Sahife 6 Akşam 12 Nisan 1932 Havadis... Yazıyooooooor!. - Haydi efendim, cinayeti yazıyor... Piyangoyu yazıyor,muharebeyi yazıyor « Dün bir buçuk o ma, 2 Müvezziler tatlı yiyorlar, yumur- ta tokuşturuyor- lar. “Tekerlek- siz şimendifer,, ismini taşıyan küçük Fe23i Paris je #aim Je taime, je taim.. Saat tam on bir... Matbaanın sokağı gazete müvezzilerile dolu... Günün bu saatinde bizim sokak bir âlem, bambaşka bir dünya olur... Acayip bir pazar.. Köfte- ciler, şıracılar, turşucular, yazsa dondurmacılar, pişmiş yumurta satanlar.. Artık şarkılar mı ıster- siniz ?. Hep bir ağızla orkestra çalmalar mı ?.. Parmaklarile burun deliklerini bastırıp bando muzika heyetleri | teşkil edenler mi?.. Yumurta o tokuşturanlar, (köfte yiyenler mi? Aşka gelip birden- bire: — Akşam!. Akşam!. 16 sahifeli Akşam!. diye feryadı basanlar mı?.. Velhasıl bu eğlen- celi saatler gazete çıkıncıya kadar devam eder. Gazete çıktı mı, bu garip dünyanın kahramanları kol- larının altına sıkıştırdıkları ellişer, yüzer gazete ile Istanbulun yetmiş yedi mahallesine dağılırlar.. Içtima ertesi gün saat on bire kadar muvakkaten tatil edilir. Ertesi gün gelirseniz yine bütün Istan- bulun gazete müvezzilerini bizim sokakta bulabilirsiniz. Gazete çıkmasına 10-15 dakika kaldığı zaman havadis “büsbütün artar. Ellerinde gazete kalıbı dökmeğe mahsus kalın karton- lardan bükülmüş borular, başla- rında gazete kâğıtlarından külâh- lar hep birden: “ Paris je #aime , Şarkısını söylerler.. Sokakta : — Akşam.. Akşam.. Havadis !. diye bağırarak önünüzden soluk soluğa geçen ve yüzüne bile bakmağa lüzum (görmediğiniz gazete müvezzilerinin hayatı ha- kikaten şayanı dikkattir. Bu satır- ları yazarken aşağıdan, sokak- tan gelen şarkıları işitiyorum. Hepsi de en yeri şarkılar, son gelen sesli filimlerin şarkıları. “ Adiö ,, lar, “ Paris je t'aime ,, ler, bilhassa O“Milton, un, Moris Şövaliyenin şarkıları... Müvezziler bu şarkıları nereden, ne çabuk, nasıl öğrenmişlerdir; buna akıl, sır ermez..: Fakat şurası mubakkak ki Istanbulda musikiye en istidatlı insanlar gazete müvez- zileri.. Ben sesli filimde dinle- diğim bir şarkıyı bir kaç gün sonra bizim matbaanın sokağında işidiyorum.. Oooo.. bakın sinemaya da fev- kalâde merakları vardır... Çoğu her hafta muntazaman yüksek kaldırımdaki eski zabita filimlerini gösteren sinemaya devam ederler. Gazete beklerken en mühim mev- zularından biri de budur. Sinema artistlerindn pek çok bahsederler. Ekseriya gördükleri | filimleri bizim matbaa sokağında temsil ederler. Bir taraf hafiyeler, bir taraf hırsızlar.. Haydi o zaman bir patırtı, bir gürültü, bir kıyamet!. Bir gazete müvezzii bir başmu- harrir kadar günün vakalarile alâkadardır. Hiç işitmediniz mi?. Zaman zaman: — Haydi Çin - Japon muha- rebesini yazıyor!. Yahut eğer cinayet olmuşsa: — Cinayeti yazıyor.. Eğer ayın on biri ise: — Haydi piyango numaralarını yazıyor.. Kazananları yazıyor.. Büyük bir yangın falan zama- nında: — Dün geceki yangını yazıyorl. diye bağırırlar.. Bu kari, dalgınca olan okuyucuları ikaz içindir... İçlerinde bazen maaştan, vergi- lerden bahsedenler de vardır. En büyük şikâyetçileri tramvay biletçileridir.. Onlarla imkânı yok, bir türlü yıldızları barışamaz.. Esnafla zabıtai belediye memur- ları ne vaziyette ise müvezzilerle tramvav kondüktörleri öyledir.. Amma nede olsa - meslektaş diye kayırmıyorum - müvezzilerin o sıralarda bir kka kömür aldım.. 12 kuruşu bayıldım.. Ama da işha...» “ hakları var.. Biçareler tramvaya atlayıp şöyle içeriye bir kerecik: — Havadisl. Diye bağırmağa niyetlenseler (Ohemen kondütör başlarına dikilir.. Ikinci defa ba- gırmağa kalmaz. Çocuk soluğu yerde alır.. Bir parça inmemezlik edecek olurse zavallının kasketi tramvaydan aşağı, yere fırlatıl- mıştır. Çocuğun yaşı pek küçük ol- makla beraber hepsinin başında birer aile vardır. Hele bunların içinde 4-5 nufüslü aile geçindi- renler pek çoktur.. Gazete bek- lerken bazen yeşlarından ümit edilmiyecek derecede durğunlaşır- lar... Hepsi de dünyanın hanya- | sını, Konyasını anlamış, feleğin çemberinde ngeçmiş pişkin çocuk- ladır.. Bir ev geçindirmenin ne demek olduğunu anlamışlardır... Bazen grup grup otururlar, elle- rinde sigaralar büyük bir çiddi- yetle geçim darlığından bahi- sederler: — Dün birbuçuk okka kömür aldım.. 12 kuruşu bayıldık.. Amma- da iş be... — Ooooh... Tereyaği... Ne bu be Hasan paşa fırının mı ısıtıyorsun ulan?. Bir okka kömür senin ne- yine yetmez ki?. Bu esnada ince bir ses işidilir: — Durun be.. Paralarımı sa- yayıml.. Bu kurşun oAyşedir.. Sekiz dokuz yaşında küçücük bir kız- cağız.. Ateş gibi bir müvezzi.. Gazeteleri aldı mı erkek meslek- taşlarından evvel Eminönüne koşar ve bir saat içinde gazetelerini bitirir.. Ve bir aile geçindirir.. Pir de “ Tekerleksiz şimendifer ,, vardır.. Arkadaşlarının bu isimle çağırdıkları bu zavallının bir ayağı kesilmiştir. Fakat buna rağmen en açık göz müvezzilerdendir.. Işte size müvezziler dünyası kakkında biraz malümat.. Hikmet Feridun Trabzon mektupları Liman şirketinin senelik içtimaı gürültülü oldu Içtimada bulunanlardan bir kısmı reyini vermeden çıktı Trabzon 7 ( Hususi ) — Trabzon limanı tahmil ve tahliye şirketinin senelik içtima: halk fırkası salo- nunda defterdar Nabi, iktisat müdür vekili Halil ve emlâk bankası mümessili Kemal beylerin huzurile yapıldı. Bu şirketin sene- lik içtimalarına hususi bir ehem- miyet verilmektedir. Içtimalarda idare meclisine girmek, mahiye yüz lira ücret almak için hayli mücadele, hayli gayret sarfedil- mektedir. Şirketin idare meclisini, nizam- namesi mucibince her sene nıs- fından - bir fazla değişmek icap ederse de teamül şekline soku- larak ve nizamnamenin o madde- sini tevil ve tefsirli maksada uydurarak bir sene nısfından bir fazla, bir sene nısfından bir nok- san olarak intihaba arz ederler. Şirketin heyeti umumiyesi iki partiye ayrılmıştır. Akalliyet par- tisi abaencet denizci ve kayık- cıdır. e Ekseriyet partisi içinde ekseriyet yine kayıkcı ve denizci ise de bir kısmı deniz ve kayık- | çılık san'atinin yabancısı, tüccar kimselerdir. Şirketin senelik © kongresinde idare meclisi raporu, pilançosu okunduktansonra, defterdar bey rapor hakkında söz almış tenkit- lerde bulunmuş bilançonun tetki- kine mühtaç olduğunu ileri sürmüş ve bayramdan sonra; tetkikini istemiş ve bu kabul edilmiştir. Yukarıda (kaydettiğim ( gibi defterdar bey idare meclisi âza- lıklarının nizamname mucibince nısfından bir fazla olmak üzere üç kişinin intihap edilmesini ve hakkı huzurların tenkisini ileri sürmüş ve şirketin bazı idari işlerine temas ederek tenkitlerde bulunmuş ve bu tenkitlere cevap veren idare meclisi reisi Süleyman Tahir beyle şedit münakaşalara girişmiş ve neticede intihap gene idare meclisinin arzusu veçhile icra ve intac edilmiştir. 3 Bu vaziyet karşısında muhalefet partisi ile beraber defterdar bey reylerini vermeden içtimai terket- mişlerdir. Defterdar bey vekâlete vaziyeti arzetmiştir. Tahmil ve tahliye şirketinin idare meclisine şu zevat intihap edilmişlerdir: Müderris zade Süley- man Mahir bey, Polathaneli zade Celâl bey, Hacı Kadı zade Arif bey, Molla Mehinet zade Süleyman reis, fındık fabrikatörü Ali Peşe efendi. Bunlardan ilk ikisi bukerre intihap edilmişlerdir. İntihaptan sonra Yeşil Yurt lokantasında bir ziyafet verilmiştir. Liman şirketinin mevcut vesaiti seneden seneye motöre kalbedil- mekte, mavnalar ıskartaya çıka- rılmaktadır. Şirket varidat ve masrafı ahvali iktisadiye hasebile güçlükle tevazün edebilmektedir. Şirketin umumi müdürlüğünü babriye yüzbaşılığından müstafa Salâhaddin bey ifa etmektedir. Gerek Salahaddin ve gerek şirket meçlisi idare reisi Süleyman Mahir beylerin mesai ve gayretleri bü- tün şirket heyeti umumiyesi tara- fından takdir edildiği gibi tüc- carlar va limanla alâkadar olan- larda ayni takdiri izhar etmek- tedirler. Yalnız şirkete karşı ufak tefek yapılan tenkitler idare mec- lisi ve hakkı buzur ve kadro vaziyetlerindedir. Bu cihetler de nizam ve intizam altına alınırsa Trabzon tahmil ve tahliye şirketi hakikaten iktisadi ve mahli faideli bir teşekkül olur. Cevdet Bogayı kaldıran adam 932 olimpiyatları için Amerikada büyük hazırlıklar yapılıyor. Amerika atletleri şimdiden idmanlarla meşguldürler. Bunların ara- sında bulunan Mister Manr hergün yaptığı idman sayesinde 800 libre ağırlığında bir bogayı sırtında taşımaktadır ki bu kadar ağırlığı kaldıran pek enderdir. —