Kibar kazazede — Sahil fena değil. Mükemmel banyo yapılabilir. Yalnız şu pislikleri temizle bakıyım!.. SEVIMLI GÜLÜŞÜNÜZ! Darılma bana sakın, Barıştık çünkü henüz; Ne kadar cana yakın, Sevimli gülüşünüz! Yeter gönül çağladı, Beykozda çok ağladı; Beni size bağladı, Sevimli gülüşünüz! Ne kelebek ne bahar, Güzellik neye yarar; Dünyalarda bir şey var, Sevimli gülüşünüz!.. — Daha on beş gün evvel dans bilmeyen bir kişi idim. — Sizin gibi dans bilmeyen ikincisi kim? l Fıkralar Kızlar Poker oynuyoruz. Arkadaşlardan biri ilk el üç kız açtı. Arkadan kızlardan bir ful yaptı. Daha arkadan dört kız çıkardı. Dayanamadım : — Harem ağası mısın be mü- barek!.. Gadı Ahmet bey içinden gazetede okuyordu: “Cadı denen şey mevcut değil- dir. Bir takım insanların muhay- yelesinde cadı deye bir mevhum vardır. Cadı hurafedir. Cadı yok- ari Abmet bey gazetesini katladı. «Karısı sordu: — Neye dikkatle yüzüme bakı- yorsun | Ha! Darlıktan, parasızlıktan, sıkıntı- dan bahsediyorduk. Arkadaşlardan biri kıvrak bir kahkaha attı: — Bizim iki hizmetçimiz var. — Bu zamanda, aşkolsun! — Öyle değil, bir tanesini sav- dık, bir tanesini de tutacağız! Istemiyor Hasta başı bağlı yatıyordu. Doktor: — Bir hafta sonra yüzünüz güler, dedi — İstemiyorum doktor, bu hal başıma © yüzümün o gülmesinden geldi... Yanımdan geçen bir kıza güldüm, yanımdaki boksörmüş! Zengir — Kızımla (evlenmek istiyorsunuz amma, henüz çocuk. Fakir talip — Doğru, amma, herkesten evvel davranmak iste- dimi Haber Kadının fevkalâ- de ahlâksız oldu- gunu biliyordu. Kadın adi alufte idi. Fakat seviyordu. bir Malümya, gönül ferman “dinlemez. Evlenmeğe karar verdi ve anasına, babasına sormadan kararını tatbik etti, Nikâhtan sonra samimi bir arkada- şına rica etti; — Haydi gidip öpnemle babama haber ver. — Vereyim. — Yalnız birden bire söyleme, bu kara haberi birden duymasınlar, evvelâ benim için : Öldü! dersin. — Hey delikanlılar, siz idmancı gençlere benziyorsunuz, şu otomobile bir omuz verin de yokuşu çıkayım | İltifat Mehmet küçük bir çiflikte üşaktı." Mehmet. kendi halinde görünürdü | arma açık göz ve nüktedan bir adam- dı. Çiflik — sahibinin bütün işlerini gör- dükten maada, ahırdaki küçük eşeğe bakmak da onun vazifesi idi. Çiflik sahibi ka- rısını çok severdi. Mütemadiyen : — Ben karıma âşığım ! derdi. Bir gün, eşek gözlerini (o dikmiş karısına bakıyordu. Çiflik sahibi : —Mehmet, dedi, galiba bizim eşek karıma âşık. — Evet, ona âşık olan yalnız bir eşek değil Pek çabuk değiştiniz Otuz sekiz sinniniz, Jnanmak gayrimümkün Hayır, hayır siz bugün Hiç yaşlı değilsiniz! Beğendi cihan sizi, Dişleriniz bir dizi. —— - Sanki parlak - incidir, Anladım birincidir Istanbulda dişçiniz!.. Rüya ” Beş altı arkadaş, bir birahanede oturmuşlar, kerahat vaktini bek- liyerek lâf atıyorlardı. Biri dediki: — Ben rüyanın ne olduğunu bir türlü anlıyamadım. (o Hele kasası enbiyada bir (rüya var, hayret: Yedi zayıf inek, yedi şişman ineği yiyor da, gene zayıf kalıyorlar? Biri güldü: —Bu işe, evleninciye kadar be- nim de aklım yatmadı. Magaza- mın tam yedi tane defteri kebiri vardı, karım ise hesaplarını kü- çük bir deftere yazıyordu. Ister inanın, ister inanmayın, sene sonunda karımın küçük def- teri, yedi adet defteri kebirimi yok etti. O günden aklım yattıl itibaren (o rüyaya Asri Ehtiyar H. Adnan Yüzünüzden silinmiş, İzi geçen günlerin Büyük bir şey değilmiş Kimyakerler hep sizin Cihan sizin işçiniz!.. Demek-ölmemek için © Geçen günler gizlenir Şu sarkık göbek için, Gönlünüz titizlenir; Gevşemiş mi korseni: — Efendim, belki vurulmadan | biraz evvel-tavşan “yemiştir! Düşmeyin hiç sevince Zenginliğin ördüğü Su maskeniz inince, Siz herkesin gördüğü, Genç kadın değilsiniz.. Ne bu yüz, ne baş sizin, Ne bu diş, ne kaş sizin - Fakat kızmayın bana - Asri kalsın isminiz, Fakat çıksın meydana Elli yaşlı cismidiz!.. Balayı Evleneli on beş gün olmuştu. Ikisi de mesut görünüyorlardı. Aralarında hiç bir kavga olma- mıştı, Kakat bir sabah karısının surat ettiğini farketti. Kadının gözleri kızarmıştı. Kocasına tek lâf söylemedi. Bütün ısrarlarına rağmen sustu. — Neden ağladın? — Ağlamadım. Karısının yaşlı gözleri üç gün devam etti. Üç gün sonra kocasının sabri tükendi. Hiddetle, sesi titriyerek, aksi aksi sordu: — Şöyle diyorum, nen var, ne oluyorsun ? Kadın ağlıyarak cevap verdi: — Eğer rüyamda seni bir kere daha yabancı bir kadının kollarında görürsem, kendimi öl- ağlamaktan -İsdürürüm Kw 4 Nükteler İlân Bir bey, sigarasını tüttürerek tramvaya girdi. Oturdu. Dumanını savurmağa. başladı. Herkes itiraz etti. Biletçi. geldi: — Yasaktır efendim. Bakın burada ne yazılı: Sigara içmek memnudur| Bey başını kaldırdı, başka bir ilân gösterdi: — Tramvayda asılı olan her ilâna: riayet edemem. Meselâ “Mehmet öksürük hapı yutunuz!.. ,, yazılı... Yutmıya mecbur muyum?.. Stop Otomobil, Sarıyerin içerilerin- deki bir köyden ağır ağır geçi- yordu. Birdenbire orman bekçisi ağaç- ların arasından yolun ortasına fırladı ve otomobile : — Dur! Işareti verdi. Şoför durdu. Içindeki müşteriler sordular : — Yahu neye durdurdun?.. Hızlı gitmiyorduk ki.. — Bunun için durdurmadım efendim, Şoförden biraz benzin. vermesini rica-edeğektim... — Benzini ne yapacaksın ? — Karım eldivenlerini temiz- leyecek | Yeis Mehmet bey otelde yatıyordu. Gece yarısından sonra bir tel- graf getirdiler', Açtı okudu: “karınız vefat etti, Mehmet yorganları başına çekti, * yattı: — Yarın sabah aman ne me- yus olacağım | — Aman ne güzel köpek! Ben de bir tane alayım amma, bana beyaz lâzım, yazlık mantom beyazlı“ «—