22 Temmuz 12935 “AKŞAMDAN AKŞAMA mi Ecnebi mutahassıs “Her sakallıyı baban sanma...,, Sanayi hayatımızla pek yakın- dan elâkadar olan bir zat, bana şu yolda yandı yakıldı: Avrup'da sanayi sahasındaki işsizliğin ne müthiş bir safhaya girdiği malumdur. Hemen hemen, bütün amelenin üçte biri boşta, mütebakisi de çok fena şerait altında çalışıyor. Sefalet son per- desini (o bulmuştur. Almanya'da insanı yolda durdurup durdurup, adeta hak talep eder gibi, sert bir sesle: — Karnım aç! Bana para ver! - diyen adedi pek çok insalar zuhur etmiştir. Belediyeler, bunların bir iğtişaş unsuru olmaması için, - imaret- haneler nevinden - yemekhaneler açmışlardır. İşsizi - kendi hudut- ları dahilinde tehlike teşkil etme- mesi için - ancak iki gün besliyor; bu suretle beslenen adam, Alman- ya'nın derhal başka bir şehrine gönderiliyor. Orada da iki gün oturuyor; (oOOradan da başka şehre gidiyor... Hülâsa, işsizler, Almanya'yı, harman beygiri gibi, fır dönüyorlar... Diğer memleketlerde de buna benzer garip manzaralar vardır. Bittabi, bu kötü şerait içinde kalan sanayi işçileri mubhitlerinin haricinde birşey o vuracak yer arıyorlar. Bu yerlerden birisi elbett Türkiye... Zira, memleke- timiz, Garbı kasıp okavuran sanayi Obuhranından en azade kalmış omemlekettir (e denebilir. Bizde ihracat emtaasını teşkil eden zirai mevat üzerinde bir darlık olmakla beraber, malüm manasile “sanayi buhranı,, mevcut değildir; bilâkis, sanayiimiz geri- lemek şöyle dursun, bir çok şube- lerde inkişaf gösteriyor. Meselâ, son senelerde kerestecilik alıp yürü- müştür; ipek sanayii 1929 sene- sindekine nisbetle ilerlemiştir; yün öyle, deri öyle... Ekseri şubeler, devletçe gör- dükleri himaye sayesinde inkişaf ediyorlar. Bunlar için mutahassıslara ihti- yaç messediliyor. Mutahassıs da nerede var?... Avrupada... — Aman, buyursunlar... Fakat, bu “buyursunlar, dan, kısmen, yukarda bahsettiğim işsiz serseriler istifade etmek yolunu arıyor; (kendilerine (omutahassıs süsü vererek hudutlarımızdan içeri süzülmek istiyorlar. Bunlara karşı gayet ihtiyatlı davranmalıyız... Memleketimizdeki (kuvvetlerle yapılacak işleri ecnebilere yaptıra- rak kendimizi nahak yere dara sokmıyalım. oEkserimizde Oher ecnebiyi (o mutahassıs osanmağa doğru bir temayül vardır. Fakat şu atalar sözünü unut- mayalım: “Aer sakallıyı baban sanma...» Merleketimizde çalıştıracağımız ecnebilerin mutahassıs olduklarına kati surette emniyet hasıl etme- den - ve bunu ciddi bi kontrola tabi tutmadan - kimseyi (içeri almamalıyız. Hattâ içeridekileri tasfiyeye tabi tutmalıyız. Bu gibi işlerden pek iyi anla- dığına emin bulunduğum arka- daşımın fikrinde hata etmediğini sanıyorum. (Vâ-Nü) Halk bilgisi derneğinin tetkik seyahati Halk bilgisi derneği, önümüz- deki cuma günü, Balıkesir ve Kütahya taraflarına tetkik seya- batine çıkacaktır. Gazi köprüsü Münakasa şartnamesi ilân ediliyor Gazi köprüsünün inşası için vesaiti nakliyeden alınan rüsumun miktarı bir milyon küsur bin liraya baliğ olmuştur. Bu para bankaya tevdi edildiğinden bankanın ver- diği faiz yekünu da bir iki bin liraya baliğ olmaktadır. Gazi köprüsünün inşası için heyeti fenniye tarafından hazırla- nan münakasa şartnamesinin tet- kikatı bitmek üzeredir. Belediye münakasayı ağustos içinde ilân etmek istiyor. Elde birikmiş bu para en mükemmel bir köprünün inşası bedelinin he- men hemen yarısına tekabül ettiği için belediye köprüyü peşin para ile yaptıracaktır. Diğer taraftan belediye, köprü inşaatı biterek mahalline konduk- tan sonra, tramvay (o şirketile yapılan (Omukavele (mucibince, Taksimden başlıyarak Gazi köprüsü üstünden geçerek Şehzade başında nihayet bulacak yeni bir tramvay şebekesini de derhal (faaliyete getirmeğe karar vermiştir. Bu maksatla köprü inşa edilirken belediye Unkapanı - Şehzadeba- şını istimlâkini ve karşı tarafta da lüzum görülen mahallerin istimlâ- kini ikmal edecek, buraya tramvay rayları döşetilecektir. Belediye, Gazi köprüsü ile beraber yeni tramvay şebekesini de hemen faaliyete getirmek üzere bu sene- den itibaren Unkapanı istimlâkini bir an evvel (o bitirmeğe çalışa- caktır. Benzin Belediye de bu hususta tetkikat yapıyor Son günlerde benzin fiatleri yükseldiği için şoförlerin vaziyet- ten şikâyet ederek bir istida ile belediyeye müracaat ettiklerini yazmıştık. Şoförlerin istidası, be- İediye iktisat müdürlüğü tarafın- dan tetkik edilmiştir. Iktisat omüdürlüğü şoförlerin istidası muhteviyatını bir az izam edilmiş şekilde bulmuş, benzin fiatlerindeki yükselmenin şimdilik bir ihtikâre delâlet etmediği ne- ticesine varmıştır. Bununla beraber şoförler cemi- yeti reisi ile idare heyeti azaları izahat vermek üzere belediyeye davet edilmişlerdir. Belediye, bu izahatı aldıktan sonra benzin hakkında kati kararıni verecektir. Sabife YE ŞEHİR HABERLERİ Fiat listeleri Fazla para istiyenlerden ceza alınacak Lokanta, gazino ve bar gibi müesseselerin geçen kış iktisat müdürlüğüne tasdik ettirdikleri fiat listeleri Oüzerine (tetkikat yapıldığını ve yüksek görülen fiatler münasip (derecede indi- rilmeğe başladığını yazmıştık. Sayfiye yerlerindeki müessese- lerinin fiat listelerinin tetkiki bitmek üzeredir. Fakat bazı say- fiye yerlerindeki gazino, lokanta ve birahanelerin liste muhtevi- yatından fazla olarak gene bil dikleri gibi ücret aldıkları haber alınmıştır. Verilen emir üzerine yeni ve belediyenin tadilen tastik ettiği fiat listelerinden fazla fiatle mekülât ve meşrubat satan mü- esseselerden ağır ceza alınmak üzere zabıt varakası tanzim edi- lecektir. Yeni liseler Maarif vekâleti, Anadolunun muhtelif yerlerinde liseler açmağa karar vermiştir. Vekâlet bu hu- susta, liseye en ziyade muhtaç olan vilâyetleri tetkik etmektedir. Bu hususta maarif müdürlerinden birere rapor istenmiştir. Aldığımız malümata göre, ve- kâlet Istanbulda da bir lise aça- caktır. Mevcut Vefa orta mektebi liseye kalbolunacaktır. Bursa fabrikatörlerinin seyahati Bursa (fabrikatörlerinden bir sınai tetkikata bulunmuk ve fabrikaları gezmek üzere yakında Italya ve Bulgaristanda bir tetkik seyahatine çıkacaklardır. AKŞAM ABONE ücretleri —— Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş 6 AYLIK 750 » 1450 > 3AYLIK 400 » 800 > IAYLIK 150 — may” Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş kır ruşluk pul göndermek lâzımdır. Rebiülevvel 18 — Ruzuhızır: 78 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E 78 Oi 445 8,435 12 1,54 Va. 2,37 4,46 12,20 16,18 19,35 2131 mal Idarehane: Babıâli civarı Acımusluk oskağı 13 No. Belediyenin borcu Periye bankasile davaya tekrar başlanıyor Belediye ile Periye bankası arasındaki istikraz davasının ilk müdafaası eylülde yapılacaktır. Bu dava, muhtelit hakem mah- kemesinde üç sene evvel açılmış, hâmillerin vekili ile belediye ara- sında mahkemenin tavassutu ile bazı lâyihalar taati edilmişti. Belediye, son noktai nazarını mahkemeye bildirmek ve ne şekilde tediye £şeraitini teklif edeceğini tayin etmek üzere bu günlerde belelediye vekillerinin ve şehrimizin maruf bukukşinas- larının iştirakile bir içtima yapa- caktır. Bu içtimada mürafaada belediye avukatının müdafaa esas- ları tayin edilecektir. Diğer taraftan, müdafaa tari- hine kadar Pariste Saraç oğlu Şükrü beyle düyunu umumiye kopouları hamilleri arasında kat'i bir itilâf aktedileceği ibtimali çok kuvvetlidir. Periye bankası ile belediye arasındaki bu ihtilâ- fın halinde paris itilâfı esaslarının büyük bir amil olacağı muhtemel görülüyorr. Afyon piyasası hararetlendi Afyon fiatlarında hararetli sa- tışlar başlamıştır. Evvelki gün ti- caret borsasında, Afyon fiatı 1200 kuruşta kapanmıştır. Fiatların daha ziyade yüksele- ceği ümit edilmektedir. Susuzluk derdi Beyoğlu tarafları susuzluktan kavruluyor Bu bunaltıcı sıcaklarda, halkın biraz serinlemek için en çok mühtaç olduğu maddelerden biri de sudur. Terkos şirketinin, halkın bu ibtiyacını temin etmek için bu- günlerde her zamandan ziyade su vermesi lâzım gelirken, Bey- oğlunun Ağahamam mahalleleri susuzluktan kavrulmaktadır. Bu taraflarda oturanlar geceleri terkos musluklarında bir damla su bulamadıkları gibi, sabahları saat dokuz ona kadar da bu mahallelere su verilmemekte halk, yüzünü ellerini yıkayamadan işlerine gitmektedir. Terkos şirketinin, sabahları su vermemesi anlaşılmaz bir hikmettir. Belediyenin, halkın bu eşeddi ibtiyacı hakkında nazarı dikkatini celbederiz. Sıcaklar bütün şiddetile devam ediyor. Bu sebeple halk açık yerlere, bilhassa parklara hücum etmektedir. Resmimiz Gülhane parkındaki kalabalığı ve park yollarından birinin sulanmasını gösteriyor. ARADA SIRADA Haksızlık ediyoruz Son zamanlarda âdeta moda haline girdi; her vefat eden edip, muharrir, (gazeteci arkasından, bir yanılıp yakılma edebiyatıdır başlıyor: oSersefil öldü, hastane köşelerinde canverdi. Üdemamıza, şüeramıza Ohürmet (etmiyoruz. Kadrü kıymet bilmiyoruz. Mahmut oSadıkların, Mehmet Raufların, Agâhların, Münirlerin arkasından, hep böyle yanılıp yakınıldı. Üdeba, şüera, gazeteci denilince, artık herkesin aklına, eninde sonunda Darülacezelik olacak zavallı insanlar geliyor. Dün de Yusuf Ziya bey, aşağı yukarı aynı mevzua temas edi- yordu. Sanatkâr bir muallimi hastanelerimizden birine yatırdık- ları zaman, hastane ücrette ten- zilât yapmamış; halbuki son gün- lerde hastalanan bir türk şairin- den, ecnebi bir hastane on para bile almamış. Yusuf Ziya bey, memleketimizde sanatkâra hürmet edildiğini ilk defa gördüğünü, bu bürmetin de bir ecnebi mü- essesesinde, bir ecnebi tarafından gösterildiğini ilâve ediyor. Biraz haksızlık etmiyor muyuz? Bu memlekette, herhalde Cum- buriyetten beri üdeba ve şüeraya azami hürmet gösterilmiş, hükü- met tarafından azami yardım edilmiştir. | Memlekette (varlık göstermiş, kalemiyle bu memle- kete hizmet etmiş olan hiç bir muharrir, hiç bir edip ve şair gösteremeyiz, ki terfih edilmemiş, himaye edilmemiş, sıyanet edil- memiş olsun. Mahmut Sadık beyin hastalandığı duyulur duyul- maz yardımına koşuldu, Mehmet Raufa, ölünceye kadar, kendisini ferih yaşatacak bir maaş tahsis edildi. Üdebamız ve şuaramızın bir çoğu devletin himayesindedir, kimseye muhtaç olmadan yaşı- yorlar. Gazeteciliği ve muharrirliği bu derece fakir görmek de bilmem ne dereceye kadar doğrudur? Ahmet Cevdet bey, Ahmet Ih- san bey, Velit bey gazetecidirler. Halit Ziya bey, Hüseyin Rahmi bey, Bürhan Cahit bey muharrir- dirler. Zannetmiyorum, ki onların hayattan bir şikâyetleri olsun. Neden üdeba, şüeara, gazeteci, muharrir dediğimiz zaman, hayat- larını (o kurtarmış, kazançlarının kıymetini bilmiş, rahat yaşıyan meslektaşlarımızı bir tarafa bıra- kıp, o gençliklerinde har vurup harman (o savurduktan sonra, ihtiyarlıklarında yardıma muhtaç kalanları misal olarak alıyoruz? Haksızlık ediyoruz. Eğer, mua- venete muhtaç olan bazı arka- daşlara layıkiyle yardım edilmi- yorsa, kabahat bu milletin, bu devletin, bu bükümetin değil, kabahat bizim ve yardımı, cena- zelerimize bir çelenk göndermek- ten ibaret sanan Matbuat cemi- yetinindir. Evvelâ, ihtiyarlığımızı düşüne- " rek, kimseye muhtaç olmamak | için hesabımızı bilmemiz sonra | da, her ihtimale karşı, Matbuat cemiyetinde esaslı bir yardım sandığı teşkil etmemiz elzemdir. Selâmi İzzet unasanaanaan üç el silâh Fatihde Ali isminde biri, dün Karamürselli Kâzım bey isminde birinin karşısına çıkarak üç el silâh atmıştır. Yapılan tahkikat neticesinde, Alinin bir iki gün evvel işinden çıkarıldığı için, bundan muğber olduğu, Kâzım bey ismindeki zatın bu işte tesiri olduğunu zan ile bu harekette bulunduğu anlaşılmıştır.