Sahife 6 Hergünkü dedikodu ! Tramvaylarda ilk iki ön sıra kime aittir? Dün bu yüzden tramvayda gene tuhaf bir vaka oldu Tramvayların önündeki ilk iki sıra yüzünden hemen ber zaman kadın yolcularla erkek yolcular arasında ihtilâf çıkar, şehir meclisi müzakerelerinden çok daha hara- retli münakaşalar olur. Ziller “dur!,, makamında iki defa çalınır, tram- vay durur. Ekseriya polis gelir, beklemekten sabırsızlanan yolcular vatmana seslenir. Çek yahu... — Çek.. Bu kadar kişi bekli- yecek değil ya.. Kadın yolcularla erkekler arasındaki ihtilâfa sebep şu ilândır: “Tramvdy arabalarının yürü- düğü istikamette önden ilk iki sıra kadınlara aittir. Kadın yolcu zuhur etmedikçe erkek yolcular bu sıralardan yalnız ikincisini işgal edebilirler.,, İşte dananın kuyruğu bu ilândan kopuyor. Erkek yolcuların çoğu bu ilânı tramvaylardaki perde zamanına ait addediyorlar ve ön sıralara oturuyorlar. Kadın yolcu “zuhur edince,, haydi bir: — Kalkacaksın.. — Kalkmayacağım.. Kavgası.. Dün gene buna benzer bir vakaya şahit olduk.. Saat sekiz, sekiz buçuk arasi... Bir | Taksim- Fatih arabası Tepebaşından geçi- yor... Erkeklerin işe gitme Saati.. Bunun için tramvaydaki yolcular . kadınlardan çok fazla.. Hanımlara ait iskemlelerden birinde, iyi gi- yinmiş, beyaz sakallı bir zat otu- ruyor. İstasyonlardan © birinde tramvaya bir genç kız bindi.. Genç kız tramvaya binince kadın- ların sırasında oturan ibtiyar zata ters ters baktı. Bu bakışlarda: — Sen hâlâ mı orada oturu- yorsun?. Ne duruyorsun kalksana.. Gibi bir mana vardı. Fakat ihtiyar adam biç otaraflı olmadı. Yerinden bile kımıldamadı... Bu sırada tramvaya bir kontrolor bindi. Ayakta bir kadın görünce ihtiyar adama: — Efendi.. Kalkın, orası hanım- lara ait... Emir var.. dedi. Ibtiyar zat hemen cevap verdi: — Şuradan şuraya gitmem. O emir perde zamanından kalma. Eğer mesele hürmetse ben ak sakalımla Obu genç kadından daha ziyade hürmete lâyıkım. Külkadikin efendim.. İhtiyar zatın bu celâdeti erkek yolcuları pek ziyade memnun etmişti.. Etraftan yüksek sesle teşvikler başladı.. Hani stadyom- da seyirciler mensup oldukları klup oyuncuların: *— Dayan Âlâ.. — Yaşşşa Nihat.. “www Çek Leblebil. diye cesaret- LE ğe | lendirir ya.. Aynen öyle.. adam sanki kendi klüplerine men- sup ve hasım klübe karşı oynayan bir oyuncu imiş gibi mütemadiyen etraftan teşçiler başladı.. — Aferin, tam dört yüz dirhem sağlammış!.. — Niye kalkacakmış? Kadın- lar bizim yerimize oturdukları zaman erkekler gelince kâlkıyor- lar mı? — Şimdi kanunu medeni var, kadınlarla erkekler müsavidirler. Neden fazla imtiyazı olsun? — O emir kadınların perde arkasından başka yerde oturma- dıkları zamana aittir. Perde ile beraber o emir de kalktı. Efendi- nin hakkı var... Kondüktör bu sırada tramvayı bir polis noktası önünde durdurdu, polisi çağırdı, Polis gelince yaşlı zat kemali sükünetle şu sözleri söyledi : — Polis efendi, ortada bir cü- rüm yoktur. Şirketin nizamname- sine muhalif bir hareket varsa, işte kartım; adresimi alırsınız. Polis memuru bu söz üzerine işe karışmadı ve aşağıya indi, tramvay da yoluna devam etti, Bu ön sıra meselesine dair ko- nuşuyorlar .., Bu hadise bütün yolcuları o birbirile ahbap etti. Herkeste bir samimiyet.. Köşede uzun boylu bir adam anlatmağa başladı: — Tramvaya girdim.. Yer yok- onların tu, Ön sıraya oturdum... Biraz sonra bir kadın girdi. Baktım.. Bizim hizmetçi değil mi?.. Biletçi kadını görünce bana tutturdu: — Kalk efendi.. Hanım otura- cak... Hizmetçi sıkıldı, “hık mıkl,, etti “ Beyefendi rahatsız olmasın. ,, dedi. Fakat gel de biletciye vaziyeti anlat!.. Hakikaten bu ön sıra mes'elesi müzmin bir hal aldı. Bu yüzden her gün bir çok vak'alar, /kome- diler oluyor. Belediye ile tram- vay şirketi bu mes'eleyi halet- melidirler. Aramak Bulmak Almak Satmak İçin Akşam'a bir küçük ilân koydurunuz, derhal alıcı ve satıcı bulursunuz. Çünkü AKŞAM Bütün Türkiye'de en fazla satılan / gazetedir. Ihtiyar | Akşam 27 Kânünuevvel 1931 -—— En çok kimi içiyor? Belçikalılar lar bira içmekte Almanları geçtiler! En çok “bira içenler diyince insanın aklına hemen Alamanlar gelir. Almanyada bira adeta bir nevi milli içki mesabesindedir. Halbüki son yapılan istatistiklere göre Almanyada bira sarfiyatı azalmıştır. Bunun bir kaç sebebi var. Bir kere biralara konan yeni vergiler, bu içkiyi pahalılandır- mıştır. Sonrada halk işsiz ve parasız kaldığından daha az içmektedir. Bir istatistiğe göre Alamanya- da nüfus başına senede kullanılan biranın miktarı 76 litredir. Buna | mukabil Belçikada adam başına | senede sarfedilen bira 190 litre olduğundan, en çok bira içenler Belçikalılar demektir. Eski senet! New Yorkta garip bir dava görülüyor New York da garip bir dava görülmektedir. Bu davayı Alferd Leon isminde biri eski bir arka- daşı aleyhine açmıştır. Davanın mahiyeti şudur: 25 sene evvel 'bir akşam Christian Lazar, Alfred isminde bir arkadaşile birlikte bir biraha- nede oturup içki içiyormuş. İkisi de bir bankada küçük bir memur olan gençler içkinin verdiği neşe ile hayallere dalmışlar, zengin olurlarsa ne yapacakların birbir- lerine anlatmağa başlamışlar. Bir aralık Lazar, “25 milyon dolarım olduğu zaman sana 100 bin dolar hediye edeceğim,, demiş ve kâğıt kalem getirterek bir de senet yazmış. Aradan seneler geçmiş, ikisi de o zamanki sohbeti onutmuşlar. Bu müddet zarfında Lazar borsada para kazanmış, zengin bir banger olmuş, Alfred aşağı yokarı eski vaziyetinde kalmış, Geçende Alfred eski kâğıtlarını karıştırırken senedi bulmuş, ma- cera aklına gelmiş. Eski arkada- şına müracaatle 100 bin doları istemiş. Lazar vermediğinden bir avukat tutarak mahkemeye müra-, caat etmiştir. Şimdi mahkeme Lazar'ın serveti miktarını tahkik ettirecektir. Eğer bu servet 25 milyon doları bul- muşsa 100 bin dolar kendisinden tahsil edilecektir. Beyaz, kırmızı, mavi Günde üç defa renk değiştiren bir çiçek Meksikanın içerilerinde, Dok- saka civarında yeni bir çiçek keşfedilmiştir. Herkesi (hayrete düşüren bu çiçegin garabeti gün- de üç defa renk değiştirmesidir. Sabahları kar gibi beyaz olan bu çiçek güneş oyükselmeğe başlar başlamaz penbeleşiyor . Gün ilerledikçe çiçegin de rengi koyulaşıyor. OÖğle zamanı çiçek gayet tatlı bir kırmızı renk alıyor. Sonra yavaş yavaş koyulaşarak morarıyor, güneşgurup ederken adeta lâcivert oluyor. Geceleri çiçegin rengi yavaş yavaş açılarak sabaha kadar gene kar gibi beyaz oluyor. Bu yeni görülen çiçeğe Meksika- lılar (beyaz - kırmızı - mavi) çiçegi ismini vermişlerdir. Çiçek büyük çınar ağacı gibi ağaçlarda açıyor, ve ancak gün- düzleri kırmızı olduğu zaman güzel kokuyor. Diğer zamanlar / kokusuzdur. —— Adana ana mektupları Trahoma karşı esaslı bir mücadele başladı Yalnız teşrinisani ayında 16 bin trahomlu tedavi edildi geminin sen e KL e , TRAHGM MÜCADELE DİSPANSER Adanada trahomla mücadele dispanseri önünde hastalardan mürekkep bir grup ve doktorlar Adana 23 (Hususi) — Adanada | iki seneden beri kuvvetli bir | trahom mücadelesi nazarı dikkati | celbetmektedir. Trahom epi za- mandan beri maal'esef Adanada istilâi bir şekildedir. Karşıyaka- daki “Salih efendi pavyonu, trahomlu hastalarla dolup boşal- maktadır. Buraya ağır trahomlu hastalar kabul ediliyor. Pavyon fabrikatör Salih efendi tarafından yaptırılmıştır. 20 ya- taklı olan bu müessese memleket hastanesine merbuttur. Salih efendi pavyonu fevkalâde muntazam ve temizdir. Doktorlar hastalara büyük bir şefkatle muamele etmektedirler. Bundan başka birde poliklinlik vardır. Gerek opavyon ve gerek poliklinikte mücadele canla başla idare edilmektedir. Mücadelenin başında bulunan doktor Ihsan bey büyük bir gayret göstermektedir. Iki müessesede tedavi edilen has- talar daktorlardan ve tedavide gördükleri faidelerden büyük bir | memnuniyetle bahsediyorlar. Hiç şüphe yok ki Adanada mücadele teşkilâtı tam ve mükem- meldir. Ancak hasta pek çoktur. Yalnız — teşrinisani ayı ( içinde Adanada tahminen 15000 trahom- luya ayak tedavisi yapılmıştır. Bu rakkam' buradaki trahom müca- delesinin genişliğini çok iyi ifade eder. Mücadele heyeti bilhassa sayısı binleri aşan trahomlu mek- teplileri ve binlerce halkı tedavi etmiş, kurtarmıştır. Bu müthiş hastalığı Adananın her köşesinde bulmanız kabildir. Bir kaç gün evvel trahom müca- dele reisi Kâşif Ömer bey şeh- rimize gelmiş ve mücadeleyi ya- kından tetkik ederek avdet etmiş- tir. Mücadele reisi Adanadaki faaliyetten çok memnun olarak Ayıntaba gitmiştir. Sıhhat ve içtimai muavenet vekâleti Adanada böyle bir mü- cadele teşkilâtı tesis etmekle çok yerinde ve çok büyük biriş yap- mış, bu suretle binlerce kişiyi kör olmaktan kurtarmıştır. Haydutlara karşı tedbir Banka veznedarları gizli yel yerde Gürliyor Amerikada son zamanlarda haydutluk vakaları çoğalmıştır. Bil- hassa bankalara karşı taarruzlar artıyor. Bankalar bunu nazarı dikkate alarak veznedarı muhafaza için hususi tertibat almışlardır. Bu tertibat mucibince veznedar zırhlı bir lâvha arkasında durmak- tadır. İçeriye giren veznedarı değil, Haydutlar silâh çekseler bile şeklini görüyor. onun bir aynaya aksettirilmiş cama ateş elmiş oluyorlar. Bir müddettenberi İngilterede de haydutluk çoğaldığından umum bankaların bu usulü kabul edecekleri zannolunuyor.