'Tarıh sahifeleri Siyaset dolaplarında dönen rüşvetler Hamza paşanın kaçıklığı gizlenemiyecek halde! Padişah yıldız falı ile meşgul! Siyaset usturlabı bir kaçığın elinden bir gafilin eline düştü! Dört milyonu sarfetmiyen Verjin memnunen memleketine dönüyor ! Veyil mağlüplarat!... Rus maslahatgüzari Obreşkof Devletialiyece Rusyaya harp ilân edildiğini sadrazamdan) tebelluğ eyledikten sonra misafir odasında bir kaç dakika geçirdi, bu arada divanı hümayun tercemanı mari- fetile kendisinden son defa ola- rak istenilen taahhütnameyi verip vermiyeceği sual edildi. Obreşkof bunun mümkün ola- mıyacağını tekrar etti. Sadrazam meclisin zaptını sa- raya gönderdi. Maslâhatgüzarın verdiği cevaplar < Devletialiyeyi igfâl ve cevap intizarile işgâlden ibaret addedilerek devletin kadim kaidesi üzre Obreşkofun yediku- ie ârâm etmesi muvafık görül- ü, Padişahın bu baptaki iradesi ikindiye doğru Babtâliye gelince Mühzir ağa yeniçerileri çekti; hizmetçilerini tevkifetti: atlarını Beyoğlundaki konağına gönderdi. Divan tercümanı ile teşrifatçi Obreşkofa kendisinin Ove baş tercemanının Yedikulede hapis- lerine irade sadir olduğunu tebliğ eylediler. Hapis fermanını götüren Muhzir ağa bir miktar yeniçeri ile Ob- reşkofa refakat etti. Obreşkof adamlarından on bir kişi ile bir- likte at üstünde şehir içinden geçirilerek Yedikuleye sevkedildi. 30 teşrinievvel 1768-19 cemazi- yelevvel 1182 günü Babıâlice Rusyaya harp ilânı mecburiyet ve sebeplerini gösteren bir beyan- name yazıldı. K Sadrıazam Hamza paşanın me- muriyetine başlarken müsrifane hareketi mümsik Sultan Mustafa- nın nazarı dikkatinden kaçacak şey değildi; sadaretteki vazı ve tavrından siyaseti (omülkiyeden bihaber, devlet işlerini idareden âciz olduğu, babusus sefer gaile- sinin şuuruna büsbütün dokunduğu anlaşılıyordu. “Harisi şan, marekeara, arbe- decu,, olduğu için Kırım hanlığına ikinci defa nasbolunan Kırım Giray ile birlikte huzuru şahaneye girdikleri gün sadrazamın hasta- lığı sevinçten cinnet derecesinde görüldü. Böyle günlerde bu kaçık herifin sadaret sandaliyesini daha ziyade işgâl etmesi caiz olmıyacağı tahakkuk etti. “İlmi nücüm,, ile teveggul ede, ede ordu serdarlarının talilerini bile “felekiyat,,tan istihrac fikir ve emeline düşen “esrarı felekiye,, meraklısı Sultan Mustafa cilvele- rini keşfetmek istediği yıldızların kiyanetine uğradı! Bu semavi fet- tanlar ışıklarını Kaynarca uçuru- muna müntehi kanlı yollara akis- ettirmediler | “Sahibi zamanın, mütecessis nazarları devlet hesa- kına bütün fecaatile hazırlanan “nüfüs,, günlerini kaplayan kesif zulmet tabakasını bir türlü delip geçmedi! Sultan Mustafa kendisini açtığı Larptan müzaffer ve galip çıka- racak bir kumandan bulamadı! Bir kaçının elinden alınan siyaset usturlabı bu defa da başka bir gâfilin eline verildi! Hamza paşa azlolundu. Yerine Rusyanın mu- harebe edeceğine hiç ihtimal ver- miyen ve Sulh benim hazırımdır! Deye iftihar eden nişancı Hindi Emin paşa getirildi. Vakıa Babıâlinin bu “siyaset dâhisi, de on ay sadaret ve <erdarıekremlikten sonra (aklı ba- sından gitmiş!) denilerek azil ve Edirnede idam olunacaktır; fakat Lehistanı korumak için devleti mahıv tehlikesine atmak yolunda irtikâbolunan büyük gafletin zararlarını böyle azil ve idamlar ile telâfi etmek katiyen mümkün olamıyacaktır! Harbinlilânı o kadar acele ve mütehâlikâne olmuş idi ki fransız elçisi sarfına mezün olduğu milyon livri - frangı - dağıtmaga, nakdi iane olarak padişaha ve hazneye vermeğe bile vakit bul- mamıştı! Mösyö le Şövalye dö Verjen bu günlerde Istanbulda ondört sene süren sefaretinden Fransaya davet edildi. Verjen Istanbulu terkederken Devletialiyenin vaziyeti pek kri- tik idi: Rumlar, rumenler, islavlar artık metbularna ( karşı husumetlerini gizlemiyorlardı; Anadoluda igti- şaşlar çoğalıyordu; Bağdat valileri istiklâl emel ve teşebbüslerinde devam ediyorlardı; ( varidatının bir kısmını müsaderelerden istih- sâleden hazinei hümayun harp için kâfi derecede dolu değildi; askeri müesseselerde tezepzüp, yeniçerilerde itaatsizlik, tımarlı askerinde (| perişanlık yüzünden ordunun zâfı acınacak derecede idi; umumi teseyyüp ve gevşeklik içinde ricâl ve ümeranın aleni | irtikâpları, ahlâki mesavisi çarpmamak kabil değildi. Devleti. aliyenin “kadim dostu,, Fransanın hayırhak sefiri Verjen osmanlı ordusunun Rusyanın Rus- ya tarzında talim görmeğe baş- lamış olan askeri kuvvetlerine karşı koyması ihtimali olmıyaca- ğını bilmiyor değildi; buna rağ- men devleti aliyeyi kendi hükü- tinin politikasına omürafık bir zeminde harbe yürümeğe tergip ve sevkeylemişti. O vakıa Istanbulda çok i çekmiş; fakat işte şimdi hükü- metinin kendi mesaisinden bek- lediği netice hasıl oluvermiştil O artık vazifesini iyi başarmış bir memurdu, vicdanen hissetiği iftihar ve memnuniyetle vatanına kalbi müserih dönebilirdi! Fransa kralı XV Lui Rusya çarıçası ikinci katerinayı tezhil siya- setinde muvaffak olamadı. Fakat bu muvaffakıyetsizliğin o cezasını türkler çekti; Avrupanın idlâl ve ifsada müsait hesaplı ve dolam- baçlı siyasetinin sırlarını daha lâyıkile (Oöğrenmemiş olduklari için! Siyasette insaniyet ve şefkat hisleri, ancak menfaat varsa, kalplerde yer bulur. Osmanlı imparatorluğu Kaynar- cada kurban edilecek koyun va- ziyetine düşmüş ise bunun kaba- hatı aldatmadan ziyade aldanana yüklenir! “Devlet ve saltanat gerdunesi,, bir buçuk asırlık suiidarenin varisi bilgisiz padişah ile onun iktidar- sız ve gâfil ihtiyatsız veya mür- tekip ricalinin ellerinde Okal- mıştı! Hadisatın halkaları biribi- rine bağlı zincirlerile çekile, çekile bu “zikiymet gerdune, elbette uçuruma sürüklenip parçalana- caktıl Bu :kanlı sukutu, tertibine çalış- tıktan sonra, uzaktan temaşa eden fransız Kral ve ricali Lehistan siyaseti namına boşuna dökülen Türk kanını teessürle hesabedecek değillerdi ya 1... Veyil mağlüplara!... göze Süleyman Kâni — Son — Akşam Viski davası! Viskiyi yalnız ingilizler mi yapabilir? Bir alman müskirat fabrikası viski imal ederek piyasaya çıkar- mıştır. Bunu haber alan İskoçyalı altı viski fabrikası viskinin ancak Iskoçyada yapılabileğini ve hariçte yapılamayacağını iddia ederek alman fabrikası aleyhine dava ikame etmişlerdir. Bu davaya bütün cihan alâkadar olmuştur. Alman mahkemesi Almanyada imal edilen viskinin terekkübatı aynen İskoç viskisi olduğunu tahkik ettikten sonra viskini bir memlekete münhasır kalmıyaca- ğına ve Almanyada da imal edi- lebileceğine hükmetmiştir. Bu hükme nazaran hariçte yapılan her şey Almanyada yapı- labilecektir. ş Meselâ Porto şarabının imali Portekize münhasır kalmıyacak ve Almanyada da bu şarap imal edilip adına Porto şarabı denilebilecektir. Çimento fıçısında... Bir haydudun cesedi nerede bulundu? Meşhur bira (o kaçakçılarından Abe Wagener Nev Yorkta esra- rengiz bir surette kaybolmuştu. Şimdi bu haydudun akibetinin anlaşılmış olduğu Nev Yorktan Ingiliz gazetelerine bildirilmiştir. Vagener rakipleri tarafından kurşunla öldürülmüş ve cesedi, içi mayi çimento dolu bir fıçıya konulmuştur. Çimento donduktan sonra fıçı Hudson nehrinin derin bir noktasına atılmıştır. Wagner miralay Lindbergin çocuğu çalındıktan sonra ortadan kaybolmuştu. Amerikan zabıtası hüviyyetle- rini gizlemek için ekseriya Abe Wagner'in ismini kullanıyorlardı. Wagner muhtelif cürümlerle maznun olarak altı defa tevkif edilmiştir. Ispanyada fena havalar Madrit 19 (A.A.) — Ispanyanın birçok mıntakalarında fena hava- lar hüküm sürmektedir. Mühim feyezanlar (oOvukua (gelmiş ve Bilba'nun aşağı mahallelerinde ciddi hasarlara sebebiyet ver- miştir. Bilbao - Santander yulunda münakalât kesilmiştir. Diğer bir çok yollar da aynı haldedir. Bazı yerlerde demiryolu doldurmaları yıkılmıştır. Amerikada otomobil sanayii New York 19 (A.A.) — Ford müstesna olmak üzere otomobil sanayiinin bu senenin ilk 3 ayına ait temettüü 1931 senesinin aynı devresine nazaran 80 */, nisbe- tinde bir tenezzül göstermektedir. EMLÂK SAHİPLERİ! kiralarını muntaza- Emlâkinizin Sinek edebilmek için Emlâkiniz için süratle kiracı men tahsil edebilmek hususatında mutehassısla- A . . FNILAK TDARESI bulmak Emlâkinizin varıdatını temin Emlâk rın tecrübesinden istifade umurunda kesbi ihtisas etmiş olan UMUM EMLAK ACENTESİ müessesesine MURACAAT EDİNİZI Adresi: Bahçekapı, Taş han No.20-21-22 Telefon: 20307 mezunları ———— Tefrika No. 8 Ana - Kız Nakili: ( Meliha, hafifçe başını salladı: — Aman sizde ne tuhafsınız, anne! - dedi. - Ne garip şeyler çıkarırsinız! Bir müddet sonra, lokantadan geri döndüler. Tilre adasınin imti- dadınca ilerlediler. Cerchi yolunu takip ettiler, Sonra, sola dönerek Santo Gregorio'ya girdiler. Semada yarı bir mehtap vardı. Mehtap, Roma'yı büsbütün esrar- engizleştiriyordu. Her adımı bir tarihi hatırayı ibtiva eden bu şehrin içinde gidiyorlardı. Ken- dileri de dekor kadar esrarlıydılar. Hasan, otelin kapıcısından üç anahtar aldı. 215, 216 ve 217 numaraların anahtarını... Bu üç oda, biribirinin yanın daydı. Fakat aralarında vasıl ka- pısı yoktu. Hasan, 216 numaralı odanın anahtarını kendine alıkoydu. Di- ger iki anahtarın birini zevcesine, diğerini kayinvalidesine verdi. Leylâ hanım efendi, kızını öpmek üzere iğildi: — Yavrucuğum! Haydi baka- lım Allah rahatlık versin! - dedi. - Güzel güzel uyu... Demin çok yorgun görünüyordun. Seni akşam yemeği için, zorla otelin haricine sürükledim. Şimdi, bunu düşüne- rek üzülüyorum. Benden sana nasihat: Sabahleyin o kadar erken kalkma.. Meliha: — Merak etmeyin, anne... Erken kalksam da hastalanmam... Uykum kâfi gelir dedi. Kahkaha atmadan, halinde gülüyordu. Ana kız, öpüştüler. — Sizede Allah rahatlık versin Hasan... Yarın sabah hayvanat bahçesine gitmek üzere “buluşa- cağız, değil mi? Leylâ hanımefendi, böyle söyle- yerek, elini damadına uzattı. Hasan, nazikâne iğildi. Kayna- nasının elini öptü. Sonra, karısına döndü. — Allah rahatlık versin, citi Melihacığım. — Allah rahatlık versin, Hasan. Genç kadın, kocasına doğru, yarım adım attı. Hasan da ona doğru yarım adım attı. Meliha'yı umuzlarından hafifce tuttu. Alnına gayet masumane, adeta biraderane bir öpücük kondurdu. — Yarın sabah, değil mi? Karısı odasına girmezden evvel, o, 216 numaralı odasına girdi. Adetâ mütereddit, mahcubana, gölğe gibi girdi. Odayı, içerden usulla kilitledi. Bu esnada, Leylâ banım, Me- liha'yı bir defa daha öpüyordu. Deminki neviden nasihatlarını tebessüm 21 Temmuz 1932 ——— 21 Temmuz 1932 Rakabeti Vâ - Nü) Nihayet, anne, odasına - 217 numaralı odaya girdi. Koridorda, şimdi, Meliha yalnız kalmıştı. 215 numaralı olan oda- sının kapısı yarı açıktı. Durdu. Mahzun mahzun öteki odalara baktı. Oda kendi odasına girdi. Meliha, odasma girince saate baktı. Yatağının başındaki gece dolabında duran çalar saat onbire yaklaşmıştı. Genç kadın yorgundu. Yorğunlüğu hem maddi, hem maneviydi. Yavaş yavaş soyundu. Saçlarının güzel örğüsünü çözdü. Tam Ispan- yol siyahı saçlar manolya mat- lığındaki ensesine döküldü. Yatağın ayak ucuna konulmuş olan gecelik entarisini aldı. Beyaz Crepe'den (—Krep'ten) bir en- tari.. Bunu giydi.. Nihayet, yata- ğın üzerinde duran zait örtüleri de kaldırdı. Yastığı düzeltti. Yatakta bir tek yastık vardı. Dizini şiltenin kenarına dâyıya- rak yatağa çıkmazdan evvel Meliha hanım durdu. Gözleri daldı. Gözüne, tesadüfen kapının sür- güsü ilişti. Sürgü sürülmemişti. Genç kadın, üç dakika kadar tereddüt gösterdi. Şüphesiz ki, yatılacağı zaman, otel odalarını kilitlemek âdettir. Lâkin, bu âdetin arada sırada istisnaları olur. Mesela, aradan bir müddet geçtikten sonra vuru- lacak olan kapılar, kilitlenmeye- bilir. Yeni evlenmiş ve bal ayı seyahatine çıkmış bir kadının kapısı vurulmaz da kimin kapısı vurulur? demek ki, Meliha hanr- mın kapısı da sürgüsüz durabilir. Buna rağmen, genç kadın, sürgüye bir müddet baktıktan sonra, tebessüm edecek ve yatağa girecek yerde, hazin hazin içini çekti. Terliklerini yeniden giydi. Kapıya yaklaştı. Parlak pirinçten sürgüyü sürdü. Kısa bir müddet sonra, siyah saçlı başı, tek yastığın beyazlığı içinde çerçeveleniyordu.” “Yüzü düşünceliydi. Bakir ifadeli yüzünü bir endişe kaplamıştı. Nihayet, ince kolu uzandı. Elek- trik düğmesini çevirdi. Ortalığı gece istilâ etti. Gece ve süküt. Palace Albergo baştan savma yapılmış otellerden olmadığı için, bir odada çıkan gürültü, öteki odadan işidilmez. 215 numaralı odaya, komşuları olan 214 ve 216 numaralı odadan bir gürültü sızmayacaktı. Meliha, rahat rahat tekrarlayordu. Baytar mektebi Bu sene yük- sek baytar mektebinden mezun olanlara diploma veril- miştir. Resmi- mizde diploma alanlardan bir grup görülüyor. | Oturanlar sağdan sola doğru Faik, Kemal beyler, arkada sağdan sola doğru Haydar, Yusut Zıya, © Niyazi, Ekrem, Hulüsi beylerdir. uyuyacaktı. Vi (Arkası var) A