28 Kânunuevvel 1931 Sahife 5 GÜNÜN HABERLERİ Toprak bayramı 21 martta Halkalıda tesit edilecek Iktisat vekâletinden bu hususta talimat gelecek Geçen sene Romada 'beynel- milel ziraat kongresi toplanmış bu (o kongrede ( “hükümetimizi Ankara ziraat enistitüsü rektörü Aziz bey temsil etmişti. Kongreye iştirak edenlerden Bulğar murahhasının teklifile kon- greye iştirak eden memleketlerde bir toprak bayramı yapılması kararlaştırılmıştı. Kongrenin bu kararı üzerineşehri- mizde de halkalı ziraat mektebinde 21 martta bir toprak bayramı yapılacaktır. Bu bayram aynı ta- rihte Avrupanın her yerinde icra edilecektir. Toprak bayramının nasıl yapı- lacağı, ne suretle cereyan edeceği hakkında İktisat vekâletinde bir talimatname hazırlanıp mektebe gönderilecektir. Hayvan hastalığı Torbalının Yeniköy karyesinde koyunlarda çiçek “hastalığı zuhur etmiştir. Vilâyet merkez “baytarı Osman Bey derhal hastalik ma- halline giderek aşı yapacak ve sair sıhhi tedbirleri ittihaz eyliye- cektir. İnhisar boğması Bir haftaya kadar ucuz rakılar imal edilecek İçki inhisar idaresi tarafından- Mersinde tesis edilmiş olan son sistem ve fenni boğma babrikası faaliyete geçmek üzere olduğu haber alınmıştır. Fabrika halis üzümden boğma imal edecek ve iki yüz elli gramlık şişe bayilerde otuz kuruşa tatılacaktır. Imalât Mersinde içki inhisarı baş müdürlüğü fen memurları ve kimyagerler önünde -yapilacaktır. Boğmâların bir “haftaya kadar Adanaya “gelmesi muhtemeldir. Inbisar idaresi kaçakçilikla mü- cadele itin “çıkarılacak “boğmanın son derecede nefis olmasını temin €tmiş ve bu “suretle ucuza sat- mağa karar vermiştir. Portakal trastalıklarile “mücadele Dörtyol portakal hastalıklarile mücadele emek üzere İzmir #mü- cadel: istasyonu emrazı nöbâtiye laboratuvarı şef doktoru: Şvuarçle beraber (OAdana vilâyeti mü- cadele istasyonu (o başerat sşefi Haydar “ve ziraat -mektebi -narin- ceye «mütehassisı Rağıp Ziya bey lerin Dörtyola günderilmesi Iktisat vwekâletinden bildirilmiştir. Çeşmede ipekçilik Çeşme kazasında £ ipekçiliği ihya için mühim 'bir teşebbüs vardır. Burada bir çok kimseler ipek istihsaline kalkışmıştır. Bunun için “bursa wilâyetinden kâfi mik- tarda dut fidanı istenmektedir. Almanlar bizden şarap alacaklar Almanyadan Izmirde alâkadar- lara gelen bir mektupta İzmirde müesseselerden 100 bin kiloluk şarap istemişlerdir. Konyada bahar havası Konya, 27 Hususi) — Bir haftan “beri Konya ilkbahar 'ha- vası yaşamaktadır. Şiddetli souk- lardan, kar we yağmurdan şimdilik eser yoktur. Türk palamutları Yunanlılar hilâfı muahede gümrük resmi alıyorlar Hükümetimizce Yunan hükümeti arasında aktolunan ticaret mua- hedesi mucibince o Yunanistana ithal sedeceğimiz mevadı iptida- iyeden gümrük resmi alınmaması lâzımdır. Fakat Yunan tüccarla- rından şehrimizdeki bazı müesse- selere gelen mektuplarda Yunan hükümetinin Türkiyeden gönde- rilen palamutlardan yüksek güm- rük resmi aldığı ve bu suretle palamutalrımızın Yunanistana it- haline mümanaat edilmek istenil- diği bildirilmiştir. Ayni mektupta hükümetimiz tarafından teşeb- büste bulunulduğu takdirde Yunan hükümetinin o palamutlarımızdan gümrük resmi almaktan sarfı nazar edeceği işar olunmuştur. Mıntıka ticaret müdürlüğü bu mühim mesele hakkında iktisat vekâletine telgraf çekmiş ve vaziyeti bildirmiştir. Konyalılar Konya 27 (Hususi)— Vali Meh- met İzzet bey bir haftadanberi hasta yatmaktadır. Hastalığı bir müddet teşhis edilememişti. Ahi- ren (Zatürre) olduğu anlaşılmıştır. Bu tehlikeli hastalığın önü alın mıştır. Koca bir vilâyet halkı onu resmi bir âmirden ziyade baba olarak tanıyorlar. Ekalliyet mektepleri Ilk mekteplerde ecnebi lisan okutulmayacak Maarif vekâletinden Maarif mü- dürlüğüne gelen bir emirde ekalliyet mekteplerinde ecnebi lisanı (o tedrisatımn O kaldırılması bildirilmiştir. Ekalliyet mektep- lerinde Türkçeden başka Fran- sızca, İngilizçe ve Almanca lisan- larile'ders verilmektedir. Bu emre göre 931 - 932 ders senesinde birinci sıniflarda ecnebi lisanı okutulmıyacaktır. 1932 - 33 senesi tedrisiyesinde ikinci sınıf- larda ve 933 - 934 devresinde de üçüncü sınıflarda ecnebi lisanla- inan “kaldırılması o bildirilmiştir. “ürkçe derslerini oöğrenemiyen “talebeler bu suretle Türkçeyi dâyikile öğreneceklerdir. Alman sermayesi Almanya'nın ecnebi memleketlerde matlubu Paris, 27 (A.A.) — Temps ga- zetesi bilhassa Almanya'nın ecnebi memleketlerdeki matlubatını ve ecnebi memleketlere yatırmış ol- duğu sermayeleri tetkike memur olan Bâle tali komitesinin rapola- rının bazı kısımlarını iktibas ve nakletmektedir. Alman vesaikine nazaran bu matlubat temmuz ayında '8 milyar 400 milyon Reichsmarka “ve “teş- tini sani ayında (8,100;000,000 Reichsmarka baliğ bulunmakta idi. Mamafih tali komite geçen İlerde mülüm miktarda sermaye muhacereti dölayısile bu miktar yekünuun artmış olduğuna kail- dir. Ancak tam istatistiller mev- cut olmadığından bunların mikta- rmı hakiki surette tahmin müm- kün değildir. Tali komite, Almanya'nın ecnebi memleketlere yatırılmış olduğu sermayelerden mutahassıl waridatı hakkında ayni kanaati izhar et- mekte ve bu varidatın 1932 sene- sinde 300 ilâ 400 milyon Reichs- mark olacağını beyan eylemek- tedir. Karadenizde fırtına Trabzonda kar tipisi var! Erzurum - Trabzon yolu karlardan kapandı Burada havalar açik gittiği halde, Karadenizde fıttına-devam ediyor. Gelen haberlere göre fır- tına en ziyade Trabzon sahillerin- de hüküm sürüyor. Vatan vapuru Trabzondan Ri- zeye giderken fırtınaya tutulmuş, Araklı limanına iltica etmiştir. Bir çok vapurlar da Trabzon, Gi- reson limanlarında barınamamışlar, Pulathane limanına girmişlerdir. Bir vapur acentasına gelen bir telgrafta, Trabzon'da kar tipisi olduğu bildirilmektedir. Trabzon - Erzurum yolu kardan temamile kapanmıştır. Otomobil ve araba nakliyatı durmuştur. Gelen haberlere göre Trabzon - Erzurum arasında kızaklar işle- mektedir. Yolun kapanması koyun nakliyatını durdurmuştur. Bağ çubukları Bağ çubuğu ihtiyaçlarına dair Izmir kazalarından vilâyete pey- derpey malümat ogelmektedir. Asgari ibtiyaç olarak Ödemiş kazası muhtelif nevilerden olmak üzere 54 bin adet bağ çubuğu istemektedir. Paristeki talebemiz Aralarında bir cemiyet teşkil ettiler Pariste tahsilde. bulunan türk | talebesi “Türk Talebe Cemiyeti,, namile bir cemiyet yapmışlar ve idare heyetini intihap etmişlerdir: Reis: Halim Tevfik, umumi kâtip: (o Sadık, muhasip: Halil Vehbi, aza: Salim ve Muammer Şükrü beyler tarafından teşkil olunan cemiyetin gayesi talebe arasında arkadaşlık hislerini kuv- vetlendirerek manevi ve maddi tesanüdü temin ve ayni zamanda diğer talebe cemiyetlerinin men- sup oldukları memleketler için yaptıkları gibi, münasip vesilelerle türklüğü (kendisine lâyık 'bir şekildeyabancı bir:muhitte temsil etmektir. Merkezi 24, rue Saint-Victordur. Pariste bulunan cemiyeti Paris ve ya Fransanın her hangi bir şehrinde tahsile gelmek arzu- sunda bulunan genç vatandaşla- ra, müracaat ettikleri takdirde, gerek tahsil (o vasıtaları, gerek hayat şeraiti hakkında her türlü malümatı memnuniyetle verecektir. Ege -mıntakası tütünleri Iktisat vekâletinin emrile İzmir mıntakası (ticaret (“müdürlüğü tarafmdan Ege iktisadi mıntaka- sındâki tütünlerin vaziyetleri vesa- ire hakkında mübin bir rapor hazırlanmağa başlanmıştır. Mınta- ka ticaret müdürü Ziya bey de bu meseleyi “tetkik etmektedir. izmir bağcılarına yardım Kemalpaşa bağcilarna tevzi edilmek üzere Ziraat bankası umum müdürlüğünden 20 bin ve Urla bağları için 15 bin lira para gönderildiği ve yakında bu bağcıları tetkik etmek üzre bir mıştır. Filistin nüfusu Filistinde yapılan nüfus sayımı bitmiştir. Buna nazaran umumi nüfus 1 milyon 35 bin 155 kişi- den ibarettir. müfettiş gönderileceği haber alın- | AKŞAM'ın tefrikası: No 78 —— ————. 28 Kânunuevvel 1931 KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman Bu felâketler yetmiyormuş gibi artık Çeşmicellâdı da rüyasında görsün, mumla arasın. El geçire- bilirse ne âlâ. İşte Şebri, bu düşünceler içinde kıvranırken paşanın çağırdığını ona haber vermişlerdi. Korka korka, etrafına, arkasına bakına bakına merdivene doğru yürürken ayvaz Avadis yetişti. —Odün gece gelen karı seni istiyor! Dedi. Buda tam sırasıydı. Şehri ağalardan birine, — Aman birader pek! sıkıştım, halâya gidiyorum. Paşa efendimize git söyle, şimdi geleceğim! Dedikten sonra ağaçları siper ede ede sokak kapısına koştu; Seber hanım ile karşılaştı. Seher, Şehriyi kenara çekip kulagına eğilmiş, Hızlı geldiğin- den gögüsünü tuta tuta, soluya soluya anlatıyordu: Veysel bey :Şehri ağabeysine çok çok selam “göndermiş... Şehri bu sözü duyar duymaz can ve yürekden bir oh! Çekmiş, sanki üzerinden bir çeki taşı kalkmışda ferahlamıştı. Aman, Şehri, ağabeyim bir ça- resini bulup şu pusulayı ablama versin; kolayına gelirse bizzat kendisini görsün. Ne söyliyeceğini o benden iyi bilir;martavalı atsın. Benim için desinki; (OOdalığın yerini bulmuş; balta olmuş; gelmi- şini, keçmişini, servahını birbirin katmış Karakolluk olmuşlar; sakın paşa eniştemin kulağına gitmesin, ptiyesyi boylamışlar. . Ne el yemek, m alar tütün parası var. İki elim koltuğumda kaldı. Bana beş lira yetişdirsin. Şehri pusulaya bir göz gezdir- di. Şunlar yazılı idi: “Hakikatlı ablacığım, Evvelâ mahsus selâm edip ol mübarek hatırı şerifinizi istifsar eder, destinizi pus ederim o ka- dının yüzünden karakolluk olduk. Ağzının tadıyı verdim ama Zap- tiyeye de düşdük. Meçare, kader, kısmetmiş. Aman ablacığım Bana beş'lira gönder. Zisa “cebimde beş kuruşum: yoktur. birkaç gün yakay: kurtaramazsam Şehri ağa- beyimle.para:göndermeyi unutma. Malüm 'a, -sakın enişteme bir şey açma. Baki dua ablacığım.,, Seher hanım, rastıklı Kaşlarını oynata oynâta, sürmeli gözlerini süze :süze tafsilât ta veriyordu: Dün gece Veysel beyle doğru Beşiktaştaki seve 'gitmişler. Veysel şöylo, Veysel böyle diye işidip dururmuş; halbuki ne tatlı sözlü, ne eli açık gençmiş. Gider.gitmez sanki kendi evi imiş gibi cebini boşaltanış. Içki asmarlamış, işkembe çorbası, su “böreği, baklava, yemiş aldırmıs. Çeşmicellât ut çalmış. tatlı tatlı konuşmuşlar; iyemişler, içmiğler; geç vakita kadar otur- muşlar. Komşuların didikodusunu celbeğerse, omahallece bir Tlf olursa diye eevelâ Seharın yüre- ğine ineçek gibi; olmuş; belli et- miyormuş ama ayılıyor, bayılıyor, çarpıntıları tutuyor, (bafaganlar geçiriyormuş. Veysel bey, deli, dolu ama söz anlamıyan delikan- lılardan değilmiş. “Çeşmicellâdın ricası üzerine Sazı , dhenğide kes- tirmiş; konukomşu, erkek :sesi işitmesin- ler diye yavaş söylermiş. O kadar terbiyeli imişki her lâfına efen- dime söyleyim , efendicağızıma anlatayım! demeden başlamazmış. Nara atacak, tabak, kadeh kıra- hattâ (konuşurken bile || Müellifi: Sermet 'Muhtar cak iken Çeşmicellâdın hatırı için vaz geçermiş. Şehri, geniş “nefesler -ala ala bunları birbir dinledikten sonra gözlerini fıldır fıldır bir iki çevirdi; dedi ki: — Buraya kadarı anladık, âlâ... Gelgelelim herif sabaha kadar sizde mi kaldı yoksa Bey- oğlunu filân boyladı mı? Seher 'hanım biraz şaşalamıştı : — Benim yattiğim odanın üs- tündeki küçük odaya bir yatak yaptım; mangalı götürdüm; baş ucuna sürahiyi koydum. Paşanın iki geceliği var amma ikisi de harar... — Peki!.. dediğine oda kızın odasıle bitişik. Birinde delikanlı, ötekinde taze; kadın. Ateşle pa- muğa oyun olur mu yahu? Şehri, estağfurullah! estağfurullah! diye başını kaşıyor, Seher hanım, ne getireceksen getir bende gi- deyim; adamcağız bana Valide hanım, Teyze hanım'diye muamele edip duruyor, Paşa efendi de selamlık odasında pinekleyordu. Şehri, beş dakika dur! diyerek içeri koştu. Harem bahçesinin kapısından başını uzattı. Çama- şırlıktan çıkan dilbere kâğıdı 'ver- di. Kimseye “göstermeden hanım efendinin eline ver; ben burada bekleyorum! Paşa efendi, gene çigarayı ciga- radan yakarak Şebriyi bekliyor, biçare adam bizim yüzümüzden dertli oldu, Zavallınınkisi galiba basur! diye kendi kendiye sayık- layor, Şehri ise:Harem'bahçesinin kapısında, karın üstünde ve aya- zın altında dokuz doğuruyordu. Dilber hoplaya hoplaya beş lirayı getirdi. Şehri alır almaz kapıya seğirtti;Seher hanımın avu- cuna saydı. Si Bakma yarm sevda defterime o» Onu yak ateşe benim yerime Diye tutturarak selâmlık odasına kapağı attı. * —'Ne o? Geri kaçma, yakın laşma: Höh de bakayım! —'Hatan, :sökel; ho desene. ağzını kapayup'burnundan ne ne- #es alıyorsun? Çemeni sadam akıllı ! EE Yine horoz öttü. — Horoz meroz bilmiyorum. Horoz öttise tlava bitmedi. benim dediğimi ap. Şöyle içinden bir hoh de bakayım. — Heh! — Ne o; ağzında karanfil var galiba? Dur, şimdi belli olur. Musluğa git; ağzını bir çalkala. “Ondan sonra gel de öyle hoh de. (Devamı var) 1 Aylık abone 150 kuruş Muhterem karilerimize kolaylık Karilerimizden arzu edenler 150 kuruş mukabilinde gaze- için temize bir ay abone olabileceklerdir. Gazetemize bir aylık abone kaydedilecek muhterem oku- yucularımızdan ricamız: 150 kuruştan ibaret olan abone ücretini müddetlerinin hilamından evvel ve vâkti zamanımda idaremizo göndermek. Aksi takdirde “gazele irsalâtmda ( teahhur vukubulur ki bunu muhterem kari'lerimizin «de arzu etmiyeceklerinden eminiz.