Mi. Moris Şövalye Hollivuttan habersizce Parise geldi övalye gelecek sene Fransaya y gelerek bir filim çevirecek Moris Şövalyenin “Akşam,, a hediye ettiği resmi Her sene yaz mevsimini Fransada geçiren meşhur filim artisti Moris Şövalye, bu sene de üç ay tatil müddetini geçirmek üzere Ame- rikadan Avrupaya hareket etmiş- tir. Şövalye Ile de France vapura binerek Havre limanina gelmiş, oradan trenle Parise vasıl olmuş- tur. Pariste bir otomobile atlıya- rak şehrimizin kenarında Boulogne ormanına yakın bulunan büyük bir otele inmiştir. Şövalyenin Parise gelmesi her sene oObir mesele olur, büyük hazırlıklar yapılırdı. Binlerce halk artisti istasyonda karşılar, Şövalye güç bal ile oteline kadar gire- bilirdi. Moris bu dafa seyahatini çok gizli tutmuş, vapurda da kimseye görünmemiştir. Bu sebeple Parise gelmekte olduğundan kimse ha- berdar olamamıştır. Moris Şövalye son zamanlarda Amerikada çok yorulmuştur. Bir- biri arkası sıra “Sizinle bir saat, ve “Bu gece beni sev, filimlerini çevirmiş, hiç istirahat etmemiştir. Stüdyoların sıcaklığı, mütemadi çalışmak fransız artistini bitap bırakmıştır. Bunun için Pariste bir müddet dinlenmek, sonra Fransanın cenubunde, Cannes daki sayfiyesine giderek bir kaç ay orada kalmak fikrindedir. Moris . hiç kimseyle ogörüşme- mek kararına rağmen bir gazete muharririni kabul ederek kendi- sine bazı beyanatta bulunmuştur. Fransız artisti demiştir ki: Çok güzel bir seyahat yap- tam. Hollivuttan hareketle doğ- ruça Parise geldim. Yalnız New- Yorkta iki gün kaldım. Vapur seyahati çok latif geçti. Pariste çok kalmak niyetinde değilim. Buradan Cannesda ki villama gideceğim, orada dinlene- ceğim, ok voruldunuz mu? — Oldukça... Biribiri arkası sıra durmadan iki filim çevirdim. Bundan başka Amerikada birçok seyahatlar yaptım, muhtelif şehir- lerde şarkılar söyledim. Hülâsa çok çalıştım... “Sizinle bir saat, filmini gördünüz zannederim. Bu filmi Loubitsch idare etti. Jeanette Mac Donaldile birlikte çevirdik. Bundan sonra “bu gece beni sevl,, filmini çevirdim. Bu filimde oris Sövalye de baş kadın artist Jeannete Mac Donalddır. Filmi Rupen Mamulan idare etti. Mamulan, henüz üç dört filim yaptığı halde birinci sınıf sahne vazii ve rejisörler arasina dahil olmuştur. Filim bittikten sonra görmedim, çünkü henüz muhtelif sahneler birleştiriliyordu. Fakat pek iyi olduğunu zannedi- yorum. — Hollivuta dönecek misiniz? — Evet, Teşrinievvelde döne- çeğim. o Konturatım (mucibince gelecek mevsime kadar daha iki filim çevireceğim. Ondan sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Fakat ne olursa olsun gelecek sene Fransaya geleceğim. En büyük arzum Fransada bir filim çevir- mektir. Bunu yapmazdan evvel başka bir mukavele imza etmek istemiyorum. Görüyorsunuz*ya bende mem- leket hasreti var.: Bu menfa hayatı yaşamaktan âdeta bıktım. Kendi memleketime kavuşmak istiyorum. Her halde burada iyi arkadaşlarla beraber güzel «bir filim vücuda getirebileceğim, bundan maddi surette istifade de (edileceğini ümit ediyorum. Fikrimce bir artist bir tarzda kalmamalı, yeni yeni jestler bul- malıdır. Amerikada yapacağım yeni bir filim büsbütün başka tarzda, insani bir şey olacaktır. Ben bu tekâmülü memnuniyetle karşılıyorum. — Bu yaz ne yapacaksınız? — Her şeyden evvel bol nefes alacağım. Dehiz banyosu yapcaa- ğım, bahçede tenis, voleybul oynıya- cağım. Bir parçe kendimi topla- dıktan sonra kalan zamanimı nasıl geçireceğimi düşüneceğim. Şövaliyenin bir ay kadar Can- nes da dinlendikten sonra Pariste ve Nicede tiyatrolardan birininde şarkı söyliyeceği tahmin ediliyor, Tefrika numarası: 52 Yazan: Ceneral A. F. Oglander ÇANAKKALE muharebeleri 25 Temmuz 1932 Tercüme eden: Muharrem Feyzi Helleste yapılan hücumların takviye e bir çok seyyiatı ar Tursunköy civarında bir süvari müfrezesi Filvaki bu yapılan hücumlar başkumandanın azim ve irade sahibi olduğunu ispat ediyor. Lâkin yapılan şeylerin hesaplı olduğunu göstermiyor. Hesaba istinat etmiyen her teşebbüs gibi bu hücumlar da faidesiz ve neti- cesiz kalmıştır. Fazla olarak bey- hude bir çok zayiat verilmesine sebep olmuştur. Bu hücumlar yapılmasaydı bu kadar asker ve zabitin (Ohayatı israf (edilmiş olmazdı. : Şu kadar var ki bu lüzumsuz hücumlar yalnız Gelibolu şibih ceziresinde yapılmış değildir. Garp sahnei harbinde daha vasi mik- yasta olmak üzere lüzumsuz yere bir çok büyük hücumlar yapılmış- tır. Fransa sahnei harbindeki beyhude hücumlar sıksık tekerrür ettiğinden ve çok büyük mikyasta olduğundan insanca çok ağır zayiata mal olmuştu. Halbuki Gelibolu yarım adasında yapılan bücumlar binnisbe küçük mikyasta olduğundan sebep olduğu zayiat garp cephesindeki bu gibi hücumlar da verilen zayiata nazaran pek azdır. Fakat ne de olsa bu hü- cumların beyhude zayiat vermek- ten başka faidesi olınamıştır. ümitli ceneral Maahaza şurası da şayanı kayıt- dır ki Çanakkale . sâhnei harbi baş kumandanı ceneral Hamilton ile Fransa sahnei harbindeki In- giliz ceneralları . arasında çok büyük fark vardır. Bu fark cene- ral Hamiltonun lehinedir. - Bu fark şu suretle ifade oluna- bilir ; Ceneral - Hamilton © hazırlamış olduğu plânlar mucibince istihsa- line imkân olan gaye ve hedefleri, vakit . geçince gayri kabili istihsal bir mahiyet kesbettikten sonra takibetmek (dalâletine (o düşme- miştir. Halbuki fransa sabnei harbin- deki ingiliz kumandanları hiç bir zaman istihsali imkân dairesine girmemiş olan hedef ve gayeleri takibetmekte ısrar edip durmuş- lardır. Garp cephesindeki İngiliz ku- mandanlarının istihsal edileceğin- den katiyen ümit bulunmıyan .bücum ve teşebbüslere musirrane devam etmiş olmaları İngiliz ordusuna gayet pahalıya mal olmuştur. Çanakkale sahnei harbi baş kumandanı ile Fransız sah- nei harbindeki İngiliz kumandan- ları arasında mevcut olan bu azim farka nazaran ceneral Hamilton, “ ümitli bir çeneral,, yani kendisinden iktidar ve mu- vaffakıyet (o beklenilebilecek bir kumandan diye tavsif edilmek kabildir. Bu cihetten ceneral Ha- milton harbı umumideki ingiliz kumandanları arasında temayüz etmiştir. Hellesteki hücumlar Çanakkale baş kumandanının yaptırmış olduğu hücumların en ziyade (o şayanı tenkit olanları Helles te haziran ve temmuz ay- larında icra olunan taarruzlardır. Bu hücumları tenkit etmeğe bir çok sebep vardır. Maahaza bu sebeplerin “azılarının ehemmiyeti binnispe azdır. Bu hücumlardan bilhassa 12-13 temmuzda yapılan- ları pek manasız olmuştu. O tarihte o Çanakkale ( sahnei harbinde büyük bir taarruz hare- keti için hazırlık yapılıyordu. Tam bu sırada mevcut kuvvetleri bey- hude yormak ve kırdırmak katiyen doğru değildi. Zaten yorgun ve bitkin olan askeri bir kat daha bitap düşürmek kadar basiretsiz- lik ve ibtiyatsızlık olamaz. O sırada Gelibolu şibih cezire- sine yeni gelmiş elli ikirci ingiliz fırkasının hırpalanması hiç de doğru değildi. Bu fırka böyük taarruz icin elde tutulacak yerde nabemevsim ve lüzumsuz hücum- lara siper olmuştur. Yapılan hücumlar esasen mahal olup muvaffak olduğu takdirde Büyük bir faidesi olmıyacaktı. Bu beyhude hücumlara yeni gelmiş zinde bir fırka gönderilmiş ve ilerideki (o taarruzda büyük ehemmiyeti olacak mühim bir kuvvet evvelden sarfedilmiştir. Bu fırkanın uğradığı akıbet ha- tanın vehametini isbat ediyor. Türklere vaziyetin anlatılması Cephenin yalnız bir kıt'asında yekdiğerini müteakıp dört defa neticesiz bücumlar yapılmış olma- sının bir mahzuru da türklere vaziyetin faşedilmiş ( olmasıdır. Türkler bu hücumların neticesiz kalmasından dolayı gelecek büyük taarruzun Helles cihetinden yapık mıyacağını anlamışlardır. Helles te yapılan bu hücum- ların tabiye cihetinden bir çok seyyiatı vardır. Lâkin Suvla-Anzak ihraç hare- keti plânında tabyevi kusurlardan mahirane surette ictinap edilmiş ve Helleste yapılan hatalar hiç olmazsa orada tekrar edilmemiştir. Helles de yapılan lüzumsuz ve manasız hüçumlardan caneral Ha- milton baş kumandan olmak iti- barile mesul ise de asıl kabahat kendisinde değildi. Çünkü bu hücumların yapılmasını ilk düşü- nen ve bu yolda teşvikte bulu- nan kendisi olmamıştır. Bu hü- cumların yapılmasını ilk tasavvu- rattan birini yaptırmak için baş kumandan üzerinde nüfuz icra eden zat Hellesteki ingiliz kolor- dusu kumandanı ceneral Hunter- Westondu. Bu zat ingiliz kuman- danları arasında âteşin mizacile tanınmıştı. (Devami var)