Geri kaldı Ecnebi limanlara vapur seferleri Vapurcular aralarında anlaşamadılar Vapurcularımızın ecnebi sula- rma sefer tertibi iiçin birlik ya- pacakları yazılmıştı. Bu teşebbüs maalesef gene akim kalmıştır. Bir vapur müessisesi böyle bir teklifte bulunmuş, fakat diğer vapurcular kabuletmemişlerdir. Bu mesele hakkında Yelkenci vapurları müdürü diyor ki: — Hariç seferlere (başlamak kolay bir iş değildir. Bugünkü şarait altında Sovyet limanlarile Akdenizdeki limanlar (arasında kömür nakliyatı (o yapıyoruz. Fakat bu şilepçiliktir. Avrupa limanlarına muntazam postalar yapmak icin daha noksanlarımız vardır. Bunlardan biri de kaptan meselesidir. Ticaret usullerine ve ecnebi li- sanlarına aşına kaptanlarımız bu ihtiyaca kâfi gelmez. Bu şerait için kaptanlar yetiştimek kurslar açmak hükümete aitbir vazifedir. Çeşme, 26 — Çeşmenin Çiftlik köyünde mukim elli yaşlarında nalbant ( Karaferyeli © Mehmet efendinin bir kaç gündenberi evinden çıkmadığı nazarı dikkatı celbetmiş ve muhtar tarafından evde yapılan tetkikatta muma- ileyh ölü olarak bulunmuştur. Sayen Yeni afyon ekilmedi, fiatler düşüktür Afyonkarahisar 26 — Afyon ekilemedi fiatler hâlâ düşüktür. Iktisat vekâleti alıcıların müttefik hareket ederek fiatler yükseltme- diklerine — kaildir. o Bugünlerde toplanan o Âli iktisat meclisinde afyon hakkında bir rapor okuna- cak ve müzakere edilecektir. Ilgın kaplıcaları Afyonkarahisar 26 — Ilgın kaplıcasınm pis suyunu yakının- dan geçen bir ırmaga dökmek için bu sene inşa edilen kanal bitmiştir. Önümüzdeki sene içinde tahsisattan artan (20000) lira ile eski hamamdan tamamen ayrı ve gelecek müşterilerin her ibti- yacına tekabül edecek konforu havi yeni bir bamamın inşası tasavvur edilmektedir. Bu husus evkaf idarei umumi- yesinden sorulmuştur, alınacak emre göre hareket edilecektir. Koza, ipek İpekçiler vaziyetlerinden memnundurlar Bursa, 26 — Ithalâtın tahdidi üzerine ilk listeyi müteakip ipek ve koza fiatleri fırlamış, on altı buçuk, on yedi liraya alıcısı olmı- yan ipek on sekiz bucuk lira- dan muamele görmeğe başla- mışlı. Koza da aynı nisbet dahi- linde muamele gördü. Yeni liste neşredildikten sonra bu muvakkat vaziyet değişmiş ve fiatler eski haline inmeğe baş- lamıştır. Ithalâtın tahdidi! üzerine fabri- kaların kapanma tehlikesinin kıs- men Önü alınmıştır. Bu karar sayesinde fabrikalar satamadıkları ipekli kumaş stoklarını satmağa başlamışlardır. Diğer taraftan hariçten getirilen kozalarda bazı fabrikaların çok işine yaramıştır. İpekçiler vaziyet- lermden memnundurlar. Ihlamur da.. Izmirde bir okka ıhlamur 220 kuruşa satılıyor Izmir, 26 — Son 3 aylık kon- tenjan listesinde çay, kahve ve saire gibi bazı mevadın mevcut olmamasi üzerine çay, kahve 8a- tanlardan bir kısmı ibtikâra baş- lamışlardır. Bu hal alâkadarların nazarı dıkkatini celbetmiştir. Son iki ay içerisinde çay fiat- leri okkada 30, kahve fiatleri 20 kuruş fırlamıştır. Ithalât tahdit edildikten sonra fırsattan istifade etmek istiyen bazı tüccarlar piya- sada mevcut malı toplamışlardır. Bu suretle mal eksilince piyasada az kalan malların fiatleri de hay- reti celbedecek derecede yüksel- tilmiştir. Ihlamur fiatleride yükselmiştir. Buna sebep çayın pahalılaşması üzerine bazı kahvelerin fazla miktarda ıhlamur sarfına başla- malarıdır. Bunu fırsat bilenler ıhlamur fiatini 170 den 220 kuru- şa çıkarmışlardır. . Deveran eden bir habere göre de bazı kafeini çıkarılmış kahveyi de halis kahve yerine müşterilerine veriyorlarmış. Alâkadarlar bu bususta tahkikat yapacaklardır. Tahdidi teslihat di Sas. Tahdidi teslihat konferansı için haz»ıklar devam ediyor. Bu konferansa riyaset edecek olan eski ugiliz hariciye nazıri M. Henderson yakında Cenevreye gidecektir. M. Henderson şimdiki halde Fransanın cenubunda bulu- nuyor. Resmimizde sabık hariciye nazırı zevcesile birlikte görülüyor. Afyonda bütün sular limonata olmuş! Afyon, 26 — Son günler yağ- murlu geçti ve herkesin bardağın- da surahisinde berrak su yerine limonata görülmeğe başladı. Man- zara pek fena değil! Fakat bu mayilerden ağzınıza götürürseniz, bardaktaki şeyin limonata değil çamurlu su olduğunu anlarsınız. Yağmur şehrin su mecrasına toz, toprak sürüklemiş ve çeşme- lerden sapsarı bir mayi akıtmiştır! ölü Tavuklar sokağa atılmayacak Izmir, 26 — Ölü tavukların sokaklara atılması yüzünden sâri tavuk hastalığı zuhur ettiği baytar müdürlüğünce tespit olunmuştur. Badema ölü tavukları sokaklara atanlardan ceza alınması ve bu- nun meni ile gömdürülmesi için belediye (o riyasetine müracaatta bulunulmuştur. Zelzele kurbanları Yapılan bir istatistiğe göre, son 400 sene içinde muhtelif yerlerde vuku bulan zelzele yüzünden 13 milyon insan ölmüştür. Hayırlı haber Pamuk ihracatı artıyor Son haftalar zarfında ihracat fazlalaştı Mersin 26 — Mersin limanından teşrinisani ayı zarfında 945,457 liralık 16,685, balya pamuk ihraç edilmiştir. Geçen senenin aynı ayı zarfın- daki pamuk ihracatı 1,650,284 liralık 12,858 balya idi. Ihracat mevsiminin Obaşından teşrinisani sonuna kadar üç ay zarfındaki (pamuk ihracatımız 1,985,353 liralık 33,564 balyadır. Geçen sene aynı müdeet zarfın- daki “ihracat 8,348,987 liralık 42,250 balya idi. Pamuk satışlarında mevsimin bidayetinden beri görülen betaat şimdi bertaraf edilmiştir. Maama- fih ayın son nısfında balyalar için lâzım olan kanaviçe ve demir çember buhranı kendini hissettir- miştir. Almanya, İngiltere ve Yunanis- tana olan ihracat geçen seneye nazaran şayanı dikkat ve hayrettir. Geçen sene Almanyaya 31,000 liralık, İngiltereye 24,000 liralık pamuk ihraç edildiği halde, bu sene Almanya'ya 173,000 Ingilte- reye 127,000 ve Yunanistana da 170,000 liralık pamuk ihraç olun- muştur. Türk tütünleri Izmirde mühim bir rapor hazırlandı Izmir, 26 — Iktisat vekâletince tütünlerimiz hakkında tetkikata başlanmıştır. Izmir Ticaret müdü- . riyeti bu hususta mühim bir rapor hazırlamağa başlamıştır. Raporun gelecek hafta zarfında Iktisat vekâletine gönderileceği haber alınmıştır. Vekâlet Istan- buldan bazı mühim tütün tüccar- larinı Ankaraya davet eylemiştir. Şehrimiz tütünçülerinin de Anka- raya daveti bekleniyorsa da henüz bu hususta resmi makamata bir işar vukubulmamıştır. Alman kadın tayyareci Buşir 25 (A.A) — Geçen Per- şembe günü Bender - Dilmada mecburi surette yere inen Alman kadın tayyareci Beinhorn Hindi Felemengi'ye gitmek üzere bura- dan tekrar havalanmış ve dün öğle vakti Jaskta yere inmiştir. Müthiş fırtına Atlas denizinde bir vapurun tehlikeli seyahati Londra 2 — New Yorktan Glascova gelen on yedi bin tonluk Tuscania (| transatlantiki (O Babri muhitin ortasmda emsali nadir görülen bir fırtınaya tutulmuştur. Çarşanba gecesi gemi adeta sulara gömülü olarak yoluna devam etmiştir. Deniz sathından itibaren 31 metro yükselen ve geminin üst göpeştesini süpüren dağ gibi dalgalardan biri birinci sınıf ka- maralara inen merdivenin kapa- ğını kırmış ve alttaki dehlizi takiben kamaralardan bir çoğunu istila etmiştir. Burada 25 santimetre su top- lanmıştı. Müthiş osademelerden iki kadın ölmüş, otuz beş kişi yaralanmıştır. Ağır yaralılar bura- dan hastahaneye kaldırılmıştır. AKŞAM'ın tefrikasr: No 77 KIVIRCIK PAŞA | Sahife 5 27 Kânunuevvel 1931 Büyük Milli Roman ide Vİ ER Heval Terlyi Müeliiii: Sermet Muhtar 350 bü fi Inada gelir tereslerden değilim | Palabıyıklı zat derinden bir oh! çekti, — Karanfil olduktan sonra biç umurum değil, Kafamda yerine geldi, Vücudum da demir gibi oldu. Icap ederse hiç çekinmem, fesi bastım mı şevketmap efendimizin yanına bile giderim! dedi. Kıvırcık paşaya bir daha yüzü- nü döndü, gülümsedi: — Kadınlara karşı bende o kadar davalı değilim amma paşam benden ileri galiba? Kadın değil mi, vallahi hepsi aynı mal. Insan iki kadeh 'atsa sanki binliği boşaltmış sanıyorlar. Alayı topla- nıyor, başlıyor türlü türlü herzeye. Işin yoksa Ahfeşin keçisi gibi yüzlerine bak! Bu sözlere hep gülüşüyorlar, mabeyinci bey; — Paşamıza taş atmayın, kız- dırmayın! diyor, top sakallı bey, güldüğünü belli etmemeğe çalışa- rak, veca tutmuş gibi yüzünü buruşturuyordu. Pala bıyıklı zat işi daha kes- tirme halletmek istedi. — Paşacığım! dedi, lâtife ber- taraf, inadın bize dokunuyor. Hiç değilse şundan bir kadeh olsun at da, içmeğe bizim de yüzümüz, suratımız olsun | Kadehi doldurdu, paşanın önüne kadar getirdi: — Haydi paşam, bu kadar lif üzerine bu zıkkım zehir olsa içi- lir! dedi. Kıvırcık paşanın gözleri ka- rarmış, sanki kafa tasından beyni çıkarılmış ta içerisi bom boş kalmış gibiydi. Ne bir şey görüyor, ne de bir şey düşüne- biliyordu. Şiddetli bir ibtilâcı andıran kıvranışla koltuğundan atıldı. Gür, prüzsüz, emreder gibi bir sesle odayı çınlattı: — Ver bana teresi !... Kadehi eline almasile ağzına dikmesi bir oldu. Dudaklarından ayırır ayırmaz emri tekrar etti: — Bir dahal... Onu da içti. — Bir dahal... Bu defa şişeyi yakaladı; ağzını ağzının içine aldı. Lak, lak, lak! Nihayetine kadar içtikten sonra fırlattı. Yumruğiyle bıyıklarını ve sakalını silerek: — Işte bu meret büyle içilir! Diye gürledi. Canı dişe takarak hücum icra edilmiş, kale kahramanca feth olunmuşdu. Mabeyinci bey neşesinden gay- rete gelmiş, kapağın iç tarafında- ki ikinci şişeyi açmak için tirbu- şonlu çakıyı soruyor, palabıyıklı * zat, “arslan olduğunu bilirdim amma şimdi iki katlı iman ettim |, Diyor. , gitmek için ayağa kalkmış olan Diyarıbekir çibanlı zatla top sakallı bey, manzaranın heybetinden apışıp bakıyorlardı. Kıvırcık paşa çeneyi tuttur- muştu: — Inada gelir tereslerden de- ilim. Bir defa inadım tutarsa alimallah dünyayı gözüm görmez; dediğim dediktir. İşte mostrasını gösterdim; sıkı iseniz sizde mey- dana çıkın, görelim!.. Öteki iki misafir gitmiş, odada üç kişi kalıp baş başa vermiş- lerdi. Mabeyinci beyle kısık sesli bey, inşaallah! Maşaallah!.. gibi paşasın! Demir gibi erkeksinl Yolunda sözler Paşada atıp tutmağa devam ediyordu: Akşam olmuş, evlere gitme vakti gelmişti; Ama karın aydın- lığı adamı aldatıyor, daha vakti erken zannettiriyordu. Kısık sesli zat saatini çıkardı. — Ooo, maşalla; geçiyor! Dedikten sonra avniye- sini giymeğe başladı. Kıvırcık paşa da kalktı, Temen- nahları osavurdular , dışkapıay geldiler. Arabalarına atlayıp doğru konaklarına yollandılar. Kıvırcık paşa kâşanesinin taş merdiveninden çıkar çıkmaz: — Şebril, Şehri! diye seslendi. Şehri görünürde yoktu. Oda- sina koştular. Şehri, bir kenara büzülmüş, , saç mangalı önüne almış, aklı fikri hep Veyselde, ha geldil Ha geliyor! Diye akla karayı seçiyordu. Veysel, dün geceden beri meydanlarda (değildi. o Şebri kendinden geçip sokakta yere yuvarlandıktan sonra Seher hanr- mın peşinden koşmuş, hâlâ dön- memiş, gitti gider, dahi gider olmuştu. Fakat her halde gele- cek, nasıl olsa Şebriyi görecek, hesabı soracak, ardından yapa- cağını yapacaktı. Yiyeceği sille tokat, tekme yum- ruktan vaz geçelim, mesele elbette hanım efendinin da kulağına gide- cekti, , En korkulacak mıntaka burası idi. Hanım efendinin bir gazabına uğradı mı bitti; artık Şehri için kıyamet kopmuş demekti. Konak- tan kapı dışarı papuçları kaldır- dı mı nereye gidecek, omerede yatacak, re yiyip içecekti? (Devamı var ) e e m 5 Mig m Dağ sarfediyorlar, - on biride