Ğ 13 Nisan 1932 A Dağ ve kar sporu filimleri çeviren bir artist: Leni Riefenstahl Eskiden dans kızı olan sevimli artist şimdi lük te yapmağa başladı rejiso Berlin 6 (Hususi)— Leni Rief- enstobl her sene İ, azami 2 filim çeviren bir yıldız olmakla beraber Almanyada çok sevilmektedir. Artistin bu İsadar az filim yap- masının sebebi az çalışması veya iş bulamaması değil, belki şim- diye kadar çevirdiği kar sporu filimlerinin ancak bir senede, ve en çabuk 6-7 ayda tamamlana- bilmesidir. Çünkü bu filimlerde, atelyelerin suni vasıtaların hiç müracaat olumıyor, tekmil sahneler çok yüksek dağların, karla örtülü yamaçlarında çevriliyor. Leni Riefenstahlın bu filimlerde gösterdiği kabiliyet şayanı hay- rettir. Çünkü, kendisi filim haya- tına girmeden evvel bir dans kızı idi, ve aklından, ski ile kaymak hiç de geçmiyordu.. Dr. Faukile tanıştıktan sonra filim çevirmeye başladı, hem de doğrudan doğ- ruya kar sporu filimleri.. Bu meyanda Pitz-Polu, ve “ Moutblane üzerinde fırtınalar ,,, “ Beyaz büyü kar papuçlarının harikaları ,, filimleri vardır. Mu- hitin, ve işin kendisine çok ya- bancı olmasına rağmen, Leni Riefenttahl, bu filimlerde çok muvaffak oldu. Hatta bu muvaf- fakıyetinin gittikçe çoğaldığını, ve “Beyaz büyü, de en yüksek haddine vardığını gördük. - Fakat Leni Riefenstahl bu ka- darla iktifa etmedi. Rejisörlüğe de çalıştı. “ Beyaz büyü,, filmin- de kısmen rejisör muavinliği yaptı. Bu filimden sonra Dr. Fank Ame- rikaya çağırılıp gidince, o kendisi hem baş rolünü oynamak, hem de rejisörlüğünü yapmak üzere bir filim çevirdi ki, ondan da yakında bahsedeceğim.. Geçen gün bu sevimli yıldız | beni kabul edip, hayatı hakkında izahat verdi. Aynı zamanda “ Beyaz büyü, filmine dair bazı hatıralarını şöyle anlattı: Bu filmi, Avusturyada Arlbergde St. Anton civarında çevirdik, Orası hemen de ski oporunun bir nevi cennetidir. Orada, hemen tekmil.dünyada tanınmış olan ski sporu mektebini idare eden Hannes Schneider, bizim, dünya- nın iyi 50 beynelmilel ski sporcu- sundan mürekkep ski takımımızın e geçmiştir. ki Leni ski sporcularının en uzun, Avus- turyalı Walter Riml vardı. Wolter Rimlin boyu tamam 2 metre ve 10 santimdir. Sonra diğer iki ski şampiyon Guzzi Lantxbner, Rudi Matt.. Şozsnı hayret bir surete ski - Rayon, 8 yaşındaki küçük Lotlar Eberslerger ile yekâne kadın olarak benide, bunlara ilâve ediniz. Bu 50 kişi hemen birbiri arka- sından o kadar yüksek kazaların üzerinden fırlayarak aşağıdaki nihayetsiz deriniiğe uçuyorlardı, insan seyrederek tüyleri (o ürpe- riyordu. Filimde, ski şampiyonu Guzzi Lantxhuer, acemi bir ski heveslisi Tayyare muharebeleri po; : Bu sene şehrimizde bir çok tayyare muharebeleri filimleri göste- rildi. Bu filimlerin hepsi, zannedildiği gibi havada çekilmiş değildir. Bir çok sahneler karada çevrilmiştir. Bunun için tayyareler resmi- mizde olduğu gibi yüksek tekerlek üzerinde dönebilecek vaziyette duruyorlar. Operatör bunları, havada uçuyorlarmış gibi filme çekiyor.. Ancak: pek mühim sahneler havada çekilmektedir. â ai Riefenstahl Filmin en heyecanlı sahnesini de o yapacaktı. Bu sahne film kita- bında şöyle yazılırdı: “Guzzinin başına gelenler:Skiler üzerinde hakimiyetini kaybedecek, şuraya buraya doğru, gayrı ihti- yari hareketler yapacak, bu su- retle filmin en yüksek spor hare- ketlerini, sanki istemeden gibi, yapacaktır. Bu iş için, bir yamaçta, alt alta, sırasile yapılmış 4 muhtelif kulu- beyi seçtik. O, sırasile, bunların Üzerinden, birbirini müteakip sıç- rıyacaktı.. Tehlikeyi azaltmak için evvelâ damların üzerine bir parça daha kar attık, ve bastırdık... Herşey hazırlandıktan sonra, re- jisör Dr. Fauk, böyle bir teşeb- büsteki tehlikeyi göze almak doğru olup olmadığını düşünüyor- du. Saatte 106 kilometrelik bir sürat yaparak dünya ski sürat şampiyonluğunu kazanmış olan Guzzi Lantschner, her tereddüdü izale eden bir ısrarla, atlamak istiyordu. Nihayet işe başlandı. 4 sinema alıcısı birden bu manzarayı filme alıyordu. Ben de, Guzzi'nin kar- deşi Otto Lantschuer ile beraber rejisör muavinliği (yapıyordum. Flamalarla, omokinelere | işaret verdik ve 4 alıcı makine birden çalışmaya başladı. Guzzi Lantshuer yukardan aşağı kayarak gelmeye başladı. Ilk damın üzerine çıktı ve havaya fırladı. Birden fazla hızlı gittiğinin hep farkına vardık. Sporcu ikinci kulübenin üzerine konmadan geçecekti. Netekim ki öyle oldu. Fakat ayağındaki skile- rin arka ucu kulübenin saçağına takıldı ve zavallı Guzzi, 20 metre aşağıdaki kar tabakasının üzerine sırt üstü düştü. Bereket versin, skilerden bir tanesinden başka hiç bir kırık çıkık yoktu. Ertesi günü Guzzi Lontschuer, her 4 kulübenin birinder diğerinin da- mına sıçrayıp konarak bu atlayışlı kayışı başardı. Paris 8 (Hususi) — Son günler zarfında Pariste en mühim müna- kaşa mevzuu tiyatro ve sinema- | ların kapanması meselesidir. Fran- ! sızlar iktisadi buhranı, tahdidi teslihat müzakerelerini, dünyanın diger bütün vakalarını muvakkat bir zaman için unuttular. Şimdi hepsi tiyatro ve sinemaların ka- parması omeselesile meşguldür. Bu hususta temaşa yerleri sahipleri arasında ceryan eden müzakereler, verilen kararlar büyük bir dik- katle takip ediliyor. Temaşa grevinin sebebi hükü- metin temaşa resmine bir miktar zam yapmak istemesidir. Halbuki temaşa mahalleri sahipleri bugün- kü şerait dahilinde zam değil, tenzilât icrası lâzım geldiğini iddia ediyorlar. Bu hususta hükümetle tiyatro ve sinema sahipleri tara- fından murahhas tayin edilen heyet arasında uzun müzakereler cereyan etti, fakat bir türlü an- laşmak kabil olamadı. Nihayet temaşa mahalleri sahipleri pro- testo makamında 24 saat müddet bütün Fransada tiyatro ve sinema- ların kapanmasına karar verdiler. Tiyatro ve sinemaların 24 saat kapanması... Bizde ihtimal buna büyük bir ehemmiyet verilmez. “Bir akşam temaşa yerleri kapalı kalmış, ne olur?..,, denir. Fakat fransızlar oiçin ovaziyet (o böyle değildir. Fransada, bilhassa Pariste tiyatro ve sinema en büyük ihtiyaçlar sırasına girmiştir. Bu ibtiyacın 24 saat istifa edileme- mesi halk üzerinde büyük bir tesir yapar. Temaşa yerleri sahip- leride bu tesiri hesap ederek kararlarını vermişlerdir. Son vaziyet şudur: Hükümetle tiyatro ve sinema sahipleri anla- şamamışlardır, bu mesele yeni intihabattan sonra tekrar tetkik edilecektir. Yeni meclisin temaşa resmini indirmesine çok ihtimal veriliyor. Çünkü fransada da bu- gün büyük bir iktisadi buhran vardır. Bu buhran yüzünden halk tiyatro ve sinemaya fazla para verebilecek vaziyette o değildir. Halbuki bunların ikisi de birer ihtiyaçtır. Meclisin, halkın bu ihtiyacını daha kolaylıkla tatmin etmesine imkân hazırlıyacağı ümit ediliyor. Bir hadise müzakereler (cereyan (ederken meşhur (Fransız (o ediblerinden Henrey Berontein ile maarif na- zırı M. Roustan arasında şayanı dikkat bir hadise olmuş, hadise bir çok dedikodulara sebebiyet vermiştir. Mesele şudur : Paris büyük operası M. Rouche son temaşa vergisinin esasen pek ziyade sarsılmış olan bu tiyatronun vaziyetini bir kat daha ileri süreceğini beyan ederek Maarif ve sanayii nefise nezaretine istifasını vermiştir. M. Rouche yirmi senedenberi operanın müdürlüğünde bulunu- yordu. Evvlce piyesler yazmış, başka tiyatrolar idare etmiş, büyük bir servet sahibi olmuştu. M. Rouche operanın başına ge- çince burasını çok karışık, bil- hassa mali vaziyet itibarile berbat bir halde bulmuştur. Paris mektupları Tiyatrolar meselesi vema- arif nazırına bir hücum Meşhur edip Henry Bernstein «Son zamanlarda gelen maarif nazırlarının hepsi boştur» diyor Temaşa buhranı münasebetile | müdürü | Sahife 7 ——., Dekorsuzluklar yüzünden birçok mühim operalar oynanamıyordu. M. Bouche cebinden mühim para- lar sarfederek dekor yaptırmış, artist yetiştirmiş ve operanın par- lamasında büyük bir amil ok muştur. Operanın * vaziyetini yakından bilenler M. Bouchö'nin bu mü- essese için kendi cebinden sarfet- tiği paranın 20 milyon frangi geçtiğini söyler ki aşağı yukarı isi milyon liraya yakındır. Bu san'at adamı nihayet bugün muz- tar vaziyette kalarak istifasını ver- miştir, İstifa haberi OParisin san'at muhitinde büyük bir heyecan uyandırdığmdan Tan gazetesinin bir muharriri maarif ve senayi nefisi nazırı Rontana müracaat ederek fikrini: sormuştur. Maarif nazırı şu sözleri söylemiştir: “M. Rouche istifa ediyormuş, pek alâ etsin! Eğer operaya gir- diği zamandan beri buraya sarfet- tiği şeyler mukabilinde aldığını hesabederse her halde netice kendi lehine çıkar. Çünki madde- ten istifadesi az olsa bile opera müdürü sıfatile manen büyük istifadeler etmiştir. Şimdi “çekile- ceğim ,, diyerek bizi korkutmak, adeta şantaj yapmak istiyor! ,, İşte busözleri “Henry Benstein fena halde sinirlendirmiştir. Meş- hur edip ve temaşa muharriri “Candide,, gazetesinde neşrettiği bir makalede maarif nazırına fena halde çatıyor. Hülâsatan diyorki: “Siz M. Reuchenin iktidarını anlayabilecek vaziyette değilsiniz. Geçende bir ziyafette nutuk ira- dına kalkdığınız zaman ilk defa sizi görmüştüm. Ne kadar boş bir adam oldüğunuzu halinizden, tavrunuzdan anlamıştım. Sırf ziya- fet sofrasindaki kadınlara hoş görünmek için'söz söylüyordunuz. Komşu memleketlerde bu gibi tiyatro müdirleri şatolarda oturur, servet (o yaparken O(M. Reuche kendi servetinin hemen hepisini operanın ıslahına sarfetti. Böyle bir adama karşi bu tarzda lisan kullanmak cürettir.,, Henry Bernstein makalesinin sonunda diyor ki: “Son zamanlarda gelen maarif nazırlarının bepisi ıktidarsızdır. Yalnız iki müstesna var: Leon Berard, Eduard Herriot., Dostum ve eski arkadaşım olan M. Tardieu rica ederim, bu işi kendisi deruhte etsin ve M. Raustanı istediği gibi gezmekte, konferanslar bıraksın!,, Fransız edibinin bu makalesi üzerine her tarafta dedikodular yapılıyor. vermekte serbest E. Veli Yerli mal kullanın Aziz vatandaşlar, Bayramda kendi mahsulü- müzü kullanalım. Yerli mal yerli servettir. Yerli mahsulâ- tımızla birlikte üzüm, incir, ceviz, badem, fındık da ikran edelim. Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti