17 Kânunuevvel 1931 — Zam km ha MM 0 haneli Gk mailini alla ll Akşam Japonya ile ticaret Japonlar bizden ne alabilirler? Şimdilik hiç bir şey aldıkları yok! Son zamanlarda japonya bize mühim miktarda mal gönderiyor. Buna mukabil Japonlar acaba bizden ne alabilirler? Bu mesele alâkadar bir daire tarafından (tetkik “edilmiştir. Ja- ponların (bizden pamuk, yün, yapağı gibi maddeleri almaları imkânsız görülüyor. Çünkü bu malları Avusturalya ve Hindis- tandan tedarik ediyorlar. En' büyük ümit kuru meyvalara kalmıştır. Halbuki Japonların kuru üzüm yemedikleri anlaşıldı. Yunan üzüm şirketleri Japonları üzüm Yemeğe alıştırmak için bazi teşebbüslere girişmişler, Japonya- da bu müesseselere bedava üzüm göndermişlerdir. “Bundan başka üzümlerin nerede kullanıldığı, pastacıliktaki ehem- miyetini izah eden risaleler tevzi etmişlerdir. Bütün bu propagan- dalardan müspet 'bir netice çık- mamıştır. Netice itibarile Japonların bizim kuru ı meyvalarımızı da satın almı- yacağı anlaşılıyor... Bir idar Bir idam Afyon Karahi Karahisarda bir katil asıldı Afyon -karahisar 15 — Afyon karahisarın Emirdağın Karacalar köyünden Ahmet çavuş isminde biri burada idam edilmiştir. Ahmet, birlikte yaşadığı bir kadı- nın kızına tasallut etmek iste- miştir. Bundan dolayı hükümete şikâ- yet edilmiş, Ahmet te şikâyetçiler arasında bulunan bacanağını ök dürmüş, iki kişiyi de yaralamıştı. Ahmet çavuş hakkında verilen idam kararı dün burada infaz edilmiştir. Yaban domuzları Mütemadiyen çoğalan bu hayvanların zararları Anadolunun bir çok yerlerinde, hattâ Istanbul civarında pek çok yaban domuzları vardır. Halk bunları yemediği için domuzları avlamağa kimse (o çıkmamakta, domuzlar mütemadiyen çoğalarak mahsulâta zarar vermektedirler. Hele bazı yerlerde bunlar adeta sürüler teşkil edecek kadar çoğal- mıştır. Avrupada yaban domuzu çok makbuldür. Bir müessese bunları .tutup Avrupaya sevketse, yahut bunlardan jambon, sucuk yapsa çok istifade edebilir. Son zamanlarda Bafra cıvarında da yaban domuzlari çoğaldığından Bafra ticaret odası bunlardan istifade etmek - istiyen müessese- lerin nazarı dikkatini celbetmiştir, Sasanilere ait eserler Londra 12 — Oxford darülfü- nunu tarafından bir kaç defa Iraka - gönderilen heyet uğüh taharriyattan sonra dünyanin” eski şehirlerinden * bifi'olan Kiş şehri harabelerini' ve bu harabeler ara- sında binlerce senelik iki eski hüküindâr sarayını meydanâ çıkar- tdişti, Feh heyeti bu seferki deyaha- tinde de Kişe ve buradaki tarzı hayâta ait bir çok merakli esrarı ortaya (o koyacağından ; kuvvetle ümitvardır. Heyetin toplâyacağı malümat Sasaniler tarihinin ka- GÜNÜN HABERLERİ Buğday fiatleri Bu sene fiatlerin artması ümit ediliyor Bu sene, dünya buğday mah- sulünün geçen seneye nazaran az olacağı yazılmıştı. Alâkadar bir daire beynelmilel buğday vaziyeti hakkında :bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda buğday fiatının yükselmesine işaret; eden başlıca sebepler şu suretle hulâsa olu- nabilir: 1) Buğday fiyatının maliyet fiatının dununda olması. 2) 1931 senesinde dünya buğ- day istihsalâtının az olması. 3) Büyük ihracat memleketle- rinde buğday zer'iyat sahalarının tahdit edilmesi. 4) Havaların buğday ziraati için gayrı müsait olması ihtimali, 5) Amerikada ve Kanada buğ- dayları hayvanata yem olarak vermek suretile mahsulün israf edilmiş olması. 6) Mevsim esnasında Avrupada buğday ithal eden memleketlerin ihtiyatlarının artmış olması. 7) Aksayı Şark memleketlerinde buğday talebinin artması. Buğday fiatlerinde seri bir yükselme hareketine intizar et- mek doğru değildir. Fakat vazi- yetin tedriceni slâha doğru gitmesi ve fiatlerin tedricen yükselmesi ihtimal dahilindedir. Buğday va- ziyetinde husule gelecek salâh hiç şüphesiz umumi iktisadi vazi- yetin salâhı için bir başlangıç teşkil edebilir. Urfada muzika Urfa 14 ( Hususi ) — Urfada yakın zamana kadar bir bando takımı yoktu. Geçende musikişi- naslarımız tarafından bir bando teşkil etti. Muzika merasimle çaldıktan başka vakit vakit kon- serler vererek halkı güzel parça- “lar dinletiyor. Size muzika takımının resmini gönderiyorum. X İşaretli takımı yetiştiren musiki muallimi Hasan beydir. Yeni bir usul Karaya oturan bir vapur nasıl yüzdürüldü? Stockholm — Munin ismindeki Isveç torpido muhribi Baltık deni- zinde karaya oturan bir kaç yüz tonluk bir vapuru yüzdürmek için şimdiye kadar hiç kimsenin aklına gelmiyen bir sual tatbik etmiştir. Vapuru her türlü vasıtalarla ve. halatlarla. çekip--kurtarmağa çalışan süvarinin bu husustaki bütün -emekleri boşa gittiğini görünce nihayet vapurun yanında dinamitle yüksek dalgalar vücuda getirmeği düşünmüştür. Daha; üçüncü dalganın teşir ve tazyiki altında yerinden oynamağa başlayan vapur beşinci dalgada tehlikeli mevkiinden kurtulmuş ve yoluna.devam edebilmiştir. Munin' in bu muvaffakiyetli tecrübesi harp gemilerinden sulh zamanla- | rındada hizmetler ,beklenebilece- Alman faşistleri Almanyada vaziyet çok karışık Brüning kabinesinin mevkii sarsılıyor Berlin 16 — Almanyada siyasi vaziyet çok karışıktır. Brüning kabinesinin mevkii günden zayiflıyor. Kabine Faşistlere karşı şiddetli tedbir almıştır. Maamafih bunların büyük bir tesir yapması ümit edilmiyor. Reisicumhurun Noelde bir nu- tuk irat edeceği ve halkı süküna davet eyliyeceği söyleniyor. Sosyalistler ve komünistler fa- şistlere karşı hareket için hazır- lık yapıyorlar. Brüning kabinesi düşerse yerine kimin geleceği belli (değildir. faşistlere meydan birakmamak için sol cenah ile 'mutedillerin birleşmesi ihtimalinden bahsedili- yorsada diktatörlükten bahsedenler de vardır. Denizlide menenjidin öuü alındı Denizli, 15 (Hususi) — Bir müddetten beri burada menenjit vakaları görülüyordu. Son gün- lerde sıkı tedbirlerle bunun önü alınmıştır. Yeni bir vaka yoktur. Herkes korunma tedbirlerini tat- bik ediyor. Bir semavi hadise Istokholm'a iki haceri semavi düştü © İstekholm — Dün akşam Istok- holmde Gotenburg caddesinden geçenler garip bir manzara kar- şısında kalmışlardır. Bunlar alev saçan kıpkırmızı bir cismin bir iki saniye zarfında civardaki bir yere düşerek müthiş bir taraka ile patladığını görmüşlerdir. © Bunu takip eden ikinci bir isim Maelar gölüne düşmüş ve ğü yerde 15 metre yüksek- liğinde bir su sütunu yükselmiştir. Bittabi herkes bu düşen cisim- lerin birer Meteor olduğunu anla- makta (o gecikmemiştir. Bereket > | versin her ikisi boşluğa düşmüş >... 4 | vebir kazaya sebebiyet vermemiştir. Çin harbi Cenubi Mançuride yeniden müsademe başladı Londra 15 (Hususi ) — Cenubi Mançuride Çin ve Japon kuvvet- leri arasında yeniden muharebe başlamıştır. Mukden 16 (A.A) — Buradaki Japon mahafilinin beyanatına na- zaran, Çin kuvvetleri terbis edil- miş asker çetelerile müştereken cenubi Mançuri demiryolunun üç mühim noktası olan ve Japon askerleri (o tarafından o muhafaza edilen Tichling, Chenchiatung ve New Chwang üzerine bir taarruz yapmışlardır. Japon askeri makamatı bu ta- arruzun eski vaziyeti tekrar iade ettirmek maksadile uğraşan Chang Such Liang tarafından verilen bir emirle yapıldığı fikrindedir, Noel kadınların yortusudur Riza — “Noel kadınların yor- tusudur.,, Bu fikir dini bırafelerle mücadele etmek üzere burada teşekkül eden lâyik. bir cemiyet tarafından ileri sürülmektedir, Bu cemiyet vücuda getirdiği teşkilâtla. şehirlerde ve bilhassa köylerde geniş propaganda yap- maktadır. En ziyade kadın işçiler arasına girerek Noelin ehem- miyetini azaltmağa çalışmakta ve yortu günlerinde iş başından ayrıl- “AKŞAMIN tetrikası: No 67 mii Sahife 5 17 Kânunuevvel 1931 KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman Kapının kapanmasile O hanım- efendi ve maiyetinin arkasına kulakları dayaması bir oldu. O yabancı da kimdi? Raya mıdır, nedir, gevrek sesile çetrefil konuşmakta idi. Hürmüz hanım baş parmağını dudaklarının üstüne getirdi, fısladı: — Frenk elçilerinden biril — Hoppala!.. Frenk elçisinin hasta adamın yanında ne müna- sebeti vardı? Hem şimdiye kadar, paşanın ağzından elçi sözü işitilmemişti. Elçiden, melçiden ahpabi yoktu. Hüsnücemal hanım da yavaşça- cık lâfa .karıştı: — Demin Sürpik dudu da söy- liyordu ya. Sakın'bu da şevket- limizin Başkuyumcusu olmasın! belki -bir hatır sormalık getirdise... Nihayet işitilen sözlerden mesele anlaşılmıştı: O zat her kimse bir ecnebi doktoru; saraydan gönderilmişti. Paşanın tabiatini, ötesini, berisini soruyor, öksür, aksır, nefes al! diyor, durmadan, frenkçe lâflar ediyordu. Hanımefendi, kulağını anahtar deliğine dayamış dinlerken birden çekildi; parmağırı şakağına götü- rerek, ansızın bir şey hatırına gelmiş gibi, Hürmüze dedi ki: © — Caliba bununkisi pek yalan- cıktan değil. Bak doktorun ağzı kalabalıklaştı. Kım bakıyor diye sorarsa; şöyle yap, böyle yap, şu ilâcı ver, bu ilâcı ver demek için birini çağırırsa. Kuzum kar- deş içeri sen gir; benim için de hastalandı; yatak, döşek yatıyor | De. Hürmüz hanım tam odaya gire- ceği esnada kapı açıldı. Hanımlar kaçtılar. Mabeyinci bey ile doktor çıktılar; selâmlığa inip sokağa yürüdüler. Sürpik dudu, iki elini dayamış, tükrüklerini anlatıyordu: — Kırkına geldim mi, gelme- dim mi bilmem? Köküne kadar tam doktor bir bu adamı gördüm, bir de geçen sene mefat eden bizim doktor, Zartaryanı. Herifin suratı, göğdesi, eli, ayağı, doktor diye bangır bangır bağırıyor. Avucunu ağzına siper ederek sesini yavaşlattı: — Doktorn çaktığına bakarsan belire saça saça Zsatlıcandır. Karnında da zoru var imiş. Hekim yumruğunu vurduk- cas, Şişmiş tulum gibi ses eder. * .. Şehri efendi o gün daha mey- danlara çıkmamıştı. Bir akşam evvel paşa ile selâm- lık odasında konuşurlarken ma- hut memuriyet lâfı açılmıştı. Paşanın hatırı için dinlenmeden didinip duran, mütemadiyen .ko- naktan Beşiktaşa, Beşiktaştan konağa koşan bu eski dostun muhabbet ve sadakati yat ve tezkâr edilmiş ve paşanın imza- sile sadaret müsteşarına bir tav- siyâtiâme yazılmıştı. Şehri, bu * tasiyeyi' “götürmek üzere erkenden' çıkmış, hâlâ | görünmemişti. Akşam * yaklaşıyordu. Mabeyin kapısı gehe 'kuzlı hizli vuruldu. Mabeyinci Kâşif bey efendi bugün üçüncü defa ölârak konağı ziyaret ediyordu. Ismail ağa: — Destüt! 'Kimse'ölrasın! Ne- redesin Bilâl ağa? Deyip'dururken Sehri da misafirin Müellifi: Sermet Muhtar arkasına 'katıldı. Elpençe divan vaziyetinde, başi önde, sümsük, sümsük, o da paşanın yanına girdi. Hanım efendi, “Hürmtiz, Hüsnü- cemal şaşmışlardı. Bu ne mühabbet, ne ehemmiyet, ne merbütiyet! -Bu gidişle paşa yakında mutlaka ya Sadrazam, ya Serasker olacak! Mabeyinci beyin sözleri iyice anlaşılmıyordu. Fakat bu gelişinde her halde bir fevkalâdelik vardı. Kapıdan dinliyorlar, hanımefen- di 'helecandan -kalbini tutmuş, bana bir yudum su! diyordu. Paşa, canlı canlı: — Kahve! diye bağırır bağır- maz oda kapısı açıldı. Geri geri, göğsünü (kavuştura (o kavuştura Şehri 'çıktı. Hanımlar etekleri başa alır almaz sokuldular, sordular. Şehri, kanburunu çıkarmış, çe- nesi titreye titreye, usulce: Kerem ve iltifat olursa bukadar olur. Tarafı şahaneden “Veli dede,, çiftliği. Ihsan buyruk muş! dedi. Eteklerini uçura uçura selâmlığa koştu. .. “ Veli dede ,, çiftliği, Istanbula civar iklerin heman en mü- ,himmi, en büyüğü, en varidatlısi idi. Binlerce dönüm arazi, ormanı, baltalığı, menba suları, sayısız müştemilâtı vardı. Mahlülât me- yanındaki emlâkin ser tacı idi. Kaç senedir kimlerin ağzının suyunu akıtmayor, kimlerin rüya- sına ve bülyasına girmiyordu? Bir müddettir paşanın daima kumdan ve karaciğerden bahset- mesi, sonra, © gün muayeneye gönderilen doktorların, (Bu zat muhtacı tedavi ve istirahattir. Bu nevi hastalıklar kaplıcaya gitme- den kolay kolay zail olmaz!) demesi, :hünkârı kuşkulandırmıştı. Ya hastalığı daha ziyade artıp başka doktorlar da görürse, iç- lerinde ecnebileri de olursa, kap- ca sözünde ısrar ederlerse, (konsolto)da ona karar kılar- larsa!... Asıl can alacak nokta, ya paşa Avrupa kaplıcalarına müsaade isteyiverirse. Hayat meselesi değil mi? İster (Devamı var) anana 1930 Avrupa güzellik ktaliçesi Napolide Napoli, 16 (A. A.) — 1930 Avrupa güzellik kraliçesi Melle Aliki Diplarakos valdesile birlik- te New - Yorktan buraya gel miştir. Amerika'da kaçakçılık Waşington 16 (A.A.) — Müddel uvmuminin bir raporuna nazaran sahil muhafızlarının geçen sene içki kaçakçılığı yapan 20 ecnebi gemisini yakalamış olduğu anla- şılmâktadır. Bu gemilerin hepsi de Ingik tere'de müsecceldir. Sinemalardaki gibi. Berlin 15 ( Hususi ) — Silâhlı üç haydut bugün Berlinde Tem- pelhaf de bir &lmasçı dükkânma girmişler ve eşya âşirmak iste- mişlerdir. Dükkân müstahdemini ile haydutlar arasında şiddetli bir boguşma başlamış, * bir çok halk bunu seyretmiştir. “Neticede hay- dutlar. .bir . otomobile , atlayarak kaçmışlardır. Kendilerini tanımak kabil olamamıştır. Pembe)