21 Şubat 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

21 Şubat 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. Tıpkı bir zenci gibi, karşımda duruyordu.. Shaife 8 mm e “İdaaamt!!..,, - Komedi - (Avukat dediğin böyle olmalı!..) (Vak'a mahkemede geçer| Eşhas: Avukat Hanım - Hâkim - Süreyya - Münevver (Perde açıldığı zaman, sahnede bir mahkeme gölünür. Salon hıncahınç doludur. Günç, güzel bir kadınolan müd | deiye Münevver hanım. kocası Süreyya beye talâk davası açınıştır. Münevvet hanım 'gayet çenebaz ve akılı olduğu için kendisine vekil tutmıya lüzum görmemiştir. Kocası, bilâkis az konuşur, :saf bir adamdır; “kendisino bir kadın avukat tutmuştur. Mahkemö başlar:) Hâkim (Münevver'e hitaben :J Neden ayrılıyorsun “kocandan, söyle hanım?.. Münevver (Asabi, hırçın : Efendiml... Yaşıyamaml,. Tehlikededir cavim: Bu adam bir katildir; sözlerim değil şaka, Yüreğime indirip, öldürecek mutlaka |.. Bir şey almak istesem, “Param yok, olmaz..,, diyor, “Şimdi buhran pek fazla, izin ver biraz... diyor! Ah1.. Hâkim beyefendil.. Ben size anlatamam, Elinden neler çektim, iki senedir tamam | (Hâkim bir sual sormak ister, fakat hanım bir makine süratile Sözüne devam edr;) Durun.. Derdim büyüktür; dökeyim hep içimit Zaten hoşuma gitmez bu herifin biçimi! Kendinden geçmiş) Gerçe evlendim amma, sonra da oldum pişman, Yalnız göbek büyütür: Bakın, ne kadar şişman.. Hâkim (Müdahale sderek:) Hanım! Yeterl.. Sadedi tecavüz etme böyle, Burası mahkemedir. Makul bir sebep söylel.. Münevver (Hâkim beyin ihtarı üzerine kendini toplar:) Dedim yal.. Çektiklerim artık canıma yetti, işte en mühim sebep: Bana ibanet ettil : Kocamın pek tenhadır dairede odası; imdi her yerde çıkmış bir daktilo modası: eksen lira aylıkla, o da bir tane almış, Genç kızın karşısında, göz sevdasına dalmış! Bizimki eski horoz, daktilo körpe piliç, Bir kadın, bunu görüp, kıskanmaz olur mu hiç? (Bir müddet durur, bir saniyede çıkardığı pudra yomponile, terini kurutup devam eder:) Bir gün şirkete gittim; bir de baktım bizim bey Genç kıza uzatıyor pâket içinde, bir şey, Üzerine atılıp, hemen elinden kaptım, Kâğıtları açınca, bilmiyorum ne yaptım: Yalnız aklım başıma gelince bir an sonra, Hokkayı fırlatnışım: Yüzü, gözü mosmordu, Hâkim | Sabırsızlanarak: | Artık sabrım kalmadı.. Kadın; sözü kısa kesil Münevver Bırakın da söyleyim. Onu öğrensin herkes: Tuttum eve getirdim.. Aldım bastonu ele, Artık ayağa kalktı, baştan başa, mahallel Çünkü kıza verdiği ipek tuvaletimdi; Yaptığı hırsızlığa siz ne dersiniz şimdi?... Süreyya I Birdenbire ayağa kalkar; | Hakim Beyl pek acıdım o fakir kızcağıza; Bunun da gardırobu dolu ağız ağıza, En eskisini aldım.. Götürdüm giysin diye: Oksüz, yetim bir kıza çok mudur bu hediye?.. vi Münevver ( Hâkime hitaben: | Efendiml.. Anlatayım üst tarafını hele: Yalvardı.. Yemin etti.. Kapandı bu meselel Bir gündü.. Her nasılsa, sinemaya gitmiştim, Ortalık karanlıktı: Çoktan başlamış filim; Göz gözü görmiyordu.."“Güç belâ bir yer buldum, Fakat o dakikada, ta beynimden vuruldum: Biri konuşuyordu: Bu kocamın sesiydi, Dikkatle kulak verdim: Evet, ta kendisiydi! Bir kadın söyliyordu ona hep bu sözleri AURORA ARA ENAANA ARE SENA EEE! “ Sayenizde rahatım iki haftadanberi, “ En derin bir hürmetle, size bağlıyım kalben, “Sizi ağabey gibi bugün seviyorum benl..,, Kocam söylenivordu: “Ederim ben himaye, “Sen, ölünciye kadar, öz kardeşimsin..,, diyel Bilirim neye çıkar “Ağabey, liğin sonu, Ateşle barut durmaz;. Ben yutar mıyım onul. Filim koptu, lambalar yanıverdi ansızin, Görmüştüm yüzlerini Beyle daktilo kızın! Insan her şeyi yapar tahammül tükendi mi, O anda hiddetimden, kaybetmişim kendimi: Bütün sinama halkı etrafımıza doldu, Artık bilemiyorum, orada neler oldu.. Sonra, ayılıp, açtım karakolda gözümül.. Size ben söyliyorum, Hâkim Bey son sözümü: Böyle, azap içinde, yaşamak neye yarar, Rica ederim: verin ayrılmamıza kararl.. Hâkim (Süreyya'ya hitaben:| Bu hadise doğru mu; söyleyin Süreyya Bey?.. Süreyya (Bitkin, perişan ayağa kalkar) Başıma gelmemişti, emin olun, böyle şey; Benim afif çıkmıştır kırk beş senedir adım, Sinamaya gitmekte yoktu fena maksadım: O kızcağız dedi ki: “Var biricik emelim, “Bir kere gidebilsem: Görmedim sesli filiml,, Düşündüm: Tek başına kalkıp giderse eğer, Yüzü, gözü açılır: Var şimdi çapkın gençleri Tıpkı Bir baba gibi, alli on yanima; > Hattâ söyliyecektim bunu evde Hanımal Bir parça insaf edin: Geldim geçkin bir yaşa, Zaten çıkamıyorum bir tanesile başa, İki tane olursa, nasıl uğraşırım ben, Nasıl, bu çifte yükü, omzumda taşırım ben?i. Fazla söz söylemiye ben muktedir değilim, Müdaffa edecek hukukumu vekilim!... (Süreyya tutmuş olduğu avukat Hanıma bakar. Pek asabi olduğu görülen avukat hanım birdenbire Yerinden fırlar : Avukat Hanım Efendiml... Sabit oldu müekkilimin suçu, Elbet telâka varır bu mahkemenin ucu: Gül gibi karısı var; Kızlarla fink atıyor, Beraber sinamaya gidip keyif çatıyor! Dertlerinden usandık, bıktık... Ahl Bu erkekler, (Titreyen ellerini havaya doğru uzatarak:| Allahıml.. Kurtar artık: Bizi öldürecekleri.. Süreyya (Avukat hanıma koşar) Amanl.. Ne yapıyorsun?... Dikkatet sözlerine: Beni zewmmediyorsun, müdafaa yerinel... Avukat Hanım Evet.. Kabahatini kendin itirefettin ettin, Söyle neden o kızla sinamalara gittin?.. (Hakime hitaben:) Karısına etmiştir müekkilim ihanet; Genç kızları avlıyan kart kocalara lâneeetl... (Avukat hanımın dertleri kabarır. Içini çekerek, sözüne devam eder: | Böyle benim kocam da başıma dert açmıştı: Genç bir kızla beraber, Avrupa'ya kaçmıştı! “Esbabı muhaffefe ,, yoluna gidilemez, Böyle cani herifin suçu affedilemez! (Avukat hanım kendinden geçmiş bir haldedir. Masanın üzerine bir yumruk vurarak, bağırır: ) Hâkim Beyl.. Lâyık değil yaşamıya bu adam; En hafif ceza budur: Edilmelidir idaaam!... (Zavallı Süreyya Bey, korkusundan, bir sedire yığılmıştır. Bunu gören karısı Münevver, ellerini çarparak, alkfşlar. Mü- başirler, çoktan bayılan Avukat Hanım'a su getirmeğe koşarken, perde iner. | Çin - Japon harbine ait resimler: Sağda japon tayyarelerinin harekâtını takip eden Iki Çinli, solda Mançuride Çinlilerin terkettikleri bir Istasyon binası a Kıbrısta kıtlık Kıbrısta mahsül yetişme- di, hayanlarölüyor 1902 senesinden beri adada bu derece kuraklık görülmemişti 21 Şubat 1923 Lefkoşede hükümet meydanı 'Taymis gazetesinin Lefkoşe muhabiri geçenlerde rum ahalisi ingiliz idaresine karşı isyan eden Kıbrıs adasında müthiş bir kıtlık başladığını haber veriyor. Bu seneki kıtlığın 1902 senesinde ada için büyük felâket olan kıt- lktan daha büyük bir âfet teşkil edeceği anlaşılıyor. Kıtlık yağmursuzluktan neşet etmiştir. İlk kış yağmuları ancak kânunusanin yirmi birinde yağ- mıştır. Halbuki 1902 senesindeki büyük kıtlık esnasında bile kış yağmurları bu kadar gecikmemiş idi, Adadaki kuzular kâmilen itelef olmuştur. Çayırlar (o kâmilen O kurumuş olduğundan binlerce koyun telef olmuştur. Yağmurlar geç yağdı- ğından avrupanın zer'i gecikmiş- tir. o Buğdaym idrak edeceğin ümitleride pek zayıftır. Hükümet halkın ihtiyacını temin için Avusturalya unlarının itbal resmi yüzde altıya indirilmiştir. Maahaza vaziyet vahimdir. Çalışkan bir nahiye Sarıköyde bağcılık ve arıcılık EA İİ çok tarakki etti Hasan efendi fennl kovanları başında Günan 12 (Hususi) — Günanın şimali garbisinde ve on beş kilo- merte esafede bulunan Sarı köy bağların ve ağaçlıkların ara- sında çok şirin bir nahiyedir. Belediye varıdatının pek az olma- sna rağmen genç belediye reisi kudretinin fevkinde çalışmaktadır. Bu nahiye pek yakın zamanlara kadar ismi bile hatırlanmayacak kadar metrük bir halde idi. Fakat bugün Sarıköy oldukça tanılan bir nahiye haline gelmiştir. Sebebide harbi umuminin yadi- gârı olan | Filoksera | hastalığı Günan bağlarını harap ettiği halde Sarıköy bağlarınn (kurtulması, halkın bağcılık hususunda cehtü- gayretidir. Günana, Bandırmaya, Bigaya ve civar köylerine mebzul üzüm yetiştiren bu nahiye şarap imalinde de terakki yolunu tut- muştur. Nahiyenin eşrafında o bulunan Hüsnü efendi, memleketine ve köyüne; iktisadi faide ve ehem- miyeti olan arıcılığı taammüm ettirerek büyük yardımda bulun- muştur. Sarı köyde bağcılıktan sonra arıcılıkda ehemmiyet peyda ediyor. Hüsnü efendi bizzat Istan- bula kadar giderek mütehassıs- lardan öğrendiği usullerle arıcr- lığa başladı ve halkada bir nu- mune teşkil ediyor. Elinde yüze yakin asri kovanlar vardır. Bu çalışkan genci tebrik ve teşçi etmek lâzımdır. Hangi ticaret odaları lağvedilecek Ege iktisadi mıntakası dabilin- deki 52 ticaret odasından 18 inin lağvedildiğini evelce yazmıştık. Lağvı istenilen ticaret odaları Bozdoğan, Burhaniye, Erdek, Soma, Kırkağaç, Seğirkent, Ka- dıköy, Kuşadası, Garbi Karaağaç, Karaburun, Gördes, Kula, Kara- casu, Yalvaç ve Çinedir. Lağvedilmiş olan Çeşme ticaret odasının tekrar teşkili de yazıl- mıştır. Iktisadi buhran ve Alman vapurculuğu Berlin , 18 — Cihan iktisadi bubranından Alman vapur şirket- leri de müteessir olmuştur. Bu yüzden Nord Deutscher Lloyd ve Hamburg Amerika Loinia şirketleri (masrafı kısmak için çare arıyorlar. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: