> i 1931 kn Mn ng le Ihracat işi Japonya bizden ne alabilir ? Harici ticaretimizde bize karşı €&n az alıcı vaziyette kalan Ja ponyadır. Japonya bize 14 mil- yon lirahk mal Sattığı balde bizden 45 bin litalık mal almıştır. Geçen gün Japon sergisi mü- dürü Türk - Japon ticaretinden bahsederken Japonyanm Türkiye- den çok mal alacağımı söylüyordu. Japonya bizden neler alabilir? Alâkadar bir daire tarafından bu meseleye dair tetkikat yapılmıştır. Japonlar pamuk, yapağı, ipek gibi sanayi için lâzım olan iptidai maddeleri bizden alamıyacaktır. Çünkü japon fabrikaları, pamuk- larını Hindistandan alırlar. Japon- yanın daha ziyade bizden alacağı Şeyler incir, üzüm, findik gibi kuru meyvalardır. Halbuki Japon- lar bu nevi malları Amerikadan Satın almaktadır. Bir müracaat Amerikalı bir ticaret evi bizden mal istiyor Şimali Amerikada Gal şehrinde Ramöona Yung isminde bir tica- rethane ihracat ( mallarımızdan satın almak arzusundadır. Ameri- kan tiğarelhanesi, bu arzusunu bir mektupla Ankara polis müdür- lüğüne bildirmiştir. Bu mektup Ankara ticaret odasina, oradan Istanbul ticaret ödasina havale edilmiştir. Ticaret odası, ihracat tacirleri- mizin bir listesini, Amerikan tica- rethanesine göndermiştir. Sovyet pamukları Berlin ticaret oda- sının raporu Berlin türk ticaret odası Sovyet pamuk istihsalatı hakkında alâ- kadar dairelere mühim bir rapor göndermiştir. Bu raporun ehemmi- yetli kısımlarını aşağıya nakledi- yoruz. Bursanın başlıca pamuk min- takaları vasati Asyadadır. Mama- fih son zamanlarda Okranya da dahi pamuk yetiştirilmesine bâş- lanmıştır. Bu sene mahsulde haşarat olmadığı gibi suni irva ve iska ameliyelerinin müsait tesirleri de görülmektedir. Donma tehlikisinin önüne geçilebilmek için tarlalara bu sene 'nebatat fidan halinde dikilmiştir. Bu sene 33,000 hek- tarlık yere Mısır pamuğu tohumu dikilmiştir. 1930 da istihsalâtın *, 30 u kolletif çifliklerden idrâk edil- mişti. Bu sene bu nisbetin çoğal- ması metuldür. Mamafi Amerika ticaret neza- reti istihsalât (hakkında (Rus menabiinden o Verilen haberlere izam edilmiş nazarile bakılmak- tadır. Buna rağmen Rusyanın cihan pamuk istihsalâtinda ğit- tikçe daha mühim bir rol oyna- dıgı muhakkaktır. Rus pamuk zeriyat sahası 1928 de cibanın “/,3,4ü nisbatin- de iken şimdi “/,77 ye çıkmıştır. Mamafi gelecek sene Rusyanın pamük ihracatinin tezayüt ede- teğine kati nazarile bakmak doğ- ru değildir. Zira Rusya mensucat sanayiinin ibtiyacı gün geçtikçe artmaktadır. Pamuk zeriyatımı diğer memleketler tahdit ederken Rusların ellerinden geldiği kadar ga b yanliz yarı dikkattir.. Bir aylık İhracatımız hakkında bazı malümat Tütün ihracatı teşrinievvel 'ayı- nın ilk haftasında 4,800 liradır. Aynı ayın son haftasında ibracat 222 bin 212 liraya baliğ olmuştur. Yumurta ihracatı teşrinievvelin ilk haftasında 77 bin liraydı. Son haftasında 73 bin liraya inmiştir. Sadeyağ ihracati | artmıştır. Teşrinievvelin ilk haftasinda 13 bin 90 liraydı. Aynı ayın son haftasında bu mıktar 22 bin lira olmuştur. Yunan ticareti Ticari müvazene açığı ne kadar? Atima, 21 (Hususi) — 1930 senesi Yünan ticaret müvazenesi Pilançosu tanzim edilmiştir. Bu pilânçoya göre Yünanistan 10,850,608,000 drahmi ithalâtta bulunduğu halde 5,818,306,000 drahmi Okıymetinde eşya ihraç etmiş ve ticaret müvazenesi 4,932,192,000 drahmi bir açık vermiştir. Fakat bu açığa mukabil, ha- riçten 2,625,000,000 drahmi kıy- metinde ecnebi kambiyosu mem- lekete girdiğinden açık miktari 2,307,192,000 drahmiye yani bizim paramızla (Otakriben 57,679,800 türk lirasına inmiştir. Yunan bü- kümeti,1930 senesinde 854,215000 drahmi Okıymetinde, o hayvanat, taze ve konserve etler hayvan yağları, süt peynir, taze ve tuzlu balıklar ile 2,100,000,000 drahmi kıymetinde buğday, arpa, çavdar yulaf ithal etmiştir. Yunan hükümeti itbalâtı tahdit etmek için haftada iki gün hay- van kesilmesini, haftada iki gün üzümlü ekmek yenilmesini karar altina almıştır. Öünlin. hükümeti, bu tedbirle hayvan ve buğday ithalâtmı tahdit edeceğini ümit ediyor. Kalp 25 likler Kalpazanları yakalayanlar taltif edilecek Manisa 22 (Hususi) — Yirmibeş kuruşlukları taklit edenleri, bütün âlât ve edevatile beraber cürmü meşhut halinde yakalayan kısmı adli reisi (serkomser İbrahim, merkez komseri Mesut beylerle polis Kenan ve Galip efendilerin mükâfatı 'naktiye ile taltifleri merkeze inha edilmiştir. | Yunan - Bulgar itilâfı Sofya mahafili itilâaftan memnun! Sofya 20 (Hasusi) — Tamirat meselesi ohakkında Yunanistan ile aktedilen son itilâfnameyi müzakere Ve .imzalamış olan düyunuumumiye müdürü M. Staya- nof Sofyaya avdet etmiştir. M. Stayanof #ofya gâzetelerine, aktedilen son itilâfın istikbalde her hanği bir sui tefehhüme meydan vermeyecek kâdâr Vazih ve sarih olduğunu ve iki hükümet arasında mevcut diğer muallak meselelerin halline de kapı açtı- gm söyledikten sonra demiştir ki: — M. Venizelos ile vukubulan son mülâkatta, Bulgaristan ile imevcüt olan diğer bütün muallak meselelerin halli ve bir ticaret muahedesi akdi !için müzakereye girişmeğe âmade bulunduğunu bana temin etmiştir. Sofya mahafili, Yunanistanla aktedilen bu itilâftan memnun bulunuyorlar. Aptülkadir Kemali Türk düşmanlığile meşhur “Elvakit,, e kapılandı Adana, 19 (Hususi mubabiri- mizden) — Antakyadan alınan haberlere göre Aptülkadir Kema- linin Halepte çıkan Mevlân zade Rıfatın (Elvakit) isimli gazetesile teşriki mesai etmek üzere bulun- duğunu ve (Elvakit)in ötedenberi Türk düşmanı olduğunu bildir- miştim. Gene Antakyadan ahnâan mütemmim malümata göre Aptül- kadır Kemali bu gazete ile müta- bik kalarak elleri sıvamış ve işe başlamıştır. (Elvakit gazetesi bu teşriki me- sai hakkında aynen şu bendi yazmıştır: “Esbak Türkiye Adliye vekili ve İstiklâl mahkemesi reisi, maruf Türk siyasisi ve takdir olunmuş gazetetilerden ve Kerbalistler devrinde müstekil “Tok söz,, ga- zetesinin sahibi Abtülkadir Ke- mâli beyle ittifak ettik. Gazete- mizi hafta sonunda altı sahife, iki sahifesi Türkce olarak neşrede- ceğiz. Abtülkadir Kemâli bey gazetemize Türkiyenin umumi si- yasetine ve İskendoron sancağının mahalli havadisletine 'dair yazı yazacaktır.,, Abtülkadır Kemalinin türkiye aleyhinde yaptığı propagândâları büyük bir nefretle karşılayarak bu vatansızın yüzüne lâyık olduğu hakareti çarpan Antakye gençliği “ Eivakit, gibi Türk düşmanı bir “gazete ile çalışmayı iftihar addeden ve ancak bu suretle ekmek kazanmaya koşan Kemaliyi bir daha nefretle yadetmişlerdir. Karaköy köprüsün | Köprünün resmimizde görülen Gündüzleri çocuklar ve geceleri geçenler, ber an ufak bir dikkat tehlikesine maruz bulunuyorlar. icin bu de tehlikeli bir yer.. parmaklığının bir kısmı kırılmıştır. çakır keyif olarak köprüden gelip tsizlik neticesinde, denize düşmek Belediyeden bu tehlikeyi bertaraf kırık parmaklığı biran evvel tamir etmesini bekliyoruz. AL a ez N i | | İ rinde olduğuünüz AKŞAM'ın tefrikası: No 43 Sahife 5 23 Teşrinisani 1931 —— KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman Şehri , vakarla: — Sözüm söz- dür; o sözünden dönen dininden de döner. Dedi- "ğimi yapmazsam, yapamazsam © zaman gel, bana iblisi (o melânet enis'de. Fesini kaşının üstüne yıkarak ilâve ediyordu: — Ya yapar- sami... Çeşmicellât o derece memnun olmuştu ki artık kendini tutama- mış, gayri ihti- yari Şehrinin boynuna sarilmış, ayni yanaklarından öpmeğe o başla- mıştı. Durmadan birini o birakıp öbürünü öpüyor- du. Şehri bu yu- muşak kollar ara- sında kendini kaybetmişti. Bıra- kılacak olsa yere yuvarlanacağı muhakkaktı. Çeşmicellâdın yeis ve ıztırabı hiç kalmamış, inci dişlerini mey- dana çıkararak neşeli neşeli gü- lüyör, yanağında mini mini çukur- lar beliriyordu. O kadar sevinç içinde idi ki daha öptükçe öpe- cekti. Koşa koşa kapıdan dışarı çıktı. Atlaya atlaya merdivenden aşağı indi. » Şehri, mindere - yığılmış, o ılık nefesin, sıcak 'dudakların tadı yanağında kalmış, alık alık etra- fına bakınıyor, yutkunup duru- yordu. Acaba kaçtı mı? Geri dönmeye- cek mi? Artık yatıyorum diye seslenip kapıyı sürmeleyecek mi? diye helecan çekerken Çeşmicellât gene koşa koşa gelip odaya girdi. Nefesi kesilmiş: — Ne tuhaf, hissiz kadinlar yarabbi! kapıyı kilitlemişler, ikisi de horul horul horluyor; bir türlü uyandıramadım gittil diyordu. Şehriye adam akıllı gün doğ- muştu. Gözleri parıl parıl parlı- yordu. Fesini başında oynatıp gene kaşıhın üstüne getirdi. — Ne diyordüm cicim? dedi. Sözüm söz; dediğimi yapamazsam bunu tıraş edeceğim; şayet iste- diğinizi yaparsam... Çeşmicellât çapkın bir kahkaha attı: — Ben de sizin bir istediğinizi yaparım, ödüşiriz, gideriz! Cevabını verdi. Şehri gene bülbülleşmişti: — Her servetin zekâtı olur. Servetlerin serveti olan hüsnün zekâtı olmaz mı? Fakir de güzelli- ğinizin zekâtını isteyorum. Tama- mı sahibesinin ve sahibinin olsun, kırk ta biri de abdi âcizin. Çeşmi cellât şuh bir kakaha daha attı, — Bakınız! diyordu, babam ye- için ben Sizi öptüm. Sizde beni öpersiniz; olur gider bu kâfi değil mi? Şehri sözünü keserek: — Daha evvel sizden küçük bir ricam var eelmasım! Dedi. — Isragfurullah, emredinizl — Amma bendenizi kırmak yok! Müefilfi: Sermet Muhtar Artık kendini tutamamış, Şehrinin boynuna sarılmıştı ... — Buyurunuz; rica? — Fakirin desti hakirinden bir kadehcik konyak nuş buyürulur mu? — Vallahi tuhafsınız! Bu da rica edilecek şeymi?.. Fakat ben kon- yağı hiç sevmem, hafta ağzıma küyamam. — Ricamı deriğ buyuruyorsunuz. Hatır için çiğ tavuk bile yenmez- mi cicim? — Muhakkak bir şey mi içmemi arzu ediyorsunuz? — Mükeyyefattan bir meşrupl — O halde sizi kırmamak için bir kadeh rakı içeyim! Memnun oldunuz inu ? Şehri efendi memnun değil, min- nettar olmuştu bile. Akşamki berzahtan kurtulduk- tan sonra aşağıki odada ki dolabın her tarafını karıştırmış, takı bu- lamadığı için konyâğa dayan- amıştı. Rakı sözü ikinci bir piyango idi. Çeşmicellât o hemen Odadan çıktı. Bir şişe rakı ve iki kadeh getirdi. — Bakınız, sizin güzel hatrınızı kırmamak için bir tane içeceğim Diyordu. Fakat size meze getir- meği unutmuşum! Kusürüma bak- mayınız; biraz bir şey getireyim. Ne arzu edersiniz? — Sen üzülme, yorulma gülüm! Meze olsa da olur, olmasa da olur. Bak aynanın önünde elma tabağı var. İşte mezenin âlâsı, Kâfi ve vafi. Çeşmicellât e bıçakla (o tabağı Şebrinin yanına getirdi. (Rakı şişesi ile kadehleri sigara sehpa- sının üstüne koptu. Kadehleri doldurdü. Birini Şehriye Verdi; birinide kendi aldı. — Billâhi hatırınız için içiyo- rum! Diyerek karşılıklı içti. — İşte emriniz yerine geldi. — Medyunu lütfünüzüm; teşek- küratı bigayatımı tarif ve tavsiften âcizim fakat... — Kızmayımız amma emirleriniz galiba hiç bitmiyecek. — Hakiri naçizin hatırı için bir tanecik nuş buyruldu; Cemalciği- nizin hatırı yok mu? (Devamı var) bakalım nasıl