Kadının tuvalet masrafı! Senede 20 bin sterlin kazanan koca neden üçüncü mev Londra, 8 (Hu- susi) — Bir ka- dın senede tuva- leti için ne kadar #arfeder?. Bu, Londrada da bir mesele haline girmiştir. Mah- kemelerin birinde buna dair gayet şayanı dikkat bir dava görülmek- tedir . Davanın mevzuu şudur: Londrada ga- yet pahalı kadın elbiseleri diken bir terzi vardır. Bu terzi kendi- sine “Saray ter- zisi,, ismini ver- mektedir. Saray terzisi (o bundan bir müddet evvel mahkemeye mü- racaat ederek müşterilerinden Madam Stavens isminde kibar bir kadın aleyhine dava açmıştır. Davanın sebebide kadının diktirdiği elbiselerin para- sını vermemiş olmasıdır. Hakim meşhur nüktedanlardan olduğu için mabkeme pek eğlenceli geçmiştir. Hakim davacıya ibtida şu suâli sormuştur: — Söyle bakalım. Saray terzisi ne demektir? Davacı terzi bir an şaşaladı: — Şey efendim. Saray terzisi, yani saraya giden kibar kadınların elbiselerini diken terzi demektir. — Bana kalırsa bunün manası şu olacak: “En pahalı elbise iken terzi.,,.. #— Yok zannetmem hâkim ef. Madam Stavens biz 21 sterlinede elbise dikeriz. Hâkim bu 21 sterlini duyunca şaşırmı: — Vay vay..2l sterlini sen az buluyorsun ha.. Ben elbisemi 7 sterline yaptı- rıyorum. — Eh kadın elbisesi hâkim ef... Bir kadın elbisesi 4 erkek ebisesine bedeldir.. Hâkim efendi bundan sonra hayretler içinde dava edilen ka- dına dönmüş: — Siz ne dersiniz?. diye sor- muştur. Kadın şayanı hayret bir tarzda: — Terzinin yerden göğe kadar hakkı var.. demiştir. kide seyahat eder? Hakim: — Peki kabahatlı kim? Siz mi? — Hayır ben değil. — Kim?.. — Kocam reis bey, kocam.. — Yaaa.. Niçin?, — Niçin olacak?.. Kâfi dere- cede çalışmıyor.. Çalışsın ve be- nim elbise paramı temin etsin! Hâkim bunun üzerine gülüm- semiş: — Pek âlâ.. Senede tuvaletiniz için kaç para sarfediyorsunuz?. Kadın kızarmış: — Reis bey mahkeme huzurun- da bunu söylemeğe utanırım. O kadar az ki... — Utanmayın canım... Burada daha neler söylenmez... — Pek az reis bey.. sterlin... Reis bunun üzerine hafif bir hayret nidası koparmaktan ken- dini alamamıştır. — Peki amma muhterem Ledi, size nazaran kocası senede 20,000 sterlin kazanan bir kadın tuvaleti için ne kadar sarfetmelidir?.. — 5000 lira reis bey... — Ne?. Ne?. Senede ingiliz lirası mı? — Niçin hayret ediyorsunuz?. 3,000 5000 Bu yekun bence hiçde fazla değildir. — Haaaa, tevekkeli değil. Şimdi 20,000 lira kazanan bir kocanın niçin üçüncü mevkide seyahat ettiğini anlıyorum.. Tevek- keli değil... Reisin hayretleri ve 5000 lira rakamı üzerine yüzünün aldığı telâşlı hal hem dava edilen kadını, hem de samiini ogöldürmüştür. Mamafi hakim bu hayretine rağ- men muhakeme neticesinde kadın ve terziyi haklı çıkarmış, İngiliz kanunları mucibince kocayı, ka- dının borcunu ödemeğe mahküm etmiştir. Iki lira için adam V ERİ öldüren haydutlar Haydut Nideuioğlu ile Nikolupolos kurşuna dizilirlerken Atina 14 (Hususi muhabirimiz- den) — Bundan iki ay kadar ev- vel, seksen drahmi, yani bizim paramızl iki lira gasbetmek için Atinada bir şoförü iple boğan Eskişehirli Nidenioğlu ile Nikolu- pulos namında iki haydudun idama mahküm edildiğini bildirmiştim. Bu iki haydut evvelki sabah şafak sökerken, çocuk hastahanesi arka- sındaki hali arazide kurşuna dizil- mek suretile idam edilmişlerdir. Muhakeme esnasında bu cina- yeti biribirine atıf ve isnat eden iki hayduttan Nidenioğlu namın- dakisi, idam kararından sonra müd- deiumumiliğe ve gazetelere gön- derdiği mektuplarda, şoförü tek başına boğduğunu, arkadaşının ma- sum olduğunu bildirmiş isede bu itirazı, öbür haydudu kurrarmağa matuf mürettep bir yalan adde- dilmiş ve nazarı itibara alınma- alınmamıştır, İki haydut, kurşuna dizilirken, büyük bir soğuk kan- llık göstermişler, gözlerinin bağ- lanmasına muvafakat oetmemiş- lerdir. Izmir mektupları — 18 Mart 1928 İzmir - Manisa muhtelit takımları maçı nasıl oldu? İki takım da teknik oynıyamamış, büyük kabiliyet gösterememiştir Izmir, Manisa muhtelitleri bir arada Izmir, 13 (Hususi muhabirimiz- den )— Izmir - Manisa muhtelitleri cuma günleri karşılaştılar. Müsait bir hava, temiz bir saha... Tri- bünler oldukça kalabalık.. Bilhassa Manisadan da epice (o seyirci gelmiş. Izmir muhteliti Eflâtun - Beyaz, Manisa Omuhtelitide (Lâcivert- Beyaz formalarla sahaya çıktılar ve alkışlandılar.. İzmir muhteliti şöyle teşkil edilmişti: Fehmi, Hakkı, Lütfi, Riza, Nazmi, Cemil, Ismail, Sait, Muzaffer, Sezai, Şevki... Manisa muhteliti de cıvar kasa- balarında bir kaç kıymetli oyuncu ile takviye edilmiş bir vaziyette.. Oyun başladı.. Biz mütemadiyen hucumdayiz. Fakat bu huçumlar, gerek Manisa müdafaasının ener- jisi ve sıkılığı, gerekse oyunun belli başlı tarzlardan hiçbirine uymaması itibarile daima neticesiz kalıyor. Bu anlaşamamazlık evvelâ bek hattından başlıyor. Haf hattı; daima bek oynıyan Rızanın sağda aksaması, Cemilin Altınordu sis- temine göre sert oyunu ile bütün sikletini Nazmiye vermiş.. Fakat bir hatta yalnız bir oyun- cunun mümkün mertebe daha iyi oynaması bir fayda temin ede- miyor. Misafirlerimiz; kalemizi bir kaç defa sıkıştırıyorlar.. Biz, gol bek- liyor hattâ istiyoruz. Fakat mesafe furvetleri; şut (o kabiliyetinden mahrum.. Bizim furvetlerimize (gelince; | ancak sağ açık İsmail, sol insayt Sezai ve sol açık Şevki biraz anlaşabilmiş... Sait bugün furvet hattında hiç oynıyamadığı gibi bazan takımının zararına hareket- ler yapıyor. Bu genç oyuncu bütün istidadına, koşmasına, çalışmasına rağmen henüz muhtelit oyuncusu vaziyetinde değil. Bunu bize anla- tan cuma günkü oyun olmuştur. Muzaffer, İzmirin oldukça maruf bir senterforu olduğu halde şut- ları kale direklerinden on metro yukardan geçiyor, topu, icabına göre sağ arkadaşlarına veremiyor.. Bu hatta pas veren sade sağ açık Ismaildir.. Güzel ortalama- larla oyunu daima açıyor ve mün- ferit bir sistemle: — Golu ben atayım, Diyor.. Sezai Ismailden daima müzaheret görerek bu gün çok iyi bir oyun gösteriyor. Şevki de seri, Sezai ile iyi anlaşmışlar.. Sık sık hucumların daima hiçe müncer olan neticeleri karşısında izmir mubtelitinin topu daima havada dolaştırdığını da görüyo- ruz.. Futbol heyeti; ve kaptan; ne takım seçebilmişler, ne de ta- kıma bir oyun tarzı göstermişler birinci devre de Nazminin ayağıle bir gol yapınca; — Galiba golleri atacak | Diyoruz.. Ikinci devre başlıyor: Bakıyoruz ki; gerek bizim ta- kımda, gerek misafir takımda tebeddülât var.. Rıza ile Lütfi kendi bek mevkilerinde.. Hakkı, haf hattına alınmış... Yani nis- peten bir salâh var.. Netekim, oyun başladıktan sonra bek hattı uzun vuruşlarla bek hattıni bes- lemeğe başlıyor ve oyun ekseriya Manisalılar msıf sahasında cereyan ediyor. o Misafirlerimiz, bilhassa müdafaada çok muvaffak oluyorla.. Fakat anlaşılıyor ki, Manisa takımı da iyi bir eksersiz yap- mamış, anlaşamamış ve belli başlı bir antrenor idaresinde çalışma- mış... Eğer Manisa muhteliti bir az daha hazırlanmış olsaydı, bu netiçe, bizim takımımızın şu şe- raiti altında pek âlâ değişebilir di... Oyun devamda.. Sağdan Ismail uzun paslarından birini Sezai iyi kullanıyor. Ve ağlara tıkıyor... Yine Sezainin ayağından üçüncü gol Manisa aleyhine kaydediliyor. Oyun teknik olmıyan Hâttâ ba- zan şuursuz bir vaziyette netice- leniyor... Izmir 3 - Manisa sıfır.. Ilk tecrübenin neticesi budur Aynı zamanda unutulmamalıdır ki, takıma, mutlaka bir oyun sistemi göstermek ve o sistem etrafında takımı hazırlamak icap eder. Manisalıları tebrik ederim.. Bir arkadaşımın İzmir takımı için söylediği şu mısraı kendilerine ithaf ediyorum : Mağlüp sayılar bu yolda galip. MR Mısırda feci bir inhidam Kahire, 17 (A.A) Dün Asheb Inel karadaki yerlilere ait bir mektebin inhidamı neticesinde talebeden 3 çocuk ölmüş ve 29 çocuk yaralanmıştı haf hattı İlân tarifemiz 7 Teşrinievel 1931 tarihin- den itibaren gazetemizin ilân tarifesi şu suretle tesbit edilmiştir: Sântimi Sahife kuruş 1 400 2 250 3 200 4 100 iç sahifelerde so Son iki sahifede 30