. - i yüz 3 Nisam-1932 AKŞAMDAN AKŞAMA Çekirdekten yetişiyor! Dün: «akşam evde otururken, başımızdan bir garip vaka geçti: Kapı çalındı; “ bu münasebetsiz bir zamanda kim gelebilir? ,, Diye kalkıp baktım; temiz pak giyinmiş, sekiz dokuz yaşlarında bir çocuk... Başında bir mektep kasketi, koltuğunun altında bir çanta... ,Nazik, sevimli bir yüzü var. Gayet terbiyeli terbiyeli, konakta yetişmiş bir beyzade gibi konu- guyor : — Ben Ahmet Fehim efendinin oğluyum efendim. — Hangi Ahmet Fehim efen- dinin ? Çocuk, merhum kayınpederimin ismini söyledi. (Ahmet Fehim efendi onun yetiştirmelerindenmiş şimdi, hasta yatıyormuş. — Üç tane defter, bir tane coğrafya kitabı, bir de kıraat kitabı alacağım. Yüz yirmi kuruş lâzım efendim... Bunu sizden istemeğe geldim. Babam selâm söyledi. Hanımefendilerin eteklerinden öptü. Çocuk, çantasından vazife def- terlerini açıp gösterdi. Ne munta- zam yazılmış. Kitaplarının kabına kâğıt geçirilmiş... Fakat evde Ahmet Fehim efendiyi falan tanıyan yok... Zaten şöyle hafifçe tanısak da, yirmi kuruş, akşam üstü geç vakit verilir paralardan değil! ( Hoş, sabahlayın erkenden de verilmez all.) Esasen, evden ha- tırladılar: Bu çocuk, geçen sene de, bu mevsimde gelerek, aynı tarzda bir müracaat neticesi, bir lira koparıp gitmiş. Ben, yeleğimin cebine davrana- rak, kendisine, bol keseden beş kuruş uzattım: — Oğlum, sen, bunu alıp bura- dan sağlıcakla gider misin? — Hayır efendim... Ben dilenci değilim! diyerek, beni üstelik de mahçup etti. — Eh, sen bilirsin öyleyse... Kapıyı kapattık, aklıma, gazete- lerde sık sık okuduğumuz garip dilencilik, dolandırıcılık, hırsızlık vakaları geldi. Bu da, onlardan biri olmasın?... Eski bir kasketim vardı; kafama geçirdim. Çamurları silinmemiş bir ayakkabı giydim. Fersude bir pardösü sırtladım. Biranda tebdili kıyafet etmiş bir polis hafiyesi şeklinde sokağa fır- ladim. Gazeteciliğin bu nevine bayılırım. Bakalım: Yarınki sütu- numa ne yazı çıkaracağım? Apartmanın kapıcısı, teminki çocuğun başka : dairelere de uğ- radıktan sonra, heyecanla benim önümden çıktığını söyledi. Koşmağa başladım: Karanlık sokağımızın ta niha- yetinden caddeye ;çıkınca sağa sola bakındım. Kabataş'tan Fın- dık'lıya giden istikametleri yüz adım ileride kasketli, yumurta ökçeli, okülhan bey kılıklı, orta boylu bir adamla çocuk gidiyor... Derhal yanaştım. İlk — Hey gidi hey... Neydi eski bayramlar Amca' bey... o Orman yangını Iki kişi yakalandı, mahkemeye veriliyorlar Bundan birkaç gün evvel Şile çivarında vuku bulan orman yangınları etrafında ehemmiyetle tahkikata devam edilmektedir. Şimdiye kadar yapılan tahkikat neticesinde bu yangına sebebiyet vermekten maznunen Derviş ve Ali kâhya isimlerinde iki kişi tevkif edilmiştir. Maznunlar mah- fuzen Istanbula getirilmişlerdir. Bunlar hakkındaki ceza mahkemesine verilecektir. Gizli kumar oynıyanlar Balatta bir kahvede kumar oynadığı haber polis merkezi tarafından araştırma yapılmıştır. Kahvede bir kaç kişi kumar oynarlarken cürmü meşhut halinde yakalanmışlardır. Seyyah getirtmek meselesi Ihracat ofisi (omemleketimize seyyah celbi meselesile de mşgul olmaktadır. Ofis, yaz münasebetile Mısır ve Suriyeden seyyah celbi için alâkadar müesseseleri teşvik etmektedi önce peşlerinden gitti yanlarına geçtim. Nihayet, önleri sıra giden iki neferle beraber- mişim gibi yürümeğe başladım. Bu esnada kulak misafiri oldum. Demin, beyzade gibi konuşan çocuk ne afilileşmiş, nasıl da racon kesiyor! Yanındakine diyor ki: — Ben ıslağa basarmıyım be?.. Yok diyorlar işte... Metelik kok- latmadılar... Canına yandığımın, hepsi artık açık göz kesilmişler be... Zoka yutmıyorlar... Yumurta ökçeli ona çıkışıyor. — Sen, artık fosladın... Işliye- miyorsuh... Ben başka bir ortak çocuk bulacağım. Mes'le gün gibi aşikârdı. Ansızın geri döndüm. “ Durun! ,, dedim. Meğer, bizim taallukattan genç talebe Hamdi bey de, evden ansızın fırlayışımı merak ederek peşime düşmüş. Bekcide ona takılmış. Adamla çocuğu, bu su- retle abloka ettik, kısaca bir istintak... Adresini istedik. titre- yerek inkiyat etti. Evrakını gös- terdi. Fakat, Çocuğa, para ver- medikleri için, işin içinde dolan- dırıcılık olmadıgını söyledi. Eve dönünce ne öğrenelim? meğer, çocuk, bizim altımızda oturan banka müdirlerinden Rıfat bey isminde bir zattan bir papeli tırtıklamış. Şayanı hayret: ortağından do- landırıcılğı öyle öğrenmiş ki, para aldığı halde almadım dedi; onu da” dolandırdı!... Çekirdekten yetişi- yor doğrusul (Vâ - Na) evrak ağır. alınarak Fener | Bir sahtekârlık | Postahaneden başkasının parasını alanlar Istanbul posta idaresi Haydar ve Sıtkı isimlerinde iki kişi aleyhine bir dava açmıştır. Davaya sebep olan hâdise şudur: Geçen gün postahaneye bir adam müracaat ederek kendisine gelen bir para havalesini almak istediğini söylemiş ve hüviyetini ispat ederek paraları alıp savuş- muştur. Bir müddet sonra diğer bir adam postaneye giderek ayni havalenin kendisine ait olduğunu söylemiş ve parasını istemiştir. Ikinci adam bir çok delillerle hüviyetini isbat etmiştir. Yapılan tahkikat neticesinde ilk defa parayı alan adamın sahte bir hüviyetle postahaneyi iğfal ettiği anlaşılmıştır. Bu meçhul adamın hüviyetini tasdik edenlerin Haydar ve Sıtkı isimlerinde iki kişi oldukları tes- bit edilmiştir. Posta idaresi bunlar hakkında dava açmıştır. Dava evrakı ağır ceza mahkemesine verilmiştir. Ekmek fiati Gelecek hafta narkın inmesi muhtemel Son günlerde ekmek fiatlerinde ufak bir yükseliş olmuştu. Buna sebep geçen hafta borsadaki sa- tışlarda buğday fiatinin yüksel mesi idi. Halbuki son bir iki gün içinde buğday 7 kuruştan 6 kuruş 25 paraya inmiştir. Yeni yapılacak narkta, bu fiatler esas olarak ele alınacağı için, ekmek fiatinin 7 kuruşa ineceği tabii görülmektedir. Selim Sırrı beyin konferansı Yarinki Perşembe günü akşamı saat sekiz buçukta Selim Sırrı bey radyoda mutat konferansını verecektir. Mevzu: “Hayat muca- delesinde kimler muvaffak olabi- lir?,,dir. AKŞAM ABONE ücretleri — Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş 6 AYLIK 750 » 1450 » 3AYLIK 400 » 800 » TAYLIK 150 » o — ep” Abono ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM. idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku- ruşluk pul göndermek lâzımdır. Zilhiççe 7 — Kasım:158 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E. 8,52 1040 5,28 9,1 m 1 Va, 4,39 5,26 12,15 15,57 1846 20,21 Idarehane: Babıâli civarı Acımusluk sokağı No. 13 ŞEHİR HABERLERİ Darülfünun Mütehassıs Yüksek mektepleri ziyaret ediyor Darülfünunun ıslahı meselesile meşgul olan M. Malş bundan bir iki gün evvel, yüksek mühendis mektebini ziyaret etmiştir. M. Malş müderris Salih Murat ve Salim beylerin derslerinde bulun- muş, lâboratuvarları gezmiştir, bilhassa mühendis Murat beyin su lâboratuvarlarını çok beğen- miştir. M. Malş orman, baytar mekteplerini ve diğer yüksek mektepleri de gezecektir. M. Malşin yüksek mektepleri tetkik etmesi, bazı şayialara sebebiyet vermiştir. Bir rivayete göre, bu zat yüksek ibtisas mekteplerinin darülfünun camia- sına iltihakında büyük faideler görmektedir. Şimdiye kadar yap- tığı tahkikat neticesinde, böyle bir fikir idinmiştir. Diğer taraftan çıkan bir ha- bere göre M. Malş mühendis mektebini gördükten sonra bu fikrini değiştirmiş, icabında, da- rülfünun fen fakültesindeki bazı şubelerin yüksek mühendis mek- tebine ilhak edilmesini münasip görmüştür. Netice itibarile, bütün bunlar rivayetlerden ibarettir. M. Maleş te bu meseleler hakkındaki tetkikatı henüz bitmemiştir. M. Maleş yalnız ticaret mekte- binin yüksek kısmının, hukuk fakültesine rabtedilmesinin muva- fık olacağını bir raporunda yaz- mıştır. Altını kapmış.. Fakat polis kendisini çabuk yakaladı Eminönü polis merkezi Niyazi isminde bir sabıkalıyı yakalamıştır. Yankesicilik ve hırsızlık cürümle- rinden bir çok sabıkaları olan Niyazi evvelki gün Mahmutpaşa- da gene bir soygunculuk yap- mıştır. Abmet efendi isminde birisi karısı Sadet hanımla beraber Mahmut paşadan geçerken Niyazi bir fırsatını bulup yanlarına so- kulmuş ve Saadet hanımın omu- zunda takılı bulunan bir zinet altınını kapıp kaçmaya başlamış- tır. Ahmet efendi derhal polise koşarak (o hadiseyi (o anlatmıştır. Polisler bir müddet sonra Niyaziyi yakalamışlardır. Hanımın omuzundan aşırdığı altınlar Oüzerinde (bulunmuştur. Niyazi adliyeye teslim edilecektir. * ... Kurban bayramı olmazmıydı, meydanlar kurbanlıklarla dolardı... Amca Beye göre... | » Şimdi ise?... A. B. — Şimdi yor musun bir kere: isel.. Görmi- Buhran Dün fatihten geçiyordum... Önüme bir koyun sürüsü çıktı... Kurban bayramı ya... Fakat dik- kat ettim.. Koyunlar pek nadiren meliyorlar... Halbuki bundan evvelki senelerde gene burada bekliyen kurbanlık koyunlar ne gürültü ederlerdil. Hayvanların az melelerinin sebebini düşündüm, düşündüm. Ve buldum: — Buhranl.. Nisanı yarıladık... Mayıs geldi.. Havalar o kadar az ısındı ki hâlâ bir çoklarının sırtında palto görüyorum... Hararetin böyle az- lığının sebebini aramağa lüzum yok: Buhran!. Köprüden bazen geçerken va- purlara dikkat ediyorum.. Iskele- den kalkarken, göprüye yanaşır- larken öyle az bağırıyorlar ki sormayın.. Malüm : Buhran... Dü- manları da az çıkıyor.. Gene buhran.. Leke sabuncusunun önünden geçiyordum.. Adamcağız az bağır rıyor : Buhran... Geçenlerde nezle oldum.. Öksürük. Aksırık.. Fakat ikisi de az.. Günde vasati 7-8 öksürük.. 4 - 5 aksırık... Eeeee.. Ne yaparsınız.. Kriz.. Öksürük ve aksırıkta da niçin buhran olmasın ?. Bir ahpabım vardır... Debşetli dedikoducudur. Her rast geldi- ğimde 10 - 15 dedikodu anlatır.. Dün gördüm.. Iki üç şey anlattı. sustu : — Dedikodu az.. dedi, buhranl. Görüyorsunuz ya buhran tabi- ate, dağa taşa, kurtlara kuşlara kadar sirayet etmiş.. Bir esrarhane bulundu esrarkeşler yakalandı Zabıta Tophanede yangın ye- rinde yeni bir esrarhane meydana çıkarmıştır. Yangın yerinde bir ev harabe- sine birkaç kişinin girip çıkmakta oldukları nazarı dikkati celbet- miş ve polis memurları burasını tarassut altına almışlardır. Evvelki gün akşam üzeri gene bu harabeye bir kaç kişinin gir- diklerini gören polis memurları derhal etrafı sarmışlar ve harabeye girmişlerdir. Harabenin üzerinin kapatılarak gizli bir esrarhane haline getiril- diği görülmüştür. Içeride Halil, Derviş, Hasan ve Selim isimlerinde dört kişi esrar içerlerken cürmü meşhut halinde yakalanmışlardır. Burada müteaddit esrar kabak- ları, esrar ve nargileler bulun- muştur. Esrarkeşler yakalanarak evrak tanzim olunmuş, kabaklar ve esrarlar müsadere edilmiştir. .. Bütün çarşılar kurbanlıklarla , dolu...