan feci vaziyetlere düşen iki kardeşten bahsedeceğim. Bu ikiz kardeşlerden birinin adı Ali Riza, diğerinin adıda Halil Safadır. (Hali Safa 321 doğumlu) dur. Ali Riza Sultan Ahmet sanayi mektebi âlisinden 334 senesinde mezun olmuştur. Babası tarafından yaşı 319 doğumlu, yani daha büyük olarak yazdırılmıştır. Konyanın Bilecik kariyesinde doğan ikizler birbirinin o kadar müşabihi, birbirinin o kadar tam ve noksansız benzerleridir ki; Ali Rizada mevcut bir yara izi bilin- mezse birbirinden ayırt etmek mümkün olamaz. Zaviyei veçbiye, gülüş, alın vaziyeti, burun, ağız biçimleri, gözler ve kafa büyük- iklet, boy temamile aynil Ali Riza 45 kilo, Halil Safada öyle. Halil Safa 1,55 boyda, Ali Riza da öyle. Tesviyeci ve makinist olarak mektepten çıkan Ali Riza, Halil Safayı da makinist ve tesviyeci yetiştirmiştir. Konyada Değirmenlide, fabri- kalarda çalışan ikizler işgal zama- nında Mersine deniz motorlarında çalışmak üzere gelmişlerdir. Ali Riza Hanifavinin motor kaptanlığını, Halil Safa da Hızır- ağanın motor kaptanlığını almıştır. Bir müddet Suriye sahillerine se- ferler yapmışlardır. Günün birinde Ali Rizaya isnat edilen bir kaçakçılık cürmünden dolayı Ali Riza diye Halil Safa hapis edilmiştir. Fakat Ali Riza kendi yerine kardeşinin mahpu- siyetini vicdanen doğru bulmıya- rak Halil Safayı ziyarete gelmiş ve kendi hapishanede kalarak Halil Safa serbest kalmıştır! Bu yer değişmeden kimselerin (o haberi olmamıştır |.. Müşabehet gardıyanları da al- datmıştır. Halil Safa İzmire git- miştir. Ali Riza da mahkümiye- tini bitirerek kardeşinin arkasın- dan gitmiştir. Halil Safa kardeşinin vesaikini alarak İzmiri de terketmiş ve harbiyeye girmiştir. Fakat Halil Safa harbiyede kurs bitirirken Ali Rizayı 321 doğumlu Halil Safa diye askere almışlardır. Ali Riza vesaiki kardeşinde olduğu için askerliğini yaptığını ve 319 doğumlu olduğunu ispat edememiştir. Ali Rizanın “Ben Halil Safa değilim.,, diye barbar bağırmasına Foto : Cevdet ve Hasan Birbirine çok benziyen iki kardeş : Sağda Halil Safa, solda Ali Riza efendiler rağmen mahalle heyeti ibtiyariyesi bu Halil Safadır diye ısrar etmiş- tir. Bunun üzerine Halil Safa har- biyeye müracaat ederek Halil Safanın (OAli Rıza olduğunu bildirmiştir. Neticede divanı harbe akseden bu sahte isim meselesi Halil Safanın itirafatile halledilmiştir. Halil Safa harbiyeyi aldattığından dolayı hapse mahküm edilmiştir. 1930 da montaj makinisti olarak tekrar Ali Riza Mersine gelmi- ştir. Ayni senede çıkan bir af kanunundan istifade ederek Halil Safa da Mersinde kardeşini bul- muştur. Iki kardeş bir senedenberi bu- rada inşaat işlerile uğraşmakta, yapıcılık, boyacılık ve çimento işlerinde çalışmaktadırlar. Aynı zamanda tayyarecilik, o şoförlük bilen ikizler bildikleri sanatlarda şayanı hayret maharet göstermek- tedirler. Birbirine benzemek yüzünden bir çok gülünç hadiselere sebep ol- muşlar, birbiri hesabına işler görmüşlerdir. Meselâ: Mersinde Maroni isminde bir kadını evvelâ Ali Riza sevmiş, dost tutmuştur. Kadın Ali Riza ile Halil Safayı bir şahıs zannederken günün birinde ikisini bir arada görmüş ve şaşırarak : — Ben iki parça olamam ! diye ikizleri terketmiştir. Asıl garibi Maroniden olan çocuğun babası “ Ali Riza mı, Halil Safa mı tabi- atile meçhul kalmıştır. * “» Cambazlığa varıncaya kadar her sanata büyük bir kabiliyetle inti- bak eden ikizler, gerek şekil ve gerek o sanatkârlıkları (o hasebile filimlerde rol alacak kadar artis- tik vasıflara bol bol maliktir. Ertuğrul Muhsin bey ikizleri şöyle bir gözden geçirse öyle zannediyorum ki; derhal filimle- rinde yer verir. Gerek Ali Rizada ve gerekse Halil Safada çok kabiliyetli artist evsafı bulmak mümkündür! Bürhan Sadık Radikal sosyalistler ve San durjo meselesi Madrit 25 (A. A.) — Radikal grubu, dün öğleden sonra bir içtima aktetmiştir. Bu içtima esna- sında grup, kabinedeki iki radikal sosyalist nazırın San Jurje davsı neticesinde verilecek karara mü- teallik olarak ittihaz edecekleri hattı hareketi müzakere etmiştir. Grup, her ne olursa olsun hükmün ifası lehinde karar ver- miştir. Bu noktai nazar, galebe çalmadığı takdirde radikal Sosya- list nazırların istifa etmeleri mub- temeldir. Radyo 26 ağustos cuma akşamı !stanbul — 18 gramofon, 19,30 saz (Vedia Rıza hanım ve Cennet hanım). 20,30 gramofonla opera, 21 saz (Inci hanım ve Belkıs hanım), 22 tango or- kestrası, Bükreş (344,2 m.) — 19,40 gra mofon, 20 viyolonsel, 20,30 konferans, 20,45 piyano, 21,15 keman. Budapeşte ( 550,öm.) — 19,30 konferans, 20 cazbant, 21 konferans, 21,15 opera şarkı ve havaları, 22,30 keman, 23,15 radyo jurual. Londra (4568,8 m.) — 19,30 orğ, 20 konser, 21,15 musikili kozzedi, 22,30 orkestra, 23,20 dans orkestrası. Paris ( 1725 m.) — 20 gramofon, 20,45 havadis, 21,radyo konseri, 21,30 havadis, 21,40 şüun. Prağ ( 488.6 m.) — 19,30 alman radyo neşriyatı, 20 kitara ve mandolin konseri, 20,40 tıbbi müsahabe, 20,55 Brünn'den nakil, 22 konser, 23 radyo Jurnal, 23,20 gramofon, Roma (441,2 m.) —20,15 gramofon, 21,05 zirai müsahabe, 21,45 muhtelif musiki konseri, 22,30 komedi, 23,55 radyo jurnal ve dans musikisi, Varşova (1411 m.) — 19 konferans, 19,20 dans musikisi, 20,15 muhtelif, 20,35 radyo jurnal, 21 senfonik konser, 22 musiki şüunu, 22,15 konsere devam, 22,50 radyo jurnal, 23 dans musikisi. Viyana (517,2 m.) — 20,30 radyo jurnal, 20,40 çingene orkestrası, 21,10 şarkı, 21,55 gramofonla konser, 23 radyo jurnal, 23,15 dans musikisi. 27 ağustos cumartesi akşamı Istanbul — 18-19 gramofon, 19,30- 20,30 Hafız Ahmet heyeti, 20,30-21 gramofonla opera, 21-22 Hafız Ahmet heyeti, 29-22,40 orkestra, Bükreş (894,2 m.) — 19,40 gramo- fon, 20 piyano ve balalaika konseri. 20,45 romen musikisi.” Budapeşte ( 6505 m.) — 19 salon orkestrası, 21 orkestra. 22,30 çin- gene orkestrası. Londra (355,3 m.) — 19,30 çingene orkestrası, 21 konser, 23 gramofon, 23,30 dans orkestrası. Paris (1725 m) — 20 müsahabe, 20,10 gramofon, 20,45 havadis, 21 ede- biyat, 21,30 havadis, 21,45 radyo kon- seri, 22,15 havadis, 22,30 gramofon. Prağ (488,6. m.) — 19,25 Alman radyo neşriyatı, 20 komedi, 20,30 fanfar, 23 radyo jurnal. Roma (441,2 m.) — 21 radyojur- nal ve gramafon. 21,45 apera. Varşova (1411 m.) — 19,45 dans musikisi, 20,15 müteferrik, 20,35 radyo jurnal, 21 akşam konseri, 21,55 müsa- habe, 22,10 konsere devam, 22,50 radyo Jurnal, 23,05 piyano, 23,50 dans musi- kisi. Viyana (017,2 m.) — 20,10 radyo Jurnal, 20.20 şarkı, 21 kabare numero- ları, 23.20 dans musikisi nbul 25 Ağustos 1932 (Akşam fiatleri) Istikrazlar Tahvilât İst, dahili 96, | Elektrik 5— Şark d. yolları (—( 4,30) Tramvay 45,25 D. Muvahhide || 52,50| Tünel ip gümrükler 5,10| Rıhtım 18,25 Baydi mahi 4,25) Anadolu 1 31,75 Bagdat, 4,50 e di T.askeriye — «Mümessil 32,90 Esham İş Bankası 9,20| Terkos 29,— Anadolu 19,—| Çimente Ar (o 9— Reji 4,05 | Ünyon dey. 21,90 Şir, hayriye 14,50 | Şark dey. 215 Tramvay 45,50 | Balya Me Umumi sigorta (| 11,—| Şark m. ccza | 265 Bomonti 21,40 | Telefon 15,5 Çek tlatleri (kap. sa. 16) Londra 733,50 | Prağ 15,9267 Nüyork 0,4717 | Viyana 4,055 Paris 12,03 | Madrit 5,8588 Milano 9,215 | Berlin 1,9835 Brüksel 3,5985 | Varşova 4,25 Atina 74,6775 | Peşte 3,815 Cinevre 24761 | Bükreş 81,08 Sofya 66,4325 | Belgrat 29,435 Amsterdam (o 1,1725 | Moskova | 1091,25 Nukut (satış) Kuruş kuruş Yisterlin 743,—| Işilin Av o 27— 1 dolar 213,—| Ipezeta U— 46 £, Fransız 171,—)| 1 Mark 10 lirek 77— i ri 5 10 £, Belçika | 117—| LE 20, drahünl 291—| 20 dinar 20 iİsviçre 825—| 1 Çernoveç 40 eva 28, | iAÂltın 902,— 1 ilorin 85,—| 1 Mecidiye © 33, 40 kuron Çek (o 124,—| 1Banknot 234,— * Tevfik Salim Pş. gitti — Dr. Tevfik Salim pş. Laheyde toplanan beynelmilel verem kon- gresine iştirak etmek üzere dün akşam hareket etmiştir. Bursa mektupları Bursa avcılarının av bayramı çok neşeli oldu Avcılar eli boş döndüler, bereket balık avcılarına. Bursa, 20 ( Hu- susi) — Halk evi spor komitesine mensup (Bursa avcıları cuma gü- nü bir av bayra- mı tertip ettiler. Bayram, etrafı Nilüfer deresile çevrilmiş (o olan ( Ak sungur ) sü- gütlüğünde ya- pıldı. Bir cuma saba- bı, balk fırkası reisi avukat Hu- lâsı, halk evi re- isi doktor Yusuf Izzeddin, o spor komitesi o reisi doktor Osman Niyazi beylerle birlikte buraya vardığımız zaman, bayraklarla süslü söğütlüğü haki- katen bir bay- ram yeri gibi ne- şeli bulduk. Eski- den matbuat düş- manı diye göste- rilen mebus Rüş- tü beyde bizimle beraberdi ve gazetecilerle pek dostça konuşu- yordu. Süğütlük yarım adaya benzi- fyordu. Ağaçların altında, dere kenarında insan kümeleri.. Patla- yan bir tüfenk. yahut yeni gelen bir insan duyunca heman havla- yan çevik ve hassas av köpek- leri... Avcılar buraya akşamdan gel- dikleri için sabah seferini yap- mışlar. Kimi karyolasına, uzun bir sandalyesine kimi de çimen- lerin üstüns uzanmış, lâf atıp duruyorlar. Avcı lâfı ne olur, malüm: Meş- hedivari hikâyeler. Atabildiğin kadar atl. Söz (atma) bahsına gelince avcılar bize baktılar. Birisi: - hani dedi, bu meselede pek farkımız yok gibi; gazetecilerle bu noktada meslektaş sayılırız!. Konuşulanlara gülümsiyerek kulak misafiri olan avcıların en ihtiyarı hacı Hafız müdahale etti: — Gazetecilere yanlış malümat vermeyin!.. Sonra bize döndü: — Atıcılık esasında ikisi de bir olmakla beraber, avcılık başka, nişancılık başkadır. Tüfeği patla- tır atarsın. OVurursan nişancısın, vurmadın mı avcısın!. Buna bütün avcılar itiraz ettiler, amma atılan kahkahalar arasında mesele kapandı gitti. Sabah avına çıkanlar, fena bir talisizlikle, daima eli boş dönü- yorlardı. Çantaların mağrur kaba- rıklığından eser yok. Bazısında tek tük keklik filân cinsinden ufak bir kuş çıkıyor. Hepisi bukadar. Bereket versin balık avcılarına Bursalılar Nilüfer deresine Ülfer derler. Ülfer kıyıları pek'eğlenceli, pek müsait bir yerdir. Yaz gel- di mi avcılar serpmelerini, nevale sepetlerini sırtlar, geceden Ülfer boyundaki süğütlüklere gelir, postu sererler. Bu av cidden çok eğlencelidir. avcılar iri balıkların yerini bilirler. Dereye girilir, gayet iyi yüzme bilen bir kaç kişi kıyılardaki yu- valardan balıkları kışkırtırlar. Ağ Balık avlıyanlar ve tutulan balıklar hazırlanırken gerilir. Kışkırtılan balıklar sağa sola kaçmağa, avcıların ayaklarına çarpmağa başlar. Avcıların bu andaki telâş ve heyecanları fev- kalâde zevklidir. Öğle yemeğine kadar böyle vakit geçti. Bir hayli balık tutul du. Nihayet yemek yendi. Avcı- ların reisi Salih bey güzel bir nutuk yazmıştı, okudular. Buna Yusuf İzzeddin bey cevap verdi. Yemekten sonra istirahat. Her- kes ağaçların altına serildi. Fakat mübarek süğütlerin gölgesi, bek- taşi hırkası gibi: Yamalı Yırtık bir gölge.. Hiç koyu tarafı yok., Uyuyamayınlar, atış yapmağı tercih ettiler. Bir silâh patırtısı- dır başladı. Tabancalar, - çifteler boyuna patlıyor, her patlayışı- kedilerini avda sanan - köpekle- rin havlaması takip ediyordu. Akşama kadar mükemmelen eğlenildi. Civar köylerde bayramı haber almış gelmişlerdi. Biz geç vakit döndük. Avcılar ancak gece yarısı o Söğütlükten ayrılabilmiş- lerdir. R.R. Bir ingiliz filosu geliyor Ingilterenin Akdeniz filosuna mensup Curaçoa, Colombo, Ceres ve Curlev kruvazörlerile Royer tahtelbahirleri 16 eylülde Malta- dan limanımıza gelecektir. İngiliz gemileri limanımızda bir gün kal- dıktan sonra Bulgaristan ve Ro- manyaya gideceklerdir. Madridte yeni hâdiseler Madrit 25 (A. A.) — Dün akşam Madritte müfritler tarafın- dan bir takım risaleler tevdi edilmiştir. Bu risalelerde Prole- terya, San Jurju davası mütte- hemleri hakkında kanunun tatbik edilmesini talep etmek üzere bir nümayiş icrasına davet olunmaktadır. Polis memurları ve hücum kıta- atı muhafızları ile suvari muha- fızlarından bir kıt'a toplantıları dağıtmıştır. Le Feroldaki sosyalist gençliği mahkemeye bir telgrafname gön- dererek omüttehimler hakkında merhametli davranılmasını talep etmiştir. .B di”