20 Kânunusani 1932 “AKŞAMDAN AKŞAMA Sosyete! — Bize buyurmaz mısınız efen- dim... Evet, yarın... Saat üçle dört arası... Salonlarımız daima size açıktır.. Doktor “N..., bey ve zevcesi hanımefendi, avukat “K..,, bey ve hemşiresi, mühendis “S..., bey ve valdesi, sonra gazeteci“L,, ve “M..., beyler, muharrire “U..,, hanım bizdeler. Hoşça vakit ge- çiririz... Gelirsiniz, değil mi? — Maalmemnuniye, efeddim. Oh, yarabbi şükür... Ne güzel bir münevver (omuhitine davet olundunuz... Doktorlar, avukatlar, mühendisler, muharrirler kaynağı. Münevver insanların ortası.. Kim- bilir, fikren yüksek olan bu zevat ortasında ne hoş vakit geçirek- siniz., Herkes, kendi ihtisasının sizi alâkadar edecek cihetlerini nakledecek.. Fikir cereyanlarına maruz kalacaksınız. Oh, Yarabbi şükürl.. Çarliston- dan, tangodan, sinema artistlerin- den bahseden beyinsiz ve avare gençlerin muhitinden kurtuldunuz, Hem, sizi davet eden evsahibi, lâkırdı ortası, danstan nefret ettiğini de size söylemişti. Pür tehalük gidiyorsunuz. Heyhat... Inkisarı hayal... Masalar kurulmuş: Poker, briç, bezik... Doktorlar, mühendisler, avukat- lar, muharrirler, Allah'ın günü, Allah'ın gecesi, rakılı sofraların başından, yeşil çohalı masaların başına, yeşil çohalı (masaların başından rakılı sofraların başına... Sosyete bu... Ne dans ve sinema müptelâsı genç nesil ortasında, ne kumar müptelâsı eski nesil ortasında, fikrini dinlendirecek, odimağını nemalandıracak bir muhit bulmak mümkün... Bu sosyetenin ortasında insan gibi konuşmasını unutacağız yahul Muhavereler şunlara münhasır: — Fulüma floş çıkardı... Iki kâğıt çekti... — Filânca beyin yaptırdığı manto... — Tangonun üçüncü figürü... Illallah!... Öğööf belli metresine Sosyetul?... Ne sosyetesi? Şehrimizde, sosyetenin daha “s,i teessüs etmemiştir... En ünvanlı münevverler arasında bile... (Vâ - Nü) “Elektrik fiatleri on para indi Elektrik tarifesi komisyonu top- lanmış ve Elektrik şirketinin üç aylık hesaplarını tetkik etmiştir. Kânunusaniden itibaren muteber olmak üzere kilovat başına on para indirilmiştir. Elektrik fiatleri on yedi on para olarak tayin edilmiştir. Kitap yazanlar kooperatifi Ankarada kitap yazanlar koo- peratifi isminde bir kooperatif teşkiline teşebbüs edilmiştir. A. B. — Geçmiş olsun hanım, geçmiş olsun, büyük bir tehlike geçirdik... T. H. — Hayrola?. Dilencilik Dilenen çocuklar bir binada toplanacaklar Son zamanlarda sokaklarda gene dilenci çocuklar çoğaldı. Bunları bir takım adamlar sevk ederek hergün çalıştırıyor o ve akşamı kavandıklarını ellerinden alıyorlar. Dilenciliğin önünü almak için en iyi tedbir olarak bu çocuk- ların dile, ine meydan verme- mek düşi or. Bu hususta vaktile tatbik edilen bir usulun ihyası (düşünülüyor: Mütareke zamanında cemiyeti akvam muavenet heyetine mensup bir kadın Şişlide vaktile hasta- hane yapılmak üzere belediyeye verilen bir arsa üstünde bir baraka yaptırtmış, buraya İstan- , bulda dilenen, sefil bir halde kalan çocukları toplanmıştı. Son- radan bu-bina yıktırılmış ankazı belediyece satın alınmıştı. Şimdi böyle bir yer ayrılır ve bu kabil çocuklar bu binada toplanırsa çocuk dilencilerin faa- liyetine nihayet verilecektir. Burada toplanacak çocuklar ya mektebe, yahut aileler nezdine evlâtlık olarak verileceklerdir. Büyük paraya mütevakkıf olmıyan bu tasavvurun bu sene tatbiki düşünülüyor. Grip Hastalık elân devam ediyor Şehrimizde grip salgını devam ediyor. Hemen her evde bir iki hasta vardır. Grip, daha ziyade kalabalık yerlere girip çıkanlarda görülüyor. Bunu nazarı dikkate alan maarif idaresi grip sirayeti- nin önünü almak için yeni tedbir- ler almıştır. Mektebe gelen talebe içinde nezleden muztarip olanlara mu- allimler tarafından derhal izin verilmektedir. Fındık satışları Ticaret odası fındik ihracatını kontrol etmektedir. Trabzondan gönderilen bir kaç çuval mal, fındık talimatnamesindeki avsafa mugayir görülmüş ve Trabzona iade edilmiştir. Bundan bir hafta evelde Fatsa- dan gönderilen bir kaç parti mal geri gönderilmiştir. Selim Sırrı beyin konferansı Yarın akşam saat 8,30 da Selim Sırrı bey Radyoda mutat konferansını verecektir. Mevzu: Çocuklar, gençler, ihti- yarlar nasıl cimnastik yapmalı? Gazi köprüsü Eski köprü tehlikeli bir hal aldı Belediyenin, Gazi köprüsü için münakasa açmak üzere hükümet- ten beklediği talimatın bugünlerde geleceği haber alınmıştı. Şayet hükümet, köprü inşa bedelini, mu- kabilinde mal satın alınması şartile türk parası olarak ödenmesini muvafık görürse münakasa derhal ilân edilecektir. Münakasanın şartnameleri ha- zırlanmış, bastırılmıştır. Unkapanı köprüsü artık tamir kabul etmeyecek kadar eskidir. Bu köprünün dubaları tamamile harap olmuştur. Belediye duba- ların yeniden tamirini mümkün görmüyor. Belediyenin alâkadar bir fen adamına göre her hangi bir kaza neticesinde dubalardan biri çökerse, köprünün ağırlığını diğer dubalar taşımayacaklar ve köprü süratla kaynayıp gidecektir. Bu itibarla Gazi köprüsü inşa- atına bir an evvel başlanması zaruri görülüyor. ümrüklerde Kimyevi tahliller nasıl yapılmalıdır ? Gümrük ve inhisarlar vekâleti gürüklerde kaçakçılığın meni için tedbirler almaktadır. Bu münase- betle Fransız gümrüklerinde bu- lunmuş olan bir Okimyakerimiz şayanı dikkat bazı beyanatta bulunmuştur. Bu zat diyorki: Gümrükleri ıslah ederken kimya laboratovarlarına çok ahemmiyet vermek lâzımdır. Mevcut teşkilât ibtiyaca kâfi değildir. Kimyaker- lere ihtisaslarına göre iş vermek, kimyakerlerle tüccarin temasını kaldırmak lâzımdır. Bir kimyaker tahlil ettiği malın hanği tüccara ait olduğunu bilmemelidir. Laboratuvarları teftiş için bir kimyaker müfettiş bulunmalıdır. AKŞAM ABONE ücretleri — Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2100 kuruş 6AyLı: 750 » 450 > 3SAyLıK 400 » 30 > JAyıık 150 > ir map” Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namma gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku- ruşluk pul göndermek lâzımdır. —————- Ramazan 12 — Kasım: 74 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E bee iz 75. 96 m 1,36 Va, 5,38 7,21 12,25 14,55 179 1845 Balık yok! Boğaziçi balıkçılarının şikâyetleri Bir hafta, on gündenberi Bo- gaz içinde az balık çıkıyor. Balıkçılar bu yüzden çok müşkül vaziyete (düşmüşlerdir. £ Boğaz içinin yukarı tarafında uturan fakir tabakadan çoğu balıkçıdır. Boğaz balıkçıları (o balıkhaneye ve sair yere müracaat ederek bazı şikâyetlerde bulunmuşlardır. Bunların fikrine göre gır gıt denilen usulle balık tutulması yüzünden (o boğazdaki (balıklar ürküp kaçmışlardır. Gır gır de- nilen usulle arka arkaya getirilen iki sandaldan denizin ta dibine ve balıkların yuvasına kadar bir ağ indirilir, bu sahada ne kadar balık varsa toplayıp yukarıya cekilir. Gır gır usülü Okumkapılı biri tarafından icat edilmiştir. Balıkçılar gır gır ile balıkçılığın ancak açık denizlerde yapılaca- ğını, Boğazda bu usulün tatbiki doğru olmadığını ileri sürüyorlar. Balıkçılar gır gır ile ikinci bir defa daha balık tutmanın imkânı olmadığını, (o balıkların ürkerek kaçtığı fikrindedirler. Hüsnü bey Ankaraya gitti Iktisat vekâleti ticaret müşte- şarı Hüsnü B. dün Ankaraya gitmiştir. Konservatuvar Burasının mektep halini alması isteniyor Darülbedayi ve konservatuvarın nizamnamesini yeniden tetkik eden komisyon yakında mesaisini bitirecektir. Komisyon Darülbe- dayiin kati şeklini tayin etmiştir. Fakat konservatuvarın vaziyeti etrafında fikirler muhteliftir. Bir kısım zevat konservatuvarın bu günkü vaziyetinden şikâyet ediyor. Belediyenin senede verdiği 30 bin liranın maksadı temin etmekten uzak olduğunu iddia ediyorlar. Bu iddiaye göre konservatuvar benüz bir musiki cereyanı mey- dana getirmeden akademik bir vaziyette çalışmaktadır. Halbuki konservatuvarın bir ki mek- tebi halinde tekemmülü ile ileride yeni unsurlar yetiştirdikçe bir akademi haline getirilmesi daha muvafık görülüyor. Bu itibarla şehir meclisinde konservatuvarın bütçesi ve vazi- yeti münakaşa edilirken bu fikir- ler de ortaya atılacak ve mües- seseye yeni bir şekil verilmesi, yeniden bazı derslerin daha ihdası ileri sürülecektir. | Yakılmak meselesi Son günlerde ölüleri yakmak meselesi gene alevlendi. Yakıl- mağa dair havadisleri gazetelerde adeta ağzımın suyu akarak oku- yorum. Yakılmak, hele sevdaze- deler için enfes bir şey... Düşünün sevdiğinizle beraber bu fani dün- yadan pılınızı pırtınızı toplamış- sınız... Sizi temiz temiz yakmışlar. Ikinizinde küllerini sırça bir kava- nozun içine koyup iyice karıştırı- yorlar, kavanozun içinde haşir neşir — oluyorsunuz... Zerratınızı birbirine karışıyor, külleriniz ayni madde haline giriyor. Artık tam manasile yekvücut, yekmaddesiniz.. Sizin için öyle bir aile saadeti başlamıştır ki artık sormayın.. Ne manto parası, ne apartıman kirası, ne balo masrafı, ne dedikodu.. evgililer daha başka bir şey de yaptırabilirler.. Birbirlerinin küllerini su ile çamur haline geti- rirler, bu hamurdan da faraza kendilerinin heykelini, yahut bir aşk timsali yaptırırlar.. O zaman iki sevkilinin zerratı da birbirine yapışmış ve - cansız da olsa - bir şekil meydana çıkmış olur.. Fakat kavanozdaki saadet daha başkadır.. Siz sıcak bir odada cananın güllerile birlikte, kava- nozun şeffaf sırçası arkasından ve dirilerin manto, kürk ve saire kavgalarını seyrederek her kesin gözü önünde rahat rahat sevişir- siniz... Bunun da büyük bir mahzuru var... Aksilik buya sizinle berabere. aynı günde kain valdede vefat etmiş. Yanlışlıkla sizin külünüzü onunda külile beraber - arada teklif, tekellüfmü var - aynı kava- noza koyuyorlar... Ve epicede karıştırıyorlar. Ozaman vay başr nıza gelenler... Artık sırça kava- nozunuzun içinde sizin için ebedi bir cehennem hayatı... Yahut bir gün maşukanızla beraber kavanozunuzun | içinde oturuyorsunuz... Birde bakıyor- sunuzki karşıki kavanozdan bir kaç zerre kül fırlamış... Zerreler sizin kavanozunuzun önüne gele- rek sırça came yapışmışlar.. “acaba bunlar kim?.,, Diye düşü- nüyorsunuz.. Sonradan öğreniyorsunuz ki me- ğer bu zerreler vefat eden bir vergi memurunun külleri imiş... Sizin kavarozunuza gelmelerim maksatta malüm... Velhasıl yakılmak hiç de yabana atılacak bir mesele değil... Hikmet Feridun Halk fırkası Adalar kaza idare heyeti reisliğine belediye mezar- lıklar ve iktisat müdürü Süley- man bey intihap edilmiştir. Şim- diye kadar bulunduğu bir çok işlerde faliyetile iktidar ve mezi- yetini göstere Süleyman beye bu yeni vazifesindede muvaffakiyet temenni ederiz. A. B. —Hani geçen sene Ben Amar sirkinin (3600 ) kilo ağır- lığında bir filini görmüştük... Amca Beye göre... .. İşte bu fil, bir öğünde (390) kiloluk yem yiyormuş... ... Sahipleri filin erzakını te- minden aciz kalmışlar, fili Fran- sa'ya hediye edip gitmişleri.. T. H. — E... Bundan bize ne? A.B. — Bizene olur mua hanım; ya bu, bir öğünde (390) kilo yem yiyen mahlüku hediye edip gitselerdi?!.. bize