i : Akşam 26 Mayıs 1932 , Tarih sahifeleri Siyaset dolaplarında dönen rüşvetler Harp mi? Sulh mu? Kanallarda cereyan şiddetlendi ! Sulhe kara verildi. Ragıp paşanın ölümü; mesleği. - Eski düzeni bozma! Rusya tahtına Illüncü Petronun kuudu Avrupa politikasında yine bir tebeddülü intaç etmiş, Petro Büyük Frederik ile birleşmiş idi. Rusya sefiri şimdi, Prusya sefirile beraber, (Babiâliyi (o Macaristanı fethetmeğe (o teşvik (o eyleyordu; Rusya çarı Devletialiyenin Avus- turya üzerine yükleneceğini ümit ve buna intizar etmekte Bu intizar çok sürmedi. Üçüncü Petro karısı Katerina tarafından ıskat olundu. Büyük Katerinanın cülüsu Av- rupa siyaseti için yeni ufuklar #çıyordu. Divanı ohümayun o tercümanı Frausa elçisi Verjene temin ediyor idi ki Babıâli Üçüncü Petronun tekliflerini derhal kabul etmiş olsaydı, Petro Istanbuldan bekle- diği muvafakat cevabına payıtah- tında intizar etmiyerek ordusunun başında hareket etmiş bulunsaydı Katerina suikastını icraya vakit bulamıyacaktı; Babıâlinin tereddü- dü çarın hareketini uzatmış; bu teehhür çara bu felâketi getir- mişti. Şimdi Katerinanın ihtiyar ede- ceji osiyasi mesleki dikkatle takip etmek Babiâli için son dere- cede mühim idi. Sarayda sadrı- azam Ragıp paşa, şeyhülislâm Dürri zade Mustafa efendi ile Üçüncü Sultan Mustafa arasında devletin tutacağı siyaset hakkında hususi müzakereler cereyan ediyor, Avrupa ahvali siyasiyesinin aldığı şekil ve renk tetkik olunarak mütebassırane, ihtiyat ve teenni ile hareket lüzamu takdir ve tasvip olunuyordu; bilhassa Prus- yadan bir az uzaklaşılmış görün mek tercih ediliyordu. Reisülküttap Ricai zade Hacı Mehmet Emin efendi “Perhizkâr ve büsnüsülük sahibi, bir zat ise de “divani yazısının cevdetinden,, başka bir hüner ve marifeti yok idi; hattâ lâfız ve ibaresi düzgün, rabıtalı bir tezkeze bile tesvit et- meğe kadır değildi; harici işlerde hiç behresi olmadığı halde bir sene kadar sırf Ragıp Paşanın eseri lütfü olarak makamında kalmıştı; fakat işlerin bu vaziye- tinde daha ziyade tutulamadı; yerine sadaret mektubi kalemin- den yetişmiş büyük teskereci Numan Enis efendi getirildi. Bu Efendi de Birinci Sultan Mahmut devrinde teskereciliklerde, muhasebecilikte, defter eminliğinde kullanılmış Ragıp Paşa sadaretinin sonlarında divan işlerinde vukufuna mebni gene büyük ( teskereciliğe ( alınmıştı; divani, sülüs, nesih, rık'a yazıla- rında mahir idi; fakat siyasi kabi- liyet itibarile buda işinin eri addolunmazdı. Avusturya ve Rusya sefirleri ise bugünlerde faaliyetlerini artır- dılar; Devletialiyeyi o Avusturya aleyhin« askeri bir müdahaleden men için Babıâlide ve saraydaki bütün “ kanallarına ,, ehemmiyet ve ihtimam ile sıkıca yanaştılar, vasıtalarını harekete getirdiler, Nihayet sulh've müsalemeti muhafaza fikri galip geldi. Sarayda aktedilen bir meşveret meclisi harp aleyhine karar verdi. Fransa elçisi Verjen de bundan büyük bir teselli duydu. * “. Rag:p paşa şeker hastalığından muztaripti; H. 1176 ortalarında | artık iş göremiyecek hâle gelmiş, Ramazan içinde yatağa düşmüştü. Divanı hümayun işlerinin rüyeti onun tavsiyesile vekâleten nişancı vezir Hamza Hâmit paşaya tevdi olundu. Ragıp paşa 1763 Nisanında -24 Ramazan 1186 - öldü. Sultan Mustafa Ragıp paşa ölecek olursa sadarete getirmeği zaten tasmim eylemiş olduğu Hamza Hâmit paşaya vekâleti mutlaka ile müh- rünü verdi. Hamza Hâmit paşa Ragıp pa- şanın otuz senelik mahmisi ve siyasetinin o muakkibi idi; yüksek makamlara irtikasına iktidar ve kiyasetinden ziyade sıtk ve hulüsu sebep. olmuştu; Ragıp paşanın kendisine gösterdiği itimat niha- yet ona halef olmasına da âmil oldu. H. 1170 Rebiülâhırının yirminci günü sadarete tayin olunan Ragıp Paşa iki padişah devrinde inkı- ta'sız altı seneden fazla kalmıştı. Gençliğinde “mey ve mahbup ile ülfeti ,, dillerde dolaşan Ragıp paşa yüksek mansıplara çıktıkça iktidar ve dirayeti, malümatın- daki vüs'at ile temayüz etmiş veziriâzamlar içinde Lütfü paşa gibi telifatile şöhret kazanmıştır; kendisinden evvel gelen sadrır- âzamların çoğuna ilmen faik idi. Sadarette idare dizginini ele alınca nüfuz ve iktidarını, zati hizmetini, malümatını halka, ec- nebilere, hattâ padişaha göster- mek için mümkün olan her vasıtayı kullanmaktan çekinme- miştir. Kullandığı bu vasıtaların hepsi makul ve meşru olmamakla beraber Sultan Mustafayı hazır- lıksız bir harbe atılmaktan mene- debildiği, buna haleflerinin mu- vaffak olmadıkları nazarı dikkate alınırsa Ragıp paşanın bu kusuru bir dereceye kadar affolunabilir; onun tarihen affolunamıyacak kabahatı bulduğunu bozmamak düsturuna riayette ifratı iltizam etmesindedir. Bu bapta şöyle bir hikâye nakledilir; Ragıp paşa bir akşam tebdilen devre çıkar; saz şairlerinin top- landığı bir kahvehaneye uğrar; şa- irler daha gelmemişler; kahveci hazırlıkla meşgul; duvarda bir saz asılmış duruyor; Ragıp paşa sazı eline alır, tıngırtmağa baş- lar; kahveci derhal basını çevirir: — Ne yapıyorsun? Be adam! O saz meşhur şair filânındır. Sen eski düzenini bozacaksın! Ibtarında bulunur; bu söz pa- şaya ziyadesile tesir eder. Ragıp Paşa için bundan sonra bir idare ve siyaset sistemi olur! Ragıp paşa bütün sadareti müd- detince yeni bir şey yapmağa ciddiyetle Obhiç teşebbüs etme- miştir. Sokullu Mehmet paşa da eski düzeni bozmamağa çalışmıştı, fakat o zamanlarda devlette hakiki bir düzen var idi, bu zamanda ise muhafaza edilmesi hayırlı olacak dir düzenden eser kalmamıştı. Ragıp paşa Lâle devrinin Ibra- him paşası gibi kendisini zevk ve safaya kaptırmamakla beraber hükümeti zamanını hoşça, gaile- sizce geçirmeyi tercih etmiştir. Bundan dolayıdır ki (bütün dirayet ve malümatına rağmen büyük Sokollular, Köprülüler de- recesine yükselemedi. Süleyman Kâni Kulede iki şemsiye Kembriç şehrinde herkesi hayrete düşüren bir vaka İngilterenin Kembriç -şehrinde çok garip bir hadise olmuştur. Sabahleyin sokağa çıkan ahali şehrin ve İngilterenin en büyük kiliselerinden biri olan Kügs Col- lege kilisesinin iki çan kulesinin üzerinde açılmış olduğu halde iki şemsiyenin sallanmata olduğunu hayretle görmüşlerdir. Her kulenin yüksekliği 160 ayaktır. Bu kulelerin alemine kadar çıkmak en mahir ustaların bile kârı değildir. Bu işin Kem- briç darülfünunu talebesinden bir ve ya iki maceraperestin marifeti olduğuna hükmedilmiştir. Iki tale- benin kimseye (o görünmeksizin kuleye nasıl çıktıklarına bir türlü akıl erdirilmemiştir. Fakat zabıtayı ve halkı şemsi- yelerin nasıl takıldığı değil nasıl indirileceği meselesi daha ziyade alâkadar ediyor. Bu (hususta muhtelif bina amelesine müracaat edilmiştir. e Bunlardan hiç biri iskele kurulmadıkca şemsiyelerin indirilemiyeceğini söylemişlerdir. Iskele kurmak ise büyük masraf kapısı açacağından bu yol kabul edilmemiştir, Şemsiyelerin kurşun ile vuru- larak indirilmesi için (avcılara müracaat edilmiştir. Bir kaç nişancı avcı şemsiyelere yaylım ateşi yaparak bunları indirmiş- lerdir. Şemsiyelerin kurşun ile indiril- mesini görmek için kilisenin önünde bir çok seyirci toplan- mıştır. Tayyareciler Amerikada 17,500 sivil tayyareci var Amerika hükümeti müttehide- sinde, resmi istatistiklere nazaran 17,500 ruhsatiyeli sivil pilot var- dır. İngilterede 2,000 sivil pilot mevcuttur. Amerikadaki pilotlar- dan yüzde elli ikisi hususi pilot ve yüzde 38 i hava hatları uçu- cusudur. Kalan pilotlar Keyf için hava- larda (o uçanlardır. Bu senenin iptidasında Amerikada (12,000 tayyare talebesi vardı. Bunlardan çoğu ehliyetname alacaktır. 931 senesinde Amerikada mun- tazam hava hatları tayyareleri 47,000,000 mil mesafe katetmiştir. Bu tayyareler 522,000 yolcu taşımıştır . Radyum Deniz altında çok miktarda varmış? Amerikan Geofizik birliğinden verilen malümata nazaran deniz altında çok miktarda radyum bulunmaktadır. Denizin dibinden çıkarılan kaya parçalarının, ka- radaki kayalara nisbetle on iki misli ofazla radyumlu olduğu tetkikat o neticesinde (o meydana çıkmıştır. Radyumun çoğu Okyanosun en derin yerlerindedir. Deniz altındaki radyumun mik- tarı 1,000,000,000 ton tahmin çedilmiştir. Takas heyeti Paristen Londraya gitti Pariste bulunan takas heyeti, Paris resmi mubhafilile olan temas- larını bitirmiştir. Bu temaslardan hasıl olan netice hakkında alâka- dar dairelere malümat gelmemiştir. Son gelen, bir habere göre, heyet Paristen Londraya geçmiştir. Heyet bundan sonra, Holandaya ii Seyahatin ay sonuna adar biteceği anlaşılmaktadır. Cihan iktisadiyatı Fransanın varidatında büyük bir sukut, Suni tedbirlerin zararları - Rusyayı cihan petrol piyasasından çıkarmak istiyorlar Dünyanın mali ve iktisadi cihet- ten en sağlam memleketi addo- lunan Fransada da vaziyet fena- laşıyor. Son günlerde Fransa, bütçe açığını kapatmak için 3,000,000,000 franklık hazine bo- nosu çıkarmıştır. Bu hal siyasi ve mali mahafilde ziyadesile nazarı dikkati celbetmiştir. Hazine aha- linin eline girmeyüp bankalarda kalmış ve yüksek bir faiz tayin edilmiştir. Fransa devletinin varidatı tab- min olunan miktarın çok dununa düşmüş ve bütçe tahmin olunan fazlalık yerine açık vermiştir. Frankın istikrarı tersin edildiğin- den beri Fransa hükümetinin milyarlarca hazine bonosu çıka- rarak istikraz yaptığı vaki değil dir. Fransa hazinesinin Fransa bankasında bulunan ve idare ser- mayesi addolunan azim blânço eri- miştir. Bunun miktarı on dokuz milyar frank idi. M. Cheron zamanında toplanmış olan bu azım paradan şimdi ancak yetmiş beş milyon frank kalmıştır. Bu paralar Devlet demiryollarının büyük açığına, Kreuger istikrazının iadesine, bat- mak üzere olan iki büyük Fransız bankasının tahlisi için tahsis olu- nan avanslara ve umumi piyasa- istikraz alamıyan bazı ecnebi memleketlere borç olarak veril- miştir. Radikal sosyalistlerle sosyalist Tardiecu hükümetinin mirası olan bu müşkül mali vaziyetten ürk- müşlerdir. Şimdi bunlar cihan buhranı karşısında Fransa hükü- metinin şimdiye kadar takip ettiği siyasetin musip olup olmadığını araştırıyorlar. Fransanın ihracat ve ithalatı geçen seneye nazaran çok düşmüştür. Diğer taraftan Fransız banka- ları ellerinde seyyal para bulun- durmak için kredileri kesmiş- lerdir. Kredisizlikten ticaret ve sana- yii sıkıntı ediyor. Şimdi Fransız fabrikatörleri işletme sermayesi bulmak için 1924 senesinde Al manyada olduğu gibi kendi esha- mını satıyor. Piyasaya fazla arz vuku buldu- gundan esham fiatleri de düş- müştür. Bu nisbette eşya fiatleri de düşüyor. M. Tardiecu hükümeti fiatleri yüksek gümrük tarifesi, ithalâtı tahdit ve ziraata nakdi mükâfat gibi sun'i vesait ile tutmak iste- mişti. Bu gayri tabii tedbirlerin maliyet kıymetini arttırmak gibi zararı almış ve Fransanın harici ticaretini bir kat daha güçleştir- miştir. Maliyet kıymetinin yüksek- liği erzak fiatlerinin yükselmesi üzerine amele ücretlerinin yüksel- mesinden ileri gelmiştir. Petrol müzakeratı Nev Yorkta toplanan beynel- milel petrol konferansında ingiliz, felemenk ve amerikan petrol mü- esseseleri sovyet omümessillerine mühim bir teklifte bulunmuşlardır. Bu tekliften maksat sovyet petrol- ları için muayyen bir para vererek cihan piyasasından çıkarmaktır. 1931 senesinde sovyetler 5,100 bin ton petrol ihraç etmişler idi. İngilizler, felemekliler ve ameri- kalılar bu miktar petrolu on sene müddet'e her sene almak istiyorlar. Altın dolar Bir çok devletler, başta Ingiltere olmak üzere altın mikyasını ter- kettiğinden (OAmerikanın (altın dolarda israr edip etmiyeceği bir mesele olmuştur. Amerikada kar- şılıksız dolar çıkarılması hakkında parlamentoya verilen bir kanun lâyıhası Amerikanın da altın mik- yasını terketmeğe hazırlandığına delil addolunmaktadır. Amerika Federal Reserve (o bankalarının umum müdürü Mr. Meyer Ayanın bank işleri komisyonunda beya- natta bulurarak mezkür kanun lâyihasinı -şiddetle reddetmiş ve Amerikanın altın doları muhafa- zada iktidar ve azmi olduğunda şüphe olmadığını beyan etmiştir. Yugoslavyada sıkıntı Diğer Balkan ve merkezi Av- rupa memleketleri gibi Yugoslavya dahi büyük mali ve iktisadi sıkıntı içindedir. Geçen üç ay içinde Yu- goslavyanın harici ticareti geçen seneye nisbetle yüzde 45 ve alel âde senelere göre yüzde 80 tenez- zül etmiştir. Vaziyet öyle bir şekil alıyorki Yugoslavya harice bir şey satamıyacak ve kendiside haricten bir şey âlamıyacaktır. Hükümet vaziyeti düzeltmek için çıkardğı kanunlar aksi neticeyi veriyor. Meselâ köylülerin borçları altı ay müddetle tecil edilmişti. Halbuki obu kanunun neşri üzerme okimse köylülere para vermediğinden köylü kredi bula- mıyor ve bunun için ziraatini yapamıyor. Devlet de büyük sıkıntıdadır. Vergilerin hasılâtı yüzde 50 azalmıştır. | Gümrük varidatı ise daha bundan ziyade düşmüştür. Hükümet çiftçi sân- dıklarına olan iki milyar dinar borcunu veremiyor. Bu sermaye de ziraat işlerinden ayrılmıştır. Amerikanın ticareti Geçen nisanda (oAmerikanın harici ticareti birkat daha fena- laşmıştır. Bu ay zarfında ihracat 136,000,000 dolar (tutmuştur. Halbuki geçen martta 156,000;000 dolar ve evvelki nisanda 215,000,000 ve daha evvelki nisanda ise 231,272,000 (o dolardır. e Geçen nisanda (Amerikanın O ithalâtı 127,000,000 dolara inmiştir. 1931 nisanında 185,000,000 ve 1930 nisanında dahi 307,000,000 dolar idil | 30 nisanın sonunda hitam bulan dört aylik müddet zarfında Amerikadan 320,000,000 dolar altın çıkmış ve 107,000,000 girmiştir. Suriyeye buğday ihracı Kudüs konsolosumuz, ihracat ofisine gönderdiği bir raporda, bu sene Suriyedeki kuraklık vazi- yetini izah etmiş, ve Türkiye buğday O tacirlerinin Suriye ile âlakadar olmalarını bildirmiştir. Ihracat ofisi, Suriye ile olan ticari münasebatımızın inkişafını temin için yeni bir ticaret muabedesi akdine lüzum hasıl olacağını, iktisat vekâletine bildirmiştir. Fındık mahsulü Trabzon, 24 (Hususi) — Fındık ağaçlarında mantar olmasına rağ- men mahsul iyidir.