Sahife 4 — Zonguldakta bir hafta Zonguldağın ihtiyaçları ve vapur seferleri Seyyar bir sinema temini için düşünceler Zonguldakta bir halkevi binası yapılacaktır. Bir mimar tarafından buna ait projeler hazırlanmıştır. Ankaraya gönderilmiştir. Bu pro- jeye göre halkevinin bir de sah- nesi olacaktır. Burada sesli filim de gösterilecektir. Sesli filim için bir tasavvur daha var. Bunu daha ziyade be- lediye yapmak istiyorsa bu daha makul bir fikirdir. Zonguldakta sabit bir sinema makinesi olursa, bundan yalnız şehir halkı istifade edecektir. Halbuki Kozlu, Türkiş, OGelik oÇay- damarı, hattâ Devrek, Ereğlide de sinema görmek isteyen bir kala- balık vardır. Bu yerlerde birer sinema binası yaptırmak şimdilik mümkün değildir. Kozluda oturan mühendis ve doktor ailesi, bilhassa kış günlerinde, sinema seyretmek için, Zonguldağa gelemez, gelse bile otomobil masrafından çekinir. Bu şarait altında, Zonguldak için bir seyyar sinemaya daha ihtiyaç vardır. Bu fikre sıhhiye dairesi de ta- rafdardır. Sıhhiye dairesi hasta- lıklarla mücadele için, halka bir kaç filim göstermiştir. Halbuki bu filimlerden yalnız, Zonguldak şehrinde oturan kimseler istifade etmiştir. Seyyar bir sinema olursa, bu sinema, Devrek, Çaycuma gibi, kalabalık yerlere kadar gider burada halka sıhhi ve terbiyevi filimler gösterebilir. Kendisile görüştüğüm, vilâyet .umumi meclisi âzalarından bir kaç zat, böyle bir seyyar sinemanın vilâyet idarei hususiyesi tarafından tedarik edilmesini dü- şünüyorlar. Tabii: bu sene bütçe yapıldığı için buna imkân yoktur, fakat Zonguldak umumi meclisi gelecek sene bütçesine seyyar sinema için böyle bir tahsisat koymak fikrindedir. Bundan hem maarif hem de sıhhiye ve ziraat daireleri istifade edecektir. Zonguldağın plâjı Zonguldakta Kapuz denilen bir plâj var. Burası cuma günleri Istanbulun plâjlarından farksızdır. Zonguldaktan, bir sandalla Kapuza yirmi, yirmi beş dakikada gidile- bir. Bir sandalın ücreti 80 kuruştur. Eğer sandal tenteli olursa, ücret artar Kapuz pılâjına, otomobille de gitmek mümkündür. Fakat yol dar olduğu için, birçok kimseler sandalı tercih ediyorlar, nafıa dairesi gelecek sene, bu yolu genişlete- cektir. Eğer bu yol yapılırsa, Zongul- daktan Kapuz plâjına otobüs işliyecek, plâj daha ziyade kala- balık olacak. Burada gazinoların adedi arta- caktır. Şimdilik iki gazino vardır. Kapuz plâjından ileriye gidile- cek olursa, daha çok plâjlar var- dır. Fakat buralara gitmek için vesait yoktur. Bir iki sene sonra bu plâjlardan da istifade edile- cektir. Şimdilik bu sahipsiz plâj- larda, karadenizli Ooameleler yı- kanmaktadır. Telefon ihtiyacı Zonguldağın ihtiyaçlarından bi- ride, İstanbul-Zonguldak telefo- nudur. Şimdilik Zonguldakta Ereğli Bartın, İnebolu, Kastamonu şe- hirlerile konuşmak mümkündür. Geçen sene Zonguldakta, bir posta ve telgraf müfettişi, Istan- bul - Zonguldak telefonu için, tetkikat yapmış, ve bu hattın ya- pılacağını, Zonguldak gazetesine söylemiştir. Zonguldakta, muhtelif cemiyet- ler, ve bilhassa madenciler, Istan- bul - Zonguldak telefonu için, alâ- kadar makamlara müracaat et- mektedirler. Zonguldakta kömür müessese- lerinin, Istanbulda birer şubeleri, veya alâkadar olduğu şirketler, bankalar vardır. Ticari noktai nazardan , İstanbul - Zonguldak telefon hattının ihtiyacını daha ziyade bu müesseseler hisset- mektedir. Eğer Zonguldaktan, Istan- bulla O konuşulursa, (o Zonguldak Istanbulun bir mahallesi gibi bir yer olacak.. Zonguldağa uğrıyan vapurlar Esasen Zonguldak, Istanbulla en sıkı münasebeti olan bir vilâyet merkezidir. Her gün aşağı yukarı Istanbuldan vapur gelmektedir. Bunların ekserisini kömür vapur- ları teşkil etmektedir. Rusyadan, Romanyadan Akdenize geçmek isteyen, ecnebi vapurları da kömür almak için Zonguldağa uğrıyorlar. Her zaman için limanda bir kaç vapur görmek mümkündür. Bun- dan başka, Kozlu, Kandilli, Ereğli- de her gün kömür alan bir iki vapur bulunmaktadır. Zonguldağa sefer yapan vapur- lar üçe ayrılabilir, (o bunlardan Trabzon seferine giden, Seyrise- fainden başka her posta vapuru uğramaktadır. Bunlar akşama kadar kömür almak için Zongul- dakta kalmaktadır. Bu şekil, vapur yolcuları için de Zonguldağı gör- meğe vesile olmaktadır. Bir de, yalnız, Istanbul - Bartın seferini yapan vapurlar Zongul- dağa uğrar. Bunlardan başka, Zonguldak - İzmir seferini yapan Bursa vapuru vardır. Bursa vapurunun Zongul- dakta bir şöhreti vardır. Bir vakitler, Boğaz içinde 66 numara düdüğünün sesi ve sürati ile nasıl halk arasında sevilmişse Bursa vapuru da Zonguldakta böyle sevilmiştir. Hüseyin Avni Xx Devlet müesseselerinde ça- lışan mütekaitler — Mütekaidin- den olup ta resmi müesseselerde ücretle çalışanların tekaüt maaş- larından tahsisatı fevkalâdelerinin kesilip (o kesilmiyeceği mes'elesi yeniden ortaya çıkmıştır. Yeni bütçe kanununun bu hu- suta sarih olduğu alâkadar ma- kamata bildirilmiştir. Mütekaidin ve malülinden resmi müesseselerde ücretle çalışanların her iki taraftan aldıkları maaş ve tahsisat yekünu elli lirayı tecavüz ettiği takdirde tekaüt maaşlarının tahsisatı fevkalâdeleri kesilecektir. x Seyyahlar döndüler — Şeh- rimizde bulunan Romanyalı sey- yahlar, dün öğleye kadar muhtelif semtleri gezmişler ve öğle üzeri Romanya vapuru ile Köstenceye avdet etmişlerdir. Italyan seyyah- lar da evvelki akşam şehrimizden ayrılmışlardır. Akşam Yeni ve kuvvetli Türkiye (Baş tarafı birinci sahifede ) vardı; Ankaradan aldığımız tali- mat üzerine Pragdaki Cemiyeti akvam müzaheret birlikleri teşek- küllerine (o Türkiyenin — girmesini temin için Praga (gitmiştik. Ankara hukuk fakültesi müdürü müderris Cemil bey kardeşimle beraber idik. Birlik heyeti umu- miyesinde Yugoslavya murahhası Türkler aleyhinde öyle zehirler kusmuş idi ki tarifi kabil değildi. Henüz birliğe kabul olunmamış olduğumuz için cevap vermeğe salâhiyetimiz yoktu. Cemil bey ile birlikte hiddetimizden burun- larımızı sıka sıka avuçlarımıza kan oturmuştu. Işte 1920 de Avrupanın itilâf memleketleri ve bitaraflar diyarı böyle idi. Türklüğe karşı son derece coşkun idiler; Matbuat muttasıl halkın hissiyatını körük- lüyordu ve o tarihte İstanbulda işgal kuvvetlerinin kılıçları kaldı- rıwları döğüyordu, Türkiye deni- len Türklüğe hakaret olunuyordu.. 1923 — Lozandayız. Izmir zaferile o düşman ordusu Ana- doludan çıkarılmış ve yunanlıları bizim topraklara gönderen itilâf devletlerile karşı karşıya gelmiştik. Lozanda sulh müzakereleri devam ediyordu. ltilâf memleketlerinde ve bitaraflar topraklarında artık Türklüğe karşı açık hücumlar yapılamıyordu. Çünkü artık silâ- hın zaferi bizim tarafta idi; fakat husumet ve kin durmamış, yalnız sinmişti. Lozan sulh konferansı içti- malarını ve müzakerelerini ta içten dinliyerek, Lozanda toplanan itilâf gazetecileriyle sabah akşam konuşarak geçirdiğim altı ayın parlak neticesini 1923 ün 23 tem- muzunda sulh muahedesinin imza merasiminde hazır bulunmakla elde etmiştim. Iki gündür. Cenevredeyim. Do- kuz sene evvel Lozanda tanıdığım bu gazetecilerin çoğuna burada tekrar tesadüf ettim. Onların da yüzlerinde ve saçlarında geçen dokuz senenin işaretleri var. Ben dokuz sene evvel Lozanda geçen bir geceyi hatırlayorum. 1923 ün haziranı içinde idi. Yunanlılarla bizi yeniden tutuşturmağa çalı- şıyorlardı. Sulh konferansı inkıtaa uğramak üzere idi. Hele itilâfa mensup gazetecilerde bu kanaat kat'i idi. Gitmeğe, ve Trakyada yeniden olacak (omuharebelerin muhabirliğini yapmağa hazırla- nıyorlardı. Dediğim tarihte gece bu ümit- leri suya düşürdü, o gece muhte- rem İsmet Paşa ile M. Venizelos sabaha kadar başbaşa kalmışlardı; ne konuştuklarını kimse bilmiyor- du. O sabah konferansın içtimaıa gidilirken, ikinci Türk- Yunan har- bini çıkarmak isteyenlerin keyfi | yerinde idi, Lozan palastan Uşi- deki ( Ouchy ) Şato önüne kadar Ismet Paşayı götüren oto- mobilde, paşanın karşısında bulun- ğum halde mubretem reisin çeh- resinde hiç endişe alâmeti gör- miyordum. Ogün, konferans celsesi açılıp ta paşa ile Venizelos sıra ile söz aldıkları zaman: “Ara- mızdaki meseleleri gene aramızda halleyledik; (O hiç bir ibtilâfımız kalmamıştır,, dediler ve ümit edi- len ikinci Türk - Yunan muha- rebesi ihtimali ebediyen ortadan kalktı ve bugünkü Türk - Yunan samimi dostluğunun ilk temel taşı muhakkak o gece Lozanda | atıldı. 1932 — Gene Cenevredeyim. Mütarekeden 14, ve Lozan sul- hündenberi 9 sene geçti. Osmanlı imparatorluğu tarihe karıştı, Mus- tafa Kemal Türkiyesi odoğdu. Türkiye cumhuriyeti asri ve me- deni vasıfların hepsini kabul ey- ledi. Ne kurunu vüstai kanunlar AKŞAMDAN AKŞAMA Cenap Şehabeddin beyin komşularına açık mektup ( Baş tarafı üçüncü sahifede ) şeyde şuursuzlukla ittiham etmek | kolay değildir. Onun yorum: Ismi haslar, böyle telâffuz şera- için soru- | itine göre aktarıldığı takdirde: 1 — Pasaport ve banka mua- melâtı nasıl halledilecek? 2 — Isveç, Danimarka ve sair | çok yabancısı bulunduğumuz mil- letlerin ismi haslarını nasıl telâffuz olunuyorlar diye ne tarikle tetkik ederek Türkçe harflere aktara- cağız ? 3 — Bir çok yabancı tasavvut- ları harflerimizle Bunları nasıl aktaracağız ? 4 — Bir çok isimlerin bir çok telâffuzları o mevcuttur; bunların hangi tasavvutuna göre yazıp müstakbel (Okamusu (o âlâmımıza geçireceğiz ? 5 — Ve nihayet “Madame de Genlis,, 'in ismini “Madam dö Jan- li, ye çevirmekte ne gibi bir na- zari ve ameli fayda memuldur? Bu kadını bilenler, nasıl olsa “de Genlis,, imlâsından kim olduğunu anlarlar. Bilmeyenler, öğrenmeğe heveslenseler de Zarousse'de ara- mağa kalkışsalar, “Jeanli,, midir, “Janli,, midir, “Jeanlit, midir. lih ilh vakit kaybederler, Hülâsa, merakımızı mucip oldu: Matbuatı takip etmediğiniz için, ismi has imlâlarını aynile muha- fazayı istihdaf eden kuvvetli bir cereyan mevcut bulunduğunu mu bilmiyorsunuz, yoksa, bu cereya- nın aksine olan iddialarınız mı var? (Wâ-Nâ) var ? Ne hilâfet ne de saltanat! Bütün bu cezri ve yüksek inkı- lâplara itimatsızlıkla ve iştibahla bakan Avrupa ve Amerika, sene- ler geçtikçe kanaatlarını değiştir- meğe mecbur oldu. Artık kimse milletimiz hakkında fena sözler söylemeğe, candan düşman bile olsa, cüret oeyleyemiyordu ve nihayet bugün Cenevrede, Cemi- yeti oakvam heyeti umumiye içtimaıda, heyetin reisi Belçika hariciye (o nazırı M. Hymans Kemalist Türkiye cumhuriyetinin öyle bir tarifini yaptı ki bu ak saçlı Belçika nazırını dinlerken benim de gözlerim yaşla dolmuştu ve gözlerimin önünden sinema gibi 920, 923, 932 senelerinin lavhaları geçmeğe başladı. 1920'nin kara lavhaları, 1923 ün silâhla kaza- nılmış zafer çelenkleri yanında 1932 nin medeni, harsi, ilmi Türki- yesine karşı bütün milletler kar- şısında Belçikalı Cemiyeti akvam reisinin söylediği samimi ve tak- dirli sözler civarda, Leman gölüne nazır camlı büyük salondan etrafa heybetle aksediyordu, 57 milletin murabhasları bizi alkışlıyordu ve ittifakla Türkiye cumhuriyetini, Kemalist Türkiyeyi Akvam cemi- yetine 'davet ve kabul ediyorlardı. Cenevrede 15 sene evvel bol bol, ve acı yaş döken, dokuz sene evvel Lozanda O meserretimden parlamış olan gözlerim, bugün Cemiyeti akvam salonunda mil- letimin son onbeş senelik tarihini sinema şeridi gibi bir daha gö: yordu, ve bu üç muhtelif tarih lâvhası ara sıra zihnimi saran ve bana vakit vakit yeisler veren ufak tefek hüzün bulutlarını dağıttı, yüregim ve kalbim yeniden genç- leşti, Evet, bu sözüm çok samimi ve yürekten gelmedir. 1920 nin siyah ve matemli günlerini geçiren, 1923 ün istiklâl zaferini kazanan, 1932 nin dünya hürmetini gören türklere bedbin- lik, hüzün yakışmaz! Bize yaraşan, samimi bir nikbinlik ile ciddi çalışmak, durmadan çalışmaktan | ibarettir. Ancak böyle yaparsak memleketi ve milleti kurtaran Büyük Gazinin kurduğu Kemalist cumhuriyetini her gün daha ziyade yükseltebiliriz. o Ordu mebusu Ahmet Ihsan zaptedemeyiz. | ilh diye arayıp boşuna | 25 Temmuz 1932 —— — Radyo 25 temmuz pazartesi akşamı Istanbul — 18-19 gramofon. 19,30 - 0 Belkis H. Yesari Asım B. 20,30 - kuartet, 21 Safiye H., 22 » 2,40 orkestra, 0 - 21 Chaminade « Mim. Xecip: Yakup ve Taskin, 16 Cemil ndan: 1 - Pigue ame ouvert Rus halk şarkıları, 3 - Musette, 4 skuva. Bukreş (594.2 m) — 20,30 konfe- ranş, 20,45 balalayka orkestrası, 21,5 oda musikisi, Budapeşte | 5 m. ) — 19,15 $, 19,45 çingene musikisi, 21,50 Londra ( m.) — 21 konferans, 22,15 orkestra, 5 dans musikisi, Paris (1725 m) — 20 kitabiyat, 20,20 gramofon, 21 radyo tiyatrosu, 21,45 şüua. Prag (185,6 m.) — 20,45 Tıbbi mü- sahabe, 21 Brünn'den nakil, 22,5 şarkı konseri, 22,30 keman ve piyano konseri, 22,20 gramofon. Roma (44,12 m.) — Gramofon, 21,30 kitabiyat, 21,45 komedi. Toulouse (385,1 m.) — 2045 operet, 21 şarkı, 5 askeri muzika, 21,30 akordeon, 21,45 operet şarkı, 92 asri senfonik or 22,15 Arjantin orkestrası, 22,30 Viyana orkestrası, 23 filim parçaları, Varşova (1411 m.) — 19,20 dans musikisi , 20,40 Barbier de Keville operası, 2? 23,45 dans musikisi. Viyana © | konseri, 21 jurnal, 25 26 temmuz salı akşamı Istanbul — 18-19 gramofon, 19;30- 20,30 hafız Ahmet heyeti, 20,30 - 21 gramofonla opera, 21 -22 Kemal Niyazi bey ve arkadaşi 40 orkestra. Bükreş (39 19,40 gra mofon, 20 romen musikisi, 20,30 konfe- rTans, 20,45 şarkı, 21,15 orkestra konseri. Budapeşte ( 550,5 m.) — 19,30 konferans, 20 çingene musikisi, 21 salon orkestrası . Londra (355,8 m.) — 19,35 konser, 22 senfonik konser, 23,35 dans musikisi. Paris (1375. m) — 20 müsahabe, 20,30 gramofon, 21 radyo konseri, 21,40 şüun. Prağ (488,6. m.) — 20 (lüt, 20,25 dini âyin, 21 konferans, 21,15 Brünn'den nakil, 22 oda musi 23,20 gramofon. Roma (111,2 m.) — 21,45 kon ser, 22,30 komedi, 23 konsere devam , Toulouse ( 385,1 m. 20,15 akordeon, 20,45 askeri muzika, 21 opera komik orkestrası, 21,15 operet şarkı, 21.30 asri senfonik orkestra, 21,45 filim parçaları,'22 Sion kıraathanesi orkestrası- nın nakli. Varşova (1411 m.) — 19,20 dans musikisi, 20,45 zirai müsahabe, 21 halk konseri, 21,45 edebi müsahabe, 22 kon- sere devam, 23 dans musikisi. Viyana (517,2 m.) — 20,20 havadis, 20,30 müsahabe, 21 komedi, 23,50 dans musikisi. zirai W 20,40 halk 0 akşam musikisi, 23radyo ,15 danslı musiki. İstanbul dördüncü icra memurluğun- dan: Tamamına 2825 lira kıymet laktir edilen Şehremininde Yenibahçede Defler- dar Ahmetçelebi mahallesinde Lütfipaşa sokağında eski 8 yeni 16, 18, 20 numa- ralarla murakkam kayden bir bap hane halen derununda cari nısıf masura mai lezizi havi maa bahçe bir bap hanenin tamamı ile gene tamamma 792 lira kıymet: taktir edilen gene ayni mahalde Saray hamamı ve & y bostalu sokağın- da eski 8 yeni 1:/1/1 numaralarla ıu- rakkam derununa cari bir masur mai lezizi havi bir kıt'a bostnnın tamamı dahi ık artırmaya arihinde şart ayrı ayrı şartnamelörle vazedilmiş olup ahkâmına göre tevfiki hareket etmeleri ve daha fazla malümat almak istiyen lerin 931/864 dosya numarasile memuri- yetimize müracaatları ilân olunur. ——. s nameleri ( diva! ye talik edilerek 20/8/932 tarihme müsadif cumartesi günü saat 14 den 17 ye kadar İstanbul dördüncü icra dairesinde aç rtırma ile satılı dır. Artırmaya iştirak için yüzde yedi teminat alınır, mütera- kim vergilerle belediye resimleri vakıf icaresi müşteriye aittir. İcra ve ifâs kanununun 119 uncu maddesine teyfi- kan hakları otapu sicilleriyle sabit olmıyan ipotekli alacaklılar ile diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve ma sarife dair olan iddialarını ilân tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu Sicillerile | sabit. olmıyanlar “satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar” Alâkadarların işbu maddei kamuniyo i